Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 57. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Özge annesinden yediği
tokat sonrası sanki depresyona girmişti. Belki de beni başka bir
kadının sahiplenecek olmasından dolayı bu kadar üzülüyordu.
Birkaç gün boyunca işe gelmeyeceğini söyledi bana. Ben de, “Tamam!”
dedim. Ama daha ilk günlerden onun yokluğunu hissetmeye başladım
işyerinde. Bütün işleri çekip çeviriyordu çünkü. Evde de huzurlu
değildim bu nedenle. Canım sıkılıyordu işyerinde
de. O yüzden bir gün öğleden sonra çıktım. Ne yapsam deyip
duruyordum. Aklıma doktor Kadriye geldi. O beni aramıştı,
şimdi sıra bendeydi. Ama aramayıp yanına gideyim dedim.
Güzel bir çiçek yaptırdım ve muayenehanesine gittim.
Yardımcı kadın henüz gelmediğini söyledi. Ben de, “Beklerim!”
dedim. Benden sonra randevusu olan iki kadın geldi. Kadınlar elimde
koca çiçekle beni görünce biraz şaşırdılar. Derken
yarım saat kadar sonra Kadriye geldi. Beni görünce çok
şaşırdı. Diz üstü siyah bir etek, kısa kollu beyaz bir
gömlek giymişti. Geçen diplerinden beyazlamış saçları bu
kez altın sarısı rengindeydi. Parlak bir ruj sürmüştü
dudaklarına. Güneş gözlüklerini başına
atmıştı. Biçimli bacaklarında ve kollarında güneş
yanığının izleri görünüyordu. Çok güzel bronz bir teni
vardı. Yaşı geçmiş de olsa 'Barbie Bebek' gibiydi.
Yaşına rağmen dik duran memeleri gömleğinin
düğmelerini koparacaktı sanki. Kadriye belki de yengemle
yaşıt bir kadındı, ama yengemin vücuduyla onunki
arasında dünya kadar fark vardı.
Kadriye, kadın hastalarına, “Merhaba!” dedikten sonra bana birşey demeden
odasına girdi. Aklı sıra bana surat yapıyordu. Az sonra
kadınlar da odaya girdiler. Ben onlar çıkana kadar belki 15 dakika
daha bekledim. Ama beklememin karşılığını
aldım. Yardımcısı, “Kadriye Hanım sizi bekliyor!”
deyince ağır adımlarla odasına girdim. Kadriye beni görünce
masasından kalktı, ellerini uzatarak çiçekleri aldı elimden,
“Ay, ne zahmet ettiniz böyle. Çok da güzelmiş bunlar!” diyerek çiçekleri
vazoya koyması için kadına verdi. Ben ikili koltukta otururken,
Kadriye de tam karşımda tekli koltuktaydı. Bacak bacak üstüne
atınca eteği açıldı iyice, kalçası çıktı
ortaya. Ama zaten onun da istediği buydu.
Kadın bize çayımızı verdikten sonra kapattı
kapıyı. Şimdi odada baş başaydık. Kadriye Hacer
meselesine hiç girmedi. Benim başka bir nedenle geldiğimi bilmeyecek
biri değildi. Gömleğinin açık olan üst düğmelerinden
güneşten yanmış koynu ve memelerinin çatalı görünüyordu.
Biraz havadan sudan konuştuk. Kültürlü, bilgili, hoş sohbet bir
kadındı. Kendisine, “Eğer müsait olursanız bir yemek
yiyebilir miyiz?” diye sordum. Kadriye şaşırarak, “Çok
hızlısınız!” diyerek güldü biraz. Oysa ben böyle
şeylerde direkt söyleme taraftarıydım. Kadriye kararsız
kalmış gibi yaptı önce, sonra da, “Randevularıma bakıp
size dönerim!” dedi. Kendini ağırdan satıyordu güya. Ben de
üstelemedim, “Olur!” diyerek kalktım, elini sıkarak çıktım.
Arabama binerken telefonum çaldı. Baktım Kadriye arıyordu.
“Şey, Osman Bey, ben öğleye kadar hastanede, öğleden sonra da
burada oluyorum. Sizin için akşam yemeği uygun olur mu?” diye sordu.
“Ne demek, tabii ki. Yarın akşam sekiz olur mu?” dediğimde, “Olur!”
diyerek kapadı telefonu.
Tekrar işe döndüm. Aklıma Mualla’nın verdiği websitesi
geldi. Siteye girdim. Ardından kimler var diyerek arama yapmaya
başladım. Mualla kadınların siteye üye olurken doğru
bilgi vermelerinin şart olduğunu söylemişti. Site sahibi
şirket onların hesabına ödeme yapıyordu çünkü. O nedenle
doğru bilgi vermeliydiler. Bizim şehirden üye olan pek çok kadın
olduğunu gördüm. Çoğu genç kızlardı. Ama aralarda olgun
kadınlar da vardı. Tek tek profillerine bakmaya başladım.
