Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 30. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Elif kocasından
boşanacağı için çok mutluydu. Yıllarca onun
baskısıyla yaşamıştı çünkü. Yıllar sonra
teyzem de kızıyla buluşmuştu. Teyzem bugün bize gelip
Elif’i ve torunlarını görmüş. Onu evine götürmek istemiş,
ama Elif gitmek istememiş. Acaba diyordum kendi kendime, Elif bana
yakın olmak istediği için mi annesinin evine gitmek istemedi?
Bunları bana karım anlatmıştı yatakta. Karım sokuldu iyice, elini
yarağıma atmış okşuyordu. Ama bugün Semanur’u üç defa
sikmiştim, yorgundum. Bu yüzden karıma, “Olmaz, yorgunum!” dedim. Karım
şaşırdı, “Hep sen isterdin, ne oldu?” dedi ve ardından
ağlamaya başladı. “Beni artık sevmiyorsun, sana bir bebek
veremediğim için böyle yapıyorsun!” diyerek ağlıyordu.
Onu sakinleştirmeye çalıştım uzun zaman. Karıma sıkıca
sarıldım. Birbirimize sarılarak uyuduk. Gecenin bir vakti uyandığımda, karımın horlamaları odayı doldurmuştu.
Sabah karım uyandırdı. Her zamanki günlük kıyafeti
içindeydi. Basma etekle uzun kollu bir gömlek giymiş,
başını omuzlarını da kapatan büyük bir türbanla
bağlamıştı. “Kahvaltın hazır!” dediğinde onu
kendime çektim. “Ay ne yapıyorsun, çocuklar görecek yapma!” diye
çıkışmasına rağmen bırakmadım onu. “Gece
yorgundum, şimdi yorgunluğum geçti, hadi gel!” dediysem de
karıma dinletemedim. Ama karımı sikmeden bu odadan
çıkarmayacaktım. Yataktan fırladım, “Gel buraya!” diyerek sıkıca
tuttum belinden. “Ay yapma, çocuklar uyanır, görecekler şimdi!” demesine
aldırmadan karımı karyolanın demirlerinden tutundurarak
domalttım. Arkasına geçip eteğini beline
sıyırdım, altına beyaz pamuklu bir külot giymişti. Kocaman
beyaz göt yanakları, dolgun kalçaları yarağımı
kazık gibi yapmıştı.
Külotumu sıyırdığım
zaman yarağım karımın amına girmek için çoktan
hazırdı. Karım kendiliğinden bacaklarını
ayırarak, “Kurban olayım yavaş ol, çocuklar duymasın!” dedi
sessizce. Külotunu sıyırdığımda, bir miktar
kıllanmış amı ve kıllı götü ortaya
çıktı. Yarağımı tutup bir anda amına
soktuğumda, karımdan derin bir, “Iığhh!” sesi geldi. Karımın
amında yavaşça gidip gelmeye başladım. Onu hayvan gibi
sikmek istiyordum, ama ses çıkarmamamız gerekliydi. O nedenle kendimi
tutarak amında çalışmaya devam ettim.
Bana sessiz olmamı söyleyen karımdansa hırıltılar, inlemeler çıkıyordu. Kendini
yarağıma bastırıyor, “Iğhh, oğhh, ımm!”
diyerek aldığı zevki belli ediyordu. O sırada içerden Esra
ve Özge’nin seslerini duyduk. Karım korku ve zevki bir arada
yaşıyordu. Bir taraftan inlerken diğer taraftan, “Hadi, daha boşalmadın
mı? Çabuk!” diyordu. Onun sözleri üzerine daha hızlı sikmeye
başladım karımı. O ara kendimi kaybettim ve birkaç defa
sert sert pompaladım. Odanın içi karımın dolgun göt yanaklarından çıkan ‘Şlop, şlop, şlop’ sesleriyle çınladı.
