Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 43. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Nezaman aklıma yengem gelse, bu bana kendimi kötü hissettirirdi. Ozaman 16
yaşındaydım. Lisede okuyordum. Yaz tatili için beni köye,
yengemle dayımın yanına göndermişlerdi. Yengem o zaman 45
yaşında, dayımsa 50 yaşındaydı. Çocukları
olmamıştı. O yaz yanlarına gelmemi istemişlerdi, bir
süre kalacaktım orada. Dayım bir gün iş için başka bir
şehre gitmişti ve ben yengemle yalnız kalmıştım
evde. Bir Cumartesi gecesiydi, köyde birinin kızının düğünü
vardı ve bütün köy halkı düğüne gitmişti. Yengemin
ısrarlarına karşın ben gitmemiş, evde televizyon
izlemiştim. O zamanlar ergenliğin verdiği psikolojik
sıkıntılarım vardı. Yalnız kalmak istiyordum.
Yengem eve geldiğinde, bana verdikleri odada sırtım kapıya
dönük halde yatağımda yatmıştım, uyumaya çalışıyordum,
uykum gelmemişti bir türlü. Yengemin kapıyı açıp bana
baktığını anladım. Gölgesi önümdeki duvara vuruyordu. Uyuduğumu
sanıp, birşey demeden kapıyı tekrar sessizce kapattı
gitti. Bir süre sonra sonunda uyuyabilmiştim. Aradan ne kadar zaman
geçtiğini hatırlamıyorum, içerden gelen bir takım seslerle
uyandım. Yengem kısık sesle birisiyle konuşuyordu. Belki de
dayım gelmişti gecenin bir vakti diye düşündüm. Yine de emin değildim.
İçime
kurt düşmüştü bir kere. Sessizce kalktım yataktan. Odamın
kapısını açtım. Yengemlerin yatak odasınının
kapısı kapalıydı. Kapının buzlu camına odalarında
yanan küçük gece lambasının ışığı vuruyordu.
Buzlu camın önüne geldim, aynen günümüzde Özge ve Esra’nın
yaptığı gibi. İçerden, daha önce hiç
duymadığım türde birtakım sesler geliyordu. Bir adamdan
iniltiler geliyordu. Anahtar deliğinden baktım ama bir şey
görünmüyordu. Eski eşyaları koydukları küçük odayla, yengemlerin
yatak odası birleşikti. Onların odasında baca yoktu, orada
yanan sobanın borusunu küçük odadaki bacaya bağlamak için aradaki
duvarda bir delik açılmıştı. Soba
kullnılmadığı için şimdi o delik gazete kağıdıyla
kapatılmış ve bantlanmıştı.
O odaya girdim. Delik yukarda kalıyordu. Bir sandalyenin üzerine
çıktım, sesler daha yakından geliyordu şimdi. Gazeteyi bir parmak kadar deldim. Ama göreceklerim
birdaha hiç aklımdan çıkmayacaktı.
O zamana kadar böyle bir şeyle
karşılaşmamıştım. Ağzım açık halde
içerdeki manzarayı seyrediyordum. Köyün muhtarı yatağın
kenarında oturmuş, ellerini yatağın üzerine koymuştu.
Yengem yerde, dizlerinin üzerinde dört ayaküstüne, köpek gibi
domalmıştı. Yengemin sırtı bana dönüktü,
muhtarınsa yüzünü görebiliyordum. Muhtarın pantolonu inikti,
yengeminse başı muhtarın kasıklarının
üzerindeydi. İkisi de henüz soyunmamıştı. Muhtarın
üzerinde gömleği ve ceketi vardı. Yengemse beli kemerli uzun bir
elbise giymişti, başını da parlak pullarla süslü bir
türbanla bağlamıştı.
Yengem Hacer’e benzeyen bir kadındı. Ama daha uzun boylu, etli
butluydu, yürüdüğü zaman tombul götünün yanakları eteklerinin,
şalvarının içinde sağa sola sallanırdı.
Yıllardır köyde çiftçilikle geçiniyorlardı dayımla. Yengem
bir erkek gibi bütün işlere koşardı. Tutucu, kapalı,
geleneklerine ve törelere bağlı bir kadındı. Ama
gördüklerim beni şok etmişti. Yengemin götünün yarığı
şimdi Hacer’inki gibi önümde belli oluyordu. Yengem başını
muhtarın kasıklarının üzerinde ileri geri oynatıyordu.
Muhtarın yarağını ağzına
aldığını anlamıştım. O zamana kadar sadece
porno kasetlere, dergilere bakan biriydim. Cinsel deneyimim
olmamıştı. Elif’i çıplak görmüştüm bir süre önce,
hepsi bu. O zamandan beri de Elif’i düşünerek 31 çeker olmuştum. Ama
bu gördüklerim bambaşka şeylerdi.