Çoğu bir içim suydu. Sokaklarda dolaşırken yanımdan gelip
geçen kızlardı belki de bunlar. Ve burada yüzlerini göstermeden
vücutlarını açıyorlar, hem eğleniyorlar hem de bundan para
kazanmaya çalışıyorlardı. Kadınlar puanlama sistemine
göre sıralanmıştı. En yüksek puanlılar genç
kızlar ve Escort kız olduğu hemen belli olanlardı. Mualla
gibi yüzlerini göstermeyenlerin ve yaşlıların puanı ise
düşüktü. Belki de bunların çoğu Mualla’nın dediği gibi
evli barklı, bu işi evine katkı sağlamak için yapan
kadınlardı. Pek çoğunun resimleri bilgisayarın
kamerasıyla kötü kaliteyle çekilmişti. Belli ki onlar kendi
başına resmi çekip koymuştu oraya. Oysa
bazılarınınki ise iyi kaliteli resimlerdi, başkalarına
çektirdikleri anlaşılıyordu. Kocalarıyla, sevgilileriyle bu
işi yapanlar olduğunu söylemişti Mualla. Seks hayatlarına
renk katmak istemiş olabilirlerdi belki de.
Ortalama puanlı bir kadın Online idi. Muğla’da
yaşadığı yazıyordu. Kadının diğer
erkeklerle yaptığı yazışmaları okudum bir süre.
Pek çoğu küfürlü şeyler yazıyordu kadına, kadınsa
bunlara cevap vermiyor, belli ki kendine iyi bir müşteri arıyordu.
Hemen, “Merhaba!” yazdım. O da bana, “Merhaba!” yazınca
heyecanlandım. Kameranın karşısında yüzü görünmüyordu.
Profilindeki düşük kaliteli çırılçıplak resimlerinde de
yüzü görünmüyordu hiç. Kamera omzundan aşağısını
çekiyordu. Yazı yazarken kolunun, elinin hareketlerini görüyordum
yalnızca. Üzerinde kırmızı bir gömlek vardı. Siyah
saçlarının uçları görünüyordu bir de. Bilgisayarı yatak
odasındaydı. Arka taraftaki yatağı görünüyordu çünkü.
Yatağın yanında bir sandık, sandığın
üzerinde de üst üste katlanıp konmuş yataklar ve yorganlar
vardı. Belli ki tipik bir ev hanımıydı bu. 35
yaşında olduğu yazıyordu.
Bir süre havadan sudan konuştuk. Kadın bazı harfleri atlayarak
yazıyordu. Resmime göre çok yakışıklı olduğumu
tahmin ettiğini yazdı. Sonra bana, “Ne iş yapıyorsun?” diye
sorunca, “Bankacıyım, ama şu an izindeyim!” dedim. Kadın
benim paralı biri olduğumu sandı ve daha bir istekle yazmaya
başladı. Ona, “Resimlerin çok güzel, şovunu görmek isterim!”
diye yazdım. O da, “Olur, şu an müsaitim, ama bu işler hadi
demeyle olmuyor, biraz elini cebine atman gerek!” diye yazdı. Paragöz
olduğu belli oldu hemen. Benden ödeme istiyordu. Mualla bahsetmişti
bundan. Eğer istersen kadına ayrıca para ödeyebiliyordun. O
zaman kadın kendisini izleyen herkese değil de sadece sana şov
yapıyordu. Bunun için de bir kutucuk vardı ve oraya
tıklıyordunuz. Ve her tıklamada 1 Euro kredi
kartınızdan çekiliyordu. Eğer kadın, siz parayı
göndermenize rağmen soyunmuyorsa, o zaman siteye şikâyet
edebiliyordunuz kadını. Sitenin böyle bir yaptırımı
vardı.
Kutucuğa iki kere tıkladım, yani kendisine 2 Euro göndermiş
oldum. Aynı anda, “Hoşuma giderse daha çok gönderirim!” diye
yazdım. Kadın bunu görmüştü tabii. Bana, “Teşekkür ederim,
diğerlerini kapatıyorum, onların para vermeye niyeti yok!” diye
yazarak gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Kadın
paralı biri olduğumu sanıyordu. Gömleğini
çıkarınca, altında krem renkli sutyeni ile kaldı. Memeleri
büyüktü ve sutyen dar geldiğinden iyice şişmişlerdi. Vücudu
açık tenliydi. Yarağım kalkmaya başlamıştı.
Kadın bir süre bu şekilde kaldı, biraz daha
yazıştık. Ondan devam etmesini istedim, 3 Euro daha gönderdim. O
vakit kadın elini arkaya atarak sutyenin kopçasını açtı. O
zaman da koca memeleri serbest kaldığından aşağı
yukarı tatlı tatlı sallandılar. Meme başları
beyaz, meme uçları ise kahverengi ve büyüktü. Kadın memelerini
avuçladı, uçlarını sıkıyor, yoğuruyordu. Memeleri
bir miktar sarkmıştı. Memelerini kaldırarak
uçlarını ısırırken, çenesi, ağzı, burnu
görünmüştü, ama gözlerini görememiştim. Belli ki kadın bu
işi iyi biliyordu, yüzünü göstermemekte kararlıydı.
Birkaç dakika boyunca memeleriyle oynadı, onları okşadı.
