Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 46. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Yatağa oturdum, Huriye de yanıma oturdu. Huriye’nin belden
aşağısı çıplak, yukarısı ise siyah
çarşafının içindeydi. “Yüzünü görmek istiyorum!” dediğimde,
“Beni beğenmezsin diye korkuyorum, sana yüzümü göstermeyi çok isterim, ama
dediğim gibi beni bırakırsın diye korkuyorum!” dedi. Onu
kırmak istemedim, sonra da görebilirdim yüzünü nasılsa. Belli ki bu
kadınla daha çok işim olacaktı benim.
Huriye, “Aysel hocanın danıştığı kadın, bu
hastalığın ilacı döldür demiş. Benim iyice döllenmem
gerekiyormuş iyileşmem için!” dediğinde gülmemek için kendimi
zor tuttum. Huriye bunu ciddi ciddi söylüyordu. Sonra, “Sen evli misin?” diye
sordu. “Evet!” dedim. Huriye, “Karını bol bol dölle ki, benim gibi
hastalanmasın!” dedi. Çok saf bir kadındı. “Anlatsana kendini,
bak nikahlı karımsın artık, ama seni tanımıyorum!”
dediğimde, “Evet, ben artık senin karın oldum!” dedi ve anlatmaya
başladı.
“Daha 16 yaşındayken babam beni kocama verdi,
karşılığında da ondan başlık parası
aldı. Kocam o zaman 40 yaşındaydı. İlk
kızımı doğurduktan sonra bir hastalık geçirdim, bir
daha da gebe kalamadım. Bu olaydan sonra kocamla sürekli kavga etmeye
başladık. Kocam çok kıskanç bir adamdı. Ben ondan çok genç
olduğum için beni tek başıma bir yere göndermezdi. Evin içinde
bile böyle çarşafla dolaşırdım. Kendi öz oğlundan bile
kıskanıyordu beni. Ben de onun korkusundan bir yere
çıkamıyordum. Sürekli evin içinde kala kala hastalandım.
Kocam beni, kendi gittiği bir hocası vardı, ona götürdü. Hoca
iyileşmem için kendisine devamlı gelmem gerektiğini söyledi.
Kocam beni ona götürmeye başladı. Kocam dışarda beklerken
hoca benimle ilişkiye giriyordu. Hoca bana, bizim aramızda nikah yok,
bize nikah düşmez, o nedenle seninle önden birlikte olamam, ama arkandan
birlikte olabilirim dedi. Ondan sonra da benimle hep arkamdan ilişkiye
girdi. Ben ne kadar itiraz etsem de kocam götürmeye devam etti. Kocam,
hocanın benimle ilişkiye girdiğini biliyordu, ama yine de sesini
çıkartmıyordu. O zamana kadar kocam benimle arkadan ilişkiye
girmemişti hiç. Çok günah olduğuna inanıyordu. Hocadan sonra o
da beni arkamdan yapmaya başladı.
O zamanlar çok bunalıma girmiştim. Bana yardımı olsun diye
annem gelmişti, bizde kalıyordu. Ama bir gün annemle kocamı
yatakta yakaladım. Kocam annemin üzerine çıkmıştı,
annemi yapıyordu. O sinirle bayılmışım. Söyleyince
kocam beni defalarca dövdü. En sonunda dayanamadım, deli numarası
yapmaya başladım. Kocam korkup beni doktora götürdü o zaman. Doktor da
beni deneme tahtası yaptı. Bir sürü değişik ilaç
kullandırttı. İlaçlar yan etki yapmaya başladı. Doktor
başka bir şehre tayin olup gitti, ben de böyle kalakaldım. Kocam
da benden soğudu, sonunda da bırakıp gitti. Şimdi dul bir
kadınla birlikte yaşıyor!” dedi.
