Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 24. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Aysel’in göt yanaklarını iki yana iyice açtım. Kıllı,
terlemiş göt deliği karşımdaydı şimdi. Ama gerçekten hiç sikilmemiş gibi daracıktı. Kocasının bakışları arasında banyoya gittim, sıvı sabun
şişesini alıp yatak odasına döndüm. Göt deliğinin
ağzına bolca döktüm ve orta parmağımla içine yedirmeye
başladım. Aysel bu arada bağırıp çağırıyordu. Parmağım biraz zorlamayla götüne rahatça girmişti, fakat götü parmağımı sıkıyordu. Yine de yavaş yavaş parmağımı sokup çıkarmaya başladım.
“Ağğhh, ığğhh! Çıkar şunu! Yapma!”
diye bağırtıları odayı inletiyordu. Durmaya niyetim
yoktu. Elleri bağlı olduğundan bir şey yapamıyordu. Baldırlarının
üzerine oturmuştum. Dakikalarca parmağımı götüne sokup
çıkardım. Parmağımı matkap gibi kullanıyor, götünün
içinde çevirip duruyordum. Aysel bağırmayı kesmiş yastığını dişliyordu şimdi. Sabundan yarağıma da bolca sürdüm. Üzerinde doğruldum.
İki elimin başparmağıyla götünün deliğini ortaya
çıkardım, yarağımın kafasını sokmaya
uğraşıyordum. Bir süre girmesi için çabaladım, ama
olmuyordu. Aysel götünü oynatıp duruyordu sürekli. İki
parmağımı da içine soktum bu kez zor da olsa, ardından
yavaş yavaş parmaklarımı ayırınca deliği de
bir miktar açıldı. İçi kara bir kuyu gibi duran götüne
yarağımın kafası girmeye başlamıştı
şimdi. Yavaş yavaş yüklenince içine kolayca giriyordum bu kez. Şaşırtıcı şekilde kısa sürede taşaklarıma kadar götüne girmiştim. Aysel, “Ağhh,
ağhh, ığhh, çıkar, uğhh, çıkar!” diye adeta
yırtınıyordu. Götünde bir süre bekledim. Aysel’in
bağırmaları zamanla azalınca, içinde aşağı
yukarı hareket etmeye başladım. Aysel’in tombul götü
altımda yamyassı olmuştu. İçine girip çıktıkça götü genişliyordu ve böylece daha kolay hareket edebiliyordum. Yine de götü yarağımı sıkıyordu.
Gittikçe hızlanmaya başladım. Götüne yüklendikçe, karyola ortasına doğru çöküyordu. Aysel yastığı ısırmaya devam ediyor,
ellerini kurtarmak için debeleniyordu. Etine dolgun bir kadındı,
bembeyaz vücudu altımda uzanıyor, götü sallanıp duruyordu.
Ensesinde, sırtında, bel çukurunda alınmamış siyah
tüyleri vardı. Bana pehlivan macununu kendisi yedirmişti, o nedenle
yarağım sürekli kalkıktı. Kendisini sabaha kadar sikmemi istiyordu. Ben de şimdi öyle yapıyordum.
Kocası bu sırada yatağın kenarında bitti bir anda.
Karısına ve bana bakıp duruyordu. Bense aynı tempoda
çalışmaya devam ediyordum, ancak boşalmama az
kalmıştı. Bütün enerjimi toplayarak iyice yüklendim birkaç sefer daha. Yatağın altından birkaç çatır çutur ses gelince kırılacak diye korktum. O anda da büyük bir zevkle
boşaldım. Daracık götünün içine patladım. Aysel’in
sırtına kendimi bıraktım, üzerine yığılıp kaldım. Biraz sonra götünden çıkıp kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Aysel’in götünden krem
kahverengi sıvılar akıyordu. Aysel, “Iğhh, ığhh!”
diyerek yarı baygın yatıyor, inliyordu. Kocası ise şimdi gitmişti.
Birkaç dakika boyunca öylece kaldım. Ardından Aysel’in ellerini bağladığım naylon çoraplarını açmaya çalıştım. Ama bir türlü açamıyordum. En sonunda
mutfağa gidip bir bıçak getirdim, bıçakla ikisini de kestim.