Muhtar gözlerini bir açıp bir kapatıyor, başını tavana
dikiyor ve sürekli, “Oğhh!” diyerek inliyordu. Yengemse, “Oğmm,
oğmm, ığmm!” diyerek, muhtarın yarağını
ağzına almaya devam ediyordu. Yengemin bu konuda deneyimli
olduğu belliydi, ama bunu nerden ve nasıl öğrendiğini
bilmiyordum. Yengem kendi halinde bir kadındı çünkü. Bir ara yengem
yarak yalamayı bıraktı. Başını
kaldırdı, muhtara, “İyi oluyor mu böyle?” diye sordu. Muhtar da,
“İyi, iyi! Devam et! Aferin öğreniyorsun her geçen gün!” dedi. Demek
ki bu ilk sikişleri değildi. O ara yengem başını
kenara çekmişti biraz, muhtarın yarağını gördüm
böylece. Kazık gibiydi, havaya dikilmişti, başı oldukça
büyüktü, benimkinden daha kısa, kalın bir yaraktı.
Muhtar gençliğinde güreşle uğraşmış, orta boylu,
güçlü, kuvvetli bir adamdı. Yengemse ondan uzun boyluydu, o zamanlar da
şimdiki gibi dolgun bir kadındı. Yengem aynı şekilde
muhtarın yarağını yalamaya başladı yeniden.
Yengemin tombul götü elbisesinin içinde sağa sola sallanıyordu bu
arada. Elleriyle muhtarın dizlerinden destek alıyor, ustalıkla
işini yapmaya devam ediyordu.
İçeri girip ikisini basmak istiyordum aslında. Ama yapamadım, izlemeye devam ettim. Yarağım
kazık gibi oldu. Eşofmanımın içine elimi soktum,
yarağımı okşamaya başladım. Bir taraftan da
sandalyenin üzerinden düşmemek için duvardan destek alıyordum. Sessiz
olmam gerektiğini biliyordum. Bir süre sonra muhtardan daha çok sesler
gelmeye başladı. Sonra, “Tamam, yeter, gelecem yoksa
ağzına, bırak artık!” dedi. Yengem bunun üzerine
başını kaldırdı ve Muhtara, “Sen de bana yapsana
aynısını, çok hoşuma gidiyor!” dedi. Muhtar önce biraz
mırın kırın etti, ama yengem çok ısrarlıydı.
Muhtar yengeme, “Traşlı mısın?” diye sorunca, yengem, “Geçen
gün oldum!” dedi. O zaman muhtar, “İyi hadi, geç şöyle!” dedi.
Yengem ellerini yatağın üzerine dayadı. Muhtar bu kez yengemin arkasına
geçti ve dizlerinin üzerine çöktü. Muhtar gülerek, “Kocan hiç yapmıyor mu
böyle?” diye sorduğunda, yengem başını geriye atıp, “O
öküzün biridir. Anca üstüme çıkıp öyle siker beni. Zaten sikmesi de
bir dakikayı bulmaz!” dedi. Muhtar yengemin uzun elbisesini beline
doğru sıyırdığında, yengemin kar gibi beyaz
kalçaları, kocaman götü açığa çıktı. Dizlerinin
altına gelen ten renkli bir çorap giymişti. Aynı Hacer’inki gibi
paçalı beyaz bir külot vardı üzerinde, külot götünü
sıkmıştı. Muhtar yengemin külotunu bacaklarından
sıyırıp çıkardığında yengem
bacaklarını biraz daha açtı. Amı ve geniş bir çukur
gibi duran kıllı göt deliği meydandaydı. Muhtar, benim
şimdi Hacer’e yaptığım gibi, ağzını yengemin
amının hizasına getirdi ve amını yalamaya
başladı.
Yengemden derin bir, “Oğhh!” sesi geldi, ardından
durmaksızın inlemeye başladı. Muhtar bu işi belli ki
iyi biliyordu, yengemin amını iştahla emiyor, yalıyordu. Muhtarın
güçlü ve kıllı elleri yengemin kar gibi beyaz göt yanakları
üzerinde geziniyordu. Onları avuçluyor, sıkıyordu. Yengemse
başını sürekli geriye atıp, ağlar gibi, “Uğhh,
çok güzel, devam et, oğhh!” diyordu. Muhtar aynı tempoda yalıyordu.
O ara yengem bir elini amına attı ve amını ovalamaya
başladı. Bir taraftan muhtar da yalamya devam ediyordu yengemin amını.
Muhtar ağzını yengemin amından çekti, “Dizlerim ağrıdı,
sen çık şu yatağın üzerine!” dedi yengeme. Yengem çocuk
gibi sevinmişti. Üzerindekileri çıkarmaya başladı.
Başındaki türbanını çıkardı, siyah uzun
saçları beline döküldü, uçlarından beyazlamaya
başlamışlardı. Elbisesinin kemerini çözüp
başının üzerinden çıkarınca, sadece beyaz bir sutyenle
kaldı. Onu da çıkardı. Şimdi çırılçıplak
kalmış halde odanın ortasında duruyordu. Memeleri büyüktü
ama bir miktar sarkmışlardı. Meme uçları kahverengiyle
siyah arasıydı. Sarkık göbeği çıkıntı
yapıyordu. Vücudu bembeyazdı. Eskiden yazın denize
gittiğimizde de yengem üzerindekileri hiç çıkarmaz, denize falan
girmezdi. Amının önü kılsızdı. Am dudakları belli
oluyordu gece lambasının ışığında. Etli ve
büyüktüler.