Sonra da, “Devam etmemi istiyorsan biraz daha gönder!” diye yazdı. “Başka
ne yapacaksın?” diye yazdım ben de. “Amımı görmek istemez
misin?” dediğinde çok heyecanlandım. O zamana kadar kaç tane am
görmüştüm kim bilir, ama şimdi ilk kez hiç
tanımadığım bir kadın bana amını
gösterecekti. Kadınla pazarlık etmek zorunda kaldım. En sonunda
5 Euro’ya anlaştık. Kadın parayı görünce ayağa
kalktı. Altında eşofman vardı. Odanın ortasına
kadar geldi, ama gene hiç yüzü görünmüyordu. Buna çok dikkat ediyordu.
Eşofmanı sıyırdı aşağı; pamuklu, beyaz
bir külotla kaldı. Külot kasıklarını sıkıyordu.
Amının izi belli oluyordu külotunda. Kadın birkaç defa
etrafında döndü. Bacaklarında kıl, tüy yoktu hiç. Derken
lastiklerinden tutup indirdi külotunu. Kılsız amıyla
karşımdaydı. Amının dudakları koyu pembeydi.
Kadın amını ovaladı bir süre, ardından kameranın
karşısında domaldı.
Ama tüm bunları yaparken de yüzünü hiç göstermiyordu. Elleriyle göt
yanaklarını ayırınca hafif kıllı göt deliği
çıktı ortaya. Götünün halen bakire olduğunu anladım. Evli
bir kadındı belli ki. Parmağındaki evlilik yüzüğü
görünüyordu. Karnında bir ameliyat izi vardı ayrıca. Kadın 1.62
boyunda ve 58 kiloda olduğunu yazmıştı profiline.
Amını ve götünü sergilemesi de 5 dakika kadar sürdü. Kadın 10-15
dakika içinde benden 10 Euro para almıştı. Ben kendisine
teşekkür edecekken, o bana teşekkür ediyordu.
Bu işi evine katkı olsun diye yapan biriydi belli ki. 10 Euro onun
için iyi bir paraydı. Cep telefonumu yazıp gönderdim ve “Seninle
gerçekte tanışmak isterim, o zaman çok daha fazla para veririm!” diye
yazdım. Kadın böyle bir şeyin olamayacağını
söyledi. “Öpüyorum!” diyerek çıktığında,
yarağımdan akan zevk sıvıları pantolonumu
ıslatmıştı bile. Bu siteye ilk giren biri için
şanslı sayılırdım. İlk anda bir kadın
bulmuş ve onu soydurmuştum. Sonra aramaya devam ettim. Online olan
olmayan bir sürü kadın vardı.
Profil resimlerine bakarak göz gezdiriyor, hoşuma giden biri olursa
sayfasına giriyordum. Bir ara gözüm bir resme takıldı. Adana’da
yaşadığı yazılı bir kadının resmiydi
bu. Resme tıklayıp girdim sayfaya. Resimleri gördüğüm zaman da
ağzım açık kaldı. Bu benim uyduruk bir nikâhla
evlendiğim eski hayat kadını Melahat’tı çünkü. Pembe
boyaları yer yer dökülmüş duvarları olan bir odada, üzerinde
kahverengi battaniye serili bir yatağın üzerinde çekilmiş pek
çok çırılçıplak resmi vardı sayfada. İki kolundaki ve
memelerinin üzerindeki dövmeleri resimlerde net şekilde görünüyordu. Yüzü
de görünüyordu zaten. Yüzünü gizlemenin gereğini
duymamıştı. Resimleri başkasının çektiği
anlaşılıyordu. Profilinin uzun zamandır aktif olmadığı
da yazıyordu sayfasında.
Melahat tövbe etmeden önce belli ki bu sitenin müdavimlerinden biriymiş.
Yoksa bu kadar resmini neden yüklemişti? Buradan da para kazanmanın
yolunu aramıştı herhalde. Benim birkaç gün öncesinde
siktiğim amının ve götünün resimleri vardı epeyce.
Şimdi kalkıp Melahat’a bu nedir diye hesap soramazdım. O günleri
geride bırakmıştı çünkü.
Resimlere bakarken ona ev bakacağımı, ama unuttuğumu da
hatırladım. Tanıdığım bir emlakçı
arkadaşımı arayıp ufak bir gecekondu kiralamak
istediğimi söyledim. Arkadaşım da, “Artık öyle gecekondu
pek kalmadı, şimdi yerlerine yeni binalar yapılıyor.
İstersen onların birinden ufak bir daire ayarlayayım sana?”
dediğinde, “Tamam!” dedim.
O sırada bir kadından bana mesaj geldiğini gördüm. “Merhaba!”
demişti. Profiline baktım, yaşadığı şehir
kısmında Konya yazıyordu. Profilinde sadece 'Arkadaş'
aradığı, 'Sex partneri' aramadığı
yazılıydı. Zaten çırılçıplak resimleri yoktu,
düşük kaliteli birkaç resmi vardı sadece. Onlarda da yüzünü net
göremiyordunuz. Üstelik kadın 46 yaşındaydı. Bir şeyler
yazmaya başladım. Kadına soyunması
karşılığında para göndereceğimi söylediğimde
kabul etmedi. Bana, profilinde yazıldığı gibi sadece
arkadaş aradığını söyledi. Ben de o zaman, “Tamam,
istersen arkadaş olalım, bana uyar!” dedim. Biraz düşündükten
sonra kabul etti ve benimle ilgili şeyler sormaya başladı. Beni
tanımak istediğini söylüyordu. Ben de kendimle ilgili birşeyler
uydurup yazdım. Sıra ona gelmişti. Kadın, adının
Natalya olduğunu söylediğinde şaşırdım. Sonra
kendisinin Moldova'lı olduğunu ve yaşlı bir kadına
bakıcılık yaptığını, 10 yıldır
Türkiye'de olduğunu ve 3 yıldır da Konya’da
yaşadığını söyledi.
