Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 59. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Ben koltuğa geçerken
Kadriye de yatak odasına geçti. 5-10 dakika sonra ayağında
oldukça yüksek topuklu şeffaf tabanlı bir ayakkabıyla geldi.
Kırmızı kurdele gibi bağcıkları nerdeyse dizine kadar
geliyordu. Kadriye yürürken dengesini sağlamakta zorluk çekiyordu.
Ayakkabının tabanı parke zemin üzerinde şiddetli 'Tak, tuk!'
sesler çıkartıyordu. “Bu ne böyle?” dediğimde, “Bunu kocam
almıştı!” dedi sadece. Demek ikinci kocası bu tip
şeylere meraklı bir adamdı.
Kadriye, “Aşkım bir gelsene, bir şey var göstermem gereken,
yardım etmen gerek!” dedi. İçeri geçtim. Kadriye büyük dolaplardan
birinin kapağını açınca gördüğüm şey beni hayrete
düşürdü. Bu bir düzenekti. Masa, yada sehpa ayağı gibi bir
şeyin üzerine monte edilmiş bir düzenek. Ve ucunda gerçek bir
yarağa benzeyen uzun ve elastik bir şey vardı. Kadriye bunu
göstererek, “Hayatım, bu benim sikiş makinem, kocam
almıştı bunu da. O yurtdışına falan
gittiğinde ben bununla zaman geçiriyordum. Eski tip bir şey bu gerçi,
artık bunların yenileri çıktı. Ama ne yaparsın, bizim
zamanımızda bunlar vardı!” dedi gülerek.
Benden bunu içeri götürmemi istedi. Biraz ağır bir şeydi bu.
Ucundan siyah bir kablo sarkıyordu, kablonun ucunda da kontrol
kumandası vardı. Salonun ortasına götürdüm. Kadriye fişi
prize takıp bir düğmeye bastı. O anda da motorlu düzenek
çalışmaya başladı ve plastik yarak bir ileri bir geri
hareket etmeye başladı. Üzerinde manivela gibi bir şey
vardı. Ve elektrik motoru o manivelayı döndürünce de, ona
bağlı demirin ucundaki plastik yarak ileri doğru, sonra da
geriye doğru hareket ediyordu. Manivelanın her dönüşü 'Takır,
tukur!' sesler çıkarıyordu.
Kadriye’ye, “Çok kötü kullanmışsın herhalde, baksana motordan
ses geliyor!” dediğimde, kahkahalarla güldü ve “Doğru
aşkım, boşandıktan sonra çok kullandım!” dedi gülerek,
“Bunu televizyonun karşısına koyup filmlerimi izliyorum. Hatta
bazen hastalarımın raporlarını bunu kullanırken
okuyorum, o zaman kafam daha çok çalışıyor!” dedi. “Dur sana
nasıl kullandığımı göstereyim!” dedikten sonra, uzun
bir pufu makinenin önüne çekti ve “Şu pufu sırf bunun için aldım!”
dedi.
Pufun üzerinde sanki ata biniyormuş gibi oturdu. Benden makineyi
yaklaştırmamı istedi. Önce düğmesine basıp
kapattım makineyi. Ardından pufa doğru
yaklaştırdım. Kadriye’nin talimatlarına göre
yüksekliğini ayarladım. Kadriye, “Aşkım, yarağı
amıma soksana!” dediğinde plastik yarağın ucunu amına
soktum bir miktar. O pozisyonda göt deliğinin ağzının
açıklığını fark ettim. “Götten epey yemişsin!”
dediğimde, “Kocam göt deliğimi biraz genişletti. Kalın ve
damarlı bir yarağı vardı. İlk zamanlar çok canım
yanıyordu, sonra ameliyatla genişletti!” dedi. Sonra benden makineyi
çalıştırmamı istedi.
Dediğini yaparak düğmesine basınca, manivela dönmeye ve plastik
yarak Kadriye’nin amına girip çıkmaya başladı. Kadriye, “Oğhh,
ığmm, çok güzel, ağhh!” sesleri eşliğinde inlerken,
makine durmaksızın çalışmaya devam ediyordu. Bugün benim
için epey öğretici olmuştu. Kadriye o şekilde makine
tarafından sikilirken, ben ayakta durmuş bu durumu izliyordum sadece.
Birkaç dakika boyunca bu durum devam etti. Kadriye kendinden geçmiş gibi
inliyor, başını sağa sola oynatıyordu. Yüzünden,
aldığı zevki görebiliyordum.
Derken Kadriye, “Hızlandır şunu, hadi, hızlandır!”
demeye başladı. Kumandaya baktığımda makinenin '1'
seviyesinde çalıştığını gördüm. 2'ye
getirdiğimde yarak daha hızlı hareket etmeye başladı.
Bununla birlikte Kadriye’nin inlemeleri de çoğaldı. O anda
aklıma onun bu haldeyken resimlerini çekmek geldi. Cep telefonumun kamerası
vardı. Kadriye telefonumla çekmeye
çalıştığımı görünce, “Şu dolabı aç,
orda benim fotoğraf makinem var, onunla çek!” dedi. Dediği
dolabı açtım, içinde fotoğrafçıların
kullandığına benzer bir fotoğraf makinesi vardı. Onu aldım
ve video ayarına getirdim. Tam karşısına geçerek, yüzünü
görmeyecek şekilde çekmeye başladım.
Kadriye’nin yüzü görünmüyor, ama deli gibi inlemeleri kayda giriyordu. Makine
hızlı hızlı çalışırken Kadriye
boşalır gibi iniltiler, sesler çıkartmaya başladı bu
kez. Bir süre derin derin nefes alıp verdi, sesi kesilmişti. Sadece
makinenin sesleri duyuluyordu. Ayağa kalktım ve elimde fotoğraf
makinesiyle amını çekmeye başladım. Ten renkli elastik
yarak Kadriye’nin amına her seferinde aynı hızla girip
çıktıkça, Kadriye’nin amı bir genişleyip bir
daralıyordu. Amından akan zevk sıvıları
yarağın üzerini kaplamıştı.
Amının dudakları biçimliydi. Hatta öyle ki, sanki gerçek bir
kadın dudağı gibi görünüyordu. Ruj sürüp uzun uzun emesi
geliyordu insanın. Göt deliğinin ağzı epey genişti.
Kocası Kadriye’yi deneme tahtası gibi kullanmıştı
anlaşılan, ama Kadriye’nin bundan şikâyeti yoktu. Bu sayede daha
genç ve güzel gösteriyordu. Elimde kamerayla sarı saçlarını,
sırtını, amını, götünü, makineyi uzun uzun çektim.
Kadriye boşalma sonrası yavaş yavaş kendine geldi.
Bu kez benden yarağı göt deliğine sokmamı istedi.
Kamerayı koltuğun üzerine koydum, makineyi kapattım. Kadriye
aynı pozisyonda durmaya devam ederken elastik yarağı tutup
amından çıkardım. Yarağın üzeri koyu beyaz,
yapışkan zevk sıvıları ile kaplanmıştı.
Yarağı tutup ucunu göt deliğinin içine bir miktar soktum.
Ardından makineyi tekrar çalıştırdım. Birinci
seviyedeydi yine makine. Koca yarak Kadriye’nin göt deliğine girmeye
başlamıştı. Kadriye’nin göt deliği her seferinde
inanılmaz bir şekilde açılarak yarağı içine
alıyordu.
Kocası nasıl ameliyat
etmişti bilmiyorum, ama gördüklerim çok
şaşırtıcıydı. Kadriye gene deli gibi inlemeye
başlamıştı bu arada. Tekrar makineyi elime alıp
çekmeye başladım. Bunu bir kadın yada erkeğin görmesi
halinde kim bilir neler hissederlerdi. Mesela bu görüntüleri karım izlese
ne tepki verirdi. Gerçi vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordum. Kafamda
odun kırardı belki de.
Makine aynı şekilde dakikalarca Kadriye’nin göt deliğine girip
çıkarken, ben de elimde makineyle hem videoya kaydediyor, hem de
fotoğraflıyordum. Kadriye’nin sanki gücü tükenmiş gibiydi.
Makine onu epey yormuştu. Pufun üzerine yığılacaktı
nerdeyse. Öylesine bir zevke maruz kalmıştı ki, zevkten
bayılacaktı nerdeyse. O ara önce elimdeki makineyi, sonra da
Kadriye’nin götüne giren makineyi kapattım.
Kadriye baygın baygın bakıyordu bana. Onu kollarından
tutarak kaldırdım ve büyük koltuğun üzerine yatırdım.