Yengem yatağın üzerine çıktı, yün bir döşek vardı
o zaman. Yatak iki duvarın birleştiği yerdeydi. Yengem
bacaklarını açtı iyice ve eliyle amını ve memelerini
ovalamaya başladı. O ara muhtar da soyunuyordu bir taraftan. Az sonra
muhtar, oldukça kıllı sırtı ve götü bana dönük olduğu
halde çırılçıplak kalmıştı. Gençliğinde
yaptığı sporun faydasını görmüştü. Vücudu
kaslıydı. Yatağın üzerine çıkarak az önce yengeminki
gibi dizlerinin üzerine çöktü ve ağzını yengemin
amının önüne getirdi. Yengem çok heyecanlıydı. Muhtar, bir
köpeğin kemiği yalaması gibi, yengemin amını yalamaya
başladı. Yengemden derin bir, “Oğhh!” sesi geldi bu ara.
Gözlerini kapatıp başını geriye attı.
Yengem, ben doğmadan önce iki, ben doğduktan sonra da yedi kere
düşük yapmıştı. Dokuz çocuğundan hiçbiri
yaşamamıştı. Yengemin sürekli hamile kalması,
bir keresinde benim okulda kavga etmeme neden olmuştu. Orta birdeyken bir gün yengem
beni almaya gelmişti okula, bahçe duvarının önünde beni bekliyordu.
O ara bizim sınıftan hiç anlaşamadığım bir çocuk
yengemi görmüş ve “Ulan Osman, senin bu yengeni de ne zaman görsek
kadının karnı burnunda. Dayın iyi
çalışıyormuş haa!” diyerek kahkaha atmıştı.
Bunu duyan diğer çocuklar da gülmeye başlamış, ben de o
sinirle önüme gelene tekme tokat girmiştim. Etraftakiler kavgayı
ayırdıklarında, yengem de telaşla yanıma gelmiş,
“Osman, ne oldu böyle?” demişti. Bütün bunların sorumlusu olarak
yengemi görmüştüm. Sinirle, “Yok bir şey!” demiştim kendisine.
Muhtar şimdi büyük bir iştahla yalıyordu yengemin
amını. Yengemse, “Oğhh, çok güzel, ığmm, oğhh!”
diyerek, bir taraftan muhtarın saçlarını, diğer taraftan
memelerini okşuyordu. Muhtar aç bir kurt gibiydi. Yengemin
kalçalarını sıkıyor, başını devamlı
oynatarak amını iştahla yalıyordu. Yengemin
kasıklarının muhtarın yalamaları sayesinde hafif
ışıkta parladığını görüyordum. Bir ara
yengem sağ bacağını yukarı kaldırdı ve
duvara dayadı.
Muhtar halen yengemin amını iştahla emiyordu. Yengem
yıllarca sadece çocuk yapmak için sikişmişti dayımla, ama
bu gece sadece zevk için yapıyordu bunu. Yengemin inlemeleri, nefes
alışları çoğaldı. Sağ elini yukarı
kaldırıp, duvara dayadığı sağ
bacağının dizinin arkasına atmıştı.
Bacağını bu şekilde dengede tutuyordu. Diliyle
dudaklarını yalıyor, diğer boştaki eliyle
muhtarın saçlarını, memelerini okşuyordu.
O ara yengemden, şimdi Hacer’inkine benzer, uzun uzun inlemeler gelmeye
başladı. Muhtar bir anda başını kaldırdı ve yere
birkaç kere tükürdü, elinin tersiyle ağzını sildi. Yengemin
amının sıvıları muhtarın ağzına
bulaşmıştı ve muhtar bundan iğrenmişti. Yengeme
küfrediyordu. Yengem yediği küfür ve hakaretlere aldırmadan
muhtarın yarım bıraktığı işe devam etti, sol
elini amına attı ve amını ovalamaya başladı.
Muhtar bu kez yengemin memelerine yumuldu, üzerine uzandı. Yengem de
duvara dayadığı bacağını indirerek muhtarın
beline doladı. Yengemin sol eli muhtarın altında
kalmıştı, onunla amını ovalıyordu yine. Muhtar,
etten parça koparmaya çalışan yavru köpek gibi, yengemin memelerinin
uçlarını ısırıp bırakıyordu. Yengem
aldığı zevkle sanki kendinden geçmiş gibiydi. Bir süre
sonra yengemin boşaldığını anladım. Muhtarın
altında hareketsiz kalmıştı. Şimdi sadece muhtar
hareket ediyordu, memelerini dişleyip, emiyor, yalıyordu. Yengem
altta hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.
Muhtar yengemin üzerinden kalktı bu kez. Yarağını gördüm o
ara, kazık gibi olmuş, kafası morarmıştı. Yengem
cansız gibi yatmaya devam ederken, muhtar yengemin belinin altına bir
yastık koydu ve bacaklarını kaldırdı, omzuna
attı. Yengemi kendine çekti biraz. Yengem kendine gelir gibi oldu,
sağ elini duvara yasladı, sol eliyle de döşeğin
kenarından tutundu.