Konuşurken sürekli yere
bakıyordu. Sesinden ağladığını anlıyordum. “Hocaya
ne kadar zaman gittin?” diye sordum. “İki seneden fazla!” dedi. “O iki
sene boyunca hoca seni yaptı mı?” diye sorunca da, kısık
sesle, “Evet...” dedi ve devam etti, “Kocam biliyordu bunu, ama gene de ses
etmedi. Hocasına çok bağlıydı. Onun lafından
çıkmazdı hiç. Söylemeye utanıyorum, ama hoca birkaç defa da
benim evime geldi. Benimle birlikte oldu. Hocanın kendinden
yaşlı bir karısı vardı, ama onu
bırakamıyordu. Kadın çok zengindi çünkü. Ama kadın da
hocanın benimle birlikte olmasına ses etmiyordu. Karısı
bana, (Kocamı memnun etmen hoşuma gidiyor!) diyordu hep. Hoca onu
arkasından yapamadığını söylerdi bana.
Karısı izin vermiyormuş. O da kendisine gelen kadınlardan
gözüne kestirdikleriyle birlikte oluyordu!” dedi.
Üzücü bir hayatı vardı Huriye’nin. Ama konuşmalarında beni
sevindiren taraf, onu götten de sikebileceğimi öğrenmem oldu. “Peki,
neden bir doktora gitmiyorsun şimdi, böyle hoca işlerine merak saldın
gene?” diye sordum. “Doktora gitmek için param yok!” dedi. Meselenin özü de
buydu aslında. “Biraz önce sevişirken niye o kadar inledin, çok mu
zevk aldın?” diye sorduğumda da, kısık sesle, “Evet! Şeyy,
kaç zamandan beri hiç münasebete girmedim ben!” dedi.
“Kocanla aran nasıldı, münasebet konusunda yani, senden epey
büyükmüş?” dediğimde, “İlk zamanlar iyiydi, ama yıllar
geçtikten sonra güçten düştü, ilaçlar, macunlar da kullandı ama fayda
etmedi. Sonra da artık yapmayı bırakmıştık zaten.
Kocam erkekliği ölünce iyice sinirli biri oldu. Bir de
sapıklaşmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” diye
sordum. “Kocam erkekliği ölünce benimle ilişkiye giremediği için
içime bir şeyler sokmaya başladı. Salatalık, patlıcan,
kabak.. Erkek organına benzeyen her şeyi önümden arkamdan sokuyordu.
Sonra iğrenç şeyler teklif etmeye başladı. Eve birkaç sefer
değişik adamlar getirdi. Benim onlarla ilişkiye girmemi
istiyordu. O da oturup izleyecekti beni. Ama ben itiraz ettim. Beni yine dövdü,
ama ben onun dediğini yapmadım!” dedi.
Kocası manyağın biri çıkmıştı. Huriye, “Şeyy,
senden bir şey istesem yapar mısın?” diye sordu. “Ne istiyorsun?”
dedim. Elleri dizlerinin üzerinde, başı önündeydi yine. “Annemi, bir
de hocanın karısını yapmanı istiyorum!” dedi. Bugün
benim için unutamayacağım bir gün olacaktı belli ki. “Bu ne
demek şimdi?” diye sordum. “Annem hayatımı mahvetti,
kocamın altına yattı. Annemle kocamı öyle görünce iyice
çıldırdım ben, sinirlerim boşaldı. Hocanın
karısı da itiraz etseydi kocası bana musallat olmazdı.
Ondan da nefret ediyorum. Ne istersen yaparım, yalvarırım. Beni
önümden arkamdan istediğin kadar yapabilirsin!” dedi. O ara
sarıldım Huriye’ye. Hıçkırarak ağlıyordu.
Sutyensiz memelerini hissediyordum. Yarağım yeniden sertleşmeye
başlamıştı. Huriye peçesinin ardından bunu fark
etmişti. Ağlaması kesilmişti. Siyah eldivenli elini
yarağıma attı bu kez. Yarağımda halen döllerimin ve
amının sıvıları vardı. Yerdeki külotunu alıp
yarağımı usulca silmeye başladı. Dokunuşları
çok nazikti. Yarağımı sanki kırılacak bir
eşyanın temizliğini yapıyormuş gibi sildi.
