Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 68. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Odaya gitmeden önce merdivenin başında durup Refiye’yi aradım.
Telefonumu açar açmaz, “Niye bakmıyorsun telefonlarıma, neden haber
vermeden çektin gittin, karının koynundan çıkmıyorsun herhalde?”
dedi, çok sinirliydi. Ben alttan aldıkça, o üste çıkmaya
çalışıyordu. Ama yavaş yavaş siniri geçmeye, ses tonu
düşmeye başladı.
Beni özlediğini söylüyordu. Sonra da, “Sana mutlu bir haberim var, dün
akşam annenle baban evime geldiler misafirliğe. Baban (Gelinimizi bir
ziyaret edelim istedik!) dedi. Onlara hizmette kusur etmemeye
çalıştım. Annen gelmişti daha önce, ama baban ilk defa
gördü evimi. Çok beğendi. Hem sonra sen oradan döner dönmez
nikâhımız kıyılacak. Baban her şeyi
ayarlamış, hocayı, şahitleri falan. Nikâh benim evimde
olacak. Sizin evde olsun istemiyorum. O gün insanların
ağzını açık bırakmak istiyorum, herkes bizi
konuşacak. Sen her şeyi bana bırak...” dedi. Aklım
karışıktı. Bütün söylediklerine, “Tamam!” dedim.
Telefonu kapadığımda Refiye’nin laf arasında
ağzından kaçırdığı sözler geldi aklıma bu
kez. (Annen gelmişti daha önce!), demek ki karımın dedikleri
doğruydu. Annem ayarlamıştı bana Refiye’yi de, Elif’i de.
Özge’yi aradım ama açmadı. Odaya döndüğümde karımın
horul horul uyuduğunu gördüm. Benim de gözlerimden uyku akıyordu.
Hemen soyunup girdim yatağa.
Ne kadar uyudum bilmiyorum. Uyandığımda akşam olmuştu,
karım yoktu yanımda. Aradım, nerede olduğunu sordum. “Ben
Meryem hanımlarla yemekteyim, sen de gel hadi!” dedi karım. Perdeler
çekili, cam ve balkon kapısı kapalıydı. Ter içinde
kalmıştım. Üzerimde halen Meryem’in ter kokusu vardı.
Duşa girdim ve yıkandım güzelce.
Yemeğe indiğimde, karım onlarla oturmuş yemeğini
yiyordu. “Sen yatıyordun, Rahmi bey yemeğe çağırdı,
acıktığım için seni bekleyemedim...” dedi karım. Rahmi
beni görünce, “Hayırdır üstadım, çok mu yoruldun bugün?” dedi
gülerek. Onun bu gülmesine Meryem de katıldığında, bunun
altında bir şey var dedim kendi kendime. Karımın yanına
oturup yemeğimi yedim. Her zaman yemekte bile olsa konuşan Rahmi, bu
sefer hiç konuşmuyordu.
Meryem gene koyu yeşil pardesüyü giymiş, kırmızı bir
eşarpla bağlamıştı başını. Yemeğin
ardından Rahmi’yle bahçede yürüyüşe çıktık.
Karılarımız ise bizden ayrı başka bir köşede
oturmayı tercih ettiler. Rahmi, “Nasıldı azizim bugünün, pek
görüşemedik seninle?” dedi. Ona, “Hayırdır, bir şey mi
var?” dedim. Ses tonum biraz sertti anlaşılan. Rahmi, “Yok, ne
olsun ki?” dedi. Ama bir şeyler vardı bu adamda.
Bir köşedeki masaya oturmayı teklif etti, beraber oturduk. Rahmi,
“Siz yarın gidiyorsunuz, değil mi?” dediğinde, “Evet!” dedim.
Suratı asıldı biraz. Sonra da, “Sana söylemem gereken bir
şey var. Nasıl anlatırım bilmiyorum, ama anlatmam gerekli.
Biliyorsun bizim 7 çocuğumuz var. Ama bir tane daha olsun istiyorum. Çok
şükür karım halen doğurgan, ama ben de bir sorun var. 7
çocuğun üstüne bir sıkıntı çıktı bende. Doktora
gittim, benim döllerim artık çocuk için kalitesizmiş, öyle söyledi.
Tahlil mahlil yaptılar, öyle söyledi. Yaşımın da
geçtiğini, tedavi bile olsam karımın gebe kalma ihtimalinin çok
düşük olduğunu söyledi. Bu yüzden karım benden soğudu.
Yanlış anlama, yani kuş halen ötüyor, ama tohumlar
kalitesizmiş!” dedi.
Bu sonuncusunu söylerken
gülümsedi biraz. Rahmi bana en mahrem şeylerini anlatıyordu. Bense
sessizce dinliyordum, ağzım açık halde.
Rahmi, “Doktorlardan başka gezmediğim hoca kalmadı. En son
Bursa’da bir tanesine gittim. Hoca doktorun söylediğine inanmadı.
Sonra da bana bu işin çaresinin olduğunu söyledi...” dedi. Merak
etmiştim, “Neymiş çaresi?” diye sordum. “Bunu söylediğim için
çok utanıyorum, ama sana anlatmam gerek!” dedi. Sonra da, “Hoca,
karın yabancı bir erkekle birlikte olacak. Onun tohumları
karının rahmine ekilecek. Ondan sonra sen karının rahmine
tohum ekeceksin dedi!” diye devam etti.
Bunu duyunca çok şaşırdım, “Sen buna inandın mı?”
diye sordum. Rahmi, “İnandım, çok iyi bir hocadır kendisi.
Şeyy, hatta önce o karımla birlikte oldu birkaç sefer. Ondan sonra
karım hamile kaldı, ama düşük yaptı. O zaman hoca (Daha
genç bir erkek olması lazım!) dedi. Bunu anlattığım
için beni ayıplamanı istemiyorum. Yani
anlamışsındır, hocanın dediğini yapmamız
için. Yani şeyy, senden karımla birlikte olmanı istiyorum...
Biz bu işi İstanbul’da yapamayız.
Tanıdıklarımız arasında biri öğrenirse, insan
içinde yaşayamayız. Buraya tatile geldik. Demek ki kaderimizde
yazılıymış, seni karşımıza
çıkardı. Bunu kabul edersen çok sevap işlersin. Hem seni
memnun ederim. Biliyorsun benim durumum çok şükür iyi. Eğer karımla
birlikte olursan sana iyi bir para öderim. Otel masraflarