Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 21. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Sonraki birkaç günüm sakin geçti. Refiye işe başladığından beri onunla
konuşmamıştım. Zarife’nin ise kocası ve üniversitede
okuyan oğlu gelmişti. Özge, arkadaşı Semanur’un derdi ile uğraşıyor, Semanur arada sırada ya eve yada işyerine geliyordu. Emine’den ise ses çıkmamıştı.
Bir gün yine işyerine Semanur gelmişti. Özge ondan yarım saat
önce çıkmıştı, adet sancıları nedeniyle erkenden
eve göndermiştim onu. Semanur yine çekingen, utangaç davranıyordu.
Koyu mavi, uzun ve bol bir askılı elbise, içine de uzun kollu beyaz
bir bluz giymişti. Elbisesi ile aynı renk türban
takmıştı. Ayağında düğünde giydiği
kırmızı topukluları vardı. Bana sanki bir şey
söylemek istiyor, ama çekiniyordu. Sonunda, “Şeyy Osman abi, sizden bir
isteğim var, Ahmet’le konuşsanız, benim telefonlarıma
bakmıyor, onun kalbini kırdım. Ama o da beni çok üzüyor, bizim
barışmamız lazım, onunla konuşur musunuz?” dedi. Neden barışmaları gerektiğini biliyordum, “Tamam, ben hallederim, dert etme!” dediğimde çok sevindi.
Çıkmak üzereydim, Semanur’a, “Seni evine bırakayım.”
dediğimde, “Şeyy bilmem ki...” dedi. “Çekinmene gerek yok, hadi gel!”
dedim. Evi biraz uzakta kalıyordu, maddi durumları iyi değildi,
küçük bir gecekonduda ailesiyle yaşadığını biliyordum.
Buna rağmen süslenip püslenmekten geri kalmıyordu. Ahmet’in maddi
durumu ise ona nazaran daha iyiydi. Zaten uzaktan akraba oluyorlardı. Semanur
evliliği maddi sıkıntılarının bitmesi için
kurtuluş olarak görüyordu. Birlikte yola çıktık. Bu
kızı sikmeyi çok istiyordum, ama sabretmem gerekliydi. Evlerinin
önüne geldiğimiz zaman, “Osman abi gel, seni annemle
tanıştırayım, hem bir çayımızı içersin!” dedi. Ne kadar kabul etmesem de, ısrarcı davranıyordu. Sonunda, “Tamam, bir bardak çayını içerim!” dedim.
Kapıyı Semanur’un ablası açtı. Ablası beni görünce
başındaki türbanını düzeltti. Ablası uzun, bol bir
elbise giymişti. Uzun boylu, dolgun hatlı biriydi. Önümde
ayağıma terlik vermek için eğildiği zaman elbisesinin
altından belli olan götünün yarığı hemen dikkatimi
çekmişti. Bana bakmamaya çalışıyor, başını
öbür tarafa çeviriyordu. Annesi içeri odaya girdi. Biraz sonra üzerinde siyah
uzun bir pardesüyle çıktı, başını büyük bir türbanla bağlamıştı. Semanur beni tanıtınca, annesi, “Buyrun, geçin oturun...” dedi. Ben sessizce çekyatta oturuyordum.
Biraz sonra annesi elinde çay tepsisi ile içeri geldi. Çayı uzatırken
gözlerine baktım, güzel ela gözleri vardı, bir an gözlerimiz
kesişmişti. Yaklaşık 1.70 boyunda vardı, karımdan
biraz daha büyük olduğu belliydi. Yapılı bir kadındı,
kara kalın kaşlıydı ve dudaklarının üzerinde,
yanaklarında alınmamış tüyleri hemen belli oluyordu. Pardesü
beline oturmuş, vücudunu sarmıştı ve memelerini ortaya
çıkarmıştı. Kızlarına çay vermek için
karşımda eğildiği zaman pardesünün altında koca götü
belli olmuştu. Semanur, “Annem bir misafir geldiği zaman illa kendisi
servis yapmak istiyor!” diye annesine takılıyordu. Odada oturup sessizce çayımı içtim. Çıkarken Semanur’a biraz para verdim. Almak istemese de zorla avucuna sıkıştırdım.
