Ah Bu Töreler Seks Hikayesi! (10) (Osman 30 Y., Konya)
Sabah karım uyandırdı tekrar.
Giyinmiş hazırlanmıştı. Duşa girdim,
sıcak suyun altında kendime geldim. Karım dün
aldığım dizlerine gelen pantolonunu ve tişörtünü
giymişti. Pantolon götünü sıkmış, açığa
çıkarmıştı. Onun bu hali beni azdırıyordu.
Kurulanırken götüne bir şaplak attım. "Ayy ne yapıyorsun?
Sabah sabah yine azdın mı?" diye söylenince, "Sen böyle giyinirsen ben tabii
azarım!" dedim. Aşağıya kahvaltıya indik. Karım
Esra'yı arayıp, "Hadi neredesiniz, al ablanı gel
aşağı!" diye azarlarcasına konuştu. Biraz sonra
kızlar masamıza geldi. Özge bana bakmamaya
çalışıyordu. Birlikte kahvaltımızı yaptık.
Öğleye kadar havuzda kaldım. Çıktığım zaman
karımın yanındaki şezlongda orta yaşlı bir
kadın vardı ve karımla konuşuyordu. Ben yanlarına gittiğim
zaman, karım beni gösterip, "İşte benim beyim." dedi. Merhaba
anlamında başımı salladım. Kadın, "Merhaba!"
dedi. Karım, "Bak bu Remziye abla, İstanbul'dan gelmiş." dedi. Kadına,
"Merhaba!" dedim bu kez. Daha sonra vücuduma güneş kremi sürüp uzandım.
Öğle yemeğinde Remziye hanım da bize eşlik etti.
Yanında 18-19 yaşlarında bir kızı ve yaşlı
annesi vardı. Kızı çok güzeldi. Remziye hanım ise esmer,
uzun boylu, ama pek güzel bir kadın değildi. Ara sıra ona
bakıp duruyordum. Remziye hanımla ilgili bilgileri karımdan
aldım daha sonra. 48 yaşında, kocasından
boşanmış dul bir kadınmış. İstanbul'da
İngilizce öğretmeni olarak çalışıyormuş. Ayrıca
bir oğlu varmış üniversitede okuyan.
Remziye hanım yaşına rağmen üzerinde desenli bir bikiniyle
güneşleniyordu. Vücudunda ve yüzünde hafif kırışıklar
vardı. Memeleri karımınki kadar büyük ve sarkıktı. Kızının
da üzerinde kırmızı bir bikini vardı. Kızı, Özge
ve Esra ile iyi arkadaş olmuştu, beraber havuzdalardı. Karım
tuvalete gitmek için kalktığında, Remziye hanımın bana
güneş gözlüklerinin arkasından baktığını
görüyordum. Saçlarını düzeltiyor, ayaklarını şezlongun
üzerinde sallıyordu. Sigarasını yakmak için çakmak ararken,
ondan önce davrandım sigarasını yaktım. Sigarasından
ilk dumanını çekerken, "Mersi!" diyerek bana baktı. Konuşmak
için konu arıyor gibiydi. "Eşiniz çok hanım bir kadın..."
dedi. "Evet, öyledir." dedim. "Kusura bakmazsanız bir şey sormak
istiyorum?" dedi. "Buyurun!" dediğim zaman, "Şeyy, karınız
size göre biraz yaşlı gibime geldi, oysa siz çok gençsiniz. Acaba
karınızın ikinci evliliği mi?" dedi. Remziye hanım aramızdaki
durumu anlamaya çalışıyordu. "Evet, öyle! Ben onun ikinci
kocasıyım. Ama durum biraz karışık!" dedim. "Anlamadım?"
deyince, "Müsait bir zamanda anlatırım!" dedim. "Memnuniyetle!"
diyerek sigarasından bir nefes çekti. O sırada karım da
aramıza geldi tekrar. Remziye hanım bana iş atıyordu. Bu
tatilde onu sikmeden eve dönmemeye karar verdim. Remziye hanım kendisine
ve karıma içecek bir şeyler almak için kalktığında
arkasından ona baktım, bana mesaj verircesine götünü sağa sola
sallayıp kıvırtıyordu. Vücudu yanmış, bikininin
izleri götünde belli oluyordu. Her halinden kaşar olduğu anlaşılıyordu.
