Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 45. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Kadın siyah bir
çarşafın içindeydi ve yüzünde de siyah tül bir peçe vardı.
Ellerinde de siyah birer eldiven. Hiçbir şekilde ne yüzü ne de başka
bir yeri görünüyordu. Benim geldiğimi görünce biraz tedirgin oldu, kendini
toparladı. Dizlerini altına alarak oturmuş, ellerini dizlerinin
üzerine koymuştu. O haldeyken bile uzun ve yapılı bir kadın
olduğu belliydi. Aysel de gelip koltuğuna oturdu, ben de yere
oturmuştum.
Konuya Aysel girdi, “Ben seni
Huriye hanıma anlattım, onun için seninle ilgili konuşmaya gerek
yok. Huriye hanım bana sürekli gelip giden, iyi, temiz, namuslu bir
kadındır. Ne yazık ki kocasından ayrıldı.
Şimdi üç çocuğuyla yaşıyor!” dedi. O sırada Huriye
hanımın peçesinin içinden bana baktığını
anladım. Ama kadının bu hali neydi böyle? Bunda nasıl bir
iş vardı acaba? Kadın sessizce yerinde oturuyordu.
Aysel devam ederek, “Huriye hanım bundan altı yedi ay evvel bana
geldi. Kimseye anlatamadığı bir derdinin olduğunu söyledi.
Zaten insanlar bana bunun için gelir ya, neyse... Bu Huriye hanım
dediğim gibi kocasından boşanmış!” dedi, sonra da, “Ne
kadar oldu Huriye hanım sen boşanalı?” diye sordu kadına. Huriye hanım kısık ve
ince bir sesle, “Dört sene bitti hocam, beşinci seneye girdi!” dedi.
Aysel, “İşte bu Huriye hanım bir gece bir rüya görmüş, bana
geldi rüyasını yorumlamamı istedi. Huriye hanım, af buyur,
rüyasında yüzünü görmediği bir erkekle cinsel münasebette
bulunduğunu görmüş. Bana geldi bunun anlamını sordu. Ben de
ona Huriye hanım sen dikkatli ol, bir sıkıntı çekebilirsin
dedim. Aman kendine, çocuklarına mukayyet ol ki bu
sıkıntıyı aşabilesin deyip gönderdim kendisini. Aradan
bir ay geçmedi ki gene geldi, aynı rüyayı gene görmüş. Aynı
şeyleri söyleyip gönderdim ben de. Öyle böyle Huriye hanım ha bire
aynı rüyayı görüp durmuş birkaç sefer daha. Her seferinde
bana geldi. En sonunda ben de baktım olacak gibi değil, benim de
üstüm olan bir hoca hanıma danıştım. Hoca hanım ne derse
beğenirsin? Bu kadının derdi sıkıntı falan
değil, bu kadının içine kötü ruhlar girmiş dedi. Ben o
kadının söylediklerine inanırım. Bunun çözümü için Huriye
hanımın genç bir erkekle cinsel münasebette bulunması gerekir
dedi danıştığım hoca hanım. Bunu Huriye hanıma da
söyledim ben!” dedi. Huriye hanım o ara kendi kendine bir şeyler
mırıldanmaya başladı.
Bunlar benimle dalga mı geçiyordu, yoksa ciddiler miydi, bilmiyordum. Bu
sırada Huriye hanım başını önüne eğmişti.
Aysel, “Şimdi Osman bey, senden ricamız şu: Bu Huriye
hanımın derdine çare olmanı istiyoruz. Yoksa kadın
aynı rüyaları görmeye devam edecek, sıkıntıları
sürecek. Bana konuşan hanım aslında bu işin kesin çaresinin
Huriye hanımı baş göz etmek olduğunu söyledi. Ama bunun
için durum müsait değil. Huriye hanımın evlenmesine engeli var.
Zaten kocası da bunun için bırakmış kadını.
Zamanında bir hastalık geçirmiş, doktorun verdiği ilaçlar
da yan etki yapmış kadıncağıza. Kocası da
boşamış bunu. Zavallının durumu kötü,
kocasının nafaka verecek durumu zaten yok, kendisi de
çalışamıyor. Rahatsızlığına da çare
bulamıyor bu yüzden. İşte büyük kızıyla ortancası
bir konfeksiyonda çalışıyorlarmış, onların
getirdiğiyle kıt kanaat geçiniyor zavallılar. Oğlu,
kızlarından da büyük, ama yaramazın biri,
çalışmıyor. Osman bey, bu iş diğer işler gibi
değil. Bu başka iş!” dedi. Aysel bana devamlı ‘Osman Bey!’
diye hitap ediyordu.