Semanur’un babası ile annesi birkaç yıl önce
boşanmışlardı. Babası başka bir şehre
gitmişti. Bu gecekonduda annesi ve ablasıyla birlikte fakirlik içinde
yaşıyorlardı. Semanur Ahmet’le evlenince bu yoksullukları
da bitecek diye düşünüyordu. Gece yatakta karıma Semanur’un annesi
ile ablasını sorunca, karım, “Anası çok iyi bir
kadındır, kocası onu başka bir kadın için
bırakıp gidince, iki kızıyla öylece kaldı. Ablası
da evliydi, ama boşandı anası gibi. Çocuğu olmuyor diye kocası bıraktı onu!” dedi. Karımla sikişmek istiyordum, ama gene başının ağrısı tutmuştu.
Ertesi gün öğleye doğru pat diye Emine aradı. “Kocam yarına
kadar evde yok, buluşmak istiyorsan gel!” diyordu. Özge’ye bir yalan
uydurup işyerinden çıktım. Emine kendisini yoldan almamı
söylemişti, kimseye görünmek istemiyordu. Onu ana cadde üzerinde bir
yerden aldım. Gene siyah bir çarşafın içindeydi, sadece gözleri
görünüyordu, ayağında da yüksek topuklu bir ayakkabı vardı. Arabaya binince, “Nereye gidelim?” dedi. “Eve olmaz mı?” dedim. “Hayır, dikkat çekebilir, olmaz!” dedi. Bu sefer düşünmeye başladım, neresi olabilir diye. Otel olabilir mi diye düşünüyor, kendi kendime soruyordum.
Kıyıda köşede kalmış otellerden birine gitmeye karar
verdim. Gerçi Emine’nin üzerinde siyah bir çarşafla otele girmesi
nasıl olacaktı bilmiyorum. Birlikte orta halli bir otele girdik.
Resepsiyondaki genç Emine’yi görünce şaşırdı, ama renk
vermemeye çalışıyordu. Bir oda istediğimi söyledim. Çocuk
anahtarı uzattı, sonra da, “Tam size göredir, memnun kalacağınıza eminim!” dedi. Odanın parasını ödedim, çocuğun eline de biraz para sıkıştırdım. Merdivenlerden çıktık. Etrafta kimse yoktu, ortalık sessizdi. Odaya girdik.
Kapıyı kiltledim, perdeleri çektim. Ortada iki kişilik büyük bir
yatak vardı. Emine ben bir şey demeden soyunmaya
başlamıştı. Üzerindeki siyah çarşafı
çıkarıp karşımda sadece beyaz dantelli sutyen ve külotla
kalınca çok şaşırdım. Bir de kalçalarına kadar
gelen ince siyah çorabı vardı. Çarşafın altına bir
şey giymemişti. “Neden içine birşey giymedin?” dediğimde, “Havalar çok sıcak, bir de giyersem iyice yanarım!” dedi. Yarağım pantolonun altında kazık gibi olmuştu. Emine orta boylu, hoş, zarif bir kadındı. Şeffaf sutyenin içinde memeleri görünüyordu. Sarı saçları, mavi gözleriyle göçmen olduğunu hemen belli ediyordu.
Yanına yaklaştım ve belinden sıkıca tutup kendime
çektim. Dudaklarından öpmeye başladığımda onun da bana
aynen karşılık vermesi hoşuma gitmişti. Sikiş
konusunda deneyimli olduğu belliydi. Bana sıkıca
sarılmıştı. Dudaklarımız kenetlenmiş, dillerimizi karşılıklı emiyorduk. Uzun uzun öpüştük. Sonra ben de soyundum. Önümde uzanan yarağımı gören Emine dizlerinin üzerine çöktü. Yarağımı eline alıp yalamaya başladı. Başını ileri geri oynatıyor, sürekli, “Immm, ımmm!” diyerek emmeyi sürdürüyordu.
