Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 67. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Saat sabahın dört buçuğuydu. Ortalık halen
kapkaranlıktı. Yavaşça kalktım. Anahtar deliğinden
baktığımda Rahmi’yi gördüm. Giyinmiş,
hazırlanmıştı bile. Kapıyı açtım, “Azizim
günaydın, daha kalkmamışsınız bile, hadi yengeyi de
uyandır, gidiyoruz!” dedi. “Tamam!” diyerek geçtim içeri ve
karımı uyandırdım. Karım gitmemek istiyordu, “Beni
yüksek tutar!” dese de onu gelmesi için zorladım.
Kapının önüne çıktığımızda Rahmi ve Meryem
bizi bekliyorlardı. Meryem gene siyah pardesüyü giymiş,
başını parlak beyaz bir türbanla bağlamıştı.
Pardesünün altından çorapsız bacakları görünüyordu. Aynı
siyah yüksek topuklu ayakkabı vardı ayağında.
Çocuklarını yaşları küçük diye almamışlardı.
Aşağı indik. Otelin önünde balona binecekleri götürecek olan bir
otobüs vardı. İnsanların bazıları binmişti bile.
Biz de bindik, ama diğerlerinin gelmesi için bir süre bekledik. En sonunda
otobüs hareket etti. Belki 15 dakika sonra balonun oraya gelmiştik.
Etrafta bir sürü insan ve hareketlilik vardı. Bizi bineceğimiz
balonun önüne getirdiler. Karım korkuyordu, onu sakinleştirmeye
çalışıyordum. Meryem’in de korktuğu
anlaşılıyordu. Binmeden önce bize uçuşla ilgili bilgi
verdiler, ufak birer sandviçle, meyve suyu ikram ettiler.
En sonunda tek tek balona bindik. Balonun ufak sepetinde balonu kullanan pilottan
hariç 10-12 kişi kadardık. Biraz sıkışık
vaziyetteydik doğrusu. Karım bana sıkı sıkıya
tutunuyordu. Ben de böyle bir şeyi ilk defa yaşayacağım
için doğrusu biraz çekiniyordum. Meryem de Rahmi’ye
sarılmıştı korkudan. Diğer kişiler ise
Alman’dı ve hepsi çok rahattı.
Bindiğimiz sepet kalkmadan önce şiddetle birkaç sefer sallandı.
Korkudan sepetin kenarlarından tutunduk. Rahmi ve Meryem benim önümdeydi.
O ara heyecanla elimin Meryem’in götüne çarptığını
hissettim. Ama o heyecanla buna aldırış etmedim. Zaten Meryem de
hiçbir şeyin farkında değildi korkudan. Balon yavaş
yavaş yükselirken hepimiz çığlık atıyorduk. Almanlar
hemen fotoğraf makinelerini, kameralarını açtı. Bense
fotoğraf makinemi almayı unuttuğumu o anda anladım. Ama
Rahmi ve Meryem bizden akıllı davranmıştı. Meryem bir
eliyle kocasından tutunurken, diğeriyle de büyük çantasından
makineyi çıkarıp, kocasına verdi.
Rahmi o heyecanla makineyi karısının elinden kaptı.
Etrafındaki insanları unutmuş gibi, çocukça bir heyecanla
kameraya çekmeye başladı. Karım da bu ara, “Ayy, Osman, benim
başım dönüyor, inelim, niye bindik biz, inelim!” demeye
başlamıştı. Başını omzuma koymuştu.
Aşağı bakmaya korktuğundan gözlerini sıkı
sıkıya kapatmıştı. Meryem de kocasının
belinden tutunuyordu sol eliyle. Almanlar ise kendi halindeydi. Pilot da ufak
tefek Almancasıyla onlarla konuşurken bizim farkımızda
değildi sanki. Balon gittikçe yükselirken doğmakta olan güneşin
ilk ışıkları da görünüyordu.
O anda şeytani bir fikir geldi aklıma. Ortam müsaitti. Sol elim
karımın omzundaydı, sağ elim ise boştaydı. Öne
doğru bir iki adım attım. Sağ elimi yavaşça Meryem’in
götünün üzerine koydum. İlk anda elimin
ağırlığını vermedim. Dolgun götünün yanaklarını
hissettim. Meryem’den hiç tepki gelmiyordu. Elimi bastırmaya
başladım bu sefer. Götünün yarığını
hissediyordum. Elimi aşağı yukarı gezdirdim götünde. Sepet
arada sırada sallandıkça Meryem kocasına daha sıkı
sarılıyordu. Öyle olduğu birkaç sefer adeta götünü
avuçladım.