Diken üstünde olmak huzurumu kaçırmıştı, birkaç sefer daha
amında gidip geldikten sonra sarsılarak boşaldım. Karımın
amından çıktığımda, karım da çevik bir hareketle
doğruldu ve “Ne yapıyorsun sen? Tövbe, tövbe!” dedi, külotunu ve
eteğini düzeltti, üzerini toparladı. Ben de külotumu ve
eşofmanımı giyindim. Karımın ardından ben de
odadan çıktım. Güzel bir banyo beni kendime getirdi. Sofrada Özge’nin
sert bakışları karşıladı beni.
Özge arabada, “Sabah sabah annemi siktin değil mi?” diye sorunca, “Niye
sordun?” dedim. Cevap vermedi, yol boyunca başka birşey
konuşmadık. İşyerinde Dilber somurtan bir yüzle karşıladı
beni. Sabah kahvemi odama getirdiğinde, Dilber’e, “Dün için kusura bakma!”
dedim. Dilber de, “Seni sevdim ben, bana böyle davranma!” dedi. “Peki, dünürünle ilişkin doğru mu?” dediğimde gözleri doldu. Sadece ‘Evet’ anlamında başını salladı. Semanur doğruyu söylemişti.
O gün tamamen işime odaklandım. İşleri bir kenara
bırakmıştım çünkü. Ama akşamüzeri Refiye’nin telefonu
gene beni işimden uzaklaştırdı. “Seni çok özledim!”
diyordu. Ben de özlemiştim onu. “Seni işten alırım!”
deyince sevinçle kapadı telefonunu. Akşam Özge’yi tek başına
eve gönderdim. Sabahki konuşmadan sonra onunla aramız limoniydi. Bana nereye gideceğimi falan hiç sormadı.
İşyerine gittiğimde Refiye kapının önüne
çıkmış beni bekliyordu. Üzerinde ayak bileklerine gelen, beline
oturmuş, siyah, uzun kollu bir elbise vardı. Yüksek topuklu siyah bir
ayakkabı giymiş, başını parlak beyaz bir türbanla
bağlamıştı. Arabaya bindiğinde her zamanki parfümü
içeriyi doldurdu. Bu kadını görmek her zaman yarağımı
kaldırmaya yetiyordu. Memeleri elbisesinin altından belli oluyordu.
Bana, “Çok özledim seni!”
dediğinde, o akşam onu çatır çatır sikmenin hayalini
kuruyordum kafamda. “Aç mısın?” dedim. “Çok değil.” dedi.
“İyi, o zaman sikişten sonra yeriz!” deyince, “Ay, tövbe tövbe!” diye
şaşkınlığını gösterdi. “Niye
şaşırdın? Bu akşam seni hayvan gibi sikecem!” dediğimde, “Sen ciddi misin?” dedi. “Evet, çok ciddiyim!” dedim. “Şey, ne bileyim... Ben seninle konuşmak
istiyordum aslında.” dedi. “Sikişmek istemiyor musun yoksa?”
dediğimde, “İstiyorum, istiyorum. Peki, nereye gidiyoruz?” diye
sordu. “Sen merak etme!” dedim. Refiye de, “Şey, ben doğum kontrol
hapı kullanmaya başladım, içime istediğin gibi
boşalabilirsin! Aslında senden hamile kalmayı çok istiyorum, ama
iki çocuk annesi bir kadınım ben, sen de evlisin!” dedi.
Bunları söylerken gözleri dolmuştu, “Karının sana bebek
veremediğini biliyorum... Özür dilerim seni üzmek istemedim!” dedi. “Üzülmedim
merak etme, karımla çocuk yapmaya uğraşıyoruz sürekli, ama
henüz olmadı.” dedim. “Karının yerinde olmayı isterdim,
seninle istediğim gibi sikişirdim o zaman!” dedi. “O zaman sana nikah
kıyayım, ne dersin?” dedim. Gülerek, “Git işine!” dedi. Ama
aradan bir süre sonra, “Sen ciddi misin?” dedi. “Evet, eğer sen istersen
sana nikah kıyarım, karım olursun!” dedim. Refiye bu konu
hakkında başka birşey demedi, ama benim aklıma yatmıştı.