Emine yarağımı iştahla emip somuruyor, o sırada
sürekli bana bakıyordu. Çok zevk alıyordum, yarağım
patlayacak gibi olmuştu. Emine’nin dili yarağımın
kafasına değdikçe aldığım zevk te artıyordu.
Başını iki yanından sıkıca tuttum, şimdi ben
yarağımı ağzının içine sokup çıkarır oldum. Emine ağzını açmıştı, ağzının kenarlarından tükürük, yarağımın ön sıvıları akıyordu. Bir süre bu şekilde devam ettim, ama biraz daha devam etsem ağzının içine patlayacağımı biliyordum. O nedenle yarağımı ağzından çıkardım. Omuzlarından tutup ayağa kaldırdım.
Emine bir çırpıda sutyenini açınca memeleri ortaya çıktı. Hemen uçlarını
emmeye başladım. Emine başımı, saçlarımı
okşuyor, hafiften inliyordu. Belini sıkıca tutuyordum, bir bebek
gibi memelerini emiyordum. Ayakta durmak rahatsızlık vermeye
başlamıştı. Yatağa uzandık, bu şekilde
memelerini emmeye devam ettim. Altındaki külotunu sıyırıp
çıkardım. Kılsız amı ortaya çıkınca
parmaklarımla amını okşamaya başladım. Şimdi
üzerinde sadece siyah çorabı ve topuklu ayakkabıları kalmıştı. Emine daha çok inlemeye başlamıştı. Ağzım memelerinde, parmaklarım amındaydı. Amı gittikçe sulandığından parmaklarım vıcık vıcık olmuştu. Orta parmağımı amında hızlı hızlı sokup çıkarmaya başladığımda, “Hığhh, ığmm, ığhhh!” diye diye daha çok inlemeye başlamış, saçlarımı çeker olmuştu.
Nefes alışları gittikçe sıklaştı, inlemeleri
çoğaldı. Ve sonunda kesik kesik sesler çıkartarak
boşaldı. Bense parmağımı hızla sokup
çıkartmaya bir süre daha devam ettim. Artık amına girmek
istiyordum. Yatakta doğruldum. Emine gözleri kapalı, derinden nefes
alıp veriyordu. Bacaklarını tutup havaya kaldırdım,
iki yana iyice açtım. Kalkık yarağımı amına
hizaladım ve yavaş yavaş içine girdim. Ayaklarını
bileklerinden sıkıca tutmuştum, ayakkabıları hala
ayağındaydı. Öne doğru yüklendikçe yarağım
amına daha çok girip çıkıyordu. Emine gözlerini açmış,
ellerini memelerine atmış, memelerini okşuyordu. “Devam et, oğhh, sik beni, oğhh, sik, yıllardır hasretim, ağhh, devam et!” deyip duruyordu.
Bacaklarını bu kez omuzuma attım ve amına daha güçlü
pompalamaya başladım. Kasıklarım kalçalarına
çarpıyor, ‘Şlop, şlop şlop!’ sesleri, Emine’nin inlemeleri,
eski yatağın çıkardığı sesler birbirine
karışıyordu. Kalçalarından sıkıca tutup kendime
çekiyordum onu. Her seferinde daha çok abanıyor ve yarağımı
daha derinlere sokuyordum. Emine olgun bir kadındı, ama amı
tıpkı Nalan’ınki gibi dardı. Yarağım içinde
kolayca hareket edemiyordu. Kendimi olgun bir bakireyi sikiyormuşum gibi
hissediyordum. Emine sarı saçları, mavi gözleriyle idealimdeki kadın tipindeydi.
