Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 35. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Emine elindeki kameraya
bakıp görüntüleri tekrar tekrar izlerken kahkahalarla gülüyordu. Hacer’in
başına gelenler onu çok sevindirmişti. Bense o arada banyoya
girip duş aldım. Çıktığımda Emine telefonda biriyle
görüşüyordu. Kapattığı vakit, “Kocam aradı, bir saate
kadar döneceğini söylüyor!” dedi. “O zaman fazla zamanımız yok!”
dedim. Neyi kastettiğimi
anlamıştı. Üzerindekileri bir çırpıda
çıkardı.
Hacer’in dolgun ama
bakımsız vücuduna karşılık, Emine’nin daha narin,
bembeyaz ama bakımlı vücudunu görmek beni daha çok tahrik etti. Emine
üstelik sikiş konusunda iyiydi. Hemen önümde dizlerinin üzerine çöktü ve
yarağımı ağzına aldı. Az önce Hacer’in
kıllı amına giren yarağım şimdi Emine’nin küçük
ağzının içindeydi. Emine yarağımı iştahla yalıyor,
taşaklarımı okşuyordu. Onunla uzun zaman olmuştu
sikişmeyeli. Bu süre boyunca kocasıyla da sikişmediğinden,
daha doğrusu sikeşemediğinden cinsel açlığı iyice
artmıştı.
Yalamaları sonucu yarağım kazık gibi oldu. Fazla da
zamanımız olmadığından, biran önce sikmek istiyordum
onu. Omuzlarından tutup kaldırdım. Emine ağzının
kenarlarındaki yarağımın sıvılarını
eliyle şöyle bir sildi. Ardından Hacer gibi masaya tutundurarak
domaltım. Şeftali gibi yarılmış amı ve göt
deliği karşımdaydı uzun aradan sonra.
Yarağımı sıvazladım bir süre, amına, götünün
yarığına sürttüm. Yavaşça amına girmeye
başlamamla birlikte, Emine’nin derin iç çekişleri, inlemeleri de
başladı.
Amına tamamen girince içinde bir süre bekledim. Amının
sıcaklığını hissettim. Gidip gelmeye başladım
bu kez. Az önce Hacer’i sert sert sikerken, şimdi Emine’nin amına
yavaş hareketlerle girip çıkıyordum. Yarağımı
amının duvarlarına sürttürüyordum içinde. Emine derin derin,
“Oğhh, oğhh, ığmm, ağhh!” diye inlerken, ben aynı
tempomu devam ettirdim bir süre.
Bu kez Emine kendini yarağıma bastırmaya
başlamıştı. Hatta bir ara ben durdum, Emine kendini
yaslıyordu tamamen. Yarağım ıslak ve kaygan
amının içine girip çıkıyordu. Emine, “Daha sert, daha
sert!” demeye başlamıştı. Onu kıracak halim yoktu.
Kalçalarından sıkıca tuttum ve amına bir iki sefer sert
şekilde girip çıktım.
Emine nefesi kesilecekmiş gibi oldu, hırıltılar
çıkartıyordu. “Böyle iyi mi, söyle bana?” desem de, onun beni duyacak
hali yoktu. Amına sert sert girip çıkmaya başladım. Emine
Hacer gibi uzun uzun derinden inliyordu. “Ağhh, oğhh,
ığmm!” sesleri salonu doldurmuştu. Bembeyaz göt yanakları
kasıklarım çarptıkça sallanıyordu sürekli.
Başını devamlı sağa sola çevirip, “Devam et, devam
et!” dedikçe, ben daha çok hırslanıyordum. Şiddetle pompaladıkça,
masa da yine sallanmaya başlamıştı. Emine kısa süre
sonra, “Oğhh, ağhh, ağhh!” diye diye
boşaldığında, ben de gelmek üzereydim. Amına birkaç
defa daha girip çıkınca inleyerek boşaldım. Bir süre daha
kaldım amında ve döllerimi içine bıraktım.
Ben amından çıkıp banyoya giderken, Emine de
toparlanıyordu. Çıktığım zaman giyinmiş, koltukta
oturuyor, elindeki kameranın görüntülerine bakarak gülüyordu yine. Emine
kötü bir oyuna alet etmişti beni. Onun yanlış bir hareket
yapmasından çekiniyordum. Görüntülerle
Hacer’e şantaj
yapabilirdi.