“Çocukların evlenmene bir şey demez mi?” dedim, ne cevap
vereceğini merak ediyordum. “Hayır, onlar da istiyor benim mutlu olmamı, sürekli söylüyorlar zaten, anne bizim için mutluluğunu engelleme diye!” dedi.
Arabadan inip Sedat’ın binaya doğru yürürken önümde yürüyen
Refiye’nin götü sağa sola sallanıp duruyordu. Sanki elbisenin
altında bir şey yok gibiydi. Penye elbisenin içindeki göt
yanaklarını o şekilde sallanırken görmek
yarağımı sertleştirmeye yetmişti. Topukluları
beton zeminde tak tuk tahrik edici sesler çıkartıyordu. Sedat’ın
evine çıkarken Emine’nin kapısının önünde birkaç terlik
vardı. İçerden kadınların konuşmaları,
kahkahaları duyuluyordu. Belli ki misafirleri vardı.
Sedat’ın daireye girdik, kapıyı kapatır kapatmaz Refiye’nin
beline sarıldım. İnce penye elbisesinin altındaki vücudunu
hissetmek yarağımı sertleştirdi yeniden. Kapının
önünde ayakta deli gibi öpüşmeye başladık. Refiye elindeki
çantasını yere atıp belimden tuttu. Dudaklarımız
kenetlenmişken elleri sırtımda geziniyordu. Dilimi
ağzının içine sokmuştum, biberon gibi emiyordu dilimi.
Dudaklarını kanırtırcasına emdim. Refiye’den çok hoşlanıyordum. Onun da beni sevdiğini bilmek beni daha mutlu ediyordu.
Ellerim sırtında gezinirken altındaki sutyenini hissettim.
Vücudunu kollarımın arasına almıştım.
Ayağındaki yüksek topuklular dudaklarımızı neredeyse
aynı hizaya getirmişti. Elim aşağılara indi yavaş
yavaş. Elbisesinin üzerinden götünü avuçladığımda dolgun
göt yanaklarını olduğu gibi hissettim bu kez. İki elimle
götünü avuçladım. Refiye dudaklarımı emmeyi bırakıp,
derin bir, “Iığhh!” çekti. Bana sıkıca sarıldı.
Onu duvara yasladım. Ellerim duvarla götünün arasındaydı. Götünün yanaklarını hamur gibi yoğurdukça, Refiye’nin inlemeleri çoğaldı. “Iğhh, ımm, oğhh!” diyerek kollarını sırtımda gezdiriyordu.
Dizlerimin üzerine çöktüm, saçlarımı koparacakmış gibi
çekiyordu. Elbisesini yavaşça yukarı sıyırdım.
Çorapsız beyaz bacaklarını küçük küçük öpmeye, yalamaya
başlamamla birlikte, Refiye yine derin bir, “Iığhh!” çekti.
Bacaklarını iki yana ayırdı. Dilimi bacaklarında
gezdirdim bir süre daha. Parfümünden bacaklarına, kasıklarına da
sıkmıştı. Dizlerinin üzerinden yavaş yavaş dolgun
kalçalarını emmeye, öpmeye devam ettim. Refiye sürekli, “Oğhh,
ımm, ağhh!” diyerek aldığı zevki belli ediyor,
çıkardığı sesler beni daha da azdırıyordu. Beyaz kalçalarını emdikçe yarağım kazık gibi oldu.
Derken kasıklarına gelmiştim. Pürüzsüz, kılsız
kasıklarına attığım dil darbeleri, Refiye’nin
hırıltılar, boğuk sesler çıkarmasına neden
olmuş, inlemeleri sıklaşmış ve
çoğalmıştı. Başım elbisesinin içindeydi,
elbisesinin üzerinden başımı okşuyor, saçlarımı
çekiyordu. İçine siyah renkli, dantelli bir tanga giymişti.