Yarağın ucu sıvılarla kaplanmıştı. Kadriye koltuğun
üzerinde baygın gibi yatarken, elimde fotoğraf makinesi, yüzünü
almadan fotoğraflarını çektim. Kadriye kendine geldikten sonra
bu kez bana poz vermeye başladı. Koltuğun üzerinde dört
ayaküstüne domaldığında, arkadan amının ve göt
deliğinin epey bir resmini çektim. O ara amına daha bir yakından
baktım. Amında, göt deliğinin ağzında bir tane bile
kıl kökü yoktu. Teni kadife gibiydi.
Memelerini, vücudunu her yerini uzun uzun çektim. Fotoğraf makinesi lüks
ve pahalı bir makineydi, çözünürlüğü çok yüksekti, fotoğraf ve
video kalitesi çok iyiydi. Kadriye çektiğim resimlerine ve videoya
baktı. “Hığmm, çok güzel, böyle güzel bir kadın
olduğumu bilmezdim!” dedi. Sonra da, “Aşkım, bunları
yayınlasana internette, erkeklerin benim hakkımda yapacakları
yorumları görmek istiyorum!” dedi. “Olur, yeter ki sen iste!” dedikten
sonra koltuğa, yanına oturdum.
Bir süre sessizce, birbirimize sarılı halde oturduk. Kadriye, “Aşkım,
bu sefer ikili yapalım!” dediğinde, “Nasıl yani?” dedim. Benden pufun üzerine sırt üstü uzanmamı istedi, dediğini
yaptım. Ayaklarımı yere koydum, ama yarağım halen
inikti. O zaman Kadriye önümde çömelerek yarağımı
sıvazlamaya ve ağzına almaya başladı.
Yarağımı deli gibi somurdukça aldığım zevkle
birlikte yarağım kalkmaya başlamıştı. Birkaç
dakikanın sonunda yarağım kazık gibiydi. Kadriye
yalamayı bıraktı ve üzerime ata biner gibi oturdu.
Amını yarağıma hizaladı ve ardından yavaş
yavaş oturmaya başladı. Az sonra Kadriye taşaklarıma
kadar almıştı yarağımı.
Bir taraftan inliyor, diğer taraftan da arkasında kalan uzun elastik
yarağı tutup götüne sokmaya çalışıyordu. Bir süre
uğraştıktan sonra, “Iğhh, tamam oldu, ığhh!” dedi
ve hemen arkasından kablolu kumandanın düğmesine bastı. O
anda amındaki yarağımda plastik yarağın
vuruşlarını hissetmeye başladım. Kadriye üzerime
doğru eğildi, ellerini omuzlarıma attı, bense olduğum
gibi duruyordum. Kadriye, “Iğhh, ayy, ağhh, uğhhh, ufff!” diye
inledikçe inliyordu.
Şimdi amında gerçek bir yarak, götünde ise plastik bir yarak
vardı. Amıyla göt deliği arasındaki ince duvardan plastik
yarağı hissediyordum ben de. Ayağındaki devasa topuklularla
yerden destek almaya çalıştığında 'Tak, tuk!' diye
şiddetli sesler geliyordu. Bu arada makinenin çalışma seslerine
Kadriye’nin inlemeleri karışıyordu. Bense sadece duruyordum ve
üzerimde Kadriye ileri geri doğru hareket ediyordu. O ara
sırtına bastırarak kendime çektim Kadriye’yi ve meme
uçlarını deli gibi emmeye, ısırmaya başladım.
Bu şekilde Kadriye’nin aldığı zevk
çoğalmıştı ve tabii inlemeleri de. Müthiş bir
sikiş deneyimi yaşıyordum. Bir makineyle birlikte bir
kadını sikiyordum. Plastik yarak her seferinde sanki Kadriye’nin
götünü delecekmiş de yarağıma çarpacakmış gibi hissediyordum.
Derken Kadriye’nin inlemeleri artmaya başladı, galiba yine
boşalacaktı. Bense memelerini emmeye devam ediyordum.
Amının sıcaklığını yarağımda
hissediyordum, ama onun dışında sadece sırtüstü
uzanmış halde durduğum için bir zevk alamıyordum. Bütün
kontrol Kadriye’deydi, sadece o hareket ediyordu.
Makine halen '1' seviyesinde çalışırken yerde duran kumanda
kablosuna elimi attım. Hızı '2' seviyesine çıkardım.