Aysel’in bilekleri kızarmıştı. Ellerini çözdüğüm halde
o şekilde yatmaya devam etti. Sırtını, belini öpücüklere
boğdum bir süre. Ardından yanımda sırtüstü döndü, “Ağhh, ayy, çok acıyor!” diye feryat etti. Ona sıkıca sarıldım. Bir süre sonra ikimiz de uyuya kalmıştık.
Sabaha karşı uyandım. Aysel yanımda geceliğini
giyinmiş halde yatıyordu. Anladığım kadarıyla ben
yatarken kalkıp banyo yapmış, giyinmişti geceliğini. İçerde bir gece lambası yanıyordu. Uyandığımı hisseti sanırım, “Gidiyor musun?”
dedi. “Gitmem gerek, nerdeyse sabah olacak!” dedim. Bana sarıldı, “Bir
kere daha yapalım!” dedi. Çok istekli görünüyordu. Elini atıp
yarağımı okşamaya ve geçen seferki gibi 31 çektirmeye
başladı. Kısa sürede yarağımı tavan
yaptırdı. Onu tutup üzerime çıkmasını söyledim.
Dizlerinin üzerine çöktü, üzerime çıktı. Geceliğini
sıyırdım, altında külotu yoktu. Göt yanaklarını yoğurmaya, tokatlamaya başladım. Her bir tokatta, “Ayy, yapma, uhh!” deyip duruyor, odanın içi seslerle çınlıyordu.
Yarağımı tutup amına sokmaya uğraştım bir süre, girdiğini anladığım zaman belimi yukarı kaldırıp yüklendim.
Yarağım bir anda amının içindeki boşlukta
taşaklarıma kadar girdi. Aysel, “Iğğhh, ağğhh!”
diye inlemeye başladığında alttan hızlı
hızlı pompalamaya başladım. Geceliğinin
yakasından koca memeleri görünüyordu, Aysel geceliğini
sıyırıp onları çıkardı ve emmem için
ağzımın ucuna getirdi. Meme uçlarını emmeye, ısırmaya başladım, bir taraftan amında çalışmaya devam ediyordum. Aysel sesli sesli inliyor, ahlıyordu.
Amına bütün gücümle yükleniyordum, kasıklarım koca götüne
çarpıyor, ‘Şlop, şlop, şlop’ sesleri evi inletiyordu.
Kocası ortalarda yoktu, sağır olduğu için sesi duyup
gelemezdi de. Dakikalarca alttan amına pompalayıp durdum. Aysel
ağırlığını üzerime bindiriyordu. Meme
uçlarını dişliyordum. “Ağğhh, ığğhhh, oğhhh!” diyerek saçlarını savurup duruyordu. Nefes alışları sıklaştı. Tiz sesler çıkarmaya başladığında boşaldığını
anladım. Bense bir süre daha amına pompalayıp durdum, göt yanaklarını da yoğurup tokatlamaya devam ediyordum.
Sonunda büyük bir zevkle boşaldığım zaman Aysel üzerimde yarı baygın yatıyordu. Bir süre daha amında gidip geldim. Amından çıkıp onu yanıma yatırdım. Biraz daha
uzandım. Ardından banyoya gittim. Küçük bir elektrikli şofben
vardı, Aysel gelip şofbeni açtı. Sıcak suyun altında
beni sabunladı, yıkadı. Devamlı, “Bana sürekli gelmeni istiyorum, beni yalnız bırakma!” diyordu. “Fırsat bulursam gelirim!” dedim. Sabaha karşı eve döndüm. Karım uyuyordu. Ben de yatıp uyudum.
Sabah geç bir saatte uyandım, Özge tek başına işe gitmişti. Karım bana gece ile ilgili bir şey sormadı, ben de konuşmadım.