Yarağım kazık gibi olmuştu. Meryem çığlık
atıp Rahmi’den sıkıca tutunmaya devam ediyordu. Karım ise
bayılmıştı sanki. Gözlerini kapamış, benden
sıkıca tutunuyordu. Fırsatını bulduğum her anda
Meryem’in götünü sıktım, avuçladım, okşadım. Bir kez
bile geriye dönüp bana bakmadı. Sanki hiçbir şeyin farkında
değildi. Götünün yumuşaklığı beni fazlasıyla
tahrik ediyordu. Nerdeyse sepetin içinde ayakta boşalacak hale
gelmiştim. Meryem sanki içine külot bile giymemişti. O derece
hissediyordum götünü.
Bir saat kadar sürdü
uçuşumuz. İndiğimizde hepimiz büyük bir deneyim
yaşamıştık, ama asıl deneyimi ben
yaşamıştım. Meryem’i buradan gitmeden önce sikmeyi çok
istiyordum. Eğer biraz daha devam edersem, bunu yapabileceğimden
emindim artık.
Otele dönünce odalarımıza çıktık. Karım
başının döndüğünü söyleyerek yatağa girdi. Balon onu
çok yormuş, midesini bozmuştu. Kahvaltı saati devam ediyordu.
Mecburen tek başıma inecektim aşağı. Kısa bir
duş aldım, tam kurulanırken bizim odanın kapısı
vuruldu. Aceleyle şortumu ve tişörtümü giydim.
Baktığımda Meryem’i yanında iki çocuğuyla birlikte
gördüm. Beni görünce birden kızardı ve “Şeyy, bizim bey biraz
rahatsızlandı da, acaba siz aşağı inecek misiniz
kahvaltıya?” diye sordu. Ben de, “Bizim hanım da
rahatsızlandı, ama ben geliyorum!” dedim. Meryem, “Yaa?”
dediğinde, ben çıkmak için hazırlanmıştım bile.
Meryem şimdi koyu yeşil ayak bileklerine kadar inen bir pardesü
giymişti. Türbanı ile yakası arasından beyaz koynu
görünüyordu. O sırada karım derin bir uykuya dalmıştı.
Kapıyı kapatıp çıktım.
Meryem beni ilk defa şortla gördüğünden midir nedir, bana tuhaf tuhaf
bakıyordu. Birlikte aşağı indik. Çocuklarla açık
büfeden birşeyler aldım ve masayı donattım. Meryem çok
utangaç görünüyordu, ama balonda götünü yoklamama izin vermişti hâlbuki.
Çocuklar çok neşeliydi, birlikte kahvaltımızı yaptık.
Çocuklar sonrasında çocuk havuzuna girmek için yanımızdan
ayrıldığında, baş başa kaldım Meryem’le. Ona
açılmak istiyordum artık.
Masanın üzerindeki elini tuttum. Ben hamle yapmazsam bir şeyin
olmayacağını biliyordum çünkü. Meryem bir an
şaşırdı, elini çekmek istedi, ama ben sıkıca tuttum.
Yüzü kızarmıştı ama bir şey söylemiyordu.
Rahatsız olduğunu anladığımda bıraktım elini
ve “Meryem, ben senden çok hoşlandım, çok güzelsin. Bunu söylemezsem
içimde kalır. Biliyorum kocan yanında, çocukların yanında,
ama dediğim gibi senden hoşlandım!” dedim.
Meryem bunları beklemiyordu. Yüzü pembeleşti. Onun bir şey
söylemesine fırsat vermeden, “Seni üzmek istemiyorum. Seninle
konuşmak istiyorum sadece, ama burada olmaz!” dedim. Sessiz kaldı.
Onun bu sessizliği bana cesaret verdi. Ne yapacağıma, nasıl
yapacağıma karar vermem gerekiyordu. Şimdi boş bir oda
bulmam gerekli dedim kendi kendime. Meryem karşımda soran gözlerle
bana bakıyordu. “Hadi kalkalım!” diyerek ayağa kalktım,
peşimden Meryem de kalktı.
Resepsiyona geçtim ve “Kat temizlikçisi Hülya hanımı arıyorum...”
dedim. Kız güler yüzle, “Kendisi şu an üst katları temizliyor,
ama bir saniye, cepten ulaşayım!” dedi. Ona, “Zahmet etmeyin, ben
bulurum!” dedim ve Meryem’le birlikte katların koridorlarına baka
baka 3. kata çıktım. Malzeme arabası 3. kattaydı, ama Hülya’yı
nerden bulacaktım şimdi. Koridorda birkaç dakikalık bir
bekleyişten sonra Hülya’yı gördüm. Yanına yanaştım.