Görünüşe göre bizim dilimizi iyi biliyordu. Arkadaş
aradığını, ama Türk erkeklerinin sadece seks
düşündüğünü söyledi. Kendisiyle tanışmak istediğimi
söylediğimde, beni pek ciddiye alıp almadığını
bilmiyordum. Benim başka resimlerimin olup olmadığını
sorunca, telefonumda olan birkaç resmimi yükledim bilgisayara ve gönderdim.
Kadın, “Sen yakışıklısın!” diye cevap yazdı.
Daha sonra kendisi bana bir resim gönderdi. Kısa sarı saçları
omuzlarına dökülen, yeşil gözlü, hoş bir kadındı. Ama
insanın aklını başından alacak bir güzelliği de
yoktu açıkçası. Ben de ona, “Sen çok güzelsin!” diye yazdım.
Teşekkür etti, “O resim üç sene önce çektirdim ben!” diye yazdı.
Kendisiyle tanışmak istediğimi söyledim. Önce çekindi. Ama ben
epey ısrar ettim. Bu siteyi yeni bulduğumu, daha kimseyi
tanımadığımı, seks düşünmediğimi falan
söyledim. Ne kadar inandırıcı oldum bilmiyorum, ama Natalya en
sonunda benimle buluşmaya karar verdi. Bana, “Bu akşamüzeri olur mu,
bugün izin günüm, akşam eve dönmem gerek?” dediğinde, “Olur, tabii!”
dedim. Natalya hakkında ne düşünüyordum bilmiyorum, ama belki de
gerçekten konuşacak birine ihtiyacım vardı.
Akşam 18:00 gibi onun dediği yerde buluşacaktık. 17:30
olmadan çıktım. Dediği kafeye gittim erkenden. İlk defa
internetten biriyle tanışacaktım. Tam dediği saatte Natalya
olduğunu anladığım kadın kafenin kapısından
girdi içeri. Üzerinde krem renkli kumaş bir pantolonla, desenli kısa
kollu ince bir gömlek vardı. İçine giydiği sutyeni gömleğin
altında belli oluyordu. Saçları resmindeki gibiydi. Beyaz tenli ve
balıketliydi. Gömleğinin üst düğmelerini açık
bırakmıştı ve büyük ve sarkmış memelerinin
çatalı bir miktar görünüyordu. Basit, topuksuz bir ayakkabı
giymişti. Ben işaret edince masama oturdu. Tanıştık,
biraz havadan sudan konuştuk. Bana, “Hığmm, sen
yakışıklı bir adam!” dediğinde bu sözü çok hoşuma
gitti. Göz kenarlarında ve alnında bir miktar
kırışık vardı. Hemen hemen 1.65 boyundaydı.
Bana, ülkesinde hemşire olduğunu, ama orada yaşama şartlarının
kötü durumda olduğunu söyledi. Bu yüzden de Türkiye’ye çalışmaya
gelmişti. Üç yıldır zengin bir iş adamının
yaşlı ve yatalak annesine baktığını, akşam
saat 22:00’de eve döneceğini söyledi. Moldova’da yaşayan bir
oğlu olduğunu, ama uzun zamandır görüşmediklerini, eski
kocasının alkolik olduğunu ve bu yüzden
boşandığını anlattı. Ben de ona kendimle ilgili birşeyler
anlattım.
Birer kahve içip, pasta yedik. Natalya’nın açık sözlülüğü ve
rahat tavırları beni etkilemişti. Bizim kadınlardaki gibi
kendini ağırdan satma huyu yoktu. İşiyle ilgili şeyler
anlatıp durdu, eğitimli bir kadındı. Ara ara açık
gömleğinin içindeki beyaz koynuna bakmaktan kendimi alamıyordum.
Onu güzel bir restorana götürdüm sonra. Güzel bir yemek yedik. Bu arada karım
arayıp dursa da sürekli meşgule atıyordum. Natalya durumu
sezmişti, “Siz Türkler karılarınızı
aldatırsınız, ama en sonunda gene onlara dönersiniz!” dedi.
Belki de doğrusunu söylemişti. Yemek bittiğinde saat 20:00 olmak
üzereydi. Onun yanında kalmak istiyordum. Onu arzuluyordum. İçimde
ona karşı cinsel bir istek duymaya başlamıştım.
Kendime engel olmaya çalışsam da yapamıyordum. Natalya’ya, “Saat
22:00’de dönmek zorunda mısın?” diye sordum. “Değilim, ama bu
akşam gitmezsem bir de otel parası vermem gerekecek. Sabah da gitsem
olur aslında!” dedi.
