Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 29. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Elif’in tepki vermemesi onun da
rıza gösterdiğine işaretti. Eve indim. Yatağa girince
karıma sarıldım. Dolgun vücudunu hissetmek
yarağımı sertleştirdi. Karım da istekliydi. Onu
altıma aldım ve dakikalarca çatır çatır siktim.
Altımda inliyor, çıplak sırtımı okşuyor, etimi
emiyor, öpüyordu. Çok güzel bir sikiş yaşadık, ardından birbirimize sarılarak uyuduk.
Ertesi sabah Dilber işyerinde neşeyle karşıladı beni.
Odamda günlük temizliğini yaparken fısıltıyla, “İlaçlar
işe yaradı, şimdi basurum eskisi gibi sızlatmıyor.”
dedi. Sadece gülümsemekle yetindim. Kendini bana beğendirmeye
çalıştığı belli oluyordu. Gözlerine kalem çekmiş,
hafif bir ruj sürmüştü. Gömleğinin yakasını özellikle
açık bıraktığına emindim, çünkü odadan çıkarken
düğmesini kapattı. Eğildiği zaman koca memeleri sutyeniyle
birlikte görünüyordu. Sikim sertleşmişti. Dilber işini bitirip
odadan çıkarken telefona davranıp Semanur’u aradım.
“Osman ağbi, nasılsın?” diye sıcak bir şekilde
açtı telefonu. “Buluşalım mı bugün?” dediğimde, “Şeyy,
bilmem ki, akşam Ahmet’le buluşacağım...” dedi. “Akşama
daha çok var!” dedim. “Olur, ama benim hazırlanmam lazım, çıkınca seni ararım.” diyerek telefonu kapadı.
Günlük işlerimi yapmaya çalışıyor, ama kafamı
toparlayamıyordum bir türlü. Aklım beraber olduğum
kadınlardaydı. Bir de üstüne Elif çıkagelmişti. Bir saat
kadar sonra Semanur aradı, “Geçen günkü çay bahçesinde buluşalım.”
dedi. Çıkmaya hazırlanıyordum ki, Özge elinde bir dosya ile
geldi. “Şunlara bakmamız lazım.” dediğinde, “Dışarda
bir işim var, halledip dönerim, o zaman bakarız.” dedim. Özge’nin şaşkın bakışları arasında çıktım.
Çay bahçesine erken gelmiştim. Geçen gün oturduğumuz masaya geçtim. 10
dakika kadar sonra Semanur geldi. Makyaj yapmıştı. Krem renkli
bir pardesü giymiş, kemeriyle belini bağlamıştı.
Başında da çiçekli bir türbanı vardı. Pardesünün
yakasından içindeki boğazlı mor renkli bluzu belli oluyordu.
Ayağında ten renkli ince bir çorapla topuklu bir ayakkabı
vardı. Havadan sudan konuştuk biraz. Sonra sordum, “Geçen söylediklerim
için ne düşündün?” dedim. Anlamamıştı sanırım.
“Senden hoşlandığımla ilgili.” dediğimde utandı,
yanakları kızardı, “Osman ağbiii!” diyerek boynunu yana
büktü. Elini tutup dudaklarıma götürdüm. Elini tutmuş bırakmıyordum. O da çekmek için birşey yapmıyordu.
Hesabı ödedim, kalktık. Onu Sedat’ın evine götürecektim.
“Nereye gidiyoruz?” diye sorduğunda, sadece, “Bir arkadaşıma!” dedim. Beraber eve
girdik. Daha dün annesini sikmiştim bu evde. Kapıyı kapatır
kapatmaz Semanur’un beline sarıldım. “Osman ağbiii, yapma...”
demeye başlamıştı. Ama ben aldırış
etmiyordum. Belinden sıkıca tutup dudaklarından öpmeye
başladım. Öpüşme konusunda tecrübesizdi. Bekaretini
kaybetmiş, ama öpüşmesini bilmiyordu. Dudaklarını emiyor,
ısırıyordum. “Dilini uzat!” dediğimde, dilini çıkardı,
onu emdim, içime çekiyordum dilimi. Bu kez ben dilimi ağzının
içine soktum. Semanur öğrenmişti nasıl yapacağını. Birkaç denemeden sonra deli gibi öpüşür olmuştuk.