Ben halen yatakta oturuyordum. Huriye önümde dizlerinin üzerine çöktü,
bacaklarımı ayırdı. Ne yapacak diye çok merak ediyordum.
Acaba peçesini açıp yüzünü mü gösterecekti? Derken bana, “Gözlerini
yumsana!” dedi. Evet, peçesini açacaktı sanırım. Dediğini
yapıp gözlerimi sıkıca yumdum. Kısa süre sonra
yarağımın kafasına dudakları, dili dokunmaya
başladı. Gözlerimi açtım o anda. Huriye peçesini
azıcık aralamış, o aralıktan yarağımı
ağzına almıştı.
Ustaca yalıyordu. “Oğmm, oğmm, uğmm!” diye inliyor,
yarağımı vakum gibi çekiyor, boğazına kadar sokup
çıkartıyordu devamlı. Elleri dizlerinin üzerindeydi.
Başını ileri geri, sağa sola oynatıyor, inliyor ve
ustalıkla somurmaya devam ediyordu. Bunu daha önce pek çok defa
yaptığı belliydi. Belki de sapık kocasına
yapmıştı böyle. Ama ne olursa olsun Huriye çok iyi
yalıyordu. Bu çarşafın ve peçenin altında sikişmesini
seven ve iyi bilen bir kadın vardı. Bu açıdan
şanslıydım, şanssızlığım ise Huriye’nin
kıllı oluşuydu. Ama ona da bir çare bulunabilirdi. Böyle bir
kadını bırakmak aptallık olurdu.
Huriye somurdukça yarağım patlayacak gibi olmuştu. Huriye ise
yarağımı bırakacak gibi değildi. Neredeyse
ağzına patlayacaktım. “Tamam, hadi, yeter artık!” dedim
birkaç kez. Sonunda bıraktı yarağımı. Ama yine de
göremedim yüzünü, hemen eliyle kapadı peçesini. Sonra ayağa
kalktı. Makyaj masasının önünde bir sandalye vardı.
İki eliyle sandalyeden tutunarak domaldı. Başını
arkaya çevirip, “İstersen şimdi de arkamdan yap!” dedi. Huriye dünden
razıydı buna.
Yataktan kalktım, çarşafını iyice beline topladım.
Kıllı göt yanaklarını ayırdım. Götünden
taşan kıllar ağarmaya başlamıştı.
Yarağımı tutup göt deliğine bastırmaya
başladım. Kafası kolayca içine girmişti
yarağımın. Huriye’den birkaç cılız, “Ağhh!”
sesinden başka ses gelmedi. Acı çekmediği belliydi.
Yarağımı yavaş yavaş bastırmaya başlamamla
birlikte yarağım içine girmeye başlamıştı.
Kısa sürede nerdeyse taşaklarıma kadar götüne girmişti
yarağım.
Huriye, “Iğmm, ağhh, ığmm!” demeye
başlamıştı. Götü epey sikilmişti belli ki. O nedenle
epey genişlemişti. Götünde hızlı hızlı
çalışmaya başladım. Huriye’den, “Ağhh, ığhh,
oğhh, ağhh!” sesleri geliyordu derinden. Kalçalarından
tutmuştum sıkıca. Götüne yarağımı sokup
çıkartıyordum devamlı. Her seferinde göt deliği bir
açılıp bir kapanıyordu.
Huriye başını sağa sola oynatıp, “Oğhh,
ağhh, ığhh, çok güzel, oğhh, devam et, kocam, oğhh!”
demeye başlamıştı şimdi. İlk defa, götten
siktiğim bir kadın bundan bu kadar çok zevk alıyordu. Huriye
götten sikilirken de amından sikildiği zamanki kadar çok
bağırıyordu. Odayı çınlatıyordu sesleri.
Bağırmaları beni daha da azdırıyordu.
Taşaklarımı bile götüne sokmak istiyordum. O ara Huriye’nin götünden
de amından olduğu gibi 'Zart zurt' sesleri gelmeye başladı.