Bakışlarımda, ses tonumda, hareketlerimde onu istediğimi
belli ediyordum. Natalya da bunu sezmiş, ama sessiz
kalmıştı. Otoparkta arabaya doğru yürürken, onu
isteğimi söyledim. Natalya şaşırmamış bir
şekilde, “Siz Türkler sadece seks düşünüyorsunuz. Aklınıza
başka şey gelmiyor. Sen de öyle çıktın!” dedi. “Bana
kızdın mı?” diye sorduğumda, “Kızmadım, ama ben
isterdim ki seninle arkadaş kalalım!” dedi.
Konuşmadan bindik arabaya, Natalya emniyet kemerini takmak isterken o
karanlıkta üzerine çullandım. Öpmek için dudaklarına yumuldum,
ama Natalya elleriyle yüzünü kapadı sonra da beni geri itti. Ardından
sert bir tokat attı suratıma. Ben birşey demeden, bana, “Sen
benim için çok gençsin, benim oğlum var 24 yaşında, böyle bir
şeyi düşünme!” dedi. Bu sözleri içime işledi. Kadın belki
de haklıydı. Ama bir taraftan da onu sikmek için yanıp
tutuşuyordum. Natalya, “Ben taksiyle dönerim!” diyerek inmek istediğinde
kapıları kilitledim ve “Özür dilerim, seni ben
bırakırım. Taksiye binmene gerek yok!” dedim. Onu ikna etmek için
çok dil döktüm.
Sonunda, “Tamam!” diyerek yola koyulduk. Natalya, “Sen çok gençsin. Sen
yakışıklısın, hoşsun, ama gençsin, kendine göre
birilerini bul!” dedi. “Peki, hiç mi şansım yok? Hayatında
erkeklere yer yok mu? Senden çok hoşlandım!” dedim. Natalya, “Erkeklerle
problemim yok benim!” dedi. Bu kez işe parasal yönden yaklaşmak
istedim. Ne kadar kazandığını sordum. Önce cevap vermek
istemedi, ama sonra ayda 500 dolar aldığını söyledi. Ona,
“Eğer istersen sana bu parayı hemen şimdi veririm!” dedim.
Natalya önce sessiz kaldı, sonra da saçmaladığımı
söyledi, “Ben fahişe değilim!” diyerek tepki gösterdi. Ama ben
ısrarlıydım. Bu kadını sikmeden göndermeyecektim.
Natalya sert kaya çıkmıştı. “Gelmekle hata ettim!” diyerek
inmek istediğini söyledi gene. Ne kadar dil döksem de Natalya beni
dinlemiyordu.
Onun itirazlarına rağmen arabayı hızla işyerime
doğru sürdüm. Natalya, “Şimdi çalıştığım
adamı araycam!” diyerek telefonunu çantasından
çıkardığında elinden aldım telefonunu ve “Eğer
dediğimi yapmazsan telefonunu camdan atarım!” diyerek arabanın
camını açtım. Telefonu elimde tutup gösterdim. Natalya, “Yapma,
dur, inecem, durdur arabayı!” dese de durmaya niyetim yoktu.
Derken işyerinin önüne gelmiştim. Elimde telefonuyla indim arabadan.
Natalya da bir süre sonra indi. Bana bağırıp
çağırmasına aldırmadan dükkânın
kapısını açtım, ışıkları yaktım.
Natalya da içeri girince içerden kilitledim kapıyı. Natalya kapana
kısıldığını anlıyordu. Saate
baktığımda dokuza geliyordu. Ona, “Seni evine
bırakırım, ama şimdi bir saatimiz var, birbirimizi memnun
edelim!” dedim. Telefonunu cebime koydum. Natalya
yaptığımın çok yanlış olduğunu söylese de,
artık kendimi kaybetmiş durumdaydım.
Yazıhaneme girdik beraber. Ondan soyunmasını istedim. Gene
itiraz etmeye başladı, üzerime atılıp telefonunu almaya
çalışsa da, birşey yapamıyordu. Onu gerisin geri
koltuğa ittiğimde kıç üstü oturdu koltuğa.
Ağlamıyor, ama sürekli itiraz ediyordu. Ben gene
soyunmasını istedim. Artık kaçışının
olmadığını anlamıştı. O zaman Rusça bir
şeyler söylene söylene soyunmaya başladı. Muhtemelen bana
küfrediyordu. Gömleğinin düğmelerini çözüp
çıkardığı zaman, altında önü dantelli beyaz sutyeni
ile kaldı. Ardından ellerini arkaya atıp sutyenini de
çıkardı. Meme başları beyaz ve uçları da pembeydi.
İki memesi de göbeğine doğru sarkmıştı.
Ardından kumaş pantolonunu çıkardı. Diz altına gelen
ince siyah bir çorap giymişti. Parlak beyaz bir külotu vardı. Natalya,
benim her seferinde, “Soyun, devam et!” dememe kalmadan külotunu da
kenarlarından tutarak çıkardığında yarağım
çoktan sertleşmişti bile. Amının önünde çok az kıl
vardı. Külotunun ve sutyenin izi çıkmıştı vücudunda.
Zaten beyaz olan teninin o bölgeleri daha da beyazlamıştı bu
yüzden. Yaşına rağmen vücudunda memeleri hariç ne bir sarkma ne
de deforme vardı, kıldan tüyden eser yoktu. Natalya
karşımda öylece dururken, ben de soyunmaya başladım.
