Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 14. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Sabah kahvaltıdan sonra otelin içindeki sıcak su havuzuna, sauna ve buhar banyosuna randevu
aldım. Buralara randevu ile müşteri alınıyordu. Çiftlerle beraber başkalarının girmesini önlemek içindi. Birkaç tane küçük sıcak su havuzu vardı. Her müşteri için bir saatlik randevu veriliyordu. Kızlara da yandaki havuz için randevu aldım.
Oraya gitmeden önce karıma, “Birtanem, senden bir şey istiyorum...”
dediğim zaman, “Nedir?” diye cevapladı. “Hani şu sarı
bikini var ya, Remziye hanım’ın verdiği, bugün onu giysene!”
dedim. Karım sinirli sinirli bakarak, “Tövbe tövbe, sen beni deli mi edeceksin?”
dedi. “Merak etme, orada benden başka kimse olmayacak, seni benden
başka kimse görmez!” dedim. İnandırmam biraz zaman
almıştı, ama sonunda giymeyi kabul etti. Üzerine siyah
pantolonunu ve tişörtünü giymiş, onun içine de sarı bikiniyi giymişti.
Karım ve kızlarla beraber aşağıya indik. Burası
otelin ana binasının iki kat altında kalıyordu.
Havuzları bölme şeklinde yapmışlardı. Her bir bölmenin
içinde küçük bir havuz, yanlarında da bir sauna ile buhar odası
vardı. Bize gireceğimiz yeri, ne yapmamız gerektiğini
söylediler. Otel görevlisi kapıyı içerden kilitlememiz için
anahtarı verdi. Biz kendi bölmemize girerken, kızlar da yan tarafa
girdiler. Karım kızlarına, “Yavrum, kapınızı
iyice kilitleyin, tamam mı yavrum?” deyip duruyordu.
İçeriye girdiğimiz zaman sıcak insana çarpıyordu.
Sıcak su fokur fokur sesler çıkartıyor, içerde konuşmak
için biraz bağırmak gerekiyordu. Ben üzerimdekileri
çıkardım ve çırılçıplak havuza girdim. Karım beni
öyle görüp, “Ayy, sen öyle mi girdin suya?” dedi. “Ne olmuş, yanımda
sadece sen varsın!” dedim. Su oldukça sıcaktı, alttan jakuzi
gibi hava kabarcıkları çıkıyordu. O sırada karım
da pantolon ve tişörtünü çıkartmış, üzerindeki minik
sarı bikinisiyle kalmıştı. Bikininin üstü memelerinin
uçlarını anca kapatıyordu, altındaki tangası götünün
arasına iyice girmiş, göt yanakları löpür löpür
sallanıyordu. Amı neredeyse ortadaydı sanki. Sıcak suyun
içinde yarağımın sertleştiğini hissediyordum. Havuzun
kenarına oturdu ilk önce, ayaklarını suya soktuğu zaman,
“Ayy, çok sıcak!” diye bağırdı. Bir süre sonra onu, “Tamam,
hadi gel artık!” diyerek koltuk altlarından tuttum ve sıcak
suyun içine soktum. “Ay, anam yandım, yandım, uff, çok sıcak!”
demeye başlamıştı. Burası küçük bir havuzdu, yüzmek
için yapılmamış, kaplıca gibi içine girip bekliyordunuz sadece.
Su benim göğsüme geliyordu, karımınsa omuzlarına kadar
gelmişti, başı suyun üzerindeydi sadece. Karım bir süre
sonra sıcak suya alışmıştı. “Ayy, çok iyi geldi
vallahi, kemiklerim kendine geldi böyle!” dedi. Suyun içinde havuzun kenarına
tutunmuş, ayakta duruyorduk. Derken karımı tuttum ve suya
batırıp çıkardım. “Ayy, delirdin mi, ne yapıyorsun?”
diye bağırıyordu. Birbirimize su fırlatıyor, çocuk
gibi oyun oynuyorduk. Duvarda büyük bir saat vardı ve içerde ne kadar
kaldığınızı buna göre ayarlıyordunuz. Suya gireli
daha 10 dakika bile olmamıştı. Sıcak su iliklerime kadar
işlemişti. Karım da halinden çok memnundu. Yavaşça
yanına gittim, beline sarıldım. Islak dudaklarından öpmeye
başladım. Karım da bana karşılık veriyordu,
dilini çıkarmış ağzımın içine sokmuştu.