Bu şekilde birkaç dakika geçmişti, boşalacağımı
anlayan Emine geçen seferki gibi, “İçime boşalma, içime boşalma!”
demeye başlamıştı. Amından bir anda
çıktığım zaman döllerim yarağımdan büyük bir
tazyikle fışkırdı. Emine’nin yüzüne kadar gelmiş,
göğsü, memeleri, karnı ve kasıkları döllerimle
kaplanmıştı. O sırada Emine de ikinci kez
boşalmış, yine kesik kesik sesler, inlemeler
çıkartıyordu. Bana, “Kâğıt mendilin falan var mı?”
dediğinde, tuvalete gidip bolca kâğıt havlu getirdim. Emine
yüzündeki, vücudundaki döllerimi sildi, temizledi. Yanına uzandım.
İkimiz de yorulmuştuk. Emine bana sıkıca sarıldı.
“Kocamla yıllardır sikişmiyorum, siki artık kalkmıyor.
Gitmediği doktor, hoca kalmadı. Bir sürü ilaç kullandı ama fayda
etmedi!” dedi, sonra da, “O eve getirdiğin kadınlar kim?” diye sordu.
Ben de, “Boş ver, çok soru sorma!” dedim. Emine iki evliliğinden de çocuk sahibi olmamıştı. Yıllardır da sikişmiyordu. O nedenle amı genç kızınki gibi dardı halen.
Yarağım halen döllerim ve Emine’nin amının
sıvıları ile kaplıydı. Emine üzerime çıkıp
69 pozisyonuna geçti, yarağımı yalamaya, emmeye
başladı. Sulanmış amı tam karşımdaydı,
aynı zamanda hafif kıllı göt deliği de ortadaydı. Göt
yanaklarını iki yana iyice açtım. Göt deliği daha önce hiç
sikilmemiş gibi görünüyordu. Emine yarağımı iştahla
yalamaya devam ediyor, yarağımı boğazına kadar sokup çıkarıyordu. Orta parmağımı göt deliğine yavaşça sokmaya başlayınca içine rahatça girdi. Bir süre sonra parmağım köküne kadar götündeydi, sokup çıkarmaya başladım.
Emine ise aynı şekilde yalamaya devam ediyordu. Az önce boşalan
ve inişe geçen yarağım yeniden kazık gibi olmuştu. Parmağımı
götünde daha hızlı çalıştırmaya
başlamıştım. Emine’den, “Imm, ımm!” sesleri geliyordu, ben de aldığım zevkle, “Oğhh, ımm, oğhh!” diye diye parmağımı götüne daha çok sokup çıkartıyordum. Emine’nin ağzındaki yarağım patlama noktasına gelmişti. Götüne şiddetli birkaç şaplak atmak zorunda kaldım, yoksa yarağımı bırakacağı yoktu.
Emine’yi tutup, yatakta köpek gibi dörtayak domalttım. Üzerinde halen
çıkarmadığı siyah çorabı ve topuklu bilekten
bağlamalı ayakkabısı vardı. Belini biraz
aşağı eğmesini söyledim. Bacaklarını iki yana
iyice ayırdı. Yarağımla götüne sürtünmeye
başladığımda aniden arkaya döndü ve “Götümden mi sikeceksin
şimdi?” dedi. “Evet, daha önce yapmadın mı?” dedim. “İlk kocamla yapıyordum, ama Emin beyle hiç yapmadım. Çok günah deyip duruyordu hep!” dedi. Yani Emine’nin götü yıllardır sikilmemişti. “Canımı yakma lütfen!” dedi yalvarırcasına. “Tamam, korkmana gerek yok!” dedim.
Tuvalette sıvı el sabunu vardı, ondan elime döktüm ve
yarağıma iyice sürdüm. Bir miktar da Emine’nin göt deliğine
yedirdim. Yavaş yavaş yarağımın kafası içine
girmeye başlamıştı. Emine acı bir inleme sesi
çıkardığı zaman göt deliğinin ağzı iyice
açılmış, yarağım içine yavaş yavaş girer
olmuştu. Bir süre götünde bekledim ardından ileri geri hareketlerle
götüne girip çıkmaya başladım. Emine’nin acı
feryatları halen devam ediyor, ama yavaş yavaş azalıyordu. “Ağğhh,
ağhhh, ığhhh, ımmm!” sesleri odayı doldurmuştu. O
anda Emine’nin çantasında çalan telefonun sesi de diğer seslere karıştı. Telefon belki birkaç dakika boyunca çalıp durdu. Emine ise hiç istifini bozmadan inlemeye, ahlamaya devam ediyordu.