Kadriye bunu beklemiyordu. Ellerimi sırtında birleştirerek
sıkıca sarıldım ona. Plastik yarak iki kat daha
hızlı ve güçlü şekilde Kadriye’nin götüne girip çıkarken,
yarağıma da daha güçlü ve sert şekilde vuruyordu. O ara
Kadriye’den, “Uğhh, ağhh, ağhh, uğhh, ığmm, ayy!”
sesleri gelmeye başladı artarak. Makineyi hızlandırmama
kızmamıştı. Aksine daha çok zevk alıyordu. Az sonra
makineyi '3' seviyesine aldım. Plastik yarak daha çok, daha
hızlı ve daha şiddetli şekilde Kadriye’nin götüne girmeye
başladığında, bu kez zevk yerine acı iniltileri
gelmeye başladı Kadriye’den.
Plastik yarak amındaki yarağıma şiddetle çarpıyordu
her seferinde. Deli gibi bir amın içine girip çıkan yarağın
hareketleri vardı plastik yarakta. Rahatsız olmuştum ben de. O
anda da makineyi gene '1' seviyesine aldım. Bu pozisyonumuz daha fazla
devam etmedi, Kadriye elimden kumandayı aldı ve makineyi
kapattı. Ardından üzerimden kalktı. “Aşkım, bu oyuncak
değil!” dedi bana. “Kızdın mı?” diye sordum. “Hayır
canım, sadece söylüyorum!” dedi.
“Götüne girmek istiyorum!” dediğimde, Kadriye, “Tamam aşkım!”
diyerek pufun üzerinde dört ayaküstüne domaldı. Arkasına geçerek
dizlerimi kırdım, yarağımı biraz
sıvazladıktan sonra açık duran göt deliğine bastırmaya
başladım. Ameliyat neticesi Kadriye’nin götü lastik gibi
olmuştu. Bir açılıp bir kapanıyordu. Yarağım
nerdeyse taşaklarıma kadar götüne girip çıkarken, Kadriye’den
uzun ve derin inlemeler geliyordu. Göt yanaklarından sıkıca
tutup girip çıkıyordum götüne. Göt yanakları onun
yaşındaki kadınlarda olduğu gibi sarkık değildi,
halen taş gibiydi. Her girip çıkmamla birlikte bir zevk dalgası
vücudumu sarıyordu.
Kadriye’nin ayağındaki kocaman topuklu ayakkabıları
gördükçe yarağım daha da sertleşiyordu. Kocaman topuklular bende
anlayamadığım şekilde azdırıcı bir etki
yapıyordu. Derken daha fazla dayanacak gücüm kalmadı ve sarsıla
sarsıla Kadriye’nin estetikli göt deliğine boşaldım. Bir
süre daha girip çıktım götüne. Götünden
çıktığımda deliği bir hayli açık
kalmıştı, bugün üçüncü defa boşaldığımdan
döl niyetine ne varsa hepsini akıtmıştım götüne. Götünün
ağzı döllerimle kaplanmıştı.
Kadriye dizlerinin üzerine uzun
süre çöktüğünden, dizlerini tuta tuta doğruldu. Pufun üzerine oturdu.
“Huğhh, çok yoruldum bu gece!” dedi bana bakarak. Sonra da, “Çok
teşekkür ederim, kaç zaman sonra gerçek bir yarak yedim!” dedi gülerek.
Kadriye acıktığını söyleyerek sandviç hazırlamak
için mutfağa geçti. Geçmeden önceyse benim gömleğimi giydi üzerine.
Gömleğim uzun bir tunik gibi kalmıştı üzerinde.
Az sonra elinde bir tepsiyle geldi. Sandviçlerimizi yiyip bitirdikten sonra
Kadriye bir sigara istedi. “Hayırdır, sen doktorsun, örnek olman
lazım insanlara?” dedim gülerek. O zaman Kadriye, “Ayol beni örnek
alacaksa insanlar, herkesin evinde böyle bir makine olması lazım!”
dedi kahkahalarla. Makine dediği sikiş makinesiydi. Sonra konuyu değiştirdi,
“Karın senden çok yaşlı, olgun kadınlardan
hoşlandığın belli!” dedi gülümseyerek. Sonra da, “Çocuğun
var mı?” diye sordu. Ben de, “Yok, yapmaya çalışıyoruz!”
dediğimde, Kadriye kendini tutamayarak kahkahalarla gülmeye
başladı.
“Neden gülüyorsun?” diye sorduğumda da, “İlahi aşkım,
kadınlar amlarından sikildiğinde hamile kalır, ama sen
karının götünü dağıtıyorsun!” dedi. Ben de jeton o
zaman düşmüştü, karım diye Hacer’den bahsediyordu. “Yok, o benim
karım değil zaten!” dediğimde Kadriye
şaşırdı. Ben devam ettim, “Değil tabi, aramızda
bir alacak verecek meselesi vardı. O benden para alınca, ben de onu
götünden siktim o gün!” dedim. Kadriye inanmamış gibi bakıyordu.