O sırada Aysel’i aradı. Benim de duyabilmem için hoparlörünü
açtı. Aysel’e, “Hocam, dediğiniz gibi yaptık. Osman Hacer’le
ilişkiye girdi, ben de çektim hepsini!” dediğinde, Aysel, “Oh, oh,
çok iyi, artık anlatabiliyorsa anlatsın, benim sözümü dinlememek
neymiş görsün!” dedi. Emine, “Ama hocam o kaltak Rukiye ve Esma’ya
anlatmış, kendisi söyledi. Ne yapalım hocam? Ya onlar söylerse
ne olacak?” dedi. Aysel bir süre, “Hımmm!” yaptı, ardından, “O
zaman başka çare yok, aynısını onlara da
yapacaksınız. Yoksa
onlar anlatabilir her şeyi. Osman Rukiye ve Esma ile beraber olacak. Zaten
Osman’ın itiraz etme hakkı yok, dediğimizi paşa paşa
yapacak!” dedi. Emine, “Hocam Allah razı olsun sizden!” diyerek
kapadı telefonu.
Emine bana bakıp gülerek, “Hocanın dediğini duydun! Mecburen
onlara da aynısı olacak. Senin itiraz etmeye hakkın yok zaten!”
dedi ve “Hem benim sayemde de karı sikiyorsun, sevinmen gerek!” diye de
ekledi kahkahayla.
Elindeki kamerayı aldım. Emine, “Karıyı kocasından daha
iyi siktin vallahi. Artık unutamaz bunu!” dedi. Emine’ye, “Sen
kocasıyla yattın mı?” diye sorduğumda, “Hayır, dedim
ya, kocası bana musallat oldu, ama ben tersledim onu. O da benim için
sağda solda laf çıkarmış. Benim onun kocasıyla
işim olmaz. Zayıf, çelimsizin biri o adam. Bana senin gibi güçlü
kuvvetli adamlar lazım!” dedi gülerek.
Kamerayı gösterip, “Bu bir süre ben de kalacak!” dediğimde, “Olmaz, o
benim sigortam!” dedi sinirle. “Görüntüler ben de duracak, itiraz etme
sakın!” dedim hiddetle. Bağırmam karşısında uslu
bir kedi gibi olmuştu. “İyi, sen bilirsin, ama kameramı isterim,
kocam kaç para verdi ona. Hem sorabilir de kamera nerde diye!” dedi. “Tamam sonra veririm!”
dedim.
Emine, “Ben gideyim, birazdan
kocam gelir!” diyerek ayaklandı. Ama ben, “Bir kere daha yapalım,
götten hem de!” dedim. “Olmaz, kocam gelecek dedim sana!” dediyse de, onu
bırakmaya niyetim yoktu. Belinden tuttum, ama kıvranıyordu,
“Bırak beni, kocam gelecek diyorum sana!” diye elimden kurtulmaya
çalışıyordu. Ama sonunda kaçamayacağını anladığında,
“Canımı yakmanı istemiyorum!” dedi usulca.
“Sen korkma, domal şu masadan tutunarak!” dedim sadece. Dediğim gibi
yaptı, az önceki şekilde masadan tutunup iyice üzerine abandı.
Arkasında yerimi aldım. Üzerindeki uzun ince kot eteğini
yukarı sıyırdım. Altında beyaz pamuklu külotla
kalmıştı. Onu da aşağı sıyırınca,
az önce içine boşaldığım amı ortaya
çıkmıştı
yine. Kasıklarında hala döllerimin
ıslaklığı
vardı.
“Bacaklarını aç
iyice!” dedim. İki yana ayırdı bacaklarını. Göt
yanaklarını ayırdım. Daha önce de siktiğim göt
deliği şimdi yeniden önümdeydi. Hafifçe çöktüm, göt deliğinin
ağzına tükürdüm. Parmağımla tükürüğümü deliğinin
içine, ağzına yedirdim iyice. Parmağım götüne değdiğinde,
Emine yine iç çeker gibi inlemeye
başlamıştı.
Yarağımı
sıvazladım. Kafasından tutarak yavaş yavaş
bastırdım götüne. İçine rahatça girmişti. Yüklendikçe de
daha çok giriyordu. Ama yine de amı kadar rahat değildim. Göt
deliğinin içinde gidip gelmeye başladım. Emine’den derin derin,
“Ağhh, ağhh, ığmm, oğhh, ağhh!” sesleri geliyordu
yine. Götten sikilmekten zevk alıyordu. Gidip geldikçe deliği
açılmıştı, şimdi daha rahattım. Sokup
çıkardıkça kayganlaşıyordu. Hızlı hareket etmeye
başladım bu
yüzden.
