Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 53. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Yaşananların üzerinden
günler geçti. Büyü işe yaramış gibiydi. Ama başka bir
etkisi oldu, o da yarağımın kalkmamasıydı. Karım
Zehra hocayı aradı. Zehra hoca bu durumun geçici olduğunu, bir
süre sonra iyileşeceğimi söylediğinde rahatladım.
Karım da memnun olmuştu bu cevaba. Şimdi her gece
yarağımı ağzına alıyordu. Yarağımı
kaldırabilmek için her şeyi yapıyordu karım. Aysel’in
macunundan her gece kaşık kaşık yediriyordu bana.
İçimde müthiş bir enerji hissediyordum, ama yarağımda bir
kıpırdanma olmuyordu yine de.
Bir gün işyerindeyken bilmediğim bir numara aradı. Açınca,
karşımda bir kadının işveli şekilde, “Aloo, Osman
beyle mi görüşüyorum?” dedi. “Benim, buyurun?” dediğimde, “Osman bey
merhaba, ben Kadriye, jinekolog. Geçen gün karınızı
getirmiştiniz...” dedi.
Belli ki Hacer’i karım sanıyordu.
Beni aramasına şaşırmıştım, ama bozuntuya
vermedim. “Şeyy, karınızın problemi geçti mi, devam mı
ediyor?” diye sorunca, işi piçliğe vurup, “Evet, sağ olun, size
dua ediyor, artık sıkıntı çekmiyor, şimdi çok rahat!”
dedim. Kadriye bir iki saniye sustu, Hacer’i gene götten siktiğimi
düşünüyordu belki de. Sonra, “Şeyy, peki, bunun için
aramıştım. Hastalarımın durumlarını takip
ediyorum böyle...” dedikten sonra, “Hoşçakalın!” diyerek kapadı
telefonu.
Nalan’da gördüğüm şey Kadriye’de de vardı. Yaşı
artık kemale ermiş, ama içindeki yarak özlemi geçmemişti. Beni
bunun için aradığını adım gibi biliyordum. Onu sikmek
istediğimi düşündüm bir an. Ama yarağım halen
kalkmıyordu. Bu arada Aysel de beni arayıp duruyordu.
Aldığım plastik yaraklar onun evinde kalmıştı ve
onları almamı, yoksa yakacağını söylüyordu.
Manyağın biriydi, belki de yapardı böyle bir şeyi. Hem
Hacer’in tazminatının ilk taksiti yaklaşıyordu,
alacağı parayı düşünüyordu.
Özge ile işe gidip geliyordum yine. Özge kendisiyle ilgilenmediğimi
söyleyerek bana karşı somurtkan davranıyordu. Ama bir taraftan
kendini bana beğendirmek için de uğraşıp duruyordu.
Dilber’in kızı Gonca birkaç sefer geldi işyerine. Annesini
görmeye geldiğini söylüyordu. Ama bu gelişlerinde bir şeyler
vardı bana göre. Her gelişinde, 'Merhaba' demek için odama
girmişti. Bana karşı o eski soğuk ve mesafeli
tavrını terk ediyor gibiydi. Doğrusu onu sikmeyi çok istiyordum.
Kar gibi beyaz bir yüzü vardı. O geniş pardesülerin altında da aynı
beyazlıkta bir vücudun olduğunu tahmin ediyordum.
Pazar günü ailece güzel bir kahvaltı yaptık. Esra’ya doğumgünü hediyesini
verdim. Esra kutuyu açtığında karım ve Özge
şaşkınlıktan küçük dillerini yutacaktı nerdeyse. Güzel
bir altın kolye almıştım. Karım ve Özge’nin
kıskandıklarını görüyordum, ama ses etmiyorlardı. Esra
çok teşekkür ederek o heyecanla yanağıma bir öpücük kondurdu.
Islak dudakları yanağıma değince içimde bir şeylerin
kıpırdadığını hissettim. Esra hediyesini hemen
boynuna taktı.
Karım bir an önce beni evden göndermek istiyordu. Aldığım
hediyeye de kızmıştı, ama bir şey diyememişti.
Genç kocasını diğer kadınlara göstermek istemiyordu.
Doğum gününe Esra’nın okuldan arkadaşı olan kızlarla
onların anneleri, ablaları, komşu kadınlar gelecekti.
Karım, Aysel’i de davet etti, ama Aysel doğum günü kutlamanın
günah olduğunu söyleyerek gelmeyeceğini söyledi. Karım onun bu
cevabına üzüldü. Davetlilerden biri de Refiye ve kızı Ceren’di. Refiye bir süre sonra
benim karım olacağından onu evinden ben alıp getirecektim
partiye. Ayrıca Dilber ve kızlarını da alacaktım.
Hazırlanıp çıktım.
Refiye’nin evinin önüne
geldiğimde telefon edip geldiğimi söyledim. Birkaç dakika sonra
Refiye kızı ile kapıda göründü. Refiye onu ilk gördüğüm
zamanki gibi giyinmişti. Üzerinde vücudunu saran o mavi elbise vardı
yine. Başını da siyah beyaz desenli bir türbanla
bağlamış, siyah yüksek topuklu bir ayakkabı giymişti.
Bacakları güneş ışığında parlıyordu.
Belli ki ince bir çorap giymişti. Ceren ise annesinden daha güzeldi.
Ayağında siyah bir tayt vardı, ince tayt çorap gibi duruyor,
beyaz eti taytın içinde belli oluyordu. Uzun bir tunik giymişti.
Başında da mavi renkli bir şal vardı. Annesi gibi yüksek
topuklu ayakkabı giymişti o da. Ana kız ikisi de boya
fıçısına batmıştı sanki. Yüzlerine epey bir makyaj
yapmışlardı. Arabaya bindiklerinde üzerlerinden gelen o çok
sevdiğim koku aklımı başımdan aldı.
Refiye yanaklarımdan öpmek için bana doğru eğildiğinde
kolum istemeyerek de olsa memesine değdiğinde içimde bir
şeylerin kıpırdamaya başladığını
hissettim gene. Ceren arkaya oturmuştu. Aynadan baktığımda
gözlerimiz kesişiyordu devamlı. Refiye sürekli bir şeyler
anlatıyordu, ama benim aklım arka koltuktaydı. Ceren’in
gözlerinde davetkâr bakışlar vardı çünkü. Dilber’in evinin oraya
gelince aradım kendisini. Dilber gelemeyeceğini, ama
kızlarının geleceğini söyledi. Bir süre sonra Semanur ve
Gonca bindiler arabaya. Semanur, Ceren ve Gonca’nın arasında
kalmıştı.
Gonca yine uzun açık renk bir pardesü giymiş, başını
desenli bir türbanla bağlamıştı. Yüzünde makyajdan eser
yoktu. Oysa Semanur aynı Ceren gibi bir ton makyaj
yapmıştı. Üzerinde de ablası gibi açık renkli bir
pardesü vardı. Ceren benim koltuğun arkasında
kalmıştı. Şimdi aynadan onu değil Semanur’u
görüyordum. Semanur’da fark ettiğim şey aklımı bir kez daha
aldı başımdan. Semanur bacaklarını ayırarak
oturuyordu. Gerilen pardesünün düğmelerinin arasındaki o birkaç
santimlik boşluktan bacaklarının beyaz eti görünüyordu. Belli ki
içine kısa, hatta mini bir etek giymişti. Özge geçmişte kendi
aralarında böyle eğlenceler yaptıklarını
söylemişti. Dışardan baktığında böyle bir
şey aklıma bile gelmezdi, ama şimdi içinde kısa bir etek
olduğunu biliyordum.
Arabayı kullanırken yarağımın hareketlendiğini
seziyordum. Emniyet kemeri Refiye’nin memelerinin arasından geçiyor,
onları iyice belli ediyordu. Arkada da bana ilgilerini belli olan üç
kız oturuyordu. Onları eve bıraktım. Karım da
giyinmiş, hazırlanmıştı. Yüzünde güzel bir makyaj
vardı. Altta kalmamak için süslenmişti. Uzun, elastik bir elbise
giymişti. Memeleri, hafif göbeği, kalçaları ve götü ortaya
çıkmıştı.
Beni eve almadan kapıdan kovar gibi yaptı. İçerdeki
kadınlara beni göstermek istemiyordu çünkü. Şimdi ne
yapacağımı bilmiyordum, ama aklıma hemen Dilber geldi.
Hastayım diyerek gelmemişti. Haber vermeden gittim evine,
kapısını çaldım, bir taraftan da kimseye görünmemeye
çalışıyordum. Uzun uzun zile bastım, kapı bir dakika
kadar sonra açıldı. Dilber beni karşısında görünce çok
şaşırdı. Ona fırsat vermeden içeri geçtim. Dilber, “Ne
işin var burda, biri gördü mü seni?” diye konuşup dururken, ben
salona geçmiştim bile.
“Esra’nın doğum günü kutlaması daha yeni başlıyor, ama
yine de çok zamanımız yok, hadi!” diyerek onu elinden tuttuğum
gibi yatak odasına götürdüm. Dilber gelmeme hem sevinmiş hem de
tedirgin olmuştu. Sürekli söyleniyordu, ama ben dinlemiyordum. Yatak
odası arkada kalıyordu, hiç penceresi yoktu ve gündüz vakti bile
ışığı yakmak gerekliydi. Onu tuttuğum gibi
yatağın üstüne fırlattığımda, eteği
kalçalarına kadar açıldı. Bu görüntü bile
yarağımı kaldırmaya yetmişti. Çabucak soyundum
karşısında. Dilber bir bana, bir kalkık yarağıma
bakıyordu. “Hadi çabuk soyun!” dedim, kızmıştım
karşımda öyle durmasına. Dilber ayağa kalkıp soyunmaya
başladı.
Az sonra çırılçıplak karşımdaydı. Vücudundaki
kılları, tüyleri temizlemişti, karşımda parlak beyaz
vücuduyla duruyordu. Amının üzerinde kıldan eser yoktu. Yeni
etek traşı olmuştu belli ki. Yatağa yatırdım
hemen ve memelerine yumuldum. Dilber fısıltı gibi
konuşmalar eşliğinde saçlarımı okşamaya
başlamıştı bile. Memelerinin uçlarını emiyor,
ısırıyor, yalıyordum. Bir elimse amındaydı ve
amını parmaklamakla meşguldü. Kısa sürede Dilber’in
amı sulanmıştı, benimse yarağımın kafasından
zevk sıvıları gelmeye başlamıştı bile.
Doğruldum, Dilber’i yatakta köpek gibi dört ayaküstüne domalttım ve
arkasına geçtim. Oldukça geniş, açık duran amına
yarağımı yavaş yavaş sokmaya
başladığımda ikimizden de zevk iniltileri geliyordu.
Amı oldukça sulandığından içine rahatça girdim.
Taşaklarıma kadar amındaydım. Bir süre amının
içinde öylece kaldım, amının
sıcaklığını hissettim. Beyaz ve tombul göt
yanaklarını sıkıca tuttum ve hızlı
hızlı pompalamaya başladım amına. Uzun uzun
sevişmeye vaktim yoktu. Yarağım kaç zamandır
kalkmıyordu, bir amın sıcaklığını
özlemiştim.
Dilber zevkle inliyordu. Altımızda yün bir döşek vardı.
Tahtadan bir karyolanın üzerinde sikiyordum Dilber’i. Tahtalar gacır
gucur sesler çıkarırken, hızlandıkça hızlandım.
Kasıklarım göt yanaklarına çarptıkça şiddetli 'Şlop,
şlop, şlop!' sesleri küçük yatak odasını
çınlatıyordu. Dilber ellerini yatağa dayamış,
başını ara sıra sağa sola çeviriyordu. Dilber’in koca
amı yarağımı dibine kadar alıyordu. O ara amından
osuruk benzeri sesler de gelmeye başlamıştı. Ter ve zevk
sularıyla iyice ıslanmış geniş amından geliyordu
bu sesler.
Bu zevki tatmayalı uzun zaman olmuştu. Artık büyünün etkisi
geçmişti. Hem yarağım eskisi gibi kalkıyor, hem de
karımdan başka kadınlara bakıyordum. Büyü kısa bir
süreliğine işe yaramıştı yani. “Iğmm, ağhh,
oğhh, uğhh!”, Dilber’den sadece ve sürekli bu sesler
çıkıyordu. Koca memelerinin löpür löpür
sallandığını, göt yanaklarının titremelerini
görüyordum ve bu beni daha da azdırıyordu. Tarifsiz bir zevk
alıyordum. Ama uzun zaman devam edemedim. Dilber’in amına deli gibi
boşaldım. Kaç zamandır biriken döllerimi amına çeşme
gibi akıttım.
Amından çıktığım vakit döllerim yatağın
üzerine, kasıklarına akıyordu. Yatağın üstüne
sırt üstü attım kendimi. Dilber de yanıma uzandı.
İkimiz de büyük zevk almıştık. Soluk soluğa
kalmıştık üstelik. Birbirimize sarıldık. Saat ikiye
geliyordu o sırada. Gözlerimi kapadım. Uyandığımda iki
buçuk olmuştu. Dilber yanımda horlayarak yatıyordu. O uyurken
vücudunu okşamaya, öpmeye başladım. O sırada uyandı.
Bense beyaz ve pamuk gibi vücudunu öpüyor, yalıyordum devamlı. Kilo
vermişti Dilber, ama halen kilolu bir kadın sayılırdı.