Huriye hanım başı öne eğik halde duruyordu. Aysel de bana kabul
edip etmeyeceğimi sordu. Bedavadan bir kadını sikecektim, ama
kadının nasıl bir rahatsızlığı vardı
bilmiyorum. Aklımda bin türlü soru vardı. Bir süre düşündüm.
Huriye hanım sürekli önüne bakıyordu, ellerini dizlerinin üzerinde
kavuşturmuştu. Aysel de bakışlarıyla beni etkilemeye
çalışıyordu. En sonunda, “Tamam!” dedim. Aysel, “Çok iyi! Hayırlı
bir iş bu senin yaptığın. Bir fakirin derdine çare
olacaksın!” dedi, gülümsüyordu bunları söylerken.
Aysel sonra, “Osman bey, sen istersen önce banyoya geçip bir yıkan!” dedi,
“İçerde temiz havlu, çamaşır falan var!” diye de ekledi. Aysel
her şeyi önceden ayarlamıştı belli ki. Ben ses etmeden
odadan çıkarken, Aysel Huriye’ye, “Hadi Huriye hanım,
sıkıntıların bitecek, bu Osman bey iyi gelecek sana!” dedi
gülerek. Huriye hanımsa başını kaldırmadan, “Hocam
Allah razı olsun sizden!” dedi. Ağlasam mı gülsem mi
bilemiyordum o anda.
Banyoya geçtim. Soyundum, Hacer’i sikmiştim, yıkanmaya ihtiyacım
vardı ayrıca. Sıcak suyun altında kaldım bir süre.
İyice yıkandım, temizlendim. Kurulandıktan sonra Aysel’in
banyoya koyduğu atlet ve külotu giyindim. Belli ki
kocasınındı bunlar. Biraz küçük gelmişlerdi bana, ama
yapacak bir şey yoktu.
Tekrar salona döndüğümde, iki kadın aralarında
yaptığı konuşmayı bıraktı. Aysel, “Osman bey
sen benimle bir gelsene!” diyerek beni dışarı çıkardı
ve mutfağa soktu. Kuvvet macunundan gene bir tabağa tepeleme
doldurarak yememi istedi. “İşine yarayacak!” dedi gülerek. O içeri
geçerken ben de macunu kaşıklamaya başladım.
Acıkmıştım, o nedenle macunu yemek niyetine yedim.
İçeri döndüm tekrar. Aysel, “Osman bey, yüzükleri aldın mı?”
diye sorunca hatırladım yüzükleri. Ceketimin cebinden
çıkarıp kendisine uzattım. Aysel, “Huriye hanım gel
şöyle, Osman bey sen de gel!” diyerek bizi önünde yere oturttu.
“Şimdi bu yüzükleri takarak sizleri karı koca yapıyorum. Bu
yüzüklerle birlikte aranızda bir evlilik oluştu. Bu evlilik sayesinde
aranızda cinsi münasebet kurmanıza da engel kalmadı!” dedikten
sonra yüzüklerimizi taktı.
İki yüzükte aynı boydu,
ben Aysel’e alacağımı zannettiğimden ona olabilecek bir boy
seçmiştim. Yüzük benim parmağıma küçük geldi, Aysel de serçe
parmağıma takmak zorunda kaldı. Huriye’nin ise sol elinin
parmağına taktı, ama eldivenini çıkarmadan üzerine
taktı. Sonra Aysel kendi kendine bir şeyler
mırıldandı, kendi kendine okuyup üfledi. En sonunda da, “Tamamdır
bu iş, aranızda hiçbir engel yok!” dedi.
Aysel bu şekilde insanları kandırıyor ve kendine maddi manevi menfaat sağlıyordu. Beni de böyle
işlerine alet ediyordu. Ama ona karşı gelemeyeceğimi de
biliyordu. Aysel, “Siz içeriye, benim odama geçin!” dedi önce. Sonra ise,
“Osman bey, sana söylemeyi unuttuk, şimdi sen Huriye hanımla
münasebet yaparken onun yüzünü görmeyeceksin, o halde yatağa girecek
Huriye hanım!” dediğinde bir yaşıma daha girdim.