Açıklama gereği duydum, “Yani evliyim, ama karım o değil,
gerçi benim karım da benden 9 yaş büyük. Dediğim gibi bir
çocuğumuz olması için uğraşıyoruz!” dedim.
Kadriye, “O zaman karını bana getir de ben de bir muayene edeyim.
İleri yaşlarda doğurmak bazen tehlikeli olabiliyor!” dedi.
Sigarasından bir nefes çektikten sonra, sanki bir şeyi
hatırlamış gibi, “Aa, bak sana şu Ayşe
hanımı anlatacaktım!” dedi. Ben unutmuştum, ama şimdi
meraklanmaya başlamıştım.
Kadriye, “Bundan herhalde 9-10
sene evveldi. Bu Ayşe Hanım geldi muayenehaneme. Hamile olduğunu
söylüyordu, ama çocuğunu aldırmak istediğini de söylüyordu ha
bire. Ben de ona kocasını da getirmesini söyledim. Bana, (Yok, olmaz,
kocamın gelmesine gerek yok, o da böyle istiyor zaten!) falan demeye
başladı. Ben aslında o dakika anladım bu işte bir
şey var diye. Kadının yaşı da var, öyle kolay bir
iş değil bu. Neyse kadın çıkardı çantasından bir
deste para. Çocuğu almam için yalvarıyordu, devamlı
ağlıyordu. Ben dedim kendi kendime, bu kadında bir şey var
diye. Kadını da görsen, o zaman şimdiki gibi değildi,
simsiyah bir çarşafın içinde, bir tek gözleri görünüyor. Sonunda
baktım olacak gibi değil, ben de çocuğunu aldım!” dedi.
Ben bundan bir şey anlamamıştım. “Ee, ne var bunda,
kadın çocuğunu aldırmak istemiş?” dediğimde, Kadriye
bana bakıp, “Yahu Osman, sen salak mısın, yoksa saf mı?
Kadın kocasından değil, başkasından hamile
kalmış. Onun için gizlice bana gelip ayaklarıma kapandı.
Kocamın gelmesine gerek yok falan demesinin sebebi de bu zaten!”
dediğinde ağzım açık kaldı. Kadriye, “Çocuğunu
aldım, kadın kocasına kist ameliyatı olduğu
yalanını söyledi. Tabi bu yalanına beni de alet etmiş oldu!”
dedi.
Anlattıkları karşısında şok olmuştum.
Ayşe hanımın geçmişte başka bir adamdan hamile
kaldığını öğreniyordum. Kadriye aramızdaki
ilişkiye güvenerek bana bunları anlattığını,
yoksa hastaları ile ilgili kesinlikle kimseye bir şey
söylemeyeceğini söyledi. Benim Ayşe hanımı
tanımadığımı sanıyordu, ama
yanılıyordu.
Kadriye anlatmaya devam etti:
“Restoranda sakallı bir adam gördün ya, hani bu gitti adamın koluna
girdi ya. İşte o bunun kocası. Bunlar aslında çok zengin
bir aile. Ama gizli zenginlerden. Dışardan baksan hiç belli olmuyor.
O zamanlar öyleydi, gerçi şimdi kadın elindeki çantanın
parasıyla seni, beni satın alır. Ne diyorum, kadın geldi
kapkara bir çarşafın içinde, sadece gözler görünüyor. Ben bunun
çocuğunu aldım. Ama bu bana daha sonraları gelip gitmeye
başladı. Beni ablası gibi gördüğünü söylüyordu. Neyse, bu
bir gün geldi bana gene. Nasıl ağlıyor, nasıl
ağlıyor. Başladı anlatmaya. Kocası o zamanlar bunu
ehliyete göndermemiş, kadın kısmı araba kullanmaz diyerek.
Buna da özel şoför tutmuş. Meğerse bu özel şoförüyle, af
buyur, epey zaman sikişmiş. O adamdan hamile
kaldığını da anlayınca çok korkmuş doğal
olarak. Araya araya beni bulmuş, aynı senin bulduğun gibi.
Adamı bir bahaneyle kendisi kovmuş. Ama adama hamile olduğunu
söylememiş, üstelik de ses etmesin diye bir ton para vermiş. Adam da
tabii o kadar parayı alınca taşınmış buradan.