Elimi götüne atıp avuçladım. Pardesünün altındaki
yumuşacık götü yarağımı sertleştirdi. Sanki
içinde başka bir şey yok gibiydi. Semanur’un hafif hafif
inlediğini duyuyordum. Boynunu, çenesini, yanaklarını öpücüklere
boğuyordum. Pardesünün düğmelerini yavaş yavaş açmaya
başladım, kemerini çözdüm. İçine mor renkli diz altına
gelen dar bir elbise giymişti. Uzun kollu, boğazlı ve kadife bir
elbiseydi. Ben bluz giydiğini sanmıştım oysa. Elbise vücudunu sarmış, memelerini iyice ortaya çıkarmıştı.
Pardesüsünü tamamen çıkardım. Bir süre ona baktım, çok güzeldi.
“Elbisen çok güzel, çok yakışmış!” dediğimde, “Senin
verdiğin parayla aldım...” dedi. Ona kendine güzel şeyler al
demiştim, o da sözümü dinlemişti. Beline sarıldım yeniden,
elimi götüne attım. Yumuşacık götünü şimdi daha çok
hissediyordum. Semanur gözlerini kapatmış, hafiften inliyordu yine. Onu
elinden tutup yatak odasına götürdüm. Yatak halen
dağınıktı, dün bu yatakta annesini sikmiştim, bugünse
Semanur’u sikecektim. Yatağa uzandırdım, Semanur
artık tepki vermiyordu. Elimi elbisesinin içinden sokup
kalçalarını avuçladım. Parlak naylon külotlu çorap giymişti. Elimi bir süre kalçalarında gezdirdim. Yarağım kazık gibi olmuştu.
Elimi daha yukarılara uzattım, külotlu çorabını
lastiklerinden tutup sıyırdığımda külotu da beraber
sıyrıldı. Elimi pürüzsüz amında, kasıklarında
dolaştırdığımda, Semanur altımda zevkten
inliyordu. Elimi bir süre amında gezdirmeye devam ettim, amı
sulanmıştı. Yavaş yavaş üzerindekileri
çıkardım ve onu soydum. Bembeyaz vücudu, pembe diri meme uçları, kılsız amıyla önümde duruyordu şimdi. Uzun kumral saçları beline kadar uzanıyordu.
Ben de soyundum, çıplak kaldım. Semanur yarağımı
görünce elini ağzına götürdü, kızardı. Yanına
uzandım ve memelerini emmeye, öpmeye başladım. Sağ elim
sürekli amındaydı. Amını ovalıyor, am
dudaklarını parmaklarımın arasında sıkıyor,
okşuyordum. Boynunu emdim bir süre, Semanur ellerini sırtımda,
saçlarımda gezdiriyordu. İnliyordu hafif hafif. Uzun zamandır bu
kızı yatağa atmanın hayalini kuruyordum ve hayalim sonunda
gerçekleşmişti. Semanur beklemediğim şekilde tepki göstermemişti, o da dünden razıydı.
Dilimi, dudaklarımı vücudunda gezdirdim bir süre. Ardından
amını emmeye, yalamaya başladım. Semanur derin bir, “Iğhh!”
çekti, kendini kasıyordu. “Rahatla, sakin ol, korkma!” diyerek onu
sakinleştirmeye çalıştım. Ardından tekrar
amını emmeye başladım. Am dudakları pembeydi, Elif’in
banyo yaparken gördüğüm am dudakları gibiydi nerdeyse.
Amını emdikçe daha çok sulanmaya başlamıştı.
İnlemeleri de sıklaşmış, bacaklarını kendine çekip iyice havaya dikmişti. Bir süre daha yalamaya devam ettim amını.