Yarağımı sokup çıkardıkça sesler
çoğalıyordu. İnleme seslerine osuruk benzeri sesler
karışıyordu. Huriye götünü yarağıma bastırmaya
başlamıştı. Yarağım koca götünün içinde rahatça
hareket edebiliyordu. Dakikalarca siktim götünden Huriye’yi.
Bir ara Huriye yeniden kesik kesik tiz sesler çıkarmaya başladı.
Götten sikilirken de boşalabilmişti. Ben de daha fazla devam
edemeyecektim. Kendimi tutmayı bıraktım ve yarağımda
kalan son döllerimi de götüne akıttım Huriye’nin. Bir süre daha girip
çıktım götüne. Götünden çıktığım zaman
sağlam bir ses geldi, ama Hacer’inki gibi osuruk değildi, götüne
giren hava dışarı çıkmıştı o kadar.
Huriye doğruldu ve bana döndü, sıkıca sarıldı bana.
“Kocam, benim ilacım sensin, hep böyle sik beni, iyileştiğimde
yüzümü de gösteririm sana!” dedi. Koca memeleri göğsüme değiyordu
yine. Huriye’yi amından ve götünden sikmiştim, ama daha memelerini
bile görmemiştim. Çişim gelmişti, tuvalete gideceğimi
söylediğimde, Huriye, “Böyle git istersen, Aysel hoca evde yok!” dedi.
“Nereye gitti?” diye sorduğumda, “Biz şimdi gerdeğe giriyoruz
ya, o da ayıp olmasın diye çıktı!” dedi.
Aysel aramızda uyduruk bir nikah yapmış ve bizi gerdeğe
sokmuştu. Çişimi yaparken aklıma plastik yaraklar geldi. Huriye
sikişmeyi seven bir kadındı. Onu plastik yaraklarla sikmek
istiyordum. Tuvaletten çıktıktan sonra içeriye geçtim, kutuyu aradım.
Aysel mutfakta masanın altına koymuştu. Kutuyla birlikte içeri
geçtim. Huriye elimdekini görünce, “O nedir kocacığım?” diye
sordu. Bu 'Kocacığım' lafı hoşuma gitmişti.
“Görürsün şimdi!” dedim ve kutuyu yere indirdim. Hacer’in amına ve
götüne soktuğum yarak üstteydi, Aysel onu oraya koymuştu. Üstünü
temizlemiş gibiydi. Yoksa üstünde Hacer’in amının ve götünün
yoğun sıvılarının olması gerekirdi.
Yarağı kutudan çıkarınca, Huriye, “Hii, tövbe tövbe!” diye
şaşkınlığını gösterdi. “Sen demedin mi kocam
arkama salatalık soktu diye, salatalığa gerek yok, al sana
gerçek yarak!” dedim gülerek.
Huriye yarağı elimden aldı, incelemeye başladı. Siyah
tül peçesinin altından yarağa bakıyordu. Gözlerini bile
seçemiyordum o siyah tülün ardında. Gözlerinden neler hissettiğini
anlayabilirdim görseydim. Huriye siyah eldivenlerini çıkarmadan
yarağı okşamaya başladı. “Gerçek gibi!” dedi
şaşkınca. “Öyledir! Hadi ama uzatmayalım!” dedim.
Yediğim macun fazla gelmiş gibiydi. Yarağımda akacak döl
kalmadığı halde yine de yarağım kalkıyordu. Bugün
üç kere boşalmıştım çünkü.
Huriye yarağı bana verdi ve yeniden sandalyeden tutunarak
domaldı, bacaklarını iyice ayırdı. O önüne doğru
bakarken ben diğer kutuyu da açtım, aynısından bir yarak
daha vardı. Onu da aldım, şimdi her iki elimde de birer plastik
yarak vardı. Arkasına geçtim, dizlerimin üzerine çöktüm. İlk
kullandığım yarağı amına bastırmaya
başladım. Huriye, “Uğhh, ağhh, uğhh!” diye derinden
gelen seslerle inlemeye başladı. Yarak kıllı ve geniş
amının içine kolaylıkla dibine kadar girmişti. Huriye onu
gerçekten sikiyormuşum gibi inlemeye başlamıştı
yeniden.