Sikeceğim kadının yüzünü görmeyecektim. “Bu nasıl iş,
böyle şey mi olur?” dediğimde, yanımdaki Huriye hanım, “Hocam
başka türlü olmaz, yoksa bu iş olmaz!” demeye başladı
telaşla.
“Siz benden bir şey mi saklıyorsunuz?” dedim sinirle. Aysel bir
şeyler söylemeye çalışsa da, benim sesim daha çok
çıkıyordu. O sırada Huriye hanım, “Osman bey, ne olur
yalvarırım size, böyle olsun. Size yalvarırım!”
demeye başladı ağlamaklı halde. Bu kadında bir iş
vardı. Belki de yüzünde göstermek istemediği bir deri
hastalığı vardı. İki arada bir derede
kalmıştım. Sonunda, “Tamam!” diyerek pes ettim.
Birlikte ayağa kalktık. Huriye’nin boyu rahat 1.70 vardı ve
yapılı bir kadındı. Üzerindeki çarşaf yere kadar
geliyordu. Önden ben, arkadan Huriye, ilişkiye gireceğimiz yatak
odasına girdik. Ben kapıyı kapattığımda Huriye’nin
heyecanlandığını anladım. Ona, “Merak etmeyin sizi
kırmam, nasıl istiyorsanız öyle olacak!” dedim. Ses etmedi hiç.
O zaman ben de nasıl yapacağımızı düşündüm. En
iyi ihtimal Huriye’yi yatağın üzerinde köpek gibi domaltıp
sikmekti. Onu bileğinden tuttum, çok heyecanlandı bir anda.
Sikeceğim kadının yüzünü göremiyordum, üstelik aramızda
uydurma bir nikah vardı.
Huriye’ye, “Sen şöyle yatağın üzerine çık, dizlerinin
üzerine çök!” dedim. Artık ‘Sen’ diyebilirdim, çünkü uyduruktan bir nikahla da olsa benim
karım olmuştu Huriye. Dediğimi yaptı, çok dikkatli
davranıyordu. Yatağın üzerinde dizlerinin üzerine çökmüş
duruyordu, aynı Aysel’in karşısında durduğu gibi.
Bense soyunmaya başladım. Huriye sadece önüne bakıyordu.
Rüyasında bir erkek tarafından sikilen bir kadındı Huriye.
Ve bunun çaresi de gerçekten sikilmekti. Aysel’in verdiği macun beni
yeniden enerjiyle doldurmuştu. Huriye içine kötü ruhun girdiğine
inanıyor, bundan kurtulmak için de kendini bir erkeğe teslim
ediyordu. Buna nasıl inandığına hayret ediyordum. Sonunda
çırılçıplak kalmıştım. Kim olduğunu bilmeden
bir kadını sikecektim şimdi. Acaba bu siyah çarşafın
altında nasıl bir vücut vardı? Çok merak ediyordum doğrusu.
Bu düşünce yarağımı daha da kaldırıyordu.
Huriye’ye, “Az daha ileri git!” dediğimde dizlerinin üzerinde bir iki
adım attı ileri. “Ellerini yatağa daya!” dedim bu kez.
Dediğim gibi yaptı, ellerinin ve dizlerinin üzerinde dört ayaküstüne
domalmıştı şimdi. Önündeki duvara bakıyordu sadece.
Yatağın üzerine çıktım, nasıl
yapacağımı bilemiyordum. Çarşafını
aşağı mı sıyıracaktım, yoksa beline mi
toplayacaktım bilmiyorum. O ara Huriye başını arkaya
çevirip, “Osman bey, benden iğrenmeyin ne olur!” diyerek
çarşafının lastiğinden tutarak aşağı
sıyırmamı istedi.
Kalbim heyecandan küt küt
atıyordu. İçinden ne çıkacağını bilmiyordum.
Nefesimi tuttum, elimi çarşafın lastiklerine attım.
Belinden yavaşça sıyırmaya başladım. Altında yine
beli lastikli bir etek vardı. Onunla birlikte indirdim
çarşafını dizlerine kadar. Kalçalarına kadar gelen
kalın lastikli siyah bir çorap ve pamuklu beyaz, uzun paçalı bir
külot giymişti. Külotun paçalarını çorabın içine
sokmuştu. Kalbim yerinden fırlayacaktı sanki. Yarağım
kazık gibiydi. Külotu lastiklerinden yavaşça indirmeye
başladım. Az sonra hayatımda görmediğim bir manzara
vardı karşımda.