Semanur sessizce, “Osman ağbi sana bir şey söylemek istiyorum...”
dedi, sonra da, “Ben bakire değilim!” diyerek başını
diğer tarafa çevirdi. Yüzünü tutup kendime çevirdim, gözleri
dolmuştu. “Ahmet’le beraber oldum, kızlığımı
kaybettim ben!” dedi. Dudaklarından uzun uzun öptüm onu. “İçine girmek istiyorum!” dediğimde bana sıkıca sarıldı. O da istiyordu bunu.
Yarağım kazık gibiydi. Bacaklarını iki yana
ayırmasını söyledim. Dediğimi yapınca
açılmış amına yavaş yavaş girmeye
başladım. Kızlığını kaybetmesine rağmen
amı oldukça dardı. Semanur, “Iğhh, ımm!” diye inledi bir
süre, “Yavaş ol, ağhh, lütfen, yavaş, ayy!” diyerek beni
yavaşlatmaya çalışıyordu. Yarağımın
kafası amına girmişti, o şekilde bekledim bir süre. Ardından yavaşça yüklendiğimde amına iyice girdim ve yine bir süre bekledim.
Sonunda amının içinde gidip gelmeye başladım. Semanur, “Iğhh,
ağhh, ımm!” diyerek gözlerini iyice kısmış, elleriyle
yatağa iyice tutunmuştu. Biraz biraz hızlanmaya başlamamla
birlikte, o da altımda ileri geri yaylanmaya
başlamıştı. Memelerini emdim, uçlarını
dişledim. Büyük keyif alıyordum. Daha çok bastırmaya
başladım. Kolları sırtımda dolaşıyor, “Ağhh, ımm, ayy, ığhh!” diyerek inliyordu. Hızlandıkça yatak da ileri geri oynamaya başladı. Artık amının içinde rahatça gidip gelebiliyordum.
Amında bekleyerek, kimi zaman sert, kimi zaman yavaşça sikerek
dakikalar geçmişti. Ama boşalmaya çok
yaklaşmıştım. İçine boşalmamam gerektiğini
biliyordum. Amından bir anda çıktığımda zevk
dalgası her yerimi sardı, sarsılarak göbeğine, memelerine
attırdım döllerimi. Semanur halen inlemeye devam ediyordu.
Yarağımı sıvazlayarak döllerimi göbeğine akıttım tamamen. Semanur üzerine bulaşan döllerimden iğrenmiş gibiydi.
Üzerinden kalktım, kağıt havlu aradım, ama bulamadım.
Sonunda banyodan tuvalet kağıdı
getirdim. Semanur bununla üzerindeki döllerimi sildi. Kağıtları
alıp tuvalete attım, o da içeri geçip ellerini yıkadı. Ben
yatakta uzanmıştım. Semanur da gelip yanıma uzandı,
bana sarıldı. Bir süre gözlerimiz kapalı halde uzandık
öylece. Semanur, “Çok güzeldi, bu işleri iyi bildiğin belli oluyor!”
diyerek bana sokuldu. “Nişanlın nasıl bu konuda?” dediğimde,
“O mu? Ay o daha çocuk!” dedi gülerek, “Onun için de ilk oldu aslında. Çok
deneyimsiz çıktı. İçime girip bir iki gidip geldi. Sonra da
boşaldı. Ben ne olduğunu anlamadım bile, ama
kızlığımı kaybettim yine de!” dedi.