Beni görünce şaşırdı.
Ayaküstü halini hatırını sordum. Bir bana, bir Meryem’e
bakıyordu Hülya. Bana sadece o yardım edebilirdi şu an. Meryem
merdivenin başında dururken, ben Hülya’ya iyice yanaşıp, “Bana
boş bir oda lazım!” dedim. Hülya daha önce ona
yaptığım tekliften dolayı odayı neden istediğimi
anlamıştı. Bana biraz yanaşıp cebinden bir anahtar
çıkardı ve “301 numara, bu sabah boşalttılar, yeni
temizledim. Ama saat 12:00’ye kadar resepsiyona vermem gerek anahtarı!”
dediğinde mesajı almıştım. 301 bu kattaydı ve
zamanımız kısıtlıydı.
Meryem’e oda numarasını söyledim, ben önden odaya girdim. Oda çift
kişilikti şansıma. Perdelerini çektim hemen. Az sonra Meryem
kapıyı vurdu. Çok heyecanlıydım. Kapıyı açıp
onu içeri aldım. Kapıyı kapadığımda Meryem bana
bakıp, “Ne konuşacaksın?” diye sordu. Şaka mı
yapıyordu, yoksa karımın dediği gibi biraz salak
mıydı anlayamadım. Elinden tuttum ve “Dün bacaklarını
okşamama, bu sabah da götünü avuçlamama ses çıkartmadın.
Şaka mı yapıyorsun, ne konuşması?” dedim. Meryem, “Ben
evli barklı bir kadınım, kocam yanımda, eğer
yaptıklarını söyleseydim kocam kıyameti
koparırdı. Onun için sesimi çıkartmadım. Sen beni orospu mu
sanıyorsun? Kocamın yanında elin erkeklerine bakacak kadın
mıyım ben?” diyerek gitmek istedi.
“O zaman burada ne işin var? Elin yabancı adamıyla tek
başına ne arıyorsun burada?” diye sordum. Elini
bırakmıyordum. Meryem, “Konuşacaksın sandım, senin
niyetin başkaymış, bırak beni!” diyerek gitmek istedi
yeniden. O anda aklım başımdan gitti, böyle bir fırsat bulmuşken
kaçırmak istemiyordum. Bileğine bastırdım ve “Ulan
amcık, dalga mı geçiyorsun sen?” dedim sinirle, bileği
acımıştı. “Bırak kolumu!” dese de ben
aldırmadım. Elimden kurtulmaya çalışıyor, ama
başaramıyordu. O ara ayağındaki topuklu
ayakkabının birinin topuğu kırıldı ve sendeledi,
kolundan tuttum düşmemesi için, ama sinirleniyordum iyice.
Boğazına yapıştım ve sıktım, nefes alamaz
olmuştu. “Eğer sesini çıkartırsan ağzına
sıçarım!” dedim. Meryem korkudan ve nefessizlikten
kıpkırmızı olmuştu.
Elimi boğazından çektiğimde öksürmeye başladı. Ama ben
durmak niyetinde değildim. Meryem gene gitmek istediğini,
bırakmazsam bağıracağını söylediğinde,
kendimi kaybettim, “Eğer gidersen kocana her şeyi
anlatırım, bacaklarını, götünü ellettiğini söylerim,
sen düşün!” dedim. Bunları duyunca, “Yapamazsın, hayvan herif,
sen beni elledin, ben ellettirmedim!” dediğinde, “Onu kocana
anlatırsın!” dedim.
Bir süre sessiz kaldı, ağlamamak için kendini zor tutuyordu. “Ne
istiyorsun?” dedi sinirle. “Ne istediğimi biliyorsun, soru sormana gerek
yok!” dedim. “Hayır, bilmiyorum?” diye karşılık verdi. Ya
benimle oyun oynuyordu, yada cidden salaktı. Koluna
yapıştım ve “Ulan amcık, seni sikmek istiyorum, mal
mısın sen?” dedim kızgınlıkla. Meryem diğer
eliyle ağzını kapatırken iyice
kızarmıştı. “Tövbe tövbe, ne diyorsun sen? Benim elime
kocamdan başka erkek eli değmedi, bırak beni...” demeye
başladı. Anlaşılan gözünü iyice korkutmam
lazımdı.