Muhtar bir süre belini ileri geri oynatarak yarağını yengemin
amına sokmaya çalıştı. Sonunda deliği bulmuş ve
sokmuş olmalıydı ki, yengemden derin bir, “Oğhh!” sesi
geldi yine. Muhtar ileri doğru biraz hareket etti. Şimdi
istediği pozisyonu bulmuş olmalıydı, yengemin amında
yavaş yavaş çalışmaya başladı. Yengem, “Ağhh,
ığmm, oğhh, devam et, oğhh, ığmm!” diyerek
inlemeye, söylenmeye başlamıştı. Muhtarsa homurtuyla
karışık inliyor ve gittikçe hızlanıyordu. O zamanlar
döşeğin altında, dayımın kalın ağaçlardan,
tahtalardan yaptığı karyola gibi bir şey vardı.
Yerinden kaldırmak imansızdı onu. Yengem, “Ağhh, ağhh,
ığmm, oğhh!” diyerek inlerken, ağır tahta karyola duvara
vurmaya başlamıştı. Birkaç sefer ‘Tok, tok!’ diye sesler
geldiğinde muhtar yengemin amından çıktı, yengem
bacaklarını döşeğin üzerine bıraktı.
Muhtar küçük bir yastığı iki kat yapıp, tahta karyolayla
duvarın arasına sıkıştırdı iyice. Sonra
tekrar yatağın üzerine çıktı, aynı şekilde
yengemin bacaklarını omzuna attı. Amında yeniden
çalışmaya başlamıştı yengemin. Muhtar
yastığı koyduğu için şimdi sesler gelmiyordu. Bu da
daha güçlü pompalamasına fırsat vermişti. Yengemin amına
deli gibi girip çıkıyordu muhtarın yarağı. Yengemse
sürekli, “Ağhh, ığmm, oğhh, kurbanın olurum,
oğhh, devam et, ığmm!” diyordu.
Yengemin iri memeleri deli gibi
sallanıyordu. Muhtarsa, inleme ve homurtu sesleri eşliğinde
yengemin amında çalışmaya devam etti bir süre daha.
Yarağımı okşamaya devam ediyordum ben de. Elim
yarağımın sıvıları ile kaplanmıştı
bile. Muhtar çıktı yengemin amından. Bu kez yengemin sağ
bacağını altına aldı ve sol bacağını
omzuna attı. Öne doğru eğildi biraz, yengemin amına
sürtmeye başladı yarağını önce. Hemen ardından da
yengemin derin inleme sesleri eşliğinde amına girdi yeniden.
Yengem sağ elini duvara atmış, sol eliyle yatak
başından tutunuyordu. Muhtar bu pozisyonda daha güçlü ve sert
şekilde girebiliyordu yengemin amına. Hayvan gibi sikiyordu yengemi.
Yarak darbeleriyle yengemin iri vücudu, etleri, memeleri löpür löpür
sallanıyordu. Yengem bundan büyük zevk alıyor, sürekli muhtara, “Kurbanın
olurum!” deyip duruyordu. Yengemin muhtarın omzundaki bacağı
ileri geri sallanıp duruyor, muhtarın yarak darbeleriyle öne
fırlayan yengemi muhtar güçlü kollarıyla sıkıca tutuyor ve
kendine çekiyordu.
O ara muhtar artık kendini kaybetmiş gibiydi, yengemi deli gibi
sikerken, odamda benim derin bir uykuda olduğumu sanıyordu ikisi de.
Oysa ben ikisini porno film izler gibi izliyordum. Garip duygular içindeydim.
Tesettürlü, kendi halinde bir kadın olan yengemin iyi bir yarak
yalayıcı olduğunu öğrenmiştim o gece. Aynı
şekilde, kendi halinde sessiz bir adam olan muhtarın da iyi bir
sikici olduğunu görüyordum.
Muhtar bir süre sonra, “Oağhh, oağhh!” diye inleye inleye,
başını tavana dikmiş, yengemin amına
boşalıyordu. Yengemse halen, “Oğhh, ağhh, oğhh, kurban
olurum sana!” deyip duruyordu. Muhtar yengemin amından
çıktığında yarağından akan döllerini de yengemin
amının üzerine, göbeğine sürttü. Muhtar kesik kesik nefes
alıp veriyor, “Iğmm, oğhh!” diyerek yarağını
sıvazlıyordu. Muhtar yatakta oturunca, yengem de toparlandı ve
muhtarın yanında oturdu. Saçlarını geriye attı,
başını muhtarın göğsüne koydu. Birbirlerine
sarıldılar.
Yengem, “Kurban olurum sana!” dediğinde, muhtar, “Seneler geçti, ama halen
amın genç kızınki gibi!” dedi. Belli ki çok eskiden beri yengemi
sikiyordu. Ama bundan nasıl olup da dayımın haberi olmazdı?
Muhtarın yarağı halen kazık gibi tavana dikili halde
duruyordu. Yengem, döl ve amının sıvıları ile
kaplı yarağı okşamaya, sıvazlamaya, muhtara 31
çektirmeye başladı. Muhtar sırt üstü uzandı, yengem bu
şekilde sıvazlamaya devam etti. Yengem muhtarın
yarağını, yerde duran kendi külotu ile sildi iyice, sonra da
ağzına aldı. İlk baştaki gibi muhtarın
yarağını somurmaya başladı. Yatağın üzerinde
dizlerinin üzerine çökmüştü yengem. Muhtarsa gene inlemeye
başlamıştı. Yengemin yalamaları, somurması sonuç
vermişti. Muhtar o ara yengeme, halen kulaklarımda çınlayan
sözünü söyledi: “Şöyle geç de, bir de götten yapalım!”.