Elimi amına attım, elim vıcık vıcık kendi
döllerimle kaplandı. Aldırış etmeden etli amına soktum
orta parmağımı ve parmaklamaya başladım.
Boşaldığım için şimdi daha rahattım. Dilber
saçlarımı okşuyordu yine. Memelerini avuçluyor,
sıkıyor, yoğuruyordum diğer elimle. Ağzım
vücuduna yapışmıştı sanki.
Dilber’in iniltileri geliyordu kulağıma. Amındaki
parmağımı yarak gibi kullanıyordum. Dilber’in inlemeleri,
nefes alışları çoğalmaya başladığında
boşalacağını anladım. Kısa süre sonra da
boşaldı zaten. Saçlarımı okşamayı
bıraktı. Ona, “Şimdi sıra sende!” diyerek sırt üstü
uzandım yatağa. Dilber, “Ben ne yapacağım?” dediğinde,
“Yarağımı yala!” dedim usulca. Dilber şaşkın
gözlerle bana bakarken, ben, “Hadi durma, yala!” diyordum sürekli.
Derken Dilber saçlarını geriye attı ve yarağımı
tuttu ürkekçe. Ardından başını eğdi ve dilinin ucuyla
yarağımın kafasına dokunmaya başladı. O anda bir
zevk dalgası tüm vücudumu sardı. Yarağımda halen döllerim
ve onun amının sıvıları vardı. Ama Dilber o
şaşkınlıkla bunu unutmuştu. Yarağımı
yavaş yavaş yalamaya, emmeye başladı. Bense
başını okşuyordum onun. Dilber ürkekliğini atmaya
başlamıştı. Yarağımı boğazına
sokup çıkarttıkça zevkle inlemeye başlamıştım.
Gözlerimi kapatıp yaşadığım zevkin tadını
çıkartıyordum. Dilber yarağımı sıkıca
tutmuş, bırakmıyordu. Çok güzel yalıyordu.
Yarağımı kazık gibi yapmıştı sonunda.
Ağzına patlayacaktım bu gidişle. Aslında bunu yapmak
istiyordum, ama vereceği tepkiden çekiniyordum. “Tamam, hadi, bu kadar
yeter!” dememle birlikte bıraktı yalamayı. Doğrulduğu
vakit dudaklarının etrafı önceki sikişten kalan döllerim ve
şimdiki zevk sıvılarım ile kaplanmıştı. Ona,
“Basurun geçti mi?” diye sorunca, “Geçti, şimdi iyiyim!” dedi.
“Bakayım!” diyerek doğruldum yataktan. Onu da elinden tutup
kaldırdım.
Yataktan tutunmasını söyledim. Dediğimi yaparak domaldı. Göt
yanaklarını ayırdım ellerimle. Kıllı ve
terlemiş göt deliği karşımdaydı. Gerçekten önceki
sefer bariz şekilde belli olan basur memeleri gitmişti.
Parmağımı bastırdım göt deliğine. Dilber’den, “Iğmmm!”
diye bir ses geldi. “Götten yapalım mı?” diye sordum ona.
Başını geriye atıp, “Çok günah ama!” dedi. Ona, “Korkma,
bütün günahı bana yazılır, yeter ki sen de razı ol, seni
bir kez olsun götten sikmek istiyorum!” dedim. Dilber ürkekçe, “Bu benim için
ilk olacak!” dedi.
Pek çok defa amından
sikişmesine karşın götünün bakire olması ve o bakire götünü
benim bozacak olmam çok hoşuma gidiyordu. Göt deliğinin
ağzına tükürdüm bolca, parmağımla içine ve ağzına
yedirdim. Parmağım içine kolayca girebiliyordu. Dilber elleriyle
yataktan tutunmuş dururken arkasında yerimi aldım yine,
yarağımı sıvazlamaya başladım. Dilber belini
biraz daha eğip bacaklarını ayırdı.
İstediğim pozisyona gelmişti böylece. Yarağımı
yavaş yavaş bastırmaya başladım. Dilber götünü
sağa sola oynatıp duruyordu sürekli. Ona sakin olmasını,
hareket etmemesini söyledim. Göt yanaklarından sıkıca
tutuyordum. Bastırdıkça yarağımın kafası girmeye
başlamıştı.
Bir ara Dilber’den acı haykırışlar gelmeye
başladı. Ama kısa sürede kesildi sesler. O zaman cesaretim arttı
ve daha çok yüklenmeye başladım. Yarağım içine daha çok ve
kolayca giriyordu artık. Bir süre sonunda yarağımı dibine
kadar sokmuştum götüne. Dilber, “Ağhh, ağhh, ığmm,
ığhhh!” sesleri eşliğinde götünü oynatmaya
çalışıyordu devamlı. Göt yanaklarına birkaç tokat
attım. Şimdi daha sakindi.