Telefonumu çıkardım ve kendi numaramı çevirdim. Meryem korkan
gözlerle bana bakarken, “Kocanı arıyorum, açınca karın
yanımda diyeceğim!” dedim. Bunu duyan Meryem korkuyla telefonu tutan
elime atladı, aramızda kısa süreli bir boğuşma
yaşandı. Meryem’in koca memeleri pardesünün altında löpür löpür
sallanırken, onu gerisin geri ittim. Yatağın üzerine kıç
üstü oturdu. Yeniden kendimi arayacakken, Meryem atılıp, “Tamam,
arama, tamam, yapma, tamam, ne istersen yaparım, arama kocamı, tamam!”
demeye başlamıştı. Oynadığım küçük oyun
işe yaramıştı.
Meryem yatağın üzerinde oturmaya devam ederken saatime baktım,
10:30 idi, yani bir buçuk saatimiz vardı anahtarı iade etmek için.
Meryem’e, “Kocan ne zaman uyanır?” diye sordum. Önce ne dediğimi
anlamadı, ama sonra, “O, şey, onun uykusu ağırdır
biraz, kustu odaya gittiğimizde, ben uyandırmazsam o kalkmaz!” dedi.
Bu işime geliyordu. Ama yine de dikkatli olmamız gerekliydi. Meryem
halen ne olacağını bilmiyor gibi görünürken, onu
omuzlarından ittim, yatağa sırtüstü uzandı böylece.
Yatağa çıktım ve yanına uzandım. Meryem bu kez
gözlerini bana dikmiş, dikkatle bakıyordu. Pardesünün
düğmelerini açmaya başladım tek tek. İçine yine sadece
siyah bir sutyen giymişti, üst kısmı dantelli bir sutyendi bu.
Altında da sadece siyah bir külot vardı. Bu giydiği pardesü
diğerine göre kalındı ve bu nedenle içine etek bile
giymemişti anlaşılan. Teni kar gibi beyazdı. Kocası
onu dışarı bırakmıyordu, vücudu güneş
görmemişti, bu yüzden de böylesine beyazdı. Karnında,
göbeğinde siyah tüyler vardı bir miktar. Meryem daha iki dakika önce
bana karşı koymaya çalışırken, şimdi hiçbir tepki
vermeden yatakta yatıyordu. Tuhaf bir kadındı.
Koltuk altlarından kesif bir ter kokusu geliyordu. Ona, “Niye böyle ter
kokuyorsun? Deodorant veya Parfüm kullansana!” dediğimde, “Kocam
istemiyor, içinde alkol varmış!” dedi. Gülmüştüm cevabına.
Ses çıkartmadan beni izliyordu. Pardesüsünü çıkardım tamamen.
Ardından başındaki türbanını açtım. Sarı,
dalgalı ve sırtına dökülen saçları çıktı ortaya.
Bu haliyle Meryem bir anda bambaşka biri olup
çıkmıştı. Az önceki halinden çok uzaktı.
Elimi bacaklarına, kalçalarına attığımda, elime pütür
pütür alınmamış siyah tüyler geliyordu. Bakımsız bir
kadındı Meryem, ama yine de bugün onu sikmeden göndermeyecektim.
Ancak fazla zamanımızın olmaması da canımı
sıkıyordu. Sutyenini aşağı sıyırdım,
meme başları çay tabağı kadar geniş, uçları ise
etli bir zeytin tanesi gibi karaydı. Meme uçlarını emmeye
başladığımda, Meryem artık kendini bana teslim
etmişti. Deli gibi emiyor, ısırıyordum memelerini. Yalamadığım
yeri kalmamıştı. Vücudu gün ışığına
hasret kalmış, ama meme başları çölde kalmış gibi
yanıktı.
Dakikalarca memelerini emdim. Meryem ise saçlarımı okşuyordu bu
arada. Ellerim karnında, göbeğinde, kalçalarında gezinirken
büyük bir zevk dalgası her yerimi sarıyordu. Kapının
önünden geçen insanların sesleri, her an odanın
kapısının açılıp içeri birinin girebileceğinin
korkusu beni huzursuz etse de, bu anın devam etmesini çok istiyordum.
Şortumun içindeki yarağım kazık gibi olmuştu bile.
Artık Meryem’i sikmek için yanıp tutuşuyordum. Üzerinden
doğruldum, Meryem gene gözlerini bana dikmiş konuşmadan
bakıyordu. Onun bakışları arasında üzerimdekileri
çıkarmaya başladım. Az sonra yatağın üzerinde
dizlerimin üzerine oturmuş halde çırılçıplaktım.