Doğruca işe gittim. Uykusuzluk çekiyordum. Aklıma Refiye’nin
mesajı geldi. Kendime MSN adresi aldım. Refiye’nin verdiği
adresi arkadaş olarak ekledim. Kısa süre sonra ekranımda
Refiye’nin bir resmi belirdi. Karşılıklı yazışmaya
başladık. Özge içerde çalışıyordu, yazıhanenin
kapısını kapatmıştım. Refiye bilgisayar
başında yanımdaki gibi tutuk davranmıyor, içini döküyordu. Kamera açmamı istedi, ama benim kameram yoktu. Özge iş için içeri girdikçe, ben bilgisayarı bırakıyordum.
Refiye Almanya’da rahat bir hayatı olduğunu, burada kaynından baskı gördüğünü, iki çocuklu dul bir kadın olmanın zorluklarını anlatıyordu. “Kocam bana karşı çok
saygılıydı, kardeşi ise onun gibi değil!” dedi. Sonra
da, “İstersen sana eski resimlerimden göstereyim?” dediğinde, “Olur!” dedim. Herhalde şimdiki hali gibi resimleri vardır diye düşündüm.
Karşıdan bir dosya geldi, kabul ettim. Açtığım zaman ağzım da açık kalmıştı. Almanya’da çekilen bir resimdi. Refiye bir sandalyede oturmuş, bir elinde sigara ile poz veriyordu. Üzerinde ise geçen kızının giydiği gibi ip
askılı bluz ile mini bir etek vardı. Bacak bacak üstüne
atmış, bembeyaz kalçaları olduğu gibi meydandaydı.
“Eee, ne diyorsun? Nasılmışım o zamanlar?” dediğinde,
“Bomba gibi!” dedim. “Almanya’da rahattım, akşamları çıkar
bir yerlere giderdik. Bu da o zaman çekilen resimlerden biri. Burada kaynımın gözü üzerimde, ayrıca çok canım sıkılıyor, hiç arkadaşım yok!” diye yazıyordu.
“Başka resmin var mı?” diye yazdım heyecanla. “Var, bir sürü,
ama hepsi evdeki bilgisayarda. Şimdi yanımda bir tane bu var.
Diğerlerini de mi görmek istiyorsun yoksa?” diye yazıp sonuna
gülücükler koydu. “Hem de çok!” dedim. “Tamam, gönderirim yarın!” dedi. Açıkçası
Refiye gerçekten bomba gibi bir hatundu. Kırklı yaşlarının başında, halen fiziği, güzelliği yerindeydi. Keşfedilecek çok tarafı olduğunu düşünüyordum.
Akşam karımı bir karış suratla buldum. Doktorun söylediklerine
takılmıştı. Gece onunla sikişmek istedim, ama
karım, “Ben kendimi iyi hissetmiyorum!” dedi ve sırtını
dönüp yattı. Oysa hamile kalması için bol bol sikişmemiz gerekiyordu. Ama morali bir türlü düzelmiyordu.
Ertesi sabahtan işyerine gittiğimde hemen MSN’i açtım. Birkaç
dakika sonra Refiye ekranda belirdi. Peş peşe bir sürü resim
göndermeye başladı. Eski, yeni, bir sürü resim vardı. Mini
etekli, gece kıyafetli, deniz kıyısında bikinili, dans ederken çekilmiş bir sürü resim. Ağzım sulanmıştı. Buraya mecburen döndüğü için eski hayatını özlüyordu. Almanya’daki evinde günlük kıyafetleri içinde çekildiği resimlerinde bile hep bir
dekoltesi vardı. Ya memelerinin çatalı görünüyordu, yada mini etekle
kalçaları ortadaydı. Bazı resimlerde, kocası, çocukları veya arkadaşları da vardı. Ona, “İşyerinin bilgisayarından böyle şeyler yazıyorsun, sakın yakalanma!” dediğimde, “Bu benim kendi Lap-Top’um, evden getirdim, merak etme!” dedi.
Resimlerde saçları kızıl, kestane, sarı, kumral, birçok
farklı renkteydi. “Şu an saçların ne renk?” dediğimde, “Bunu sen kendin keşfet!” diye oldukça tahrik edici bir cevap yazdı. Konuşmalarımız gittikçe cinselliğe gelmeye
başlamıştı. Bana, “Hayatında kaç kadın oldu? Sende
en çok kim iz bıraktı? Karınla mutlu musun? Bir kadında
aradığın şeyler nelerdir?” diye bir sürü soru sordu. Sonra,
“Karın iyi bir kadın, ama ne bileyim, cinsel olarak nasıl?” diye sordu. Refiye’yi sikmek için çok çabalamama gerek yoktu, o da dünden razıydı buna. Sorduğu sorulardan belliydi.