Akşam yemeğinde de Remziye hanım bize eşlik etti. Üzerine
mini bir etekle, askılı bir bluz giymişti, altında sutyeni
görünüyordu. Kızlarsa kendi aralarında bir grup
kurmuşlardı, sanki bizimle ilgileri yoktu. Remziye hanımın
annesi ise genelde odasında oluyordu zaten.
Gece, karımla odamıza
girdiğimizde, karım, "Remziye ablanın mayosu ne kadar açık
öyle. İyi bir kadın, ama çok açık giyiniyor. Dul olunca öyle
götünü başını açması mı gerekiyor?" dedi. "Sana ne,
sen kendine bak. Boş ver, kendi düşünsün!" dedim. Karımla birlikte
duşa girdik. Otelin banyosu bizim evdekinden lükstü. Duşun
altında karımın memelerini emiyor, öpüyordum. Karım ise
elini yarağıma atmış sıvazlıyordu. Banyonun
kapısını kapattım. Karıma lavabodan
tutmasını söyledim, hafifçe öne eğdim. Arkasına geçerek
bacaklarını ayırdım ve amına girdim. Hızlanarak
sikmeye başladım. Karım, "Oğhh, ımm, ağhh, devam
et, oğhh, sik beni, sik beni!" diyerek inliyor, konuşuyordu.
Daha çok pompalamaya başladım. Küçük banyonun içinde
kasıklarımdan gelen sesler yankılanıyordu. Memeleri
sallanıyordu sürekli. Elimi memelerine atarak yoğurmaya
başladım. Karım da elimi tutmuş, inliyordu. Birkaç dakika
bu şekilde amında gidip geldim. Sonunda boşaldım. Yarağımı
amından çıkararak birbirimize sarıldık. Tekrar duşun
altına girip yıkandık. Yatağa girdiğimiz zaman,
karım, "Götümden de sikecek misin?" diye sordu. Çok
şaşırmıştım, "Niye sordun?" dedim. "Ne bileyim,
belki istersin herhalde diye düşündüm..." dedi. "Senin için sakıncası
yok mu?" dediğimde, "Yok, artık canım eskisi gibi
acımıyor, hem seni çok seviyorum. Sen iste canımı vereyim!"
dedi. Onu dudaklarından öptüm, "Yok, şimdi değil. Sonra
yaparız!" dedim. "İyi, sen bilirsin." dedi. Birbirimize sarılarak uyuduk.
Sabah erkenden uyandım. Karım halen yatıyordu.
Balkona çıkıp sabah serinliğini
hissettim. Yatakta yatan karıma baktım. Geceliği
sıyrılmış, bembeyaz bacakları, kalçaları
ortadaydı. Yüz üstü yatıyordu ve götü tümsek gibi havadaydı. Onu
götünden sikmek istiyordum. Yanına yanaştım ve o uyurken
bacaklarını okşamaya, öpmeye başladım. Hafifçe
doğrulup yan döndü, "Ne yapıyorsun?" dedi. "Akşam yarım
bıraktığımız işi!" dedim. "Ne işi?" dedi.
"Götünden sikeceğim seni şimdi!" dedim. "Töbe töbe, sabah sabah olur
mu böyle şey!" diye tepki gösterdi. Ama ben, vücudunu,
bacaklarını okşamaya devam ettim. Ardından külotumu
çıkarıp çıplak kaldım. Karımın yanına geldim
ve "Ağzına al, hadi!" dedim. Bana bakarak ters bir şekilde
başını salladı, ama daha sonra yatakta doğrularak
yarağımı ağzına aldı. İştahla yalamaya,
emmeye başladı.