Yengemin itiraz edeceğini sanmıştım, ama hiç sesini bile
çıkarmamıştı. Mutaassıp, geleneklerine ve törelere bağlı
bir kadın olan yengem, söz konusu sikişmek olduğunda, bütün
bunları geri plana atıyordu. Yengem başını yatak
başına doğru çevirerek, yatakta köpek gibi dörtayak
domaldı. Belli ki götünden daha önce pek çok kez sikişmişti
muhtarla. Yengemin göt deliğinin porno kasetlerde gördüğüm
kadınların göt deliğinden bir farkı yoktu. En az onlarınki
kadar büyüktü. Tek farkı kıllı oluşuydu. Muhtar yengemin arkasına
geçti ve yarağını sıvazlamaya başladı. Yengem
belini biraz daha aşağı eğdi.
Muhtar yavaşça yarağının kafasını yengemin göt
deliğine bastırmaya başladı. Yarağın koca
kafası kolaylıkla içine girmişti. O ara yengemden, “Ağhh, ağhh!”
diye uzun uzun inleme sesleri gelmeye başladı. Ama bunlar acı
çektiğine değil de, daha çok zevk aldığına
işaretti sanırım. Muhtar ileri doğru bastırdıkça,
yarağı yengemin göt deliğine daha çok giriyordu. Muhtar bir süre
götünde bekledi yengemin. Ardından hızlıca çalışmaya
başladı götünde. Yengemin kalçalarından sıkıca
tutunmuştu muhtar. Yengem ara ara başını geriye atıp,
“Ağhh, ağhh, ığmm, ağhh, ağhh!” deyip duruyordu, saçını
ileri geri sallıyordu. Muhtar yengemin beline bastırdı biraz
daha, yengem belini aşağı eğdi yeniden.
Muhtarın kalın yarağı yengemin götüne taşaklarına
kadar girip çıkıyordu. Bu pozisyonda bir süre devam etti muhtar.
Yengem bu ara bir elini alttan amına atmış, amını
ovalıyordu. Sürekli şarkı söyler gibi inliyordu. Bir süre sonra
muhtar çıktı yengemin götünden, bu kez yatağın üzerine
çıktı. Yengem de belini doğrulttu, dizlerinin ve ellerinin
üzerinde dört ayak domalmış haldeydi halen. Muhtar yatağın
üzerinde bir süre yarağını sıvazladı, ardından
dizlerini kırarak çömeldi.
Yarağını tutup aşağı doğru eğdi biraz.
Bu şekilde yengemim göt deliğine soktu. Yengemden yine derin bir, “Ağhh!”
sesi geldi. Muhtar yatağın üzerinde dizlerini kırarak çömeliyor,
yarağını yengemin götüne sokuyor, sonra yeniden hafifçe
doğruluyordu. Bu şekilde de yarağı taşaklarına
kadar yengemin götüne piston gibi girip çıkıyordu. Yengem alttan
elini amına atmış, amını ovalıyordu durmadan ve
devamlı inliyordu.
Bu şekilde döşeğin, muhtarın bastığı yerleri
çukurlaşmıştı. Yengemse halen uzun uzun inliyordu. Sonunda
muhtar yengemin götünden çıktı, yataktan indi ve yengemi elinden
tutarak kaldırdı. Yengem yataktan tutunarak domaldı. Muhtar
yengemin arkasında yerini aldı. Bu pozisyonda yengem ve muhtarın
sırtını görebiliyordum. Ama muhtarın yengemin götüne
girdiğini anladım. Kalçalarından sıkıca tutmuştu.
Yarağını götüne sokup çıkarıyordu. Bu şekilde bir
süre daha devam ettiler sikişmeye. Ama sonunda muhtar deli gibi yengemin
götüne boşaldı. Muhtar hayvan gibi homurtular çıkarıyordu.
Yengemse, “Kurbanın olurum!” deyip duruyordu yine. O ara sandalyenin
üzerindeyken boşaldım ben de. Döllerim eşofmanıma
akmıştı.
Sessizce odama geri döndüm. Aklım gördüklerimde kalmıştı.
Dışardan bakan biri yengemin hiç cinsel hayatının
olmadığını zannederdi. Kendi halinde bir köylü
karısıydı. Ama porno yıldızları gibi sikişen
biriydi aslında. Eşofmanımı sıyırdım, yatakta
sırt üstü yatarken 31 çekmeye başladım. Yengemi
düşünüyordum. Onları izlerken boşalmıştım, ama
bundan bir şey anlamamıştım. Ama şimdi yengemi
düşünerek zevkle 31 çekiyordum. Yengemi düşünerek boşaldım.
Döllerim, yarağımdan büyük bir tazyikle
sıçramıştı havaya.
Yengemlerin yatak odasının kapısının açıldığını
duyduğumda, yüzümü duvara dönerek uyuyor numarası yapmaya devam ettim.
Yengemin muhtara, “Kocam yarın geliyor...” dediğini duydum. Muhtar ön
kapıdan değil, koyunların ağılına çıkan arka
kapıdan çıkmıştı. Hemen ardından benim
odanın kapısı açıldı. Yengem yine bana bakıyordu,
sırtım kapıya dönük aynı şekilde uyuduğumu
sanmıştı.