Dudaklarını emiyordum, karşılıklı dillerimizi
çıkarmış, birbirine dokunduruyorduk.
Elimi bikinisinin üst kısmından içeri soktum, memelerini
avuçladım. Karım hafif hafif inlemeye başlamıştı.
Ayaklarımız havuzun tabanına değiyordu, su altta
fokurdamaya devam ediyordu sürekli. Sıcak suyun içinde yarağım
kazık gibi olmuştu. Karımı çevirdim, sırtı bana
dönüktü şimdi. “Bacaklarını ayır iyice!” dediğimde,
kendini öne doğru eğdi ve bacaklarını ayırdı.
Başını, suyun üzerinde tutmak için yukarı
kaldırıyordu. Bir elimle tangasını kenara çekerken,
diğeriyle yarağımı tutmuş amına sokmaya
uğraşıyordum. Biraz uğraşmayla amını bulmuştum.
Karım derin bir, “Ooğhh!” çekerek inlemeye başladı.
Elleriyle havuzun kenarından sıkıca tutunmuş, götünü bana
doğru bastırıp duruyordu. Suyun içinde istesem de
hızlı hareket edemiyordum, yarağım amında yavaş
hareketlerle gidip geliyordu. Karım ise sürekli deli gibi inliyordu.
Kalçalarından sıkıca tutunmuştum, hem destek alıyor,
hem de onu kendime çekiyordum. Karım sürekli kendini geriye
yasladıkça, yarağım amına köküne kadar giriyordu.
Devamlı başını sağa sola sallıyordu.
Ben de kendimi kaybetmiş, “Oğhh, oğhh!” diyerek inliyordum.
Suyun içinde böyle bir tecrübeyi ilk defa yaşıyordum. Suyun içinde
sikişimiz nedeniyle dalgalar oluşuyordu. Bu şekilde birkaç
dakika boyunca sikişmiştik. Karım bir ara, “Ağhh,
ağhh, oğhh!” diyerek adeta çığlık atmaya
başlamıştı. Boşaldığını
anladım. Onun ardından ben de sarsılarak boşaldım.
Amından çıktığım zaman döllerimin sıcak suyun içinde
yüzdüğünü görüyordum. Döllerim aynı zamanda karımın
amından da akıp suya karışıyordu. Karım bana
doğru döndü, birbirimize sarıldık. Bana sürekli, “Seni çok
seviyorum kocacığım!” deyip duruyordu. Suyun içinde yüzen
döllerimi gören karım, “Ay, bu ne böyle, çıkalım buradan!” dedi.
“Bunlar senin amından suya karıştı!” dediğim zaman,
“Ay, çıkalım ne olur!” diyordu yine.
Birlikte sudan çıktık, biraz kurulandıktan sonra saunaya girdik.
İçerisi felaket sıcaktı. Ben daha önce hamama, saunaya
gittiğim için tecrübeliydim, ama karım böyle birşeyi hiç
bilmiyordu. Saunanın içindeki tahta sıralara oturduk. Karım
yine, “Çok sıcak!” dediği zaman, “Üzerindekini çıkartsana!”
dedim. İtiraz eder gibi oldu, ama daha sonra iki parça bikinisini
çıkarttı. Şimdi ikimiz de saunanın içinde anadan doğma
vaziyetteydik. Sıcak fena bunaltıyordu. Beş dakika kadar anca
kalabildik. Bu kez hemen yan taraftaki buhar odasına girdik. Buhar
kanallardan çıktığı zaman insanı yakan bir sıcaklık
veriyordu. İçerde göz gözü görmüyordu. Burada da çok kalamadık, fakat
beraber sauna ve buhar odasına birkaç sefer daha girdik. Bu terapi ikimize
de iyi gelmişti. Derilerimizdeki gözenekler açılmıştı.