Sanki acelesi varmış gibiydi, başını ileri geri
oynatarak yarağımı emiyordu. Bu kadarı
yarağımı kaldırmaya yetmişti. Yarağımı
ağzından çıkardım, kollarından tutarak götü bana
doğru dönecek şekilde çevirdim. Dizlerinin üzerinde
domalmış, yataktan elleriyle destek alıyordu. Geceliğini
yukarı sıyırdım, içine minik bir külot giymişti, onu
sıyırdım aşağı. Götünün yanaklarını iki
yana iyice açınca eskisi gibi kapalı durmayan göt deliği
açığa çıktı. Dizlerimi hafifçe kırdım,
yarağımın kafasını yavaş yavaş götüne
sokmaya başladım. Kafası kolayca girince, bu sefer
kalçalarından tutarak karımı kendime çektim, ileri doğru
abanmaya başladım. Yarağım içine giriyordu. Bu sırada
karım, "Ağhh, ımm, ayy!" diyerek başını geriye
atıp duruyordu. Bana, "Krem yok mu?" dediğinde, "Kreme gerek yok,
alışırsın böylesine!" dedim. Yarağım
yarısına kadar içine girmişti. Karımın
canının yandığını hissediyordum, Özge'ye
dediğim gibi yastığı ısırmasını
söyledim. Karım yastığı var gücüyle ısırdı.
Götünde bir süre bekledim. Acısı biraz azalmış gibiydi.
Hızlanmaya başladım. Kalçalarından sıkıca
tuttuğum için kendini kurtarmak istese de yapamıyordu. Büyük bir zevk
alıyordum. Yarağım daha çok götüne girer olmuştu.
Karım yastık ağzında boğuk sesler
çıkartıyordu. Birkaç dakika boyunca onu bu şekilde siktikten
sonra döllerimi götüne boşalttım. Biraz daha götünde kaldım.
Yarağımı çıkarınca döllerim bacaklarına
akıyordu. Yatağa da birkaç damla düşmüştü. Karım
ağzındaki yastığı çıkarınca derin derin
nefes alıp verdi ve "Uff, böyle çok acıdı. Krem kullan
bundan sonra!" dedi. "Geçer, alışırsın. Hem her zaman kremi
nerden bulalım?" dedim. Yavaşça doğruldu, acıdan inlemeye
devam ediyordu, birlikte duşa girdik. Birbirimizi güzelce
yıkadık. Göt deliğine iyice su tuttum, yıkadım, temizledim.
Kahvaltıya indiğimizde Remziye hanım tek
başınaydı, "Kızım ve annem halen yatıyor." dedi.
Üçümüz kahvaltımızı yaptıktan sonra bahçede yürüyüşe
çıktık. Remziye hanım, dar beyaz bir kısa pantolon
giymişti. İçindeki bikinisinin altı belli oluyordu. Dolgu
topuklu bir ayakkabı giymiş, kıvırta kıvırta
gidiyordu. Karımla iyi anlaşmıştı. Bir ara karıma,
"Hayatım sen neden bikini giymiyorsun?" diye sorunca, karım bikininin
ne olduğunu bilmediğinden, "Bikini ne abla?" dedi. Remziye hanım
biraz güldü, "İki parçalı mayo aşkım, benimki gibi. Sen
neden giymiyorsun? Çok güzel vücudun var. Hem kocanın da hoşuna gider!"
dedi. Bunları duyunca karım biraz bozuldu, bana baktı. Ben idare
et anlamında işaret ettim. Karım, "Bilmiyorum, mağazada bu
vardı, bunu aldık." dedi. Remziye hanım hemen, "Aşkım
benim kullanmadığım bir bikinim var, istersen sana onu vereyim,
giyersin!" dedi. Karım, "Olur!" dedi. Giyeceğinden değil,
başından savmak için olur dediğini biliyordum. Remziye hanım
daha sonra önceki evliliğini anlatmaya başladı, kocası
kendisini başka bir kadınla yıllarca aldatmış. Remziye
hanım bunu öğrenir öğrenmez hemen ondan boşanmış.