Ben de büyük zevk
alıyordum. Boşalmama yakın birkaç defa sert sert yüklenince,
Emine’den acı inlemeler geldi. Akabinde götüne sarsılarak
boşaldım. Emine’nin acı feryatları gitmiş, yine uzun
ve derinden inler olmuştu şimdi. Götünde biraz daha kaldım.
Çıktığım zaman deliğin ağzı epey bir
açık kaldı. Emine yavaş yavaş doğruldu, “Uğhh,
ağhh, acıyor, ayy!” diyerek götünü
ovaladı
bir süre.
Yüzünde acı ifadesi vardı. “Sana canımı acıtma
demiştim!” dedi. “O kadar da olacak artık! Göt bu, am değil ki!”
dedim gülerek. Güldüğümü görünce sinirlendi, “Eğer Rukiye’yle
Esma’yı sikmezsen, ben o zaman bak nasıl gülüyorum
sana!” dedi
kızgınlıkla.
Hacer’in yanında gördüğüm iki kadından biri uzun, diğeri
kısaydı. Kısa olanın daha yaşlı olduğu
belliydi. Uzun olan da ince, zayıf bir şeydi. Kısa olan da öyle.
“Onların hangisi Rukiye, hangisi Esma?” diye sordum. Emine külotunu
giyinip, üstünü düzeltirken, “Esma kısa olan, 45-46 yaşında
galiba. İki çocuğu var. Kızını bir iki sene evvel
evlendirdi. Oğlu şimdi askerde. Kocasını epey oldu kaybedeli.
Kaynanasıyla aynı binada altlı üstlü oturuyor. Rukiye de benim
yaşlarımda gene. İki çocuklu bir adama kaçmış gençken.
Kendisi de üç tane doğurmuş, yani beş çocuklu bir kadın.
Günahı boynuna, laf aramızda üvey oğluyla arasında bir
şeyler var
diyorlar!” dedi.
“Amma dedikoducu çıktın sen de!” dedim Emine’ye. “Ne dedikodusu
manyak! Herkes biliyor bunları da yüzüne karşı söylemiyor!”
dedikten sonra, “Ben gidiyorum, kameramı geri isterim!” diye ekledi. “Ee,
peki bu iki kadın nasıl olcak? Ben tanımıyorum
onları!” dediğimde, “Onlar kolay, zor olan Hacer’di. Sen Hacer’i bu
kadar kolay siktiysen, diğerlerini hayli hayli sikersin!” dedi. Başka
da birşey demeden
çıktı.
Her birinin diğerinden
gizlediği, yada birbirlerine söyleyemedikleri sırları
vardı. Gün gelince bu sırlarını birbirlerine
karşı kullanmaktan geri durmuyorlardı. Arada kullanılan ben
oluyordum, ama benim de yapabileceğim bir şey yoktu. Banyoya girip
tekrar duş aldım. Nerdeyse akşam olmuştu. Üzerimi giyindim.
İçeriyi biraz toparladım. Kamerayı alıp çıktım.
Kimse görmesin diye kamerayı
arabanın torpido gözüne
koydum.
Eve geldiğim zaman karım banyodaydı, kızlar televizyon
izliyordu. Esra, “Annem banyo yapıyor, teyzemlere gidecekmişsiniz!”
dedi. Bu da nerden çıkmıştı şimdi. Karımın
bana haber vermeden plan yapmasını hiç sevmiyordum, ama yapmaya devam
ediyordu halen. Kızlarla oturup televizyon izlemeye başladım ben
de. Özge bacak bacak üstüne atmış, bana hiç pas vermiyor, gözünü
televizyondan ayırmıyordu. Bir süre sonra karım banyodan
çıktı, bornoza sarınmış halde
yatak odasına
geçti.
Ben aynı şekilde televizyon izlemeye devam ettim. Karımın
içerde saç kurutma makinesini açtığını duydum. Hiç istifimi
bozmadım. Benden habersiz plan yapmasına bozulmuştum çünkü.