Emine’nin kalçalarını sıkıca tutmuş ve götünde daha
hızlı çalışıyordum şimdi. Emine iki eliyle
yataktan destek alıyor, ara sıra başını arkaya
atıyordu. Yarağım köküne kadar götüne girip çıkıyordu.
İlk kocasıyla dediği gibi götten sikişmiş olması
götünü biraz olsun genişletmişti. Gittikçe hızlandıkça
Emine’nin çıkardığı sesler de değişmiş, “Oğhh,
ımm, ayy, ağhh!” demeye başlamıştı. Zevk
aldığı belli oluyordu, sürekli başını sağa
sola atıyor, “Oğhh, oğhh, oğhh!” diyerek beni azdırıyordu. Göt
yanaklarına şaplaklar atmaya başladığımda sütlaç
gibi titremeye başladılar. Müthiş zevk alıyordum,
artık kendimi kaybetmiş gibiydim, gözlerimi kapatmış sadece
Emine’nin götüne girip çıkıyordum. Aklımda başka hiçbir
düşünce yoktu. Dakikalar sonra sarsıla sarsıla götüne
boşaldım. Emine hızlı hızlı nefes alıp veriyor, boğuk sesler çıkartıyordu. Götünden sikilmesine rağmen üçüncü defa boşalmıştı.
Bir süre daha götünde kaldım. Çıktığım
zaman göt deliğinin ağzı epey genişlemişti, döllerim
içinden taşıyor, kasıklarına akıyor, yatağa
damlıyordu. Emine yatağın üzerine kendini bıraktı. Ben
de yanına uzanıp ona sarıldım. Bir süre hiç konuşmadan
dudaklarımızı kanatırcasına emerek öpüştük.
Yanaklarını, boynunu, göğsünü, memelerini öpüyor, emiyordum. Başımı
karnının üzerine koydum, karnının guruldamalarını duyuyordum. Bu şekilde bir süre uyumuşum. Uyandığım zaman, Emine de mışıl mışıl uyuyordu.
Saat 16:00’ya geliyordu, Emine’yi yavaşça dürttüm, uyandı. Saçlarımı,
başımı okşadı. Saatin kaç olduğunu sordu. “Dörde
geliyor.” dedim. Doğruldu ve “Hii, napıcam ben şimdi, eyvah,
eyvah!” deyip duruyordu. “Ne oldu, kocan mı geldi yoksa?” dediğim
zaman, bana parmağıyla sessiz olmamı işaret etti. Ardından
çantasından telefonunu çıkardı, bana bakıp, “Kocam
aramış, sessiz ol!” dedi. Biraz sonra kocası Emin beyle konuşmaya başlamıştı. Kocasının ona bağırdığını, hatta küfrettiğini duyuyordum. Emine ise sessizce dinliyordu sadece. Telefonu ilk seferde açmadığı için çok kızmıştı kocası. Telefonu kapadığı zaman Emine’nin yüzü kıpkırmızı olmuştu, “Kocamın işi erken bitmiş, bu akşam dönüyormuş, hemen gitmemiz lazım!” dedi.
Emine korkmuştu, çabuk çabuk hareket ediyordu, tuvalete gitti. Döndüğü
zaman ben de giyiniyordum. Bana, “Çabuk ol, gitmemiz gerek!” dedikçe, “Tamam,
sakin ol, seni bırakırım!” diyordum. Emine yerde duran sutyen ve
külotunu giyindi. Üzerindeki çorabını çekti, düzeltti. Ardından
çarşafını giyindi. Yine sadece gözleri görünüyor, bana, “Hadi
çabuk ol!” deyip duruyordu. Onu o şekilde görmek yarağımı
yeniden sertleştirmişti. Onu bir kez daha sikmek istiyordum.