Biraz sonra çırılçıplak kaldığımda Natalya
gözlerini yarağımdan alamıyordu. Ona masaya tutunup
domalmasını söylediğimde anlamadı önce. Sonra işaret
etmek zorunda kaldım. Natalya masadan tutunarak domaldı,
bacaklarını açtı biraz daha. Fazla zamanımız
olmadığından sevişme kısmını es geçecektim.
Zaten yarağım kazık gibi olmuştu sıvazlamalarım
ve Natalya’nın bu görüntüsü sayesinde. Arkasında yerimi aldım.
Amı bir miktar genişti.
Yarağımı kafasından tutup amına sürttüm biraz. Natalya
başını geriye attı o sırada ve “Kondom kullan, kondom
kullan!” dedi ve hemen ardından rahat etmek için az daha açtı
bacaklarını ve belini iyice eğerek karnını masaya
yapıştırdı. Ona, “Kondom falan yok, böyle sikecem seni!”
dediğimde itiraz etmedi. Yarağımı bir süre daha sürttüm
amına ve ardından yavaş yavaş girmeye başladım.
Amı, yaşına ve çocuk doğurmuş olmasına
rağmen dardı. İçine girmekte biraz zorlanıyordum.
Ayrıca Natalya da kendini biraz kasıyordu ve amı da henüz
ıslanmadığından yarağımı almakta
zorlanıyordu.
Biraz daha devam ettiysem de böyle olmayacaktı. O zaman amına girmeyi
erteleyip çömeldim, küçük ve pembe am dudakları
karşımdaydı. Dilimi yavaşça amında gezdirmeye
başladım. Natalya yerinde kımıldamaya başladı o
anda. Ellerimi yumuşak ve beyaz göt yanaklarına attım,
onları sıkmaya, yoğurmaya başladım aynı anda. O
anda ucunda bir miktar kıl bulunan göt deliği de karşıma
çıktı. Göt deliğinin ağzı oldukça dardı ve
görünüşe göre Natalya daha önce hiç götten sikilmemişti.
Dilimi amının derinlerine soktukça Natalya’nın hareketlenmeleri
de çoğaldı. Amının içi de koyu pembe bir renkteydi, dilimin
ucunda amının sıcaklığını hissediyordum. Bir
süre sonunda ağzıma amının sıvıları gelmeye
başlamıştı. Natalya hafif hafif inliyordu ayrıca.
Kasıklarını, amını emdim, yaladım. Bekarken Antalya’ya
arkadaşlarla gittiğim zaman epey bir para vererek bir Rus
kızını sikmiştim. Bu ikincisi olacaktı şimdi.
Ayağa kalktım tekrar, dizlerim ağrımıştı.
Yarağımı sıvazladım ve amına yeniden sürttüm.
Natalya başını durmadan bir sağa bir sola atarak geriye
bakmaya çalışıyordu. Göt yanaklarını sıkıca
tutarak amına girmeye başladım. Büyük bir zevk dalgası her
yanımı sardı. Amının darlığı çok
hoşuma gitmişti. Yavaş yavaş içine taşaklarıma
kadar girdiğimde amından yayılan ateşi hissettim. Natalya
ise, “Iğhh, ığhh!” diye sesler çıkartmaya
başlamıştı. Amında yavaş hareketlerle gidip
gelmeye başladım. Amı lastik gibiydi, sokup çıkardıkça
açılıp kapanıyordu.
Natalya gene başını sağa sola oynatıp
saçlarını sallarken derinden gelen seslerle inlemeye
başlamıştı. “Iğhh, uğhh, ığmm, ayyy!”
sesleriyle birlikte Rusça da bir şeyler söylüyordu. İçlerinden, “Da,
da, Haraşo, da!” sözlerini anlıyordum sadece. Derken gittikçe
hızlanmaya başladım. Natalya’nın beyaz ve tombul göt
yanaklarına çarpan kasıklarımdan şiddetli sesler geliyordu
şimdi. Aynı zamanda Natalya’nın iniltileri de
çoğalmıştı, başını sürekli sağa sola
oynatarak deli gibi inliyordu. Bu anlarda sürekli Ruşça bir şeyler
söylüyordu. Ama söylediklerini anlamasam da aldığı zevki
görüyordum.
Beyaz göt yanaklarına ufak ufak tokatlar atmaya başladım bu kez.
Şiddetli 'Şlap, şlap, şlap!' sesleri geliyordu götünden.
Natalya’nın dayandığı masam yerinde sallanmaya
başlamıştı. Amının sıcaklığı
yarağımı yakıyordu resmen. Bu şekilde daha fazla devam
etmek istemediğim için amından çıktığımda,
Natalya başını geriye atıp gene Ruşça bir şeyler
söyledi.
Onu omuzlarından tutarak kaldırdım ve koltuk altlarından
tutarak da masanın üzerine çıkardım. Masanın üzerindekilere
aldırmadan Natalya’yı sırt üstü yatırdım masaya, biraz
öne doğru çektim. Şimdi amı yarağımın
hizasına gelmişti. Bacaklarını iyice havaya
kaldırıp açtım ve yarağımı halen açık duran,
iyice kayganlaşmış amına soktum bir anda. Natalya’dan, “Ağhh,
da, oğhh, ığhh, da, da!” sesleri gelmeye başladı gene.