Meryem gözlerini iyice kalkmış yarağıma dikmişti.
Fazla zamanımız yoktu, bu kısa zaman diliminde ve baskı
altında bu işi yapmanın da bir heyecanı vardı
üzerimde. Elimi atıp külotunu sıyırdım bacaklarından.
Meryem’in kasıklarında ve amının üzerinde de
alınmamış, uzamış kıllar vardı. Aynı koltuk
altları gibi kasıkları da terliydi Meryem’in. O ara hiç
beklemediğim bir şey oldu ve Meryem elini yarağıma
attı. Konuşmadan okşuyordu yarağımı. Belki biraz
kaba kaçıyordu dokunmaları, ama bunu yapmasından memnun
kalmıştım. Demek ki Meryem öyle boş bir kadın
değildi. Bana karşılık vermesi hoşuma gitmişti.
O benim yarağımı okşarken ben de onun amına attım
elimi. Etli ve büyük koyu kahverengi amının dudakları,
artık o kadar çocuk doğurduğundan olsa gerek,
sarkmıştı. Bir süre amını ovaladım, am
dudaklarını sıktım. Sonra sağ elimin orta
parmağını amının içine soktum. Amının içi
alev alevdi. Aynı zamanda ıslanmıştı amı.
Parmağım kısa zamanda amının sıvıları
ile kaplanmıştı. Meryem ilk başta o kadar itiraz etse de,
onun da zevk aldığı meydandaydı. Orta parmağım
onun koca, geniş amında küçücük kalıyordu. Derken yüzük
parmağımı da sokup çıkarmaya başladım.
O zaman Meryem’den hafif inlemeler gelmeye başladı. Ama bir taraftan
yarağımı, taşaklarımı da okşuyordu. Bazen
taşaklarımı sertçe sıktığı oluyor, o zaman
ben de, “Hişşt, yavaş!” diyordum sessizce. Bir süre birbirimizle
hiç konuşmadan birbirimizin amını, yarağını
okşadık böyle. Ama artık yarağım patlamak üzereydi.
Meryem’in de iniltileri ve amının ıslaklığı
artıyordu.
Elimi amından çektim, sağ elim vıcık vıcık
olmuştu. Meryem sağ tarafına doğru dönüktü, artık
amına gireceğimi anlamıştı. Ama o anda beni
şaşırtan ikinci hareketini yaptı ve “Yaklaş!” dedi
bana. Yanına yaklaştığımda yarağım tam
ağzının ucundaydı. Ne yapacağını merak
ediyordum. Meryem biraz doğruldu ve birden yarağımı
ağzına aldı. Deli gibi somurmaya başladı. “Oğmm,
ığmm...” sesleri eşliğinde yarağımı
ağzına sokup çıkarıyor, taşaklarımı
avuçluyordu. İlk anda gösterdiği tepkiyle şimdiki hali
arasında dağ kadar fark vardı. Ben onun omuzlarını,
memelerini okşarken, o işini bilen bir kadın edasıyla
yarağımı daha da sertleştiriyordu.
Meryem’in ağzının kenarlarından tükürük ve zevk
sıvılarım birlikte akarken, yarağımın
kafasını dilliyor, taşaklarımı emiyor, yalıyordu.
Büyük bir zevk alıyordum. Hiç tahmin etmediğim şekilde
ateşli bir kadın çıkmıştı Meryem. Artık patlamak
üzereydim. Ona, “Tamam, uzan hadi!” dediğimde yarağımı
yalamayı bırakıp sırtüstü uzandı. Bir taraftan da
ağzının kenarlarından akan, dudaklarını
ıslatan sıvıları elinin tersiyle siliyordu. Meryem bacaklarını
iki yana ayırdı, ellerini de iki yana iyice açmış, sanki
bir sevdiğini hasretle bekleyen biriydi. Sevdiğini
kollarının arasına alıp sıkı sıkı
sarılacak biriydi sanki.
Ben bacaklarının arasına girdim ve üzerinde yavaş
yavaş eğilerek amına yarağımı sürtmeye
başladım. İlk anda Meryem’den, “Uğhh, ığmm...”
diye bir ses geldi. Kollarını sırtıma doladı. Bense
amına girmeye başlamıştım artık. Amının
kıllarını yarağımda, taşaklarımda
hissediyordum. Sonunda koca amı yarağımı
taşaklarıma kadar almıştı. Meryem’den sürekli, “Uğhh,
ığhh, ayy...” sesleri gelirken, ben bir süre bekledim amında.