Tanganın önü amını ancak kapatabilmişti. Amının
izi tangasında çıkmıştı. Tangasının
üzerinden dilimle amına baskı yapmaya başladım. Refiye
artık kendini kaybetmişti sanki. “Ağhh, ığhh,
oğhh, ayy!” sesleri girişteki holü doldurmuştu. Kapının önünden geçen biri sesleri duyabilirdi.
Refiye’nin amı sulanmıştı, zevk suları
tangasını ıslatmıştı, dilimi değdirdikçe
hissediyordum. Refiye bir anda, “Ağhh, ağhh, ımm, oğhh,
oğhh!” sesleriyle kendini olduğu yerde ileri geri sallamaya
başladı. Bense dilimle amına baskı yapmaya,
kasıklarını öpmeye devam ediyordum. Derken Refiye, “Uğhh,
ağhh, ağhh!” sesleri eşliğinde boşaldı.
Boşaldığında kesik kesik inlemeler çıkardı bir
süre daha. Dilimi amına değdirmek, kasıklarını emmek, yalamak boşalmasına yetmişti.
Minik tangasını kenarlarından tutup sıyırdım,
ayağından çıkardım. Amı zevk sularıyla
ıslanmıştı iyice. Aldırış etmeden amına
yumuldum. Am dudaklarını emmeye, içime çekmeye başladım.
Dilimi amının içlerine sokmaya çalışıyordum.
Amının dilini dilimle yalamaya başladığımda, az
önce boşalan Refiye yeniden daha güçlü seslerle inlemeye
başladı. Bir süre daha yalamaya devam ettim. Yarağım pantolonumu delecekti neredeyse. Artık bu şekilde durmak rahatsız ediyordu beni. Amını yalamayı bırakıp yavaşça doğruldum. Dakikalardır dizlerimin üzerine çöktüğümden dizlerim
ağrımıştı. Refiye hemen dudaklarıma yumuldu.
Amının sıvıları ile kaplı dudaklarımı içine vakum gibi çekiyor, dilimi emiyordu. Kolları sırtımda gezinirken, ben belinden tutmuştum onu. Artık içine girmek istiyordum. Onu yavaşça geriye ittim.
Karşısında soyundum ve çıplak kaldım. Refiye iyice
dikleşmiş yarağımı görünce eliyle bir süre
sıvazladı onu. Ardından bu kez kendisi dizlerinin üzerine
çökerek yarağımı ağzına aldı. Deli gibi emmeye,
somurmaya başladı. “Iğmm, ığmm!” diye sesler
çıkartıyor, gözlerini kapatmış halde, başını
ileri geri oynatıp, yarağımı boğazına kadar sokup
çıkarıyordu. Aldığım zevkle inliyordum. Ellerim parlak
türbanının üzerinde kayıyordu. Refiye gittikçe
hızlanmıştı. Yarak yalamasını iyi bilen bir kadındı. Ama bu gidişle ağzının içine patlayacaktım. Onu omuzlarından sarstım, “Tamam, aşkım, yeter bu kadar!” dedim.
Refiye ağır ağır doğruldu. Ağzı,
dudakları yarağımın sıvıları ile
kaplanmıştı. Belinden tuttum. Yarağımı
okşadı bir süre. “Elbiseni beline sıyır!” dediğimde
itiraz etmeden elbisenin eteklerinden tutup beline sıyırdı.
Dolgun beyaz kalçaları açığa çıktı böylece. Ona biraz
daha sokuldum. Bacaklarını biraz daha açtı.
Kalçalarını avuçladım ve bir anda Refiye’nin, “Ayy, ayy!”
sesleri eşliğinde onu havaya kaldırdım. Refiye önce ne
yapacağını şaşırdı, ama ardından kollarını boynuma doladı, bacaklarını da belime.