İki eliyle masanın kenarlarından tutunmaya
çalışıyordu. Bacaklarını omzuma koydum ve alttan
kalçalarından tutarak daha hızlı sikmeye başladım.
Masa şimdi daha çok sallanıyordu. Natalya’nın iri ve sarkık
memeleri deli gibi sallanırken memelerinin bu görüntüsü beni daha çok
azdırıyordu. Balıketli bir kadın olduğundan yarak
darbelerimle birlikte kalçaları ve karnındaki etleri de löpür löpür
sallanıyordu. İçerisi biraz serin olmasına rağmen ikimiz de
terlemiştik iyice. Natalya her seferinde Rusça bir şeyler söyleyerek
gözlerime bakıyordu. Anladığım kadarıyla daha sert
sikmemi istiyordu. Ben de onun bu isteğini kıracak değildim.
Masada biraz daha kendime çektim onu. Şimdi belinin altı
boşlukta kalmıştı. Belinden tutarak daha güçlü şekilde
sikmeye başladım. Her seferinde şiddetli 'Şlop, şlop,
şlop!' sesleri geliyordu kasıklarımızın
çarpışmasından. Ayakkabıları halen
ayağındaydı ve omzumdaki bacakları da her seferinde ileri
geri yaylanıp duruyordu. Natalya, “Uğhh, ağhh, da, Haraşo,
ağhh, Haraşo, da!” deyip duruyordu gene. Onun bu iniltileri beni
hırslandırıyordu her seferinde. Daha güçlü ve hızlı
pompaladım birkaç sefer daha. İkimizin iniltileri odayı
çınlatıyordu. Kalbimin müthiş bir hızla
attığını, nerdeyse göğsümü deleceğini sezdim.
Yorulmuştum zaten. Amından çıktım tekrar. O sırada
Natalya’dan, “Niet, devam et, Niet!” sözleri gelmeye başladı.
Anladım ki tekrar amına girmemi istiyordu.
Omzumdaki bacaklarını indirdim, onu biraz geriye kaydırarak
masada oturmasını sağladım. Natalya azgın bir
kadın çıkmıştı. Göğsü aldığı
nefesle bir inip bir kalkarken, bir süre dinlenme fırsatı
bulmuştum. Natalya o ara, “Sen geldin mi, sen akıttın mı?”
diye sorunca güldüm ve “Hayır, daha değil!” dedim. Bu cevabıma
sevinmiş gibi, gene, “Haraşo!” diyerek cevap verdi. Bunun Rusçada 'Güzel,
iyi' demek olduğunu biliyordum. Evet ve Hayır’ın da ne
olduğunu biliyordum, ama başka da bir kelime bilmiyordum.
Kendime gelir gibi olduğumda masadan inmesini istedim. Natalya
ayaklarını yere koyunca ondan koltuğun önünde dizlerinin üzerine
çökmesini ve ellerini de koltuğa koymasını istedim. Natalya
dizlerinin üzerine çöküp ellerini de koltuğa dayadı.
İstediğim gibi olmuştu. Ayakta sikmek yormuştu beni. Ben de
arkasında yerimi aldım. Natalya’nın açık duran, zevk sıvıları
ile iyice ıslanmış amına sürtmeye başladım
yarağımı. Sürekli başını geriye atmaya devam
ediyordu Natalya. Beline bastırdım biraz ve amına yaşça
girdim yine. Natalya’dan derin inleme sesleri gelmeye
başladığında da hızlandım. Ellerim göt yanaklarındaydı
ve her seferinde büyük bir güçle pompalıyordum amına. Sağ elimin
başparmağını göt deliğinin çevresinde gezdirmeye
başladığımda, onu bu akşam götünden de sikmek
istediğimi anlamıştım.
Gözlerimi kapatarak daha da hızlandım. İkimiz de zevkle
inliyorduk. Şiddetli 'Şlop, şlop, şlop!' seslerine
karışıyordu inlemelerimiz. Derken Natalya kendini
yarağıma bastırmaya başlamıştı. Her
seferinde yarağım taşaklarıma kadar amına giriyordu.
Ben bir süre hareketsiz kaldığımda Natalya kendini ileri geri
hareket ettirerek amını yarağıma bastırdı.
Natalya’nın epey bir zamandır yarak hasreti çektiği belliydi.
Arkadaş aramak istediğini söylüyordu ama belki de siktirecek bir
erkek bulmak için kendine güven duymuyordu. Öyle ahım şahım bir
güzelliği yoktu. Rus kadını denildiğinde ilk akla gelen
şeyler Natalya’da yoktu çünkü. Aklım bunlarla meşgulken ondan
gelen inlemeler çoğaldı. Kısa kesilmiş saçlarının
terden iyice ıslandığını anladım elimi saçına
attığımda. Natalya bir süre sonra
boşalmıştı. Şimdi uzun uzun nefes alıp veriyor,
Rusça bir şeyler söylüyordu gene.