Üzerindeki bol çarşafın altında sadece sutyen ve külotla
olduğunu bilmek yarağımı kazık gibi yaptı.
Yanına yanaştım ve belinden tuttum. “Ne yapıyorsun? Hadi gidelim!” demesine aldırış etmeden onu duvara çevirdim, “Duvardan tutun ve domal!” dedim. Emine başını geriye atıp, “Töbe töbe, hadi geç kalıyoruz, sonra yaparsın, şimdi olmaz!” diyordu.
“Eğer dediğimi yapmazsan seni bırakmam!” dedim. Bunun üzerine başka bir şey demedi, sadece, “Acele et!” diyordu fısıldayarak. Emine duvara ellerini sıkıca
dayamıştı. Çarşafını yukarı
sıyırdım, altında siyah çorabı görününce neredeyse
ayakta boşalacaktım. Pantolonumu ve külotumu indirdim.
Çarşafı biraz daha kaldırınca beyaz külotu ortaya
çıktı. Kenarlarından tutup sıyırdım, göt
yanaklarını iki elimle sıkıca tutup ayırdım ve kalkık
yarağımı bir anda amına soktum. Emine ilk anda, “Ağhh, ığhh!” diye bir ses çıkarsa da, sonrasında aldığı zevkle inlemeye başlamıştı. Ellerimi omuzlarına attım ve amında hızlı hızlı çalışmaya başladım. Emine kendini geriye atıyor, amını yarağıma bastırıyordu.
Onu biraz daha eğdim ve ellerimi kalçalarına attım. Emine, “Ağğhh,
oğğhh, sik beni, ağhhh, ımm, ımm!” diyerek
başını sağa sola oynatıyordu. Daha da
hızlanmış amına büyük bir güçle abanıyordum.
Odanın içini sikişimizin çıkardığı ‘Şlop,
şlop, şlop!’ sesleri inletiyor, Emine devamlı, “Ağhh,
ımm, ağhh!” deyip duruyordu. Az önce onu amından ve götünden
sikmeme rağmen şimdiki gibi zevk almamıştım. Gözlerimi
kapamış deli gibi sikiyordum Emine’yi. O anda birkaç defa
şiddetli, ‘Donk, donk!’ sesleri gelince gözlerimi açtım. Emine’nin
başı duvara vurmuş, “Ağhh, yavaş, ağhh!” diyerek
beni yavaşlatmaya çalışıyordu. Ama benim yavaşlamaya
niyetim yoktu, son bir abanmayla yüklendim, patladım ve döllerimi amına tamamen boşalttım. Emine hırıltılı, kesik sesler çıkartıyordu, o da boşalmıştı.
Amından çıktım, onu omuzlarından tutup yavaşça kaldırdım. Gözlerinin sulandığını gördüm. Bir şey demeden üzerini toparladı çabucak. Ben de giyindim ve
hazırlandım. Birlikte aşağı indik. Resepsiyondaki çocuk, “Memnun kaldınız mı efendim?” dese de, ona hiç cevap vermedim. Emine ise sürekli önüne bakıyordu. Arabaya bindik.
Arabada Emine bana, “Az önce niye öyle oldun?” diye sorunca, “Nasıl yani?” dedim. “Ne bileyim, hayvan gibi siktin beni, yarağın karnımı delecek gibi oldu, başım da halen ağrıyor!” dedi. Ona baktım ve “Beni o kadar azdırıyorsun ki, kendimi kaybediyorum!” dedim. Emine ise, “Umarım hamile kalmam, son seferde içime boşaldın!” dedi. “Kaç yaşındasın?” diye sordum. “44, neden soruyorsun ki?” deyince, “Bu yaşta öyle kolayca hamile kalınmaz, korkmana gerek yok!”
dedim, sonra da, “Daha genç gösteriyorsun!” dedim. Gözlerinin içindeki gülümsemesini görüyordum.
Emineyi aldığım yerde indirdim. İnerken, “Teşekkür ederim, bana kadınlığımı tekrar hatırlatıp yaşattığın için!” dedi ve gitti...
[Osman]
|