Yarağımı ağır ağır götüne sokup
çıkartmaya başladım. Dilber’in göt deliği lastik gibi
açılıp kapanıyordu. Amı çok genişti, ama götü
dardı. O yüzden daha çok zevk alıyordum. Gözlerimi kapayıp
yavaş yavaş götünde çalışmaya devam ettim. Dilber uzun ve
derinden inlemeler çıkartıyordu, göt deliği her seferinde daha
çok açılıyor ve genişliyordu. Götünden sikilirken de zevk
aldığını anlıyordum. Bu konuda aynı Muhsine gibiydi.
O da götünden sikilmekten çok hoşlanıyordu.
Ağır tempomu hiç
bozmadan dakikalarca gidip geldim götünde. Ama sonunda patladım ve
döllerimi akıttım götüne. Biraz daha bekledim içinde.
Yarağımı çıkardığım zaman göt deliğinin
ağzının kızardığını, bir liralık
madeni para kadar da açık kaldığını gördüm. Dilber yavaşça
doğruldu, “Ağhh, anam anam!” diyerek bir feryat kopardı, ama
sonra, “Korktuğum kadar acımadı!” dedi. Birbirimize
sarıldık. Koca memeleri vücuduma değince daha yeni
boşalmama rağmen içimde bir mutluluk hissettim.
Dilber içeriye geçerken ben de yatağa uzandım. Az sonra gelip,
“Şofbeni yaktım, sen yıkanmayacak mısın?” dedi.
Kararsızdım, ama sonra ben de banyoya geçtim. Dilber plastik bir
taburede oturmuştu, şofbenden akan sıcak suyla bir kazanı
doldurmuştu. Dilber kendisini yıkamamı istediğinde
maşrapayla üzerine su döküp vücudunu lifle sabunlamaya başladım.
Bir taraftan da Dilber anlatmaya başladı:
“Kocam şerefsizin biriydi. Sağa sola borç takardı. O
borçları da benden isterdi alacaklılar. Çok çalıştım,
ödedim borçları, ama bir yere kadar. Gücüm tükendi, bir yerden sonra
yapamaz oldum. O zaman alacaklıların altına yatmaya
başladım. Kendimi siktirerek ödüyordum borçları. Kocamsa sikinin
keyfindeydi. En sonunda bir gün siktir oldu gitti...
Küçük kızım beni orospunun biri gibi görüyor. Kayınbabasıyla
ilişkim var diye böyle söylüyor. Ama onda benim kabahatim yok.
Kayınbabası beni zorla sikti bir keresinde. Sonra da tehdit etti.
Kendimi siktirmezsem beni diğer insanlara anlatacağını
söylüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sürekli telefon edip sıkıştırıyor.
Pezevengin gül gibi karısı var, ama gözü devamlı
dışarda. Ama dediğine göre karısı yatakta odun
gibiymiş. Karısı öğrenmiş aramızdakileri, ama
bana (Korkmana gerek yok!) deyip duruyor! Hem onlar zengin, kızım
onların ailesine katılsın, onların gelini olsun istiyorum.
Biraz da bunun için bunlara katlanıyorum...” dedi.
Demek ki dünürüyle sikiştiği doğruydu. Ama bunun için kendince
haklı sebepleri vardı. Ben ses etmeden onu yıkadım,
ardından yerlerimizi değiştik. Bu kez o beni yıkamaya
başladı. Bana karımla ilgili sorular sorup duruyordu. Ama
sorularına cevap vermedim. O da sormayı bıraktı sonra.
Banyodan sonra Dilber giyindi ve bana, “Gitmen gerek, benim komşular
meraklıdır, seni görmesinler!” dedi. Aslında kalıp devam
etmek, Dilber’i bir defa daha sikmek istiyordum, ama söyledikleri doğru
olabilirdi. Ben de giyindim, hazırlandım.
Ayakkabılarımı giyerken birden kapı vuruldu. Buzlu
camın arkasında bir kadının durduğunu görüyorduk
ikimiz de. Kapıyı açmaktan başka çare yoktu.
Dilber kapıyı açınca, “Ayşe abla!” dedi heyecanla. Dilber’in
dünürüydü bu gelen kadın. Yani kocasının yatakta odun gibi
dediği kadındı bu. Kadın imalı gözlerle bir bana bir
Dilber’e bakıyordu. Onun yatakta odun gibi olmadığını
öğrenecektim, ama o anda bunu bilmiyordum...
[Osman]
|