Parlak türbanı yüzüme değiyordu, ikimiz de nefes nefeseydik. Refiye
bacaklarını belime iyice dolayınca ben de dengemi
sağladım. Yarağım iyice dikleşmiş, Refiye’nin
karnı ile vücudum arasında kalmıştı. Yukardan geçen
doğalgaz borusu gözüme ilişince, Refiye’ye, “Aşkım, borudan
sıkıca tutun!” dedim ve onu biraz daha kaldırdım. Borunun
çok yukardan geçmemesi işimize yaramıştı. Refiye iki elini
duvarla boru arasına soktu ve borudan sıkıca tutundu. Bu
şekilde üzerimdeki ağırlık epey kalktığından
rahatlamıştım. Kalçalarından sıkıca tuttum, Refiye bacaklarını belime dolamaya devam ediyordu.
Bir elim kalçasındayken, diğeriyle aşağı
sıyrılan elbisesini yukarı sıyırdım yeniden.
Refiye borudan sıkıca tutmaya devam ederken, “Hadi aşkım,
sik beni, oğhh, sik beni!” diyordu. Kalçalarını avuçladım,
yarağım zaten kazık gibiydi. Amını göremediğim
için birkaç deneme yapmak zorunda kaldım. Ama en sonunda yarağım amını bulmuştu. Yarağım amına yavaş yavaş girerken, Refiye, “Oğhh, aşkım, ağhh!” diye inlerken, ben de amının sıcaklığını hissediyordum. Yarağım taşaklarıma kadar amındaydı şimdi.
Amının içi fırın gibiydi. Bir süre içinde bekledim. Refiye
duvarla vücudum arasında sıkışmıştı,
göğsünün hızlı hızlı inip kalkmasını
hissediyordum. O haldeyken dudaklarımız kenetlendi. Deli gibi
öpüşmeye başladık. Yarağım amında, dudaklarımız
birleşmişti. Onu öpmeyi bıraktım ve ileri geri hareketlerle
amında gidip gelmeye başladım. Refiye başını
başıma yaslamış, “Ağhh, ağhh, aşkım, oğhh, sik beni, oğhh, aşkımmm!” deyip duruyordu.
İlk başlarda ağır ağır hareket ederken, bir süre
sonra hızlanmaya başladım. Refiye’nin parlak türbanı
yanaklarıma değdikçe aldığım zevkte katlanarak
artıyordu. Göt yanaklarını sıkıca kavradım ve
daha sert yüklenmeye başladım. Refiye’nin sırtı duvara
vurmaya başlamıştı şimdi. Bir taraftan inliyor,
diğer taraftan, “Aşkım, sik beni, oğhh, sik, sik!” diyordu.
Bir süre amında bekledim. Amı cayır cayırdı.
“Sıkı tut borudan!” dediğimde, Refiye yarı baygın gibiydi, ama yine de borudan sıkıca tuttu.
Amından çıktım, yarağım amının
sıvıları ile kaplanmış, ışıkta
parlıyordu. Refiye’nin bacaklarını dizlerinin arkasından
tuttum, hafifçe eğildim ve bacaklarını omzuma attım.
Şimdi onun ağırlığını en az şekilde
hissedebilecek ve onu daha sert sikebilecektim. Tekrar doğrulduğum
zaman Refiye vücudumla duvar arasında iki büklüm bir haldeydi.
Yarağımı amına tekrar soktuğum zaman, Refiye, “Uğhh, aşkımm, ığhh!” diyerek inledi yeniden.
Göt yanaklarını sıkıca kavradım. Bir süre amında
bekledikten sonra sert bir şekilde yüklendim ve bu şekilde sikmeye
başladım. Refiye, “Ağhh, aşkımm, oğhh, oğhh!”
diye diye inlerken, ben daha sert pompalıyordum. Refiye’nin
sırtı duvara vurdukça ‘Güm, güm!’ diye sesler çıkartıyordu. Tam kapının önünde değildik gerçi, ama dışardan biri geçse çıkan sesleri mutlaka duyardı. Ama o anda bunlar umurumda değildi. Refiye’yi sikmeye devam ettim.