Karım, “Ben çok sevdim burayı, iyi ki gelmişiz!” dedi. Üzerimizi
giyinip toparlandık ve çıktık.
Bizden hemen sonra kızlar çıktı. Onlar da hallerinden çok memnun
görünüyorlardı. Odalarımıza çıkıp bir süre dinlendik.
Öğle yemeğinden sonra karım ve kızlara, “Hadi biraz da
Antalya’yı gezelim, sürekli otelde
sıkılmışsınızdır!” dedim. Bu teklifime çok
sevinmişlerdi. Onlar odalarına çıkıp
hazırlanırken, ben de arabanın yanında hazırlanıp
gelmelerini bekliyordum. Biraz sonra üçü de geldiler. Karım uzun, çiçekli
ve bol bir etek, üstüne uzun kollu bluzunu giymişti. Başını
da parlak beyaz bir türbanla bağlamıştı. Özge de uzun koyu
mavi eteğinin üzerine siyah bir tunik giymiş, eteğiyle aynı
renk türban takmıştı. İkisinin de ayağında yüksek
dolgu topuklu ayakkabı vardı. “Niye böyle giyindiniz?” dediğimde,
karım, “Ee, sokakta milletin içinde başka nasıl dolaşalım?” dedi.
Akşama kadar Antalya’da gezdik, yedik, içtik. Bol bol fotoğraf
çektim. Karımın ve kızlarının bir sürü resmini
çekmiştim. Değişiklik iyi gelmişti, otelde kalmak bir süre
sonra insanı sıkıyordu. Karımın eteği rüzgârda
uçuşuyordu, ayağındaki topuklularla yürürken götü sağa sola
sallanıyordu. Sanırım bluzun altına şeffaf, desteksiz
bir sutyen giymişti. Yürüdüğünde gök mavisi bluzunun altında
koca memelerinin hop hop sallandığını görebiliyordum. Özge
de aynıydı, eteği götünü sarıyordu. O gün ikisine de
birbirine fark ettirmeden aynı soruyu sormuş ve aynı cevabı
almıştım. “İçine ne giydin?” dediğimde, ana kız
ikisi de, “İp külot!” demişti. Bu cevapları yarağımın
sertleşmesine yetmişti. Akşam otele geri döndük, hafif bir şeyler
yedikten sonra odalarımıza çekildik. Özge o ara bana, “Gece gelecek misin?”
diye sorunca, “Ayarlamaya çalışırım!” dedim.
Karımla odamıza girdik, üzerinde halen kıyafeti ile duruyordu.
Beline sarılıp dudaklarından öptüm. Elimi götüne
attığım zaman yumuşacık göt yanaklarını
hissettim. Karımın nefes alışları
değişmişti, gözleri kapalı bir haldeydi. Onu
bıraktım ve çantamı açıp içinden fotoğraf makinemi
çıkardım, aynı zamanda kamera işlevi de vardı.
Karımın resimlerini çekmeye başladım. Karım, “Ne
yapıyorsun?” dese de, ben resimlerini çekiyordum. O dakika karımdan
poz vermesini istedim. Karım isteklerime daha fazla direnemedi ve poz
vermeye başladı. Bu kez kendisi yaptığımızdan
keyif alır olmuştu, “Hadi böyle çek, hadi şöyle çek!” deyip
duruyordu. “Eteğini kaldır!” dediğimde, “Niye?” dedi. “Sen
dediğimi yap!” dedim sinirle. İtiraz etmez olmuş, dediklerimi
yapıyordu şimdi. Eteğini yukarı kaldırınca,
bacakları ve kalçaları ortaya çıktı. Resimlerini çekiyordum
sürekli. Daha da yukarı kaldırmasını istedim.
Eteğini iyice beline kadar kaldırınca, içine giydiği ip
külotu göründü. Karım ayakta durmuştu, ben etrafında dolanarak
önünden, arkasından resimlerini çekiyordum. İp külot götünün
arasındaydı, götünün yarığı, arasındaki iple
iyice belirgin olmuştu. Külotun ön kısmı amını anca
kapatabiliyordu. Daha fazla resim çekmeye mecalim kalmamıştı, biran
önce karımı sikmek için yanıyordum. Ancak makineyi
yatağı görecek şekilde, televizyonun olduğu dolabın
üzerine koydum. Kamera kayıttaydı. Karım, “Niye oraya koydun ki?”
dediği zaman, “Merak etme, sen de zevk alacaksın!” dedim.