Kocasının arkasından verip veriştiriyordu. Sonra
karıma dönüp, "Aşkım sen anlatsana, sen nereden buldun bu
yakışıklıyı?" dedi. Karım
kızarmıştı, cevap verecek, ama ne söyleyeceğini
bilmiyordu. Remziye hanım karımın kızardığını
gördü ve bu sefer, "Ay, çok da utangaçmış benim şekerim!"
diyerek karımın omzuna hafifçe vurdu.
Havuzun kenarında şezlonglara uzandık. Kızlar da
kahvaltılarını yapıp, havuzun kenarına
gelmişlerdi. Özge de Esra ve Remziye hanımın kızıyla
birlikteydi. Geçen geceden beri kendisiyle hiç konuşmamıştım.
Ben havuza girmek için kalktığımda Remziye hanım da, "Ay
ben de biraz havuza gireyim!" dedi, sonra karıma, "Aşkım sen
gelmiyor musun?" diye sorunca, karım, "Yok abla, ben böyle iyiyim!" dedi.
Önden ben, arkadan Remziye hanım havuza girdik. Remziye hanımın
kıçımdan ayrılmadığını görüyordum. Havuzun
içinde bana iyice yanaşıp, "Karını da çok üzdüm galiba?"
dedi. Ben de, "O benim ölen amcaoğlumun karısıydı. O ölünce
töre gereği onunla ben evlendim!" dedim. Remziye hanım bunu duyunca
ağzı açıldı, "Ay inanmıyorum! Onun için sen ondan
böyle gençsin, öyle mi?" dedi. Daha sonra kahkaha ile karışık, "Ay,
keşke bizim de böyle bir töremiz olsaymış. Ben de
alırdım genç bir delikanlıyı!" dedi. Kadın artık
yavşamıştı, ağzımın içine girecekti
neredeyse. Bu kadını sikmek bana farz olmuştu.
Havuzun içinde küçük girintiler
vardı, dekorasyon diye yapılan küçük mağaralar. Onlardan birine
doğru yüzdüm. Girintinin içinde önünüzden biri geçmedikçe kimse sizi
göremezdi. Yani karım ve kızların görmesi imkansızdı.
Oraya gidince Remziye hanım da arkamdan geldi. O esnada suyun içinde
yüzmeyi bırakıp ayaklarmı havuzun tabanına koydum. Remziye
hanımı belinden kavrayıp kendime çektim ve sarıldım, dudaklarından
öpmeye başladım. Bir taraftan da memelerini okşuyordum.
Bikininin üstünden elimi içeri soktum. Memesini var gücümle sıkmaya,
yoğurmaya başladım. Islak dudaklarını emiyordum,
Remziye hanım kendini geriye atıp havuzun duvarına tutundu iki
eliyle. Şimdi suyun içinde aşağı yukarı inip
çıkma derdi kalmamıştı böylece.
Boynunu öpüyordum, elim halen memesinde çalışmaya devam ediyordu. Meme
uçlarını parmaklarımla sıktıkça hafif hafif inliyordu.
Derken elimi memesinden çektim ve alttan bikinisinin içine soktum.
Amının dudakları karımınki kadar büyük ve etli
değildi. Orta parmağımı içine soktum, bir süre içinde sokup
çıkardım. O sırada Remziye hanım da şortumun içine
elini sokmuş, kalkık yarağımı okşuyordu.
Sırtını duvara yaslamıştım. Suyun içinde
sikecektim neredeyse. Vücutlarımız suyun içinde kenetlenmişti,
birbirimizin dilini emiyorduk. Neredeyse boşalacaktım. Kendimi geri
çektim. Remziye hanım ise devam etmemi istiyordu. Bir süre suyun içinde
batıp çıktım. Kalkık yarağımın inmesini
bekliyordum. Daha sonra, önden ben, arkamdan Remziye hanım tekrar yüzmeye başladık.