Sabah dayım gelmişti. Yengemle aralarında
konuşmalarına şahit oldum. Yengem dayıma, “Herif bizim bu
gazete kağıdı delinmiş, bacadan soğuk hava geliyor,
sen nasıl iş yapıyorsun?” dediğinde, dayım da, “Rüzgardan
delinmiştir hanım, ben ne bileyim!” dedi.
Dayım sabahtan akşama kadar tarlada çalışıyor,
yengemse hayvanlara bakıyordu. Ben geçen gece gördüklerimin etkisindeydim
halen. Unutmaya çalışıyordum. Bir taraftan da dayıma
söylesem mi diye kendi kendime sorup duruyordum. Yengem bana karşı
çok iyiydi. Annemin yokluğunu aratmıyordu. Dayıma
karşı da çok iyiydi. Aralarında
tartıştıklarını bile görmüyordum. Eğer söylersem işler
karışabilirdi, o nedenle sessiz kalmaya karar verdim.
Bir hafta on gün sonrasıydı. Ben dayımla tarlaya gitmiştim.
Yengemse çamaşır yıkayacaktı o gün. Öğlen
olmamıştı henüz. Ben alışkın değildim
tarlada çalışmaya. Güneş beni fazlasıyla rahatsız
etmişti. Dayım beni eve gönderdi o zaman. Eve geldim, ön kapı
kapalıydı. Arkada hayvanların ağılından bir
geçiş vardı, orası açık olabilirdi. O tarafa doğru
geçtim. Ama ağılın kapısı da kapalıydı fakat
kilitli değildi. Yengem yoktu görünürde, koyunlar içerdeydi. Zaten 15-20
tane koyunları vardı. O sırada ağılın ön tarafından
bir takım sesler geldiğini duydum. Birileri konuşuyordu.
Yengemin çamaşır yıkadığı, ekmek
yaptığı bir yer vardı orada, içerisi biraz
karanlıktı, o tarafa doğru yürüdüm. Saman
yığınlarının arkasına saklandım.
Muhtar, yanında tanımadığım bir adamla birlikte,
yengemle konuşuyordu. Muhtar yengeme, “Kerim iyi bir çocuktur, merak etme
seni memnun edecektir!” dediğinde, yengem Kerim denen adama bakarak, “Görürüz!”
dedi. Kerim 30’lu yaşlarda, uzun boylu, yapılı bir adamdı,
yüzünde genişçe bir sakalı vardı. O ara muhtar Kerim’e bir
işaret yapınca, Kerim cüzdanını çıkardı ve
yengeme para uzattı. Yengem paraya baktı önce, sonra da alıp gömleğinin
cebine soktu.
Sonra birşeyler daha konuştular, koyunların seslerinden net bir
şey duyamıyordum bazen. Yengem, tezgah gibi kullandıkları
yüksekçe bir masaya tutunarak domaldı. Kerim arkasına geçti. Yengemin
üzerindeki şalvarını külotuyla birlikte ayaklarına
sıyırdı bir anda. Yengemin kar gibi beyaz kalçaları, koca
götü açığa çıkmıştı. Yengem başını
arkadan bağlamıştı, üstünde de uzun kollu, çiçekli bir
gömlekle kalmıştı.
Kerim o ara pantolonunun kemerini çözdü, külotunun önü şişmişti.
Muhtar köşede durmuş, yengemle Kerim’e bakıyor, bir taraftan da pantolonun
üstünden yarağını sıvazlıyordu. Kerim külotunu da
indirince, oldukça iri ve kalın yarağı çıktı ortaya.
Muhtar çok şaşırmış halde Kerim’in yarağına
baktı bir süre. Muhtar’ın
şaşkınlığını gören yengem de döndü, Kerim’in
yarağını görünce elini ağzına götürüp, “Ooh, çok
büyükmüş!” dedi gülerek. Sonra da eskisi gibi tezgahtan tutunup
domaldı.
Kerim yengemin kalçalarından tuttu, yengem bacaklarını biraz
daha ayırdı, belini eğdi. Kerim yarağını
sıvazladı bir süre. Ardından yengemin amına yavaşça
girmeye başladı. Yengemin inlemeleriyle birlikte, Kerim’in
yarağı taşaklarına kadar girmişti yengemin amına.
Ben olan biteni yan taraftan olduğu gibi görebiliyordum. Yengem Kerim’e
bir süre amında beklemesini söyledi. Kerim hiç ses etmeden bir süre
bekledi yengemin amında. Ardından hızlı ve sert
şekilde sikmeye başladı yengemi. Yengemin koca göt
yanakları yarak darbeleriyle löpür löpür sallanmaya
başlamıştı. Kerim sıkıca tutmuştu yengemi,
ama bir taraftan da yengem kendini Kerim’in yarağına
bastırıyordu.
Yengemin suratından aldığı zevki görebiliyordum. Kerim’in
kasıkları yengemin götünde şiddetli patlamalar yaratıyor,
çıkan sesler koyunların seslerine karışıyordu. O ara
Kerim daha da hızlanmaya başladı. Yarağını her
seferinde yengemin amına makine gibi sokup çıkartıyordu. Tezgahın
üstündeki kap kacak yerinde zangırdamaya başlamıştı.