Huriye’nin göt yanakları, kalçaları siyah ve uzun kıllarla
kaplıydı. Benim bacaklarım, götüm kadar kıllıydı
Huriye’nin götü. Huriye sessizce başını önüne eğmiş
duruyordu. Böyle bir şeyi ilk defa görüyordum. Vücudu kar gibi
beyazdı oysa. Ama o karların üzerinde uzun ve sık siyah
ağaçlar büyümüştü. Aysel’in ilacın yan etkisi dediği
şey buydu galiba. İlaç Huriye’de kıllanma
yapmıştı. Götü böyleyse yüzü nasıldı acaba?
Huriye bu ara, “Osman bey, ne olur iğrenmeyin benden. Ben böyle
değildim, ilaçlar yaptı. Kocam bunun için bıraktı beni.
İnsan içine çıkamaz oldum. Aysel hocanın
danıştığı kadın, bu kadının
hastalığının sebebi de içine giren kötü ruhlardır
demiş. Size yalvarırım. Osman bey, bu işin çaresi bu,
başka yolu yok. Beni bu dertten kurtarın, duacınız olurum!”
dedi. Bana şaka gibi gelen şeyleri Huriye ciddiyetle söylüyordu.
Sonra da, “Aysel hoca aceleyle çağırdı bugün beni, onun için
etek traşı olamadım, kusura bakmayın!” dedi ürkekçe, “Bu
kıllar beni mahvetti, etek traşı da olsam çabucak uzuyorlar
yeniden...” dedi.
Oldukça kıllı bir kadın vardı karşımda. Ne
yapacağımı bilmiyordum. Göt deliğinin ağzından
kıllar fışkırıyordu resmen. Amının
deliği ise kıllardan görünmüyordu. Kadın hem
aşırı kıllıydı, hem de traş
olmamıştı. Amının, götünün üzerindeki kıllar
ağarmaya başlamıştı ayrıca. Belli ki biraz
yaşı da vardı. Yüzünü göremediğimden hakkında birşey
de diyemiyordum. Bu halde bu kadının amını
yalayamazdım. Gerçi temizlik konusunda bir sıkıntısı
yok gibiydi. Amından ve götünden sabun kokusu geliyordu.
“Bacaklarını biraz ayır!” dedim. Dizlerini iki yana açtı,
yarağımı sıvazladım biraz. Sıvılar gelmeye
başlamıştı yarağımdan. Bacaklarının
arasına girdim. Kıl yumağına doğru bastırmaya
başladım yarağımı. Sert ve sık kıllar
yarağımın kafasına değince biraz tedirgin oldum.
Yarağımı aşağı yukarı oynatmaya
başladım, bir taraftan bastırmaya da devam ediyordum.
Amını bulmaya uğraşıyordum resmen.
Sonunda yarağım aradığı deliği bulmuştu.
Yarağımı içine bastırmaya başlamamla birlikte,
Huriye’den sesler gelmeye başladı. “Ağhh, ağhh, ağhh!”
diye derinden gelen şiddetli seslerdi. Yarağım amına
taşaklarıma kadar girmişti. Huriye’nin ise sesleri daha da
çoğalmıştı. Devamlı, “Ağhh, ığmm,
uğhh!” diyerek adeta bağırıyordu. Bu sesleri Aysel’in
duymaması mümkün değildi. Amının içi fırın gibi
yanıyordu. Kıl yumağı, içindeki
sıcaklığı daha da artırıyordu belki de. Amı
çok genişti ayrıca. Kalçalarından sıkıca tuttum, elime
kıllar geliyordu. Kendime uygun bir pozisyon yarattım. Ardından
amını şiddetle sikmeye başladım.
Huriye yeniden, “Ağhh, ağhh, ığhh, uğhh, oğhh, ağhh!”
diyerek bağırmaya başlamıştı. Geniş
amının içine yarağım kolayca girip çıkabiliyordu. Deli
gibi sikiyordum Huriye’nin kıllı amını.
Altımızdaki yatak da şiddetle sallanıyordu durmadan.
Amına daha çok ve sert pompalamaya başladım. Yarağım
geniş ve kıllı amına girip çıkarken amına hava da
giriyordu. Bu da her seferinde amından osuruğa benzer sesler
gelmesine neden oluyordu. Huriye aynı şekilde deli gibi inleyip
bağırırken, ben de yüklenmeye devam ettim.