Karım yüzüstü uzanmış yatıyordu. Kızlar da
yanındaydı. Remziye hanım ile birlikte havuzdan
çıktık. Remziye hanım karıma, "Hayatım su çok güzel,
sen de bir gir istersen!" dese de, karım pek oralı olmadı. Karım
bana, "Nerede kaldın, merak ettim!" dedi. "Havuzun öbür ucuna kadar yüzdüm!"
dedim. Karımın Remziye hanım ile benden şüphelenmemesi için
çabalıyordum.
Akşam yemeğinden sonra hepimiz animasyon gösterisini izledik. Beraber
akşam serinliğinde bahçede dolaşıp birşeyler
içiyorduk. Remziye hanım sabah giydiği beyaz dar pantolonu
giymişti yine, altında ise külot yok gibiydi. Üzerinde de bir
tişört vardı. Kıvırta kıvırta gidiyordu. Artık
saat geç olduğundan otelde kalanlar odalarına gidiyordu. Karım
da uykusunun geldiğini söylüyordu. Remziye hanım, "Ay böyle havada
uyunur mu?" diyerek karıma takılıyordu. Karım ona, "Sizin
uykunuz gelmedi mi?" diye sorunca, "Ay gelmedi vallahi, biraz daha
kalırım ben!" dedi. Bu aslında bana verdiği bir
mesajdı. Remziye hanım annesi ve kızıyla aynı odada
kalıyordu. Onun odasına gidemezdim. Bu işi başka
şekilde yapmalıydım. Otelin denize inen tarafında küçük bir
kulübe dikkatimi çekmişti. Otel bahçesinde çalışanlar
malzemelerini koyuyorlardı oraya. Gündüz bakmıştım birkaç
defa. Odama çıkarken Remziye hanımın kulağına, "Deniz
tarafına in, beni bekle!" dedim. Dediğimi anlamıştı.
Remziye hanım aşağıda tek başına
kalmış, ben karım ve kızlar odalarımıza çekilmiştik.
Karımla beraber yatağa
girdik. Karımın kısa sürede uykusu gelmiş, horlamaya
başlamıştı. Yataktan sessizce kalktım, odadan
çıkıp aşağı indim. Deniz tarafına doğru
yürüdüm. Bahçeyi aydınlatan ışıklar vardı, ama
bahçenin bazı tarafları karanlıkta kalıyordu. O sırada,
"Hişşşt, hey!" diye bir ses duydum. Sesin geldiği yere
doğru yürüdüm. Remziye hanım bir ağacın dibine
oturmuştu, elinden tuttum ve onu dediğim kulübeye götürdüm. Kulübenin
hela kapısı gibi bir tahta kapısı vardı,
kapının altında ve üstünde yaklaşık 25-30 santimlik
aralık vardı. Üzerinde kilit yoktu, hafifçe itince açıldı.
İçerde çalışanların malzemeleri vardı.
Dışardan ayın ışığı bir miktar
aydınlatıyordu içeriyi.
Remziye hanımla ile birlikte soyunduk. Hemen omuzlarından tutarak
çömelttim onu. Remziye hanım deneyimli ve feleğin çemberinden
geçmiş bir kadındı. Hemen ağzına
yarağımı aldı ve iştahla yalamaya başladı.
Yarağımı boğazına kadar sokup çıkartıyordu.
Yarı karanlıkta onun yüzünü bile düzgün göremiyordum.
Yarağım patlayacak gibi olmuştu. Onu 'Tamam!' anlamında
omuzlarından dürttüm. Yavaşça ayağa kalktı.
Yarağımdan akan sıvılar ağzına bulaşmıştı,
eliyle dudaklarını, dilini siliyordu. Onu duvara çevirdim, "Duvara
tutunup destek al!" dedim. Remziye hanım onun yerine yerde duran yüksekçe
bir sandığa ellerini koyarak domaldı, ben sandığı
fark etmemiştim.