“Karımın görüntüsüne bakma, çok ateşlidir!” dediğimde, “Hadi ya, hiçte öyle görünmüyor!” dedi. “Sen nasılsın bu konuda?” dediğimde, utandığını belli eden bir ifade gönderdi.
Konuşmalarımız, çalan telefonlar ve Özge yada diğer
çocukların odaya girmesiyle kesiliyordu. Misafirlerim geldiğinde uzun zaman yazışamadım Refiye ile.
Misafirlerim akşamüzeri çıktıklarında hemen bilgisayarı açtım yeniden. Refiye online görünmüyordu. Tam umudumu kesmiştim ki, yeniden göründü ve “Karınla hayatını
renklendirmek için ne yapıyorsun?” dedi. Ben anlamadım bu soruyu, o
nedenle cevap veremedim. Bu sefer, “Cinsel olarak diyorum, ne yapıyorsunuz?”
dediğinde, “Hiçbir şey, sadece sevişiyoruz!” dedim. Gene
utandığını gösteren ifadeler gönderdi, hem de bir sürü. “Sen
kocanla bir şey yapar mıydın?” dediğimde, “Ben kocamla film
izlerdim!” dedi. “Sinemaya mı giderdiniz?” dediğimde, “Hayır,
evde izlerdik!” dedi. Ben halen salak gibi konuyu anlayamamıştım, düşünmeye başladım, bir şey yazamıyordum. Refiye, “Şeyy, bunu nasıl söylerim bilmiyorum ama,
ben kocamla Miki filmleri izlerdim!” dedi. Kendi kendime ‘Oha!’ dedim, kadın kocasıyla porno filmler izliyormuş ve bunu bana söylüyordu.
“Güzelmiş, peki benimle izlemek ister misin?” dedim, yine bir sürü utangaç ifade gönderdi. Sonra da, “Sana gönderdiğim bu resimler ikimizin arasında kalacak, tamam mı?” dediğinde, “Tabi ki!” dedim.
“Kapatmam gerek!” diyerek, başka birşey yazmadan MSN’den
çıktı. Refiye arzulu, cinselliğe açık ve aynı zamanda aç, tam sikilmelik bir kadındı. Onunla konuşurken sikim sertleşmişti.
Gece karımla şimdiye kadar olmadığı şekilde alelade bir sikiş yaşadım. Sadece çocuk yapmak için, altlı üstlü sikişen çiftlerden biri olmuştuk. Karım altımda
bacaklarını açmış, ben amında
çalışıyordum. Karımın tek derdi gebe kalmaktı, “Bu
şekilde devamlı sik beni, sana bir çocuk vermek istiyorum!” deyip
duruyordu. Gece birkaç dakika içinde sikişmiş, ardından uykuya
dalmıştık. Aynı şekilde sabah
uyandığımızda da, karımla altlı üstlü
sikiştik. Kızlar uyanmıştı, sesleri geliyordu, ben de karımla sikişiyordum bu sırada. Ama aklım fikrim Refiye’deydi.
Sabah çıkarken, karım, “Bu akşam Semanur’la anası ve ablası bize gelecek, erken gelebilirseniz gelin!” dedi. “Nerden çıktı bu şimdi?” dediğimde, “Kadın bize
misafirliğe gelecek, ne var bunda?” dedi. O gün işlerim epey yoğundu,
şirket dışında görüşmelerim vardı. Nalan’ı
merak ettim, aradığımda, “Sen arar mıydın
hınzır? Unuttun beni hemen, ne zaman geliyorsun Ankara’ya?” dedi.
“Bilmiyorum, şu aralar gelemeyeceğim belli, ama sen gel buraya bir
haftasonu, misafirim ol!” dediğimde, “Bakarım, belli olmaz, belki de çıkar gelirim!” dedi. Nalan iyi bir kadındı, onunla iyi vakit geçirmiştim.