Yengem, “Uğhh, ağhh, ağhh, oğhh, çok güzel, sik, oğhh,
işte böyle, ağhh!” diyerek ağılı inletiyordu.
Başını sürekli sağa sola oynatıyor, tezgahtan sıkıca
tutunuyordu. Yengemin gömleğinin içindeki koca memeleri sallanıyordu
dairesel hareketlerle. Yengem içine sutyen giymemişti anlaşılan.
O ara Kerim yengemin belinden tuttu sıkıca ve sertçe sikmeye devam
etti. Ben elim yarağımda olanları izliyordum. Yengem
dayımı muhtardan sonra başka bir adamla aldatıyordu. Ama
ben bunu ses çıkarmadan sadece seyrediyordum.
Yengemin hırıltılar eşliğinde
boşaldığını anladım, kendini Kerim’e
yaslamayı bırakmış, başını tezgaha iyice
eğmişti. Kerim ise
aynı sert temposuyla sikmeye devam etti yengemi bir süre daha. Kerim
boşalmaya yaklaşmıştı belli ki, daha da
hızlandı. Kerim, “Ağğh, ağğhh!” diye sesler
çıkartıyordu. Ama sonunda deli gibi boşaldı yengemin
amına. Bir süre daha gidip geldi amında. Çıktığı
vakit yengemin amından, Kerim’in yarağından döller
akıyordu. Yengem yüzünü Kerim’e döndü önce, sonra da Muhtar’a, “Bu herif
çok iyi sikiyor, bir daha gelsin sonra!” dedi.
O zaman Kerim muhtara, “Götten de olacak demiştin bana?” dedi. Muhtar
sessiz kalmıştı, belli ki yengemi hem kendisi sikiyor, hem de
başkalarına pazarlıyordu. Bunu duyan yengem, “Ne götü, tövbe
tövbe, git işine be adam. Çok günah olduğunu bilmiyor musun sen?”
diye bağırdı. Kerim muhtara, “Ben o parayı çuval gibi
amı sikmek için vermedim!” dediğinde, yengem sinirlendi, “Senin
ananın amı asıl çuval gibi. Sen git ananı becer!” dedi. Kerim bu söz üzerine yengeme
sağlam bir tokat attı. Yengem yerde duran çamaşır
leğenlerinin üzerine düştü.
Bütün çamaşırlar ve su yere döküldü, yengemin üstü başı su
içindeydi. Kerim yengemi kaldırıp, “Ulan koca karı, amın
ambar gibi olmuş, kendini genç kız mı sanıyorsun sen!” dedi
bağırarak. Yengem güçlü kuvvetli bir kadındı, bir
akşam şakayla karışık benimle ve dayımla
güreşmiş, ikimizi de yenmişti. Dayım uzun, zayıf bir
adamdı çünkü. Ama gücü Kerim’e yetmiyordu. Muhtar ise köşede
durmuş, olan biteni izliyordu benim gibi.
Yengem itiraz etmeye kalktı, ama Kerim’im onu dinleyecek hali yoktu. Yengemin
başına ensesinin arkasından bastırdı sıkıca.
Yengem ağzından sadece hırıltılar
çıkartabiliyordu bu haldeyken. Kerim yengemin başını tezgahın
altına gelecek şekilde eğdi ve tezgahın altına soktu. Yengemin
ellerini sıkıca tutmuştu. Muhtara kendisine bir ip vermesini
söyledi. Muhtar söyleneni yapan bir köpek gibiydi sadece. Duvara
asılı kalın bir ip vardı, onu verdi Kerim’e. Yengemin
başı tezgahın altında kalmıştı, “Bırakın
beni hayvan herifler!” diye bağırıyor, küfrediyordu. Ama kendini
kurtarmaya gücü yetmiyordu.
Kerim iple yengemin ellerini sıkıca bağladığında
artık yengemin yapacak bir şeyi kalmamıştı. Kerim
yengemi tezgahın altına biraz daha ittirdi. Bu şekilde tezgahın
ön ayakları havaya kalkmıştı. Yengem tezgahı
sırtlamıştı resmen. Yengemin kocaman beyaz götü davul gibi
meydandaydı şimdi. Yengemin sesleri gelmeye devam ediyordu. Bu ara
muhtar saatine bakıp bir şeyler söyledi. Ben de saatime baktım, 12’ye
geliyordu. Kerim yarağını sıvazlamaya başladı,
yarak yeniden kalkmış, bu kez yengemin götüne girmek için
hazırdı. Yengem kendini geriye itmeye çalışsa da bunu
yapamıyordu, Kerim yengemin beline bastırıyordu sıkıca.
Kerim yarağını tuttu, yengemin koca göt yanaklarını
ayırdı iki yana, muhtara dönüp, “Koca karı götten vermem diyor,
ama bu götü bir ordu sikmiş anlaşılan!” dedi
sırıtarak. Sonra da yarağını yengemin göt
deliğine bastırmaya başladı. Yengemden derin bir, “Ağhh!”
sesi geldi. Kerim yavaş yavaş yengemin götüne girerken, yengem yerinde
dana gibi böğürüyor, hareket ediyordu. Yengem kurtulmak için hareket
ettikçe, altına girdiği koca tezgah şiddetle sallanıyordu.