Karımın beline sarıldım tekrar, elimi eteğinin içine
sokup götünü avuçladım. Götünü hamur gibi yoğurdukça, karım inlemeye
başlamıştı. Onu yavaşça soymaya başladım.
Eteğini aşağı sıyırıp ayaklarından
çıkardım. Başındaki türbanını ve bonesini çıkardım,
daha sonra da bluzunu başının üzerinden çıkardım.
Şimdi ip külot ve dantelli şeffaf sutyeni ile
kalmıştı. Ayakta birbirimize sarılmıştık.
Karımın götünü yoğuruyor, avuçluyor, sıkıyordum.
Sutyenin kopçasını açtım, memeleri öne doğru
fırladı. Onları emmeye, yalamaya başladım.
Uçlarını emip yaladıkça iri birer siyah üzüm tanesi gibi olmuşlardı.
Karımı yatağın ortasına oturttum. Ben de
kucağına uzandım. Karımın memelerini bir bebek gibi
emiyordum. Karım saçlarımı, başımı okşuyordu
sürekli. Meme uçları şişmiş, büyümüştü. Karım
gözlerini kapamış inliyordu devamlı. Bu şekilde dakikalarca
memelerini emdim, yaladım. O zaman diliminde, nedendir bilmiyorum
yarağımda bir hareket olmamıştı. Karım
aldığı zevkle yavaş yavaş sırt üstü uzandı,
ben de üzerine uzandım. Ama devamlı olarak iki memesini emmeyi
sürdürüyordum. Memelerini tuttum ve uçlarını birbirine
yaklaştırdım. Memeleri içi süt doluymuş gibi dolgundu. Her
iki meme ucunu da küçük küçük ısırıyor, emiyordum.
Karımın nefes alışları sıklaşmış,
inlemeleri çoğalmıştı. Bacaklarını kendine
doğru çekiyor, bir eliyle başımı okşarken
diğerini amına atmış amını ovalıyordu. Bu
şekilde dakikalar geçmişti. En sonunda karım hızlı
hızlı nefes alıp inleyerek boşaldı. Karımın
dolgun, iri memelerini çok seviyordum. Memeleri, yaşından ve
büyüklüğünden dolayı sarkmıştı, ama bunun benim için önemi yoktu.
Bir süre karımın karnının üzerine başımı
koydum. O da sürekli saçlarımı, yanaklarımı okşuyordu.
“Bu gece beni sikmesen de olur, çok fena boşalttın beni!” dedi. Ona
baktığım zaman gözlerinin kenarlarından yaşlar
süzülüyordu. Dudaklarını emmeye başladım. Ellerimi yine
memelerine attım. Karım halen üzerinde ip külotla duruyordu. Külotunu
bacaklarından sıyırarak çıkardığım zaman
oldukça sulanmış amı göründü. Bir mendille amını iyice
sildim. Ben de daha rahat hareket edebilmek için soyundum ve çıplak
kaldım. Amını yavaş yavaş yalamaya başladım.
Am dudaklarını emiyor, ısırıyordum. Dilimi
amının içlerine sokuyor, amının içini yalıyordum.
Karım saçlarımı çekiyordu. Bacakları iki yana açık,
dizlerini kendine çekmişti.