Amının yakıcılığını hissettim.
Meryem o ara bana daha sıkı sarıldı. Kendime uygun bir
pozisyon yarattım ve ardından amında yavaş hareketlerle
gidip gelmeye başladım. Meryem, “Ağhh, ığmm, oyyy,
ağhh, çok güzel, oğhh, evet...” derken ben de hızlanmaya
başlamıştım. Meryem, daha rahat amına girebilmem için,
bacaklarını havaya kaldırdı. Şimdi üzerinde
doğrulmuş ve ellerimi koca memelerinden tutarak onu sikiyordum.
Kasıklarım kalçalarına çarptıkça şiddetli 'Şlop,
şlop, şlop!' sesleri gelmeye başlamıştı.
Aynı zamanda geniş amına giren hava 'Zort, zort!' diye osuruk
benzeri sesler çıkarıyordu. Her bir yarak darbemle Meryem’in etli
kalçaları titriyordu. Ellerimin altındaki dolgun memelerini hamur
gibi sıkıp yoğuruyor, amına daha şiddetle sokup
çıkartıyordum. Yatağın gıcırdamaları,
yaylanmaları arttıkça artıyor, benim hareketlerim de
hızlandıkça hızlanıyordu. Bir ara nerdeyse boşalacak
gibi oldum, o ara aniden çıktım amından. Meryem, “Ne oldu? Hadi
devam et, hadi...” derken bir süre yarağımı
sıvazladım, amını tokatladım yarağımla.
Sonra tekrar geniş amına girip çıkmaya devam ettim. Bu kez
Meryem’in bacaklarını tutup omzuma attım. Öne doğru
kaydım biraz. Kalçalarından sıkıca tutarak sikmeye
başladım.
Meryem, “Ayy, ağhh, çok güzel, ağhh, devam et, ağhh, sik, sik,
ığmm, sik...” diye diye gözleri kapalı başını
sağa sola çevirirken, ben de amına piston gibi sokup
çıkarıyordum yarağımı. Memeleri serbest
kaldığından deli gibi sallanıp duruyordu. Meryem sürekli
ağzı açık bir halde inliyor, konuşuyor, daha hızlı
ve sert sikmemi istiyordu. Bir süre de bu şekilde devam ettim.
Amından çıktım, Meryem tekrar sokmam için konuşurken, onu
belinden tuttuğum gibi yatak başına kaydırdım.
Meryem’in sırtı yatak başına yaslanmış haldeydi
şimdi.
Bacaklarını ayırmasını söyledim, dediğimi
yapınca yeninden amına girmek için hazırdım.
Yarağımı tutup amına soktum yavaşça. Onu az kendime
çektim. Meryem iki eliyle yataktan tutunup destek alırken, ben de koca
amının içine daha da bastırdım. Nerdeyse
taşaklarım bile girecekti amına. Yarağımın kökü
amında kaybolmuştu. Öne doğru eğilip yatak
başından tutundum. Sonunda istediğim olmuştu.
Amına hızlı ve sert şekilde girip çıkmaya
başladım. Her seferinde daha büyük bir baskı uyguluyordum
amına. Meryem yatak başıyla benim aramda
sıkışmıştı ve kaçacak bir yeri yoktu. “Ağhh,
ağhh, ağhh...” diyerek sadece ahlamalar geliyordu şimdi
Meryem’den. Bir ara bacaklarını kaldırıp yeniden omzuma
attığımda, artık yapabileceği bir şey yoktu.
Yatak başından destek alarak her seferinde daha büyük bir güçle
kendimi ileri doğru atarak amına sokuyordum yarağımı.
Bu arada yatak zangır zangır yaylanıyor,
gıcırdıyor, yatağın başı sanki yerinden
sökülecekmiş gibi sallanıyordu. Yatak başı ile duvar
arasında sıkıştı parmaklarım birkaç sefer. Yatak
başı duvara çarptıkça çıkan tok sesler odayı
çınlatıyordu. Buna Meryem’in devamlı ahlamaları da
karışınca içerisi hepten gürültülü oluyordu.