Semanur açılmaya başlamıştı. Ben birşey demeden
anlatıyordu. “Ahmet’le birlikte olmamı annem istedi. Onların
durumu bizimkinden iyi, Ahmet beni terk etmesin diye annemin sözüne uyup onunla
beraber oldum!” dediğinde, çok şaşırdım, “Nasıl
yani, annen mi dedi sana git nişanlınla yat diye?” dedim. “Evet,
aynen öyle! Zaten kendisi de kayınbabamla ilişki yaşıyor!”
dedi. Ağzım açık kalmıştı. “Nerden biliyorsun?”
dediğimde, “Biliyorum işte!” dedi. Annesinden bahsederken
sinirleniyordu. “Hem annemin ilk vukuatı değil bu, babam bu yüzden
onu terk etti!” dedi. “Baban anneni başka bir kadın için
bırakmadı mı?” diye sorunca, “Hayır, ne ilgisi var? Eski
oturduğumuz yerde annemi sikmeyen kalmamıştı,
bakkalından kömürcüsüne kadar. Babam en sonunda dayanamayıp bıraktı annemi. Babam zayıf bir adamdı, annem de onu kullanırdı hep!” dedi.
Semanur’un annesi Dilber kaşarın önde gideni
çıkmıştı. Demek o kadar sikişmiş ki, amı
kocamandı, elim bile giriyordu içine. Benimle de nikahlanmak istiyordu hem
de. Kafamda bir sürü düşünce vardı, bir süre sessizce yatmaya devam
ettik. Semanur’un eli yarağımda dolaşmaya
başlamıştı. Hafifçe okşuyordu yarağımı,
göğsümü öpüyordu. Onu altıma aldım ve dudaklarına yumuldum,
emmeye başladım. Memelerini de avuçlamıştım. Semanur
da istekliydi, elleri saçlarımda dolaşıyor, inliyordu. Bembeyaz
vücudu üzerinde dolaşan elim teninin sıcaklığını
hissediyordu. Elimi amına attım ve yoğurmaya başladım. Semanur, “Iğmm,
ağhh!” diyerek tırnaklarını sırtıma
batırıyordu. Amı sulanmıştı yeniden. Orta
parmağımı içine soktum ve gidip gelmeye başladım bu
halde. Semanur zevkten yatakta kıvranıp duruyordu. “Iğmm,
ığhh, ayy, uğhh!” sesleri odayı doldurmuştu.
Parmağımı daha hızlı ve daha sert sokup
çıkardıkça sesleri de çoğalıyordu. Amının
sıcaklığı parmağımı yakıyordu.
Memelerini dişledim, emdim, yaladım sürekli. Yarağım da kazık gibi olmuştu bu
arada. Sırt üstü uzandım, onu belinden kavradım, “Üzerime
çık, yarağımın üzerine otur!” dedim. Semanur ilk önce
kararsız kalmış gibi bekledi bir süre, sonra da yavaşça
doğruldu üzerimde, eliyle yarağımı tuttu ve amına
hizaladı. Sonunda oldu ve sıcacık, dar amına
yarağım girdi. “Uğhh, uğhh!” diye uzun uzun inledi bir
süre, gözleri kapalıydı. Yarağım şimdi neredeyse taşaklarıma kadar amındaydı.
Belinden tutup kendime çektim, dizlerimi hafifçe kırdım. Ellerimi
sırtına attım ve alttan amına pompalamaya
başladım bu şekilde. Ellerini başımın iki
yanında yatağa bastırmıştı. Uzun kumral
saçları yüzümü kaplamış, memeleri göğsüme değiyordu.
İkimiz de büyük zevk alıyorduk. Ellerim göt
yanaklarındaydı, götünü hamur gibi yoğuruyor, daha
hızlı ve sert sikiyordum. Semanur’un inlemeleri, nefes alışları çoğalmış, hızlanmıştı.
Belimi her defasında daha büyük bir güçle kaldırıp indiriyor,
yarağımı amına taşaklarıma kadar sokup
çıkartıyordum. Birkaç dakika boyunca bu şekilde siktim onu. Ama
yorulmuştum. Semanur’a, “Hadi kalk bakalım!” dediğimde, ellerini
göğsüme dayayıp destek alarak kalktı. Yarağım onun ve
benim sıvılarım ile kaplanmıştı. Semanur’u bu
defa yatakta köpek gibi domalttım. Kar gibi beyaz göt
yanaklarını iyice ayırdığımda, terlemiş,
hafif kıllı, siyah göt deliği açığa çıktı.