Karım belki 20 dakika sonra odadan çıktığı zaman,
gözlerim fal taşı gibi açıldı. Esra annesini görünce, ‘Vayy!’
gibisinden ıslık çaldı. Karım ablasına gideceğiz
diye bugün bir hayli süslenmişti. Normalde günlük kıyafetiyle giderdi
ablasına, ama şimdi başka
bir şeyler
vardı.
Üzerine kırmızı bir etek ceket takımı, içine de beyaz
bir bluz giymişti. Diz altına gelen pileli, geniş eteğinin
altında ince ten renkli naylon çoraplı bacakları görünüyordu.
Başını da siyah beyaz desenli bir türbanla
bağlamış, yüzüne makyaj yapmış, dudaklarına ruj
sürmüştü. Üzerine Refiye’nin kokusundan sıkmıştı ve
aramızdaki birkaç metrelik mesafeye rağmen, kokusunu rahatça
alabiliyordum. Siyah çantası omzundaydı. Özge bile annesine
bakıp, “Çok güzel olmuşsun!” dedi. Karım ise bana bakıp
gülümsüyordu. Yüksek topuklu, sivri burunlu bir ayakkabı giydi. “Ee, hadi
gidelim!” dedi bana. “İyi ama benim karnım aç!” dediğimde,
“Ablam hazırlamış, orda yeriz!” dedi. “İyi, peki!” dedim
mecburen. Karımı kıracak
değildim.
Arabada bana, “Nasıl
olmuşum?” diye sordu karım. “Çok güzel, hayırdır?”
dediğimde, “Kendime bakmaz oldum epey zamandır...” dedi, daha sonra,
“Beni bir lokantaya götürsene, bu akşam dışarda yiyelim!” dedi.
“Hani ablanda yiyecektik?” dediğimde, “Sana sürprizim var!” dedi.
“İyi, hadi bakalım!” diyerek güzel
bir restorana
gittik.
Orda güzel bir yemek yedik. Ardından arabayı Zarife’nin
evine sürdüm.
Arka koltukta duran naylon poşet karımın dikkatini çekti, “Bu
ne?” diye sordu. Aysel’den aldığım kuvvet macunu arabada
kalmıştı. “Bir şey değil. İşle ilgili...”
dedim. Evin ışıkları yanmıyordu, kimse yoktu galiba.
Kapının önünde karım çantasından bir anahtar
çıkarıp kapıyı açtı. Evde gerçekten de kimseler yoktu.
“Ablamlar eniştemin köyüne gittiler. Herkes orda şimdi. Eve göz kulak
olmam için de anahtarı bana verdi!” dedi. Karımın planı
belli olmuştu. “Evde kızlar var. Hem üstümüzde de annemler, bir de
Elif geldi şimdi. Sana doyamıyorum, evde rahat değilim. Onun
için buraya getirdim
seni!” dedi.
Karım benimle rahat birlikte olmak için böyle bir plan yapmıştı.
Beline sarılınca, karım da bana sarılıp, “Seni çok
seviyorum!” dedi. Kokusu beni cezbetmişti şimdiden.
Dudaklarından öpmeye başladım. Gözlerini
kapamıştı, parlak rujlu dudaklarını emdim, ufak ufak
ısırdım. Ellerim sırtında geziniyordu, onunki de öyle.
Karım bu gece çok istekliydi. Ceketinin düğmelerini açtım;
beyaz, vücuduna yapışmış bluzun içindeki dantelli sutyeni
belli oluyordu. Ceketini çıkardım kollarından. Bluzunun
üzerinden memelerini avuçladım. Şeffaf sutyenin içindeki dolgun
memeleri hissettim. Karım inlemeye
başlamıştı
şimdiden.
Onu üçlü koltuğa
oturttum. “Aşkım, aşkım!” diye
sürekli konuşuyor, saçlarımı okşuyordu. Geriye
yasladım koltukta. Eteğinin içine soktuğu bluzunu yukarı
sıyırdım. Beyaz karnının üzerinde hafif siyah tüyler
vardı. Karnını, göbeğini öpmeye, yalamaya
başladım. Göbek deliğini dilimin ucuyla ıslatıp emdim.
Karım gıdıklanıyor, “Ay yapma, ayy!” diye
kıkırdıyordu. Bluzunu biraz daha yukarı
sıyırınca, şeffaf beyaz sutyeninin içinde
taşacakmış gibi duran memeleri göründü. Etli ve büyük meme
uçları sutyenin içinde görünüyordu.