Artık ne olacaksa olsun diyordum. Onun kocası, benim de karım
yukarıda horul horul uyuyordu. Hayatımızda böyle bir
fırsatı bir daha bulamayacaktık. Yarağım
amının içinde amının duvarlarını kazıyordu
sanki. Koca memeler çıldırmış gibiydi. Aşağı
yukarı, sağa sola deli gibi sallanırken Meryem sadece iki elini
yatağa sıkıca bastırabiliyordu o kadar. Kafası yatak
başına çarpıp duruyordu. Artık kendimi kasmama gerek
kalmamıştı. Böyle bir sikişi sanki daha önce hiç
yaşamamıştım. Boşalmaya çok
yaklaşmıştım. O ara şortumun cebinde kalmış
cep telefonum çalmaya başladı. Karım mı arıyordu
acaba?
Korkuya kapıldım. Derken Meryem’den de, “Boşalma içime,
boşalma, boşalma...” sesleri geldi, ama geç kalmıştı
bunu söylerken. Büyük bir sarsılmayla boşalmaya başladım.
Ancak aynı hızla sikmeye devam ettim Meryem’i. Döllerim
kıllı amından taşıyordu, ama ben durmak istemiyordum.
O ara Meryem’in bakışları değişti, “Çıkart,
boşalma...” demeye devam ederken, ben ne olduğunu anlamaya
çalışıyordum. Ama yine de kendime hakim olamıyordum bir
türlü. Çok hızlı giderken frene bastığınızda
nasıl araba hemen durmaz, bir süre daha yol almaya devam ederse, ben de
öyleydim.
Yavaş yavaş sakinleşirken amından çıktım.
Yarağım, döllerim ve amının sıvıları ile
kaplanmıştı. Amının kılları ter ve
döllerimle iyice ıslanmışken, Meryem ani hareketlerle
doğrulmaya çalışıyordu. Kalbimin şiddetli
atışlarını halen hissediyordum. Meryem’in yüzü terden
sırılsıklam olmuştu. Ben geriye doğru çekilirken,
Meryem az önceki sikişi unutmuş, “İçime boşalma dedim
sana...” diye ağlamaklı konuşmaya
başlamıştı.
“Ne oldu, ne var, zevk almadın mı yoksa?” diye sordum. Meryem, “Sıçarım
zevkine senin, içime boşalma dedim sana, ben halen adet görüyorum, hamile
kalabilirim!” dedi. Bunu duyunca başımdan aşağı kaynar
sular döküldü. Meryem aniden yataktan kalktı, üzerinde halen duran
sutyenini çıkarıp yatağa fırlatarak banyoya koştu.
Onun ardından ben de girdim banyoya. Meryem duş kabininin içinde
çömelmiş, duş başlığını tutup tazyikli suyla
amını yıkıyordu. Sürekli söyleniyordu bu arada.
Amındaki döllerimi bu şekilde temizlemeye çalışıyordu.
O sırada telefonum yeniden çalmaya başladı. Her şey iyi
giderken böyle bir şeyle karşılaşmak moralimi
sıfıra indirmişti. Yarağım halen sertti ve odanın
ortasında dal taşak haldeydim. Şortumun cebinden telefonumu
aldım. Arayan Özge idi. Ondan önce ise Refiye aramıştı.
İkisiyle de görüşecek halde değildim. Tekrar banyoya geçtim.
Gördüklerim ise beni şaşırttı. Meryem çömelmiş
haldeydi, az önce elinde tuttuğu duş
başlığını ise nerdeyse yarısına kadar
amına sokmuştu. Sular amının içinden çeşme gibi
akıyordu. Duş başlığını amının
içinde sağa sola çevirerek amını yıkıyordu. “Yardım
et bana!” dedi. Nasıl yardım edecektim şimdi? Meryem duş
başlığını amından çıkardı ve yere
attı, duş başlığı suyun tazyiki yüzünden
yılan gibi kıvrılıyor, her yere su sıçrıyordu.
Meryem o ara duvardaki musluktan tutunarak iyice domaldı ve “Şunu sok
içime, amımı iyice yıkaman gerek!” dedi. Tuhaf bir durumun
içindeydim. Ama onu dinlemem gerekliydi, yoksa ne tepki vereceğini
bilmiyordum. Yerdeki duş başlığını aldım,
Meryem’in açık duran amına yaklaştırdım iyice.
Yanlamasına tutup yavaşça bastırdım.
Bakışlarım arasında duş
başlığının kafası amına girivermişti.
Meryem ise sanki amında bir şey yok gibi, “Şimdi iyice
yıka, sağa sola çevir!” diye bana talimatlar vermeye
başlamıştı.