O inlemeye devam ederken öbür yarağı göt deliğine
bastırmaya başladım. Huriye başını geriye
atıp, “Ağhh, o ne öyle? Iğmm!” derken, “Bir tane de götüne
sokuyorum karıcığım!” dedim gülerek. Huriye (Dur yapma,
olmaz, çıkart şunu!) demiyordu. Aksine itiraz etmiyor, derin derin,
mırıldanır gibi inliyordu sadece. Bu yarak da götüne dibine
kadar girmişti. Şimdi biri amında, diğeri götünde iki
plastik yarak vardı Huriye’nin.
Huriye çıldırmış gibiydi, sandalyeye dayalı haldeydi
halen. Sonra hafifçe doğruldu, ellerini göt yanaklarına attı ve
ayakta kendini kasmaya başladı. Hırıltılı sesler
çıkarıyordu, belli ki çok zevk alıyordu. Yarağımı
ağzına vermek istiyordum, ama Huriye çıldırmış
gibiydi aldığı zevkle. O ara onu kolundan tutup yatağa
uzandırdım. Bir elini amındaki diğerini de götündeki
yarağa attı, kendini tatmin ediyordu sanki. Yatakta kıvranıyordu
Huriye. O böyle devam ederken götündeki yarağı dibinden tuttum ve
çıkarttım yavaşça.
Huriye, “Sok şunu, ağhh, ığmm, sok şunu!” demeye
başladı. Yarak göt deliğinin sıvıları ile
kaplanmıştı, diğer yarak halen amındayken götünden
çıkardığımı da amına bastırmaya
başladım. Amı iki yarağı alacak kadar genişti
çünkü. İkinci yarak amının içine yavaşça girerken, Huriye
yatakta dana gibi böğürüyor, yatağın üstünde adeta tepiniyordu.
İkinci yarak yarısından fazla girmişti amına.
Huriye’yi yan çevirdim o sırada, o da bir elini amına attı. Deli
gibi inliyordu. Götüne girebileceğim uygun bir pozisyon aradım, ama
bu şekilde olmuyordu. O zaman yüz üstü uzandırdım ve arkadan
götüne girmeye başladım. Yarağım götüne kolayca giriyordu.
Huriye, “Ağhh, ığmm, ığhh, oğhh!” diyerek
inliyor, götüne giren yarağımla beraber daha da coşuyordu.
Yarağım göt deliğinin içindeyken amının içindeki iki
yarağın sertliğini hissediyordum.
Götünde gidip gelmeye başladım. Ayakuçlarımdan destek alarak
zorluyordum götünü. Ben de büyük zevk alıyordum. Huriye kıllı
bir kadındı ama çok azgındı. Bana büyük zevk veriyordu.
Götünde çok fazla gidip gelmeye fırsat bulamadan patladım, artık
akıtacak döl niyetine ne varsa akıttım götüne. Benden sonra da
Huriye aynı tiz sesleri çıkararak boşaldı. Kısa
sürmüştü bu sikişimiz. İkimiz de yorulmuştuk artık.
Götünden çıktım ve sırt üstü yanına uzandım. Huriye
amındaki plastik yarakları kendisi çıkardı. Yüzünü
göstermemek için azami gayret gösteriyordu bir taraftan da. Ben de onu
kırmamak için diretmiyordum. Huriye yarakları çıkardığında
amına baktım. Amı Dilber’in amı kadar genişlemişti,
o ara sağ elimi büzerek amına sokmaya başladım. Huriye
siyah tül peçesinin altından bana dikkatle bakıyordu.