Ben de daha fazla devam edemeyeceğimi anladım ve boşalmadan önce
son bir güçle birkaç sefer daha sertçe pompaladım amına. Çok geçmeden
de sarsıla sarsıla boşaldım. Büyük bir zevk
almıştım. Yarağımı amından
çıkardığımda döllerim amından taşıp
kasıklarına akıyordu. Ben ayağa kalkarken Natalya da
koltuktan destek alarak kalktı ayağa. İkimiz de
yorulmuştuk. O yorgunlukla kendimizi koltuğa attık. Bir süre
birbirimize sarılarak yattık. Saat neredeyse 22:00 olacaktı.
Natalya kolundaki saatine bakıp, “Benim gitmem gerek, otele bir de para
veremem!” dedi. Ona, “Ben seni bırakırım, acele etmene gerek yok!”
dedim.
Bir süre daha sarılı kaldık birbirimize. Arkadaşlık
umuduyla başlayan buluşmamız güzel bir sikişle
bitmişti. Ama götünden de sikmek istiyordum onu. Natalya’ya, “Götten
yapalım mı?” dediğimde önce ne demek istediğimi tam
anlamadı, ama sonra jetonu düştü, şiddetle, “Niet, Niet! Olmaz, çok
kötü, çok sağlıksız, pis!” demeye başladı. Onu
götünden sikmeme bu nedenlerle karşı çıkıyordu. Çok
sağlıksız olduğunu düşünüyordu. Daha önce bunu hiç
yapmadığını da söyledi. Daha yeni
tanıştığım bir kadını zorla götünden sikmeye
çalışamazdım.
Yavaş yavaş giyinmeye başladık. Natalya buraya kavga
dövüş gelmişti, ama şimdi mutlulukla ayrılıyordu.
Çıkmadan önce cüzdanımı açıp kendisine bir miktar para
verdim. Önce almak istemedi, ama sonra ısrarlarıma dayanamadı.
Parayı çantasına attı. Masanın üzerindekiler yere
düşmüştü. Onları gelişigüzel topladım.
Işıkları kapatıp kapıyı kilitledim. Arabayla
Natalya’nın yaşadığı evin yolunu tuttum.
Natalya, hali vakti epey yerinde bir adamın annesine bakıyordu
anlaşılan. Üç katlı büyük bir villanın önünde
durdurmuştu arabayı. O sırada tam karşıdaki
villanın önünde bir 4x4 Jeep gördüm. Hafızam beni
yanıltmıyorsa bu Ayşe hanımın arabasıydı.
Modeli, rengi ve aklımda kaldığı kadarıyla plakası
aynıydı. Natalya’ya Jeep’i gösterip, “Şu karşıda
oturanları tanıyor musun?” diye sordum, ne de olsa üç
yıldır burada yaşıyordu, belki tanıyabilirdi. Bana, “Da!
Ayşe hanım var, onların evi orası, niye sordun?”
dediğinde, “Yok bir şey!” dedim.
Dilber ve kızı kapağı çok sağlam yere
atmıştı. Natalya cep telefonunun numarasını verdi,
yanaklarımdan öperek arabadan indi, “Beni arayabilirsin, ama
akşamları ara, benim patron çok tutucu!” dedi eliyle de bir
işaret yaparak ve gülerek. O eve girerken ben de kendi evime doğru yola
koyuldum.
Eve geldiğim zaman Özge odasındaydı. Esra mini bir şort
giymiş, televizyon izliyordu, karım ise annemlere
çıkmıştı. Esra’nın bembeyaz bacaklarına
takılmıştı gözlerim. O da bunun fazlasıyla
farkındaydı. İp askılı bir bluz giymiş, elinde
bir elmayı ısırıyordu sürekli. Topuklu bir terlik
vardı ayağında, bacaklarını sallıyordu. Yan gözle
bana bakıyordu o da. Ona, “Ablan hasta, işler de yoğun, sen
gelip birkaç gün çalışır mısın?” diye sorduğumda,
balıklama atladı hemen, “Ya, evet, canım çok
sıkılıyor evde!” dedi. Teklifime çok sevinmişti. Ona, “Ama
giyimine dikkat edeceksin, böyle giyinmek yok!” dediğim zamansa gülümsedi.
Karım annemlerden gelince Esra teklifimi anlattı annesine.
Karımsa şiddetle itiraz etti. Özge’yi işe onu rahat rahat sikmek
için aldığımı biliyordu karım. Aynı şeyin
şimdi diğer kızının başına gelmesini
istemiyordu. Esra mecburen evde oturmaya devam edecekti. Gece boyunca
karım geç geldiğim için dırdır edip durdu, ayrıca Özge’nin
durumunu düşünüyordu.
Gözlerim tavana dikili haldeyken aklıma Melahat geldi. Natalya işe
karışınca onu unutmuştum. Uyduruk nikâhlı
karımın çırılçıplak resimleri internette
dolanıyordu. Bu durum hem canımı sıkıyor, hem de
hoşuma gidiyordu. Melahat yaşlı da olsa, diğer erkekler onun resimlerine
bakıp ancak 31 çekerken, ben gerçekten çatır çatır sikiyordum
onu.
Yarın akşama kısmetse doktor Kadriye’yi sikecektim. Ve ona bir teklifim
olacaktı...
[Osman]
|