Onun dediğini yapıyor, duş başlığını
amında sağa sola çeviriyordum. Meryem bu ara sürekli olduğu
yerde sağa sola götünü sallayıp duruyordu. Ona sakin
olmasını söylediğimde, “Ne sakini, senin çocuğunu
doğurursam ne olacak?” dedi. Ona, “Ulan sen kaç yaşındasın,
halen nasıl hamile kalıyorsun manyak karı?” dediğimde, “Konuşma
işini yap!” diye sertçe karşılık verdi.
Ama az sonra kendisi anlatmaya başladı. “43 yaşındayım
ben. Halen adet görüyorum, yumurtluyorum. O kadar çocuk doğurunca adet
görme yaşı da artıyormuş. Bakarsın hamile
kalırım, o zaman kocama ne derim ben?” dedi. “Ulan geçen kocan seni
sikiyordu, ben duydum. Kalsan kocandan hamile kalırsın!” dedim. Meryem
başını geriye atıp garip garip baktı, ama bu
dediğime cevap vermedi, “Hadi işini yap, konuşma!” dedi sadece.
Tüm bunlar olurken ağzı kalın ve sık, siyah kıllarla
kaplı göt deliği tam karşımdaydı. Götünün tombul
yanaklarını sol elimle sıkarken, sağ elimle duş
başlığıyla amının içini yıkıyordum. Sol
başparmağımı yavaşça göt deliğine bastırmaya
başladım. Meryem’den tepki gelmediğini görünce daha da
bastırdım. Bakire bir göt deliğine nazaran genişti
deliği. Başparmağım dibine kadar içine girmişken,
Meryem, “Tamam, yeter, bu kadar, olmuştur artık!” dedi. O zaman
parmağımı mecburen çıkardım götünden. Amındaki
duş başlığını da çıkardım. Meryem
yavaşça doğrulurken kendisi kapadı musluğu. Dolaptaki
havluyla kurulanırken, ben şaşkın haldeydim, ellerimi
yıkadım. Meryem içeri geçti, külotunu ve sutyenini giyindi.
Pardesüsünü giyinip düğmelerini ilikledi tek tek. Türbanını
taktı yeniden.
Az önceki konu halen aklımdaydı. “Kocan seni sikince hamile
kalmıyorsun da, ben sikince mi hamile kalıyorsun?” dedim. Bana bakıp,
“Kocamın dölleri çocuk olması için yeterince kaliteli
değilmiş, doktor öyle söyledi. Bir hastalık geçirmişti,
ondan sonra böyle oldu. Siki halen kalkıyor, ama dölleri işe
yaramıyor. 7 çocuğun üzerine yeniden hamile kalmamı çok istiyor
kocam, ama ben artık hamile kalmaktan bıktım!” dedi. Merak
ettiğim başka şeyler de vardı Meryem’le ilgili. “Kocan çok
kıskanç, seni tek başına dışarı
çıkarmıyor, ama yanında dolaştığın zaman da
içine sutyen külottan başka bir şey giymediğini bilmiyor mu?”
diye sordum. Meryem, “Biliyor, bilmez olur mu, ben ondan gizli bir şey
yapmam!” dedi ve kapıyı açıp çıktı.
Son sözleri öylesine mi söylemişti, yoksa gerçek miydi?
Karısının yanımda olduğunu biliyor muydu kocası.
Çok şaşkındım. Üzerimi giyindim, yatağı
düzelttim. Döllerim bulaşmıştı bir miktar yatak örtüsüne.
Meryem’in kurulandığı havluyla sildim iyice. Banyonun yerdeki
sularını da aynı havluyla sildim ve kirli sepetine attım.
Odadan çıktığımda Hülya ile
karşılaştım. Belli ki Meryem’i görmüştü çıkarken.
Anahtarı uzattım ve “Çok teşekkür ederim, bu iyiliğini
unutmam!” dedim. Hülya anahtarı alıp saatine baktı ve “Nerdeyse
yarım saatiniz daha var, erken çıktınız?” dedi.
“Arkadaşım gitti, tek başıma ne yapayım ben?” dedim
gülerek. Hülya gözleriyle davetkâr bakışlar atmaya
başlamıştı bir anda. “Eğer başka zaman bir odaya
ihtiyacınız olursa, bana söylemeniz yeter!” dedi. “Teşekkür
ederim!” diyerek yanından ayrıldım. Anlaşılan Hülya da
Meryem gibiydi. İlk önce tepki gösteriyor, sonra da sikmem için adeta
yalvarıyordu.
O ara çok yorgun olduğumu hissettim. Gözlerimden uyku akıyordu.
Sabahın erken bir saatinde kalktığımdan güzel bir uykuya
ihtiyacım vardı...
[Osman]
|