Başparmağımla götüne bastırdım. Semanur, “Ağhh,
ığhh!” diye feryada başlayınca bıraktım. Onu götünden sikmek istiyordum, ama bunu daha sonra yapacaktım, sabretmem gerekiyordu.
Arkadan beliren amına yavaşça girdim. “Ağhh, ığmm!”
diye zevkten inlemeye başlamıştı Semanur. Belinden
sıkıca tutmuştum onu. Bir anda amına sertçe
yüklendiğimde yarağım iyice amına girdi. Semanur, “Ağhh,
ayyy, ağhh, yavaş, çok acıdı!” diyordu. Amında bir
süre bekledim ve hızlı hızlı çalışmaya
başladım. Büyük keyif alıyordum. Yarak darbelerimle Semanur’un
göt yanakları titriyor, sallanıyordu. Başını sağa
sola oynatıyor, uzun saçları dalgalanıyordu. Durmadan, “Uğhh, ağhh, oğhh, oğhh, Osman ağbi, ağhh, Osman ağbi!” deyip duruyordu. Onun ‘Osman ağbi’ demesi daha çok azdırıyordu beni. Daha sert sikmeye başladım.
Odanın içi, yatağın gıcırdaması ve zevkten
inlemelerimizle dolmuştu. Uzun saçlarını elime doladım ve
çektim. Semanur artık hırıltılar çıkarmaya
başlamıştı. Son bir hamleyle birkaç sefer daha sokup
çıkardım amına. Patlamak üzereydim, amından çıkmamla
boşalmam bir oldu. Döllerim beline, sırtına
fışkırmıştı. Yarağımı göt
deliğinin ağzına sürttüm bir süre. Sıvazlayarak son döllerimi de oraya bıraktım. İkimiz de nefes nefeseydik.
Semanur kendini külçe gibi yatağa bırakınca, ben de üzerine
uzandım. Omuzlarından, boynundan öpüyordum onu. Bir süre o
şekilde kaldım, sonra kendimi yana çevirip yatağa sırt üstü
uzandım. Sırtına, beline akıttığım döllerim
benim de karnıma, göğsüme bulaşmıştı. Birkaç
dakika öylece kaldık. Sonra ben kalkıp doğru banyoya girdim.
Şofbeni açıp yıkanmaya başladım. Şampuanla
saçlarımı, vücudumu iyice yıkadım. Banyodan çıkmak
üzereyken Semanur geldi. Gözlerime bakarak, “Beni yıkar mısın?”
dedi. Onu elinden tuttum. Banyo teknesi tek kişilikti, ben bir
ayağımı dışarı atıp onu teknenin içine
aldım. Kapattığım sıcak suyu yeniden açıp bu sefer Semanur’u yıkamaya başladım. Ben kurulanmaya fırsat bulamamıştım henüz.
Lifle vücudunun her tarafını iyice sabunladım,
yıkadım. Suyun altında ıslanan kadife gibi yumuşak
teni parlıyordu. Vücudunu öpmeye başladım, sıkıca
sarıldım ona. Semanur da karşılık veriyordu,
birbirimize sıkıca sarılmıştık. Ben birşey
demeden çömeldi ve yarağımı, taşaklarımı
avuçladı. Ardından yarağımı tıpkı Özge gibi
emmeye, yalamaya başladı. Öpüşmesini bilmeyen Semanur yarak
yalamasını ise iyi biliyordu. Başını oynatıyor,
yarağımı boğazına sokup çıkartıyordu, elleri
kalçalarımda dolaşıyordu. Tarifsiz bir zevk alıyordum.
Semanur’un yalamaları yarağımı kazık gibi yaptı yine. İki kere boşalmama rağmen halen azgınlığım geçmemişti.