Ondan sonra da kocasıyla kavga ede ede ehliyete gitmiş, kocası
da sonunda buna araba almış. O günden beri arabasını
kendisi kullanıyor!” dedi.
Kadriye’nin anlattıkları karşısında ağzım
açık kalmıştı. Ayşe hanımın hikâyesi
gerçekten çok şaşırtıcıydı. Diyecek bir şey
bulamıyordum. Kadriye devam etti: “Ara ara bana gelmeye devam ediyor bu.
Bunun kocası da önüne gelen karıya sulanan bir adam. Ee, para da var
tabii. Ayşe kocasının bütün haltlarını biliyor, ama
geçmişte işlediği günahın
ağırlığından bunlara ses çıkartmıyor.
Bilmiyorum, onun bana söylediği bu. Beni psikiyatrist yerine koyup anlatıyor
böyle bazen!” dedi.
“Ne insanlar var!” dedim,
Kadriye tepki vermemi bekliyor gibiydi çünkü. “Aynen öyle!” dedi Kadriye, “Çok
iyi bir kadındır aslında, ama biraz gösteriş
budalasıdır. Bir evi var, dört beş katlı bir villa.
İçine bir gir, her taraf en pahalı eşyalarla dolu. Ayşe
Hanım birkaç sene öncesine kadar kapkara çarşafla geziyordu. Sonradan
böyle giyinmeye başladı. Evine gittim ben, evin en altında
kocaman kapalı bir havuzu var. Anadan doğma girip yüzüyor içinde. Bak
şu işe, kocası bunu erkeklerden gizliyor güya, ama kadın
şoförüyle sikişiyor.
Büyük oğlu var bunun, Amerika’da yaşıyor. Kızı da
evlenip İngiltere’ye yerleşmiş, yanında en küçük oğlu
var şimdi. Onu da mağazadaki satışçı bir kızla
nişanlamışlar. Bana her gelip gittiğinde gelinini, dünürünü
şikâyet edip duruyor. Kızı istemiyorlar, ama oğulları
çok seviyor. Oğlunu da görsen dünya iyisi bir çocuk!” dedi Kadriye.
Bana, Semanur da, Dilber de, Semanur’un
nişanlısı Ahmet’in bir abisi ve ablası olduğundan
bahsetmemişti. Ahmet de kendi ailesi hakkında tek laf etmemişti.
Semanur’un Ahmet’le sikişerek bekâretini bozdurmasının,
Dilber’in dünürüyle sikişmesinin sebepleri iyice açığa
çıkmıştı. Ayşe hanım ve kocasının sahip
oldukları yüklü zenginlikti bunun sebebi. Ne yapıp yapıp o
kadını yatağa atmalıyım diye düşündüm. Semanur bana,
Ahmet’le akraba olduklarını söylemişti. Bu bir yalandı.
Hatta, (Onların maddi durumu bize göre daha iyi!) dediğinde de yalan
söylemişti. Çünkü Ahmet’in ailesi çok zengindi. Semanur bana özellikle
yalan söylemişti, kendisi hakkında yanlış fikirler
beslemeyeyim diye.
Saat epey ilerlemişti. Kadriye, “Bende daha ne hikâyeler var, bir anlatsam
aklın gider, aklın!” dedi gülerek. Yalan söylemediğine emindim.
Son bir defa daha sikmek istiyordum, ama Kadriye, “Aşkım benim sabah
erkenden hastanede olmam gerek, doğuma gireceğim. Onun için bu geceyi
burada bitirelim, başka bir zaman devam edelim. Bana çok zevk verdin,
teşekkür ederim. Şu, 'Üvey Anne-Oğul' oyunumuza da devam ederiz
hem!” dedi.
O koltukta oturmaya devam
ederken ben banyoya girdim, duş kabinine girerek güzelce
yıkandım. Kurulanıp içeri geçtim, giyinmeye
başladığımda, o da kendi üzerindeki gömleğimi
çıkardı. Onu dudaklarından öperek çıkacakken, “Aşkım
şunu gene yerine kaldırsana!” dedi. Sikiş makinesini
kastediyordu. Makineyi alıp yatak odasındaki dolaba koydum yine. Kadriye
fotoğraf makinesinin içindeki hafıza kartını verdi bana ve
“Mutlaka görmek istiyorum bunları internette!” dedi. Onu
dudaklarından uzun uzun öperek çıktım.
Bu gece benim için sürprizlerle geçmişti. Ama en büyük sürpriz Ayşe
hanımın hikâyesini öğrenmem olmuştu!
[Osman]
|