Memelerinin üzerini öpmeye
başladım. Karım gözleri kapalı, derin derin inler haldeydi.
Sutyenini aşağı sıyırınca meme uçları
açığa çıktı. Onları emmeye, yalamaya ve
ısırmaya
başladım.
Büyük ve sarkık
memelerini emdikçe karımın iniltileri de
çoğalmış, saçlarımı, boynumu kuvvetle okşar,
sıkar olmuştu. Ağzım dilim memelerinde gezerken, sağ
elimi eteğinin içine soktum. Parlak naylon çoraplarının üzerinde
elim kayıyordu. Çorap dizlerinin bir karış üzerine kadar
gelmişti. Kalçalarında gezinen ellerim onu daha da ateşlendiriyor,
gözleri kapalı halde başını sağa sola oynatıp
inlemeye devam ediyordu. Memelerinin ucunu emdikçe
emesim geliyordu.
Kalçalarındaki
elim yukarılara çıktıkça inlemeleri de
arttı. Kasıklarında geziyordu şimdi elim. İçinde
şeffaf dantelli bir külot vardı. Minik külotun üzerinden amına
bastırmaya başladım. Karım bacaklarını
oturduğu yerde biraz daha ayırdı. Şimdi daha rahat hareket
edebiliyordum. Külotun kenarından elimi içine soktum. Amını
belli ki yeni traş etmişti. Orta parmağımı
amının üzerinde, dudaklarında gezdirdim bir süre. Bu süre
boyunca ağzım meme uçlarındaydı halen. Karımın
inlemeleri salonu doldurmuştu. Zarife’nin evi tek katlı
olduğundan, yaşayacağımız sikişte
istediğimiz gibi inleyebilir, zevk alabilirdik. Karım zaten bu amaçla
getirmişti beni
buraya.
Orta
parmağımı yavaşça içine sokmaya başladım.
Amı sulanmıştı ve içi de epey sıcaktı.
Parmağım içine girdikçe karımın inlemeleri, nefes
alışları da çoğalıyor, kendini daha çok kaybediyordu.
Şimdi meme uçlarını vakum gibi içime çekiyor,
parmağımı hızlı hızlı amına sokup
çıkarıyordum. Karım, “Ağhh, ağhh, oğhh,
ığmm!” diye derinden, tıpkı Hacer gibi şarkı
söylercesine, inliyordu. Bu şekilde ne kadar zamanın geçtiğini
bilmiyorum, ama amındaki parmağım artık vıcık
vıcıktı, zevk suları kasıklarına akıyordu,
elim de su
içinde kalmıştı.
Karımın,
“Ağhh,
ağhh, oğhh, aşşkımm,
aşşkımm, ağhh!” diye diye boşalması epey uzun
sürdü. Etli meme uçlarında dişlerimin izi vardı,
parmağım, elim vıcık vıcıktı.
Karımın kapalı gözlerinden küçük yaşlar süzülüyordu.
Parmağımı çıkardım amından. Doğruldum ve
ayağa kalktım. Karım koltukta pembeleşmiş bir yüzle
oturuyordu. Gözlerini benden ayırmadan, “Seni çok seviyorum!” diyordu
sürekli. Banyoya geçip ellerimi iyice yıkadım. Yarağımdan
çıkan sıvılar pantolonumun önünü ıslatmıştı
bu arada. Yarağım
sertleşmişti.
İçeri
döndüğümde karım bıraktığım gibiydi.
Soyunmaya başladım. Külotumun önündeki ıslaklığı
gören karım, “Sen de mi boşaldın?” diye sorunca, “Yok daha
değil!” dedim. Tamamen çıplak kaldığımda, karım
kendisine yaklaşmamı isteyen bir el işareti yaptı. Önüne
geldim. Karım koltukta öne doğru kayarak zevk sıvıları
ile ıslanmış yarağımı ağzına aldı.
İştahla emmeye, yalamaya başladı. Yarağımı
dibinden tutmuş, başını ileri geri hareket ettirerek
yarağımı boğazına kadar sokup çıkartıyor,
“Iğmm, ığmm!” diyerek başını çeviriyor,
yarağımı vakum gibi çekiyordu
sürekli.