Akşamüzeri MSN’i açtım. Refiye biraz sonra göründü, “Yoktun bütün gün, neredeydin?” diye sordu. “Boş ver beni, seninle film izlemek isterim!” dedim. Gülücükler gönderdi, “Çocuklarım haftasonu İstanbul’a
teyzelerinin yanına gidecekler. 10-15 gün yoklar, kendini ona göre ayarla!”
dedi ve MSN’i kapattı. Artık Refiye’yi sikmek için aradığım fırsat ayağıma gelmişti.
Akşam eve gittiğimizde, Semanur, ablası ve annesi çoktan
gelmişlerdi. Annesinin adının Dilber, ablasının da
Gonca olduğunu öğrendim. Ana kız ikisi de beni görünce biraz
tedirgin oldular, çekingen davranıyorlardı. Karım, “Abla rahat ol, kocam da senin bir
kardeşin!” dedi. Dilber hanım da, “Ee, öyle tabii, sağ olun!” dedi. Birlikte yemeğe oturduk.
Dilber hanım adı gibi bir dilberdi. Üzerinde uzun kollu mor bir ince kazak, beyaz bir yelek vardı, koca memeleri belli oluyor, türbanıyla kazağının yakası arasından beyaz koynu görünüyordu. Geçen akşamki gibi yüzünde alınmamış tüyleri belli oluyordu
yine. Ancak dolgun fiziği bu kusurunu kapatıyordu. Gonca da
annesinden geri kalmıyordu, onun da siyah dar bluzunun altında dik ve
dolgun memeleri belliydi. Tabir yerindeyse, ana kız ikisi de at gibiydi.
Uzun boylu ve yapılıydılar. Ancak annesi kızına göre
daha dolgundu. Semanur da annesi ve ablası gibi uzun boyluydu gerçi, ama
yanlarında daha zayıf kalıyordu. Gonca 25-26 yaşında
gösteriyordu. Dilber ise 40’larındaydı. Dilber ve Gonca bana göz
ucuyla bakıyordu yemekte. Karımın genç bir erkekle evli
olması onları hem kıskandırıyor, hem de bana
başka gözle bakmalarına neden oluyordu. Semanur ise nişanlısıyla onu barıştırdığım için bana sıcak davranıyordu devamlı.
Yemekten sonra karım, “Sen herkese iş buluyorsun, şu kadına
da bulsan, iş arıyor kaç zamandır. Evlere temizliğe gidiyor,
ama belinin ağrısından onu da yapamıyor!” dedi.
“Bakarım, ayarlarım bir şeyler!” dediğimde, karım, “Senin işyerinde çalışsın ya! Sen demiyor muydun, temizliğe, yemeğe bir kadın lazım diye?” dedi. Aslında benim işyerime öyle biri lazım değildi, gerçi olsa iyi olurdu ama.
Biraz düşündükten sonra, “Tamam, ne zaman isterseniz gelin, çok
yormayız sizi!” dediğimde, Dilber hanım, “Çok teşekkür
ederim, sağ olun!” dedi. En azından az da olsa eline 3-5 kuruş para geçeceği için seviniyordu tabii. “İsterseniz yarın başlarım!” dediğinde, “Siz kendinizi ne zaman hazır hissederseniz gelin!” dedim.
Gece onları evlerine bıraktım. Dilber ve Gonca arka koltuktaydı. Aynadan Dilber’in bana baktığını görüyordum. Üçünün de güzel ela gözleri vardı. Eve döndüğümde karımla
yine alttı üstlü bir sikiş faslı yaşadık. Karım
aldığı ilaçlardan mıdır nedir bilmiyorum, çok istekli
ve arzulu görünüyor, sürekli, “Oğhh, sik beni, oğhh, sik, devam et,
ığmm!” deyip duruyordu. Onun bu istekli hali beni de daha fazla
azdırıyordu. Fakat karım artık kendisini götünden sikmeme
izin vermiyordu, “Beni sadece amımdan sik, döllerini boşuna götüme akıtma!” deyip duruyordu.
Sabah Özge ile işyerine gittiğimde, Dilber’in bizi beklediğini gördüm...
[Osman]
|