Refiye’nin bacakları başımın iki yanında yaylanıp
duruyordu. Ayağındaki sivri yüksek topuklar tavana bakıyordu.
İkimiz de büyük zevk alıyorduk. Kimi zaman amında bekledim, kimi
zaman sert sert siktim Refiye’yi. Dakikalar geçmişti. Refiye’nin inlemeleri gittikçe artmaya başlamıştı. Bir ara eli borudan kayar gibi oldu. “Dikkat et, kendine gel!” desem de, Refiye aynı şekilde inlemeye devam ediyordu.
Bir süre sonra Refiye sarsılarak boşaldı. Gücü tükenmiş
gibiydi. Boğuk sesler, hırıltılar çıkartıyordu.
Bense bir süre daha devam ettim. Her ne kadar bacaklarını omzuma
atsam da, yine de yorulmuştum. Hem yorgunluk hem de aldığım
zevkten dolayı daha fazla devam etmek istemedim. Kendimi tutmayı
bıraktım ve deli gibi amına boşaldım. Müthiş bir
zevk almıştım. Refiye’nin fırın gibi amının sıcaklığını özlemiştim.
Amından çıktığım zaman döllerim yerdeki fayansa
akıyordu. Refiye’nin amından taşan döllerim ve onun zevk
suları kalçalarına bulaşmıştı. Refiye’yi
sıkıca kavradım, “Bırak ellerini, boynuma dola!” deyince,
Refiye boruyu tutmayı bıraktı, kollarını boynuma
doladı. O şekilde oturma odasına gittim. Refiye
kucağımda baygın gibiydi, “Aşkım, seni çok seviyorum,
aşkım!” diyordu fısıltıyla. Onu üçlü koltuğa
oturttum, ben de yanına oturdum. Koltuğa oturur oturmaz ne kadar
yorulduğumu daha iyi anladım. Kendimi bıraktım, Refiye başını göğsüme koydu. Bir süre o şekilde oturduk.
Emine’nin dairesinden kadınların sesleri geliyordu. Ne
konuştuklarını anlayamıyordum, ama zaman zaman, “Hii, ayy,
Allah belasını versin onun!” seslerini duyuyordum. Refiye
başı göğsümde uyukluyordu. Dinlenmek yaramıştı,
canım bir sigara istedi. Refiye’yi yavaşça koltuğa yasladım ve yerde duran pantolonun cebinden bir sigara çıkardım.
Sigaramı yakıp koltuğa oturduğum zaman, Refiye de bir iki
nefes çekmek istedi. Tek dal sigarayı iki kişi içip bitirdik. Refiye,
“Seni çok seviyorum!” dedi yine, “Böyle bir pozisyonda ilk defa sikiştim,
daha önce kocamla yapmaya kalktık, ama o senin gibi güçlü kuvvetli bir
erkek olmadığı için beni kaldıramadı, yapamadık!”
dedi. Bu sözü gururumu okşamıştı. Elim omzunda geziniyordu. “Sana söylemem gereken şeyler var...” dediğinde, “Anlat bakalım!” dedim.
“İşyerinde bana askıntı oluyorlar... İlk zamanlarda
ses etmiyordum, gelir geçer diyordum, ama geçmedi. Genel müdür bile
asıldı bana!” dediğinde çok kızdım. Refiye’yi
sahiplenmiştim, o benim kadınımdı. Ona yan gözle
bakılması kızdırmıştı beni. “Çık o
işten!” dedim öfkeyle. “Aslında ben de çıkmak istiyorum, ama
seninle konuşmadan çıkmak istemedim, sonuçta o işe beni sen soktun!” dedi. “Çık işten!” dedim tekrar.
Refiye, “Benim elimde biraz para var, bununla bir şeyler yapmak istiyorum...
Ne bileyim, elbise mağazası olabilir mesela. Ama buralarda güvenebileceğim kimse yok.
Sana bir teklifim var, benimle ortak olur musun? Parasını ben veririm,
ama işin nasıl kurulacağını, mağazayı nerede
açacağımı bilmiyorum, bana yardımcı olur musun?” dedi.
“Sen ciddi misin?” diye sorunca, “Tabii ciddiyim!” dedi. Gözlerinden
anlaşılıyordu zaten. “Tamam, o zaman, sen yarın istifa
dilekçeni ver, ben de biraz araştırma yapayım!” dedim. Refiye
sıkıca sarıldı, göğsümden uzun uzun öptü. “Seni çok seviyorum, iyi ki varsın! Kaynım aslında benim değil, paramın peşinde. Hem bu şekilde onu da devreden çıkarmış olurum!” dedi.
Aşağıdan kadınların sesleri gelmeye devam ediyordu.
Dedikodu yaptıkları belliydi. Refiye’nin üzerine uzandım,
altıma aldım onu. Dudaklarımız kenetlendi yine, elleri
çıplak sırtımda geziniyordu. Yarağım yeniden kalkmaya
başlamıştı. Koltuktan kalktım. Refiye’yi koltukta
oturur vaziyete getirdim. İyice geriye yasladım onu ve
bacaklarını havaya kaldırdım. Sıyrılan
elbisesinin altından kalçaları, amı ortaya çıktı yine. Kalçalarındaki, amındaki zevk suları halen ıslak şekilde duruyordu.
Dizlerimi kırdım, öne doğru eğildim ve yavaşça
amına girdim. İlk gece karımı tekli koltukta siktiğim
pozisyondaki gibi ellerimle koltuktan destek aldım. Şınav çeker
gibi eğilip kalkarak Refiye’nin amında çalışmaya
başladım. Refiye bacaklarını iyice havaya dikmiş,
kendini koltuğa yaslamıştı. “Ağhh, aşkım,
oğhh, devam et, oğhh, sik beni, oğhh!” deyip duruyor, beni daha
da azdırıyordu. Gittikçe yüklenmeye başladım,
altımızdaki üçlü koltuk yerinde sallanmaya
başlamıştı. Parke zemin üzerinde ayakları yere
değdikçe ‘Tak, tuk!’ sesler çıkartıyordu. Bir taraftan
Refiye’nin inlemeleri de çoğalmış, “Oğhh, sik beni,
aşkım, oğhh!” diyordu. Bir süre daha amında gidip gelmeye devam ettim, ama onu asıl götünden sikmek istiyordum.
Refiye’ye, “Götten yapalım mı? Hadi aşkım!” dediğimde,
Refiye sanki dünden razıymış gibi, “Tamam aşkım!” dedi.
Amından çıktım, onu tutup, koltukta köpek gibi domalmasına
yardımcı oldum. Elleriyle koltuğun sırtından
tutunmuştu, kendime çektim biraz onu. Elbisesini beline
sıyırdım, bacaklarını ayırmasını
söyledim. Dediğimi yapınca göt yanaklarını iki elimle iyice
ayırdım. Terlemiş, biraz kıllı göt deliği ortaya
çıktı. Deliğini görmek bile ayakta boşaltacaktı beni.
Yarağımı tutup yavaşça deliğine bastırdım. Geçen
sefer biraz zorlansam da, şimdi kolayca içine girmiştim. Refiye’den,
“Ağhh, ığhh!” diye ses yükseldi. Biraz götünde bekledim. Ardından yine yüklendim. Bir süre sonunda neredeyse taşaklarıma kadar götündeydim.
Tabii amı kadar geniş değildi götü. O nedenle yavaş
hareketlerle götüne girip çıkıyordum. Ancak bir süre sonra
deliği açılmaya başlamış ve daha rahat girip
çıkar olmuştum. O zaman şiddetle sikmeye başladım.
Refiye, “Ağhh, ağhh, ayy, aşkım, yavaş ol, ağhh!”
dese de, benim dinlemeye niyetim yoktu onu. Koltuk yine sallanmaya
başlamıştı. Bir taraftan Refiye’nin feryatları,
koltuğun sesleri, diğer yandan benim aldığım zevkle çıkardığım inlemeler salonu doldurmuştu.
Refiye’nin götü iyice açılmıştı, yarağımı
tamamen çıkardığım zaman delik bir liralık madeni para
kadar açık kalıyor, bir süre bekledikten sonra yeniden götüne
giriyordum. Bu şekilde dakikalarca siktim Refiye’yi. Refiye de bu
sırada boş durmuyor, sağ elini amına atmış,
amını ovalıyordu. Az önce yavaş olmamı söylerken, şimdi, “Ağhh, oğhh, aşkımm, oğhh!” diyerek zevkten inliyordu. En sonunda sarsılarak götüne boşaldığım zaman, Refiye’nin de boşaldığını anladım. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, daha çok inliyordu. Bir süre daha
götünde bekledim. Yarağımı çıkardığımda
götünden geçen akşamki gibi bir osuruk sesi geldi, ama bu defa özür
dilemedi. Kendini toparlayıp koltuğa oturduğu zaman, “Ayy, ağhhhh!” diye çığlık kopardı. Ben de yanına oturdum. Beraber bir sigara daha içtik.
Ardından ben giyindim, Refiye de tangasını giyip, üstünü
düzeltti. Bu akşam onu soymadan sikmiştim. Beraber
merdivenlerden inerken, Emine’nin kapısı açıldı.
İçerden üç tane tesettürlü kadın çıktı, Emine
arkalarında kalmıştı. Kadınlar bana ve Refiye’ye
baktılar bir süre. Yanaklarındaki pembeliği fark ettim hemen.
Bizim sikişmemizi duymuşlardı. İçlerinden biri Refiye’ye, “İyi
akşamlar komşu! Siz yeni mi taşındınız bu binaya?”
diye sorunca, Refiye ne diyeceğini bilemedi. O anda ben atılıp,
“Yok, burada bir akrabamız oturuyor, onu ziyarete gelmiştik!” dedim. Kadın, “Haa...” diye anladığını gösteren bir ses çıkardı. Emine bana bakmıyordu, ama yüzündeki siniri görmüştüm ben.
Başka birşey demeden indik. Arabaya binerken kadınların
ağızlarını kapatarak konuştuklarını, bize
baktıklarını gördük. Refiye, “Ayy, rezil olduk, anladılar
mı yoksa?” deyince, “Boş ver, ne anlarlarsa anlasınlar!” dedim. Refiye’yi evine bıraktım. İnerken, “Seni çok seviyorum!” dedi yine.
Eve döndüğümde saat 21:00 olmuştu nerdeyse. Annem ve Elif bizde
oturuyorlardı. Annem, “Oğlum ne oldu bu kızın işi? Avukat
ne yaptı?” diye sordu. “Merak etme, herşey yolunda!” dedim. Elif, “Size
de rahatsızlık verdim böyle...” deyince, annem atıldı hemen,
“O ne demek kızım? Bir daha söyleme böyle!” dedi. Ben de, “Burada
kalman daha iyi, hem kocan da yanına yaklaşamaz böylece!” dedim.
Kocası benden ve annemle babamdan korkardı, onun için burada kalması daha iyiydi. Elif, “Allah sizden razı olsun!” dedi, gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Akşam babam da bize geldi ve ailece güzel bir yemek yedik. Annem, “Haftasonu
şu kızı götürün bir yerlere, açılsın biraz, burada iyice morali bozuluyor!” deyince, “Tamam!” dedim ben de. Haftasonu planımız belli olmuştu böylece...
[Osman]
|