Büyük zevk
alıyordum. Karım diğer kadınların hepsinden
daha iyiydi yarak yalama konusunda. Neredeyse ağzına
boşalacaktım. Başından tuttum, parlak türbanının
üzerinden okşadım başını. Karım iştahla
emmeye devam ediyor, içeriyi bu kez benim inlemelerim dolduruyordu. “Tamam, bu
kadar yeter!” demek zorunda kaldım birkaç kez. Karım sonunda
yarağımı ağzından çıkardığında,
yarağım dudaklarındaki kırmızı rujla
kaplanmıştı.
Yarağımın zevk
sıvıları ağzını, dudaklarını
ıslatmıştı
iyice.
Elinden
tutup ayağa kaldırdım. Ellerim eteğinin üzerinden
götünde gezinmeye başlamıştı. Göt yanaklarını
sıkıp avuçladım. Memelerini aç bir bebeğin annesinin
memesine saldırması gibi emmeye başladım. Karım,
“Oğhh, aşkım, kocam, oğhh,
devam et, ığmm!” diye
diye söyleniyordu.
Memelerini bir
süre ayakta emdikten sonra, bu sefer ortadaki masaya
tutunmasını söyledim, o şekilde domalttım. Arkasında
dizlerimin üzerine çökerek eteğini yukarı sıyırdım.
İp külot göt yarığının arasında kaybolmuş
gibiydi. Götünün yanaklarını öpmeye, emmeye başladım.
Karım devamlı, “Oğhh, aşkım, devam et!” dedikçe daha
da azıyordum. İp külotunu bacaklarından sıyırıp
çıkardım. Karşımda pürüzsüz amı ve biraz
kıllı götüyle duruyordu. Göt yanaklarını araladım.
Sabun ve parfüm kokan göt deliğine dilimin ucuyla dokunmaya
başladım. Karım, “Uğhh, ağhh, ığmm!” diyerek
deli
gibi inlemeye
başlamıştı.
Bu arada orta
parmağımı da amına soktum ve içinde gidip
gelmeye başladım yine. Karımın göt deliğinin
ağzındaki kıllar dilime batıyordu, ama benim
iştahımı azaltmıyordu bu. Karımın götünün
deliğini parmaklarımla daha da ayırdım. Delik epey bir
açılmıştı. Dilimin ucunu içine sokmaya başladım.
Bununla birlikte karımın inlemeleri de çoğaldı. Bir elini
amına atmıştı, elime değiyordu eli.
Yarağım
kazık
gibi olmuştu.
Doğruldum, karım
aynı pozisyonda durmaya devam ediyordu.
Başını devamlı geriye atıp, “Hadi sik, sik!” deyip
duruyordu. Yarağımı sıvazladım, karıma, “Götüne
girmek istiyorum!” dediğimde, “Aşkım sik beni, sik!” dedi
sadece. Parmaklarımla deliğini biraz daha açtım,
bacaklarını da ayırmasını söyledim.
İstediğim pozisyona gelmişti
karım.
Yarağımın
kafasını tutarak yavaş yavaş
götüne girmeye başladım. Karımdan derin bir, “Uğhh!” sesi
geldi. Bir süre bekledim. Ardından yüklenmeye devam edince, göt
deliği yarağımı epey bir içine aldı. Ağır
ağır hızlanmaya başladım. Artık göt deliği
uzun zamandır siktiğim için kolayca açılıyordu. İçinde
rahatça hareket edebiliyordum. Belimi ileri geri oynatarak götüne girip
çıkmaya başladım. Karım her seferinde aldığı
zevkle inlerken, onu kalçalarından tutmuş aynı
tempomla sikmeye
devam ettim.
Yarağım
daha kaygan hale gelmişti, girip çıkmam da
kolaylaşmıştı. Bir süre daha devam ettim, ama şimdi
amına girmek istiyordum. Götünden çıktığım zaman
deliği bir süre açık kaldı, bu kez alttan amına girdim.
Amı daha geniş olduğundan daha hızlı sikmeye
başladım. Karım, “Ağhh, oğhh, devam et,
ığmm, devam et!” dedikçe hızlandım. Daha sert siktim. Tüm
bunların sonucunda kısa aralıklarla art arda boşaldık.
Karım da ben de büyük zevk almış, hızlı
hızlı nefes alıp veriyorduk. Amından
çıktığımda döllerim amından taşıyordu. Bugün
dördüncü defa boşalmıştım. Daha ne kadar
gidebileceğimi
bilmiyordum.
İkimiz de
koltuğa yığılır halde oturduk.
Karım bana sarılıp, “Seni çok seviyorum!” deyip duruyordu.