Amı elimi yavaş yavaş içine almaya
başlamıştı. Huriye, “Iğmm, ağhh, uğhh!”
sesleri eşliğinde bacaklarını iki yana iyice
ayırmış, sırtüstü uzanmıştı. Elim bir süre
sonunda bileğime kadar amındaydı. İçinde sokup
çıkarmaya başladım elimi. Elimi içinde çevirmeye
başladığımda Huriye yeniden böğürmeye
başladı. Deli gibi çığlıklar atıyordu, nefesi
kesilecekmiş gibi oluyor, başını sağa sola çeviriyordu
sürekli.
Macun da yesem yarağımı kaldıracak gücü bulamıyordum
kendimde, ama elim yarağımın yerini almıştı
şimdi. Büyük zevk alıyordum bu halde. Elimle sikiyordum Huriye’yi. Ne
kadar zamanın geçtiğini bilmiyorum, Huriye elini amına
atmıştı o ara. Amını üstten ovalıyordu elim
içindeyken. Huriye’nin dakikalar sonra boşalırken
çıkardığı sesler geldi yeniden. Biraz daha kaldı elim
amında.
Elimi çıkardığım zaman amı bir süre açık
kaldı. Amının uzun kıllarına zevk
sıvıları bulaşmış, terden
ıslanmıştı. Elim ise yapış yapış olmuştu.
Banyoya gidip ellerimi bol suyla yıkadım. İçeri döndüğümde
Huriye yatakta oturuyordu. Beni görünce, “Hayatımda böyle zevk
almadım hiç, sen benim hastalığıma ilaç olacaksın
kocacığım!” dedi. Ayağa kalkıp bana sarıldı.
Sonra o da banyoya geçti. Ben sırtüstü uzandım. Döndüğünde
yanıma uzandı. Yine üstü çarşaflı altı
çıplaktı. Çarşafının üstünü yukarı
sıyırdım, içine bir tişörtle atlet giymişti.
Onları da yukarı sıyırınca uçlarında
uzamış siyah kıllar olan kocaman beyaz memeleri ortaya
çıktı. Memeleri sarkmıştı, göbeğinin üzerine
geliyordu nerdeyse. Onu domaltarak siktiğim zaman inek memesi gibi
sallanıyorlardı çarşafının içinde. Uçlarının
alt kısımları çay tabağı kadardı, kahverengiydi.
O tabağın ortasında da iri bir zeytin tanesine benzeyen koyu
kahverengi meme uçları vardı. Onları emmeye başladım.
Huriye inliyordu yine, elini saçıma atmıştı. Bir memesini
ancak eki elimle kavrayabiliyordum. Memeleri sarkık olmasına
rağmen pörsümemişti, dolgundu. Huriye en az 40-45 yaşında
vardı belki de. Memelerinin sarkıklığından böyle bir
tahminde bulunabiliyordum. Oysa götünde herhangi bir çizgi, sarkma, çatlak
yoktu. Belki de kıllanması cildi için bu açıdan fayda
sağlamıştır diye düşündüm.
Ben dakikalarca emerken memelerini, o da boş durmuyor, bir elini
amına atmış, amını ovalıyordu. Huriye gerçekten
çok azgındı. Yine boşalmıştı. Bugün
kaçıncı kez boşaldığını artık
unutmuştum. Battaniyeyi üzerimize çektim, birbirimize sarılarak
uyuduk bir süre. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum.
Uyandığımda Huriye yanımda yoktu. Kalktım, elbiseleri
yoktu odada. Belki de gitmiştir dedim, ama banyodan ses geliyordu.
Gitmemişti, içerde banyo yapıyordu.
O ara gözüme Huriye’nin büyük salondaki çantası takıldı. Belki
de çantasının içinde bir resmi, kimliği olabilirdi. Huriye,
Aysel’in karşısında yerde otururken çantasını
yanına koymuştu. Biz içeri geçtiğimiz zamansa orada
unutmuştu. Çantanın fermuarını açtım ve içini
karıştırmaya başladım. Aradığımı
bulmuştum sonunda.
Cüzdanını açtım, gördüklerim beni şoka soktu bir anda...
[Osman]
|