Onu omuzlarından tuttum, yarağımı yalamayı bıraktı. Elleriyle duvardan
destek alarak domalmasını söyledim önce. Ama böyle rahat
olmayacaktı. O zaman klozetten tutunmasını söyledim. Elleriyle
klozetin kenarlarından tutunarak domaldı. Arkasına geçtim ve göt
yanaklarını ayırdım. Arkadan beliren amına girdim
yine. Amı gene fırın gibi yanıyordu. Bir hamlede amına
girmiştim. Kendime göre bir tempo tutturup, bu şekilde sikmeye başladım. Küçük banyonun içi ‘Şlop, şlop, şlop’ sesleriyle çınlıyordu.
Semanur kendini bana doğru itmeye başlamıştı, “Oğhh,
oğhh, Osman ağbi, ağhh, ımm!” diyerek kendini
yarağıma yaslıyordu. Artık ikimiz de kendimizi
kaybetmiştik. İnlemelerimiz banyoda yankılanıyordu. Ne
kadar zaman geçtiğini hatırlamıyorum. Bir anda vücudum titremeye
başladı. O anda kendime geldim ve geri çekilip amından
çıktım. Sarsılarak boşaldım, döllerim banyonun
zeminine akıyordu. İki kere boşaldığımdan
şimdi döllerim de azalmıştı. Semanur bir süre daha elleri
klozette öylece kaldı. Ardından yavaşça doğruldu.
Kalkık yarağıma baktı önce, sonra da sıkıca
sarıldı bana. “Osman ağbi!” deyip duruyor, boynumu öpüyordu. Suyun altında biraz daha kalıp, birbirimizi yıkadık.
Banyodan çıktıktan sonra yatak odasına geçip kurulanıp birer sigara yaktık. Semanur’a,
“Yarak yalamayı nerden öğrendin böyle?” diye sordum. Semanur hiç
istifini bozmadan, “Annemden...” dedi, “Annemi aşıklarıyla
beraberken izlemiştim birkaç sefer!” dedi. Dilber’in hiç bana sakso
çekmediğini düşündüm o anda. Dilber bana sikiş konusunda
bilgisiz biri gibi görünmüştü, halbuki şimdi kızının anlattıklarına bakılırsa epey hünerli olduğu ortaya çıkıyordu.
Artık gitme zamanımız gelmişti. Giyindik, toparlandık. Ev birkaç gün
daha boş kalacaktı, o şekilde bıraktım. Beraber
aşağı indik. Emine’nin kapısı kapalıydı
yine. Geldiğimizde de öyleydi. İçerden hiç ses gelmiyordu. Akşamüzeri
olmuştu. Semanur’u yolda bıraktım ve işyerime döndüm.
Dilber beni görünce mutfağa koştu. Birkaç dakika sonra elinde bir Türk kahvesi ile içeri girdi. Kahvemi içerken ona sordum, “Bana anlatmadığın şeyler var mı?” diye. Dilber,
“Ne gibi? Ne oldu ki?” dediğinde, “Dünürünle ilişkin varmış!”
dedim. Bir anda donup kaldı, kıpkırmızı oldu. İnkar
etmeye kalkacakken, ben, “Çık dışarı!” diyerek, adeta onu
odamdan kovdum. Birşey diyemeden çıktı. Dilber’in başka erkeklerle
beraber olması aslında umurumda değildi. Ona nikah kıymak
gibi bir niyetim olmamıştı zaten. Ben sadece onu sikmenin derdindeydim. Dilber o gün başka birşey demedi.
Akşam Özge ile eve döndük. Onun dediği dosyalara da
bakamamıştım. Özge yol boyunca, “Neyin var? İyi misin?”
diye sorup durdu. Ben sadece kısa cevaplarla geçiştiriyordum onu. Eve
girdiğim zaman mutfaktan Elif’in sesi geliyordu. İçerden elinde cam
bir salata tabağı ile çıkınca beni gördü. “Hoş geldin!” dediğinde gözlerindeki mutluluğu görebiliyordum...
[Osman]
|