Kasıklarımın çarpmasıyla birlikte tombul ve kıllı
göt yanakları löpür löpür sallanıyordu. Teni bembeyazdı
Huriye’nin. Sanki hiç güneşe çıkmamış gibiydi. Adeta
çığlık atmaya başlamıştı şimdi.
Başını iyice öne eğmiş, dirseklerini yatağa
dayamış, başını ellerinin arasına almıştı.
“Ağhh, ağhh, oğhh, ığhh, ağhh!” diye, Huriye’den
sadece bu şiddetli sesler geliyordu. Çarşafının üst
kısmını sırtına doğru açtığımda da
gördüğüm manzara aynıydı. Kalın beli ve sırtında
da siyah kılları vardı. Bu kadın nasıl olup da bu hale
gelebilmişti böyle? Kocasının onu terk etmesine
şaşmamak gerekirdi aslında.
“Dirseklerini kaldır, doğrul biraz!” dememle Huriye dediğimi
yaptı. Bu kez belinden
tuttum sıkıca ve daha sert pompalamaya başladım. Amından
her seferinde ‘Zort, zurt!’ diye sesler geliyordu. Başparmağımla
kıllı göt deliğine bastırdım, parmağım ilk
boğumuna kadar içine girmişti. Huriye aynı nakaratı
tekrarlıyordu devamlı. Uzun yıllardır sikilmemişti.
Şimdi bu haliyle sikilirken aldığı zevkle yeri göğü
inletiyordu.
Huriye amını yarağıma bastırmaya başladı bu
ara. Kadının sikişmeyi ne kadar özlediği belli oluyordu. “Ağhh,
ağhh, oğhh, ığhh!” diyerek beni de coşturuyordu
aslında. Ellerimi omuzlarına attım, bu şekilde sikmeye
başladım. Huriye başını sağa sola oynatmaya
başlamıştı bu arada. Yüzü siyah bir peçenin
ardındaydı o nedenle göremiyordum. Sadece ince sesini duyabiliyordum.
Bu zamana kadar siktiğim kadınlar arasında en çok ses
çıkartanı Huriye’ydi. Şimdiden geçmişti hepsini.
Macunun verdiği enerjiyle yarağım kazık gibiydi. Amına
kalın bir sopa gibi girip çıkıyordu Huriye’nin. ‘Zort, zurt!’
sesleri de çoğalıyordu şiddetle pompaladıkça.
Omuzlarından tutarak kendime çektim, elleri yataktan kesilmişti
Huriye’nin. Sağ elimi o anda memesine attım. Yumuşak, dolgun ve
büyük memesini avuçladı bir anda elim. İçine sutyen giymemişti.
Memesini hissediyordum. Sağ memesini sıkmaya, yoğurmaya
başlamamla birlikte Huriye’nin inlemeleri de çoğaldı. Kendini
kaybetmişti sanki Huriye. Memesini avuçlamış elime attı
elini. Bu kadın cayır cayır yanıyordu. Ateşini
söndürmek bana düşmüştü.
Amının zevk suları, yarağımın
sıvıları Huriye’nin amından adeta fışkıran
kılları sırılsıklam yapmıştı. Terlemiştik
ikimiz de. Dakikalardır sikiyordum Huriye’yi. O ara amından
çıktım. Huriye’yi daha sert sikmek istiyordum. Yataktan
aşağı indim. Huriye’yi ayaklarından tutup kendime çektim. Yine
ellerini yatağa dayayarak dört ayak domalmıştı. Göt
yanaklarından tuttum sıkıca ve amına bastırmaya
başladım. Amı zevk sularından iyice ıslanmış
uzun kılların arasında şimdi belli oluyordu. Yarağım
içine girdikçe Huriye yeniden inlemeye başladı. Yarağım
amının içine tamamen girdiğinde sert sert sokup çıkartmaya
başladım. Şiddetli ‘Zort, zurt!’ sesleri gelmeye
başladı yine.
Bu pozisyonda daha rahattım, amına hızlıca girip
çıkabiliyordum. Hayvan gibi sikiyordum Huriye’yi, onun da istediği
buydu aslında. Başparmağımı yeniden götüne
bastırmaya başladım. İlk boğumuna kadar girmişti
yine. Huriye kendini kaybetmişti, Hacer’in
yapamadığını yapıyordu. Kendini rahat
bırakıyor, zevk almaya bakıyordu. Yatak sallanmaya, yaylanmaya
devam ederken odanın içini zevkten aldığımız inleme
sesleri çınlatıyordu. Bu şekilde de epey bir siktim Huriye’yi.