Kasıkları terlemişti, kasıklarını öpüyor,
yalıyordum. Karımın yastığı alıp
ağzına soktuğunu gördüm. Ardından boğuk boğuk
sesler çıkarmaya başlamıştı. Aldığı
zevkten çığlık atmamak için yastığı
ağzına sokmuştu. Ben aynı şekilde, amını ve
kasıklarını yalamaya ve emmeye devam ediyordum. Sağ elimin
orta parmağını amına soktum ve içinde gidip gelmeye
başladım. Parmağımı çıkardım, bu kez
başparmağımı amına, orta parmağımı da
götüne soktum. Parmaklarımı bu şekilde sokup çıkarmaya
başladım. Karım yastığı ısırıyor
ve saçlarımı çekmeye devam ediyordu, artık öyle bir hal almıştı
ki, canım yanıyordu. Ellerini zorla saçlarımdan
ayırdım. Bu sefer yatağın iki tarafında çarşafı
çekiştiriyordu. Bir süre sonunda boğuk boğuk sesler
çıkararak boşaldı. Yastığı ağzından
çıkardığı zaman soluksuz kalmış gibiydi.
Yarağımda halen hareket yoktu, ama karım ikinci defa
boşalmıştı. İçinde gidip gelen parmaklarım
ıslanmıştı, karımın üzerinde
uzandığı çarşaf da sırılsıklam olmuştu.
Banyoya gidip ellerimi yıkadım. Döndüğümde karım yatakta
yarı baygın yatmaya devam ediyordu. Yanına
uzandığım zaman kendine geldi. Ona, “Ne oldu bilmiyorum,
yarağım kalkmadı!” dedim. Hafifçe doğruldu, elini
yarağıma attı. Yavaşça sıvazlamaya başladı.
Sonra ben bir şey demeden beni omuzlarımdan bastırarak sırt üstü uzandırdı...
Şimdi kontrol karımın eline geçmişti.
Yarağımı iştahla yalamaya başlamıştı. Başını
ileri geri oynattıkça yarağım boğazına kadar girip
çıkıyordu. Dili yarağımın kafasına
değdiğinde gıdıklanıyordum. Karımın götü bu
pozisyonda havaya dikilmişti, dizlerinin üzerine çökmüştü, götü tam
kameranın karşısındaydı. O anda kameranın
kayıtta olduğunu hatırladım. Yarağım artık
kalkık bir haldeydi, karım yavaşça yalamayı
bıraktı. O esnada ağzından yapışkan bir
sıvı tükürüğüyle birlikte çenesine akıyordu.
Karım yatağın üzerinde ayağa kalktı,
ayaklarını yatağın kenarlarına koyarak yavaş
yavaş çömeldi. Amını yarağıma hizalayarak oturdu,
şimdi yarağım köküne kadar karımın cayır
cayır yanan amının içindeydi. Karım kendiliğinden
yarağım amında olduğu halde oturup kalkmaya
başladı. Ellerini dizlerine koymuştu, ben de onu
baldırlarından tutuyordum. Karım gözlerini kapatmış
derin derin inliyordu. Yarağımın üzerinde gittikçe daha
hızlı oturup kalkmaya başlamıştı şimdi.
İri memeleri sağa sola sallanıyordu.
Bir süre sonra hafifçe doğruldu, ayaklarını biraz daha öne uzattı, yarağım halen amındaydı, ellerini geriye doğru atarak kalçalarımdan tutundu. Bu pozisyonda oturup kalkmaya
başlamıştı. Bu şekilde daha rahat hareket edebiliyordu. Karımın inlemeleri çoğalmıştı, memeleri deli gibi sallanıyordu. Ancak bu pozisyonu ikimiz de çok
sürdüremedik, önce karım, hemen sonra da ben, deli gibi boşalmıştık. Gece boyu karım üç defa boşalmıştı. Öne doğru uzandığı zaman onu belinden tutup
kaldırdım ve kendime çektim, yanıma uzandırdım. Güzelim benim artık sikiş konusunda tutukluğunu üzerinden atıyordu ve ben bundan büyük zevk alıyordum. Birbirimize
sıkıca sarılmıştık.
O sırada telefonuma bir mesaj geldi, telefon “Dıt, dıt, dıt!” ötüp duruyordu. Yataktan kalkıp televizyonun yanında duran telefona baktım. Mesaj Özge’den gelmişti, “Hadi gel artık, sana sürprizim var!” diyordu. Karım, “Kim o gece gece mesaj atan?” dediği zaman, “Hiç, telefon şirketinin abuk sabuk reklamlarından biri!” dedim...
[Osman]
|