Kerim bir süre sonra nerdeyse taşaklarına kadar girmişti
yengemin götüne. Yengemin beline bastırarak, ağır ama büyük bir
güçle girip çıkmaya başladı yengemin götüne. Yengem hayvan gibi
böğürüyor, altına girdiği tezgahı adeta devirmeye
çalışıyordu. Tezgahın üzerindeki kap kacak büyük bir
gürültüyle devrildi bu arada. İçi süt dolu bir bidon da devrilenler
arasındaydı. Kerim bir süre sonra hızlanmaya başladı. Yengem,
“Yandım anam, çıkart, ne olursun çıkart, ağhh, yandım,
muhtar, çıkarttır şunu, yandım!” diye bağırmaya
başlamıştı. Ama seslerini kimse duyamazdı. İçerdeki
koyunlar sıcağın da etkisiyle daha çok ses çıkartmaya
başlamıştı çünkü.
Kerim ise kendi temposunda devam ediyordu. Yengemin feryatlarına
aldırmadan, boğa gibi sikiyordu yengemin götünü. Yengem yerinde debelendikçe Kerim bundan zevk
alıyordu sanki. Yengemin koca göt yanaklarına şiddetli tokatlar
atmaya başladı. Yengemin un gibi beyaz göt yanakları elma gibi
kızarmıştı şimdi. Yengemin bağırmaları
sonuç vermiyordu bir türlü.
Kerim o ara götünden çıktı yengemin. Yengemin götünden, içerdeki
koyunların sesini bastıran, şiddetli bir osuruk sesi çıktı.
Kerim ve muhtar buna gülmeye başladılar. Doğrusu benim de
komiğime gitmişti bu. Ama yengemin hiç komiğine gitmiyordu.
Halen üzerindeki tezgahı devirmek istercesine kıpraşıyordu.
Kerim bu kez amına girdi yengemin. Götünden daha rahat hareket ettiği
için sert sert sikiyordu yengemin amını. Tezgah adeta hoplamaya
başlamıştı şimdi. Yengemin de
bağırmaları azalmıştı. Hatta hiç sesi
çıkmıyordu.
Kerim az öncekinden daha şiddetli şekilde girip çıkıyordu
yengemin amına. Göt yanakları deli gibi titriyordu yengemin. O ara
Kerim böğürmeye başladı resmen. Yengemin götüne daha
şiddetli girip çıkıyordu yarağı. Sonunda Kerim inleye
inleye yeniden boşaldı. Bir süre daha girip çıktıktan sonra
doğruldu. Kerim kendini kaybetmiş gibiydi, kesik kesik nefes
alıp veriyordu, yüzü ter su içindeydi. Muhtara, “Koca karının
amı çuval gibi olmuş, bu mu senin genç kız amı gibi
dediğin? Ama yine de götü iyi!” dedi sırıtarak.
Muhtar yengemin ellerini çözdü ve tezgahın altından
çıkardı. Yengemin suratı mosmor olmuştu, gözleri ise
kıpkırmızıydı. Kerim ve muhtara, “Allah
ikinizin de belasını versin. Siktirin gidin evimden!” dedi. Muhtar
birşeyler söylemeye çalıştı, ama yengem yine
bağırıp küfretti ona. İkisi birden ağılın
kapısından çıkıp giderken, ben de samanların
arkasına iyice gizlendim. Yengemin
bembeyaz göt yanakları kızarmış, yüzü mosmordu halen.
Şalvarını ve külotunu çekti yeniden. Bir süre çamaşır
yıkamak için oturduğu küçük taburede oturdu. Ama götündeki
sızı belli oluyordu. “Ağğhh, anacığım,
anacığım!” deyip duruyordu.
Yengem eve geçti daha sonra. Orada durup 31 çekecektim nerdeyse. Kendimi
topladım ama. Ağılın dışına
çıktım. Temiz hava beni kendime getirdi yeniden. Ön kapıya
gittim ve kapıyı çaldım birkaç defa. Yengem kendini
toparlamıştı anlaşılan, ama gözlerinin altı halen
kızarıktı. Üzerindekileri değişmişti. Yeni bir
şalvar ve gömlek giymiş, başını büyük bir türbanla
bağlamıştı.
O günden sonra yengemden nefret eder hale geldim. Ama bir taraftan da
düşünüyordum, acaba bu işte dayımın hiç mi kusuru yok diye.
Dayım belli ki adam gibi beceremiyordu yengemi ve onun yerine becerenler
çıkıyordu öyle. O zaman anlamıştım bir
kadını doğru düzgün sikmenin ve tatmin etmenin değerini.
Yengemin ozamanki durumuyla, Hacer’in şimdiki durumu birbirine çok benziyordu.
Kocası yıllarca üstüne çıkarak, sadece kendi zevki için
sikmişti Hacer’i. Ama şimdi ben Hacer’e tatmadığı
cinsel bir deneyim yaşatıyordum. Yengemin sikişmeleri
aklımdan çıkmıştı şimdi, kendimi yeniden Aysel’in
evinde, Hacer’in amını yalarken buldum...
[Osman]
|