Derken Huriye daha çok inlemeye başladı, sesi daha çok
çıkıyordu. Boşalıyordu. Sonunda kesik kesik tiz sesler
çıkararak boşaldığında benim gelmeme daha vardı.
Amından çıktım tekrar. Huriye’ye, “Sırt üstü yat!” diye
adeta emir verdim. Huriye halen boşalmanın zevkini tadıyordu.
Ama dediğimi yine de yaptı. Yatakta sırt üstü uzandı. Külotu
ve çarşafı dizlerine geliyordu. O ara külotunu ve
çarşafının alt kısmını ayağındaki
çoraplarla beraber sıyırdım aşağı ve
ayağından çıkardım. Amının önü orman gibiydi.
Hacer’in ilk siktiğim zaman amı bunun yanında hiçbir şeydi.
Bacaklarında, baldırlarında da alınmamış,
uzamış siyah kıllar vardı. Kadının her
tarafı belki de böyleydi. Ama iğrenmiyordum Huriye’den.
Kıllı da olsa karşımda sikilmekten zevk alan bir kadın
vardı sonuçta.
Huriye’nin ayak bileklerinden tuttum ve kendime çektim, amı
yatağın kenarındaydı, bacaklarını
ayırdım. Dizlerimi kırdım, yarağımı öne
doğru eğdim biraz ve amına sokmaya başladım. Huriye
elleriyle yüzünü tutuyordu, peçesinin açılıp yüzünün görünmesini
istemiyordu. Bense bacaklarını omzuma atmış amına
girip çıkmaya başlamıştım şimdi. Ellerim
kalçalarındaydı. Yine ‘Zort, zurt!’ sesleri geliyordu. Huriye, “Ağhh,
ağhh, oğhh, ığhh, oğhh!” diye durmadan inlerken, ben
amına taşaklarıma kadar sokup çıkarıyordum
yarağımı. Huriye bir elini yüzünde tutarken, diğerini
amına attı bu kez. Siyah eldivenli eliyle kıllı
amını ovalarken, eldivenin üstündeki sarı alyansı
parlıyordu.
Sutyensiz koca memeleri çarşafının altında sallanıp
duruyorlardı. O ara ben gelmeye yaklaşmıştım ki,
Huriye’den yine kesik ve tiz sesler gelmeye başladı. Huriye ben bir
kere bile boşalmamışken ikinci defa boşalıyordu.
Amının içinde bir süre bekledim. Sonra tekrar amından
çıktım ve bu kez Huriye’yi de yataktan kaldırdım. Yatağa
ellerini dayayarak domalttım, arkadan amına bastırmaya
başladım yarağımı. Artık daha kolay buluyordum
amını. İçine girmemle birlikte sert sert sikmeye
başladım. Huriye iki kere boşalmasına rağmen yine deli
gibi inlemeye başladı.
Kasıklarım göt yanaklarını titretiyordu. Huriye, “Ağhh,
ağhh!” diye içeriyi inletirken ben de kendimi daha fazla tutamadım. Huriye
boşalacağımı anlamıştı, “İçime
akıt, içime akıt!” dedi adeta kükrer gibi. Ben de o esnada
patladım amına. Amında yine gidip gelmeye devam ederken,
döllerimi büyük bir tazyikle ve zevkle boşalttım, amını
suladım. İnlemeye devam ettim uzun zaman. Amından
çıktığımda, amından taşan döllerim uzun
kılların üzerine yapışmıştı sanki. Kıl
yumağının ortasında Huriye’nin amının
ağzı açık kalmıştı.
Huriye’yi tutup kendime çektim, ikimiz de sanki götümüzden nefes
alıyorduk. Kıllı Huriye bana büyük bir zevk vermişti.
Birbirimize sıkıca sarıldık. O ara Huriye bana, “Aslan
kocam, kurban olurum sana, dölle beni böyle hep, amımı hep böyle sula!”
deyip duruyordu. Sutyensiz koca memeleri vücuduma değiyordu. Bu kadını yeniden sikmeden göndermeyecektim bugün...
[Osman]
|