Bacaklarını araladım, yarağımı tutarak amına
girdim. Karanlıkta amını ilk hamlede bulmuştum.
Yarağımın kafası amına girince Remziye hanım derin
derin iç çekti, inlemeye başlamıştı. Amının içi
fırın gibiydi. Amı oldukça genişti, içinde kolayca gidip
gelebiliyordum. Gittikçe hızlandım. Küçük kulübenin içinde
kalçalarına çarpan kasıklarımdan yine sesler geliyordu. Remziye hanım,
"Ohhhh, sik beni, ımm, ohhh!" diye diye inledikçe kendimi kaybediyordum.
Bir süre sonra neredeyse boşalacaktım. Çıkardığım
zevk inlemelerinden bunu anladı ve "İçime boşalma!" dedi. O
böyle söyleyince amından çıktım, Remziye hanım hemen
ellerini sandıktan çekti, önümde çömelerek yarağımı
ağzına aldı. Ağzını açmıştı, sanki
boğazını doktora gösteren hasta gibiydi, yarağımı
kökünden tutmuştu. O sırada büyük bir zevkle boşaldım. Ağzına
patlamıştım. "Immm, ohhhh!" diyerek yarağımdan akan
döllerimi yalıyordu. Böyle birşeyi ilk defa yaşıyordum.
Kendi isteğiyle ilk defa bir kadın döllerimi ağzına
alıyordu. Birkaç dakika boyunca yarağımdan akan bütün dölleri emdi, yaladı, yuttu.
Ardından ayağa kalktı, döllerim ağzının
kenarından akıyordu. Elleriyle ağzını siliyordu. Ne
diyeyim, bu hali bana biraz itici gelmişti. Bana, "Döl yalamayı çok
severim!" dedi. Takıntılı bir kadın herhalde dedim kendi
kendime. Sandığın üzerinde oturdu. Bana, "Karını da böyle sikiyor musun?"
diye sordu. "Elbette!" dedim. "Onun yerinde olmak isterdim, doğrusu
sikiş konusunda uzmansın. Boşandığım kocam bu
konuda çok bilgisiz ve tutucu bir adamdı!" dedi. "Boşandıktan
sonra bir erkekle beraber oldun mu?" diye sordum. "Birkaç tane oldu." dedi.
Onu ayağa kaldırdım tekrar. Sandığa domalttım yeniden. Göt yanaklarını iki yana iyice açtım. Orta parmağımı göt deliğine sokup karıştırmaya
başlayınca, "Uhh, ahh!" diye sesler çıkarmaya başladı. "Götten daha önce yaptın mı?" diye sordum, aslında götü oldukça genişti, yapmış olduğunu anlamıştım. "Evlenmeden önce birkaç kez yapmıştım!" dedi, aklı sıra beni keriz yerine koymaya çalışıyordu. Yarağımı tutarak yavaş yavaş götüne girmeye başladım. Kafası içine girince, "Biraz bekle!" dedi. Bir süre içinde bekledim, "Tamam şimdi devam
et!" deyince götünde hızlı hızlı çalışmaya başladım. Remziye hanımın götü şimdiye kadar siktiğim en geniş göt deliğiydi, am siker gibi içinde gidip geliyordum. Kasıklarım göt yanaklarına çarpıyordu, Remziye hanım da kendini götüme doğru bastırıyordu bu sırada. Kalçalarından sıkıca tutmuştum, birkaç dakika boyunca götünden siktim kendisini. Sonunda sarsılarak götüne boşaldım. Biraz daha götünde kaldım. Götünden çıktım, üzerimizi giydik...
"Teşekkür ederim!" diyerek dudaklarımdan öptü. Daha sonra ayrı ayrı kulübeden çıkarak odalarımızın yolunu tuttuk. Yarı karanlık bir yerde bir kadını sikmiştim...
[Osman]
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi!
Tüm Bölümleri
|