Yarağım döllerim ve karımın sıvılarıyla
kaplı haldeydi. “Burada banyo yapabilir miyiz?” diye sordum karıma.
“Yapmasak daha iyi, ablam bir şey anlamasın!” dedi. O zaman tuvalete
gidip işedim, tuvalet kağıdı ile
yarağımı
iyice sildim.
İçeri döndüğümde
karım aynı şekilde oturuyordu, ben de
yanına oturdum. Bana,
“Gidelim mi?” diye sorunca, “Bir kere daha yapalım!” dedim. Cevabım
onu sevindirdi. Ayağa kalkarak üzerindekileri tek tek çıkarmaya
başladı. Üzerinde, lastikleri kalçalarını epey sıkan
ten renkli çorabı ile kalmıştı sadece. Ardından
dizlerinin üzerinde çökerek, yerde köpek gibi dörtayak domaldı. Ben
koltukta otururken bacaklarımı açtı, yarağımı
ağzına aldı. Bu kez daha da iştahlı yalıyordu.
Kontrol karımdaydı. Yarağımı boğazına sokup
çıkartıyor, inliyor, başını
sağa sola
oynatıyordu.
Kısa
sürede kazık gibi yaptı yarağımı yeniden. Ben
aldığım zevkle inlerken yalamayı bıraktı ve
koltuğun üzerinde kucağıma oturur gibi yaparak
yarağımı amına soktu. Ben iyice geriye yaslandım,
ellerimi karımın göt yanaklarına attım. Karım üzerimde
ileri geri yaylanarak hareket etmeye başladı. Derinden gelen seslerle
inliyordu. “Oğhh, oğhh, ığmm, ağhh!” Sesleri içeriyi
doldurmuştu. Karımın sikiş konusunda epey ilerleme
kaydettiğini görüyordum. Kollarını boynuma dolamış,
sıkıca sarılmıştı. Üzerimde yaylandıkça,
yarağım amına taşaklarıma kadar girip
çıkıyor, koltuk
yerinde deli gibi
sallanıyordu.
Bu şekilde geçen zamanda
her ikimizin de aldığı zevk
katlanarak çoğaldı. Karım kollarımın arasında
sarsılarak boşaldığı zaman, salonu inlemeleri
doldurmuş, ardından ben de boşalmıştım. O kadar
zevk almıştık ki, bir süre
birbirimize sarılı halde
öylece kaldık.
Karım üzerimden
kalktığında kasıklarımda,
yarağımda amının zevk suları vardı. Karım
tuvalete geçti, işediğini duyuyordum. Birkaç dakika sonra gelince
giyinmeye başladı. Ben de onunla beraber giyindim. Karım içeriyi
toparladı. Koltuğun üzerine bir miktar döl
bulaşmıştı. Banyodan bir bez
bulup koltuğu sildi.
Arabaya binip evimizin
yolunu tuttuk. Geç bir saat olmuştu. Karım,
“Bugün annemle senin hakkında konuştuk, daha doğrusu hepimiz
hakkında!” dedi. “Ne hakkında konuştunuz?” diye sordum.
“Şeyy, Elif seni seviyor, biliyorum. Onun için gitmedi annesinin evine!” dedi.
Bu sözleri beni çok şaşırtmıştı. Ben sessiz
kaldım. Karım, “Sen de onu seviyor musun?” diye sorunca da ne
diyeceğimi bilemedim. Ardından karım bana tuhaf teklifini
yaptı, “Eğer ben sana bir bebek veremezsem, Elif’ten çocuk sahibi
olmanı istiyorum. Onu benim üzerime kuma olarak alabilirsin. Ben sesimi
çıkarmam. Yeter ki beni bırakma!” dedi. Ağlamaya
başlamıştı. Ağlarken konuşmaya devam etti, “Hem
Elif te bunu istiyor. (Bu saatten sonra ben Osman’dan başkasına
karılık edemem!) diyordu
bugün!” dedi.
Kadınlar
kendi aralarında benim geleceğimle ilgili çoktan karar
vermişlerdi anlaşılan. Elif’le en kısa zamanda
konuşmam gerekiyordu. Ama bir de Rukiye ve Esma meselesi
çıkmıştı başıma. O sırada kafam bunlarla
doluyken, karımın bir sözü beynimde yankılandı: “Refiye’yle
birlikte olduğunu biliyorum!”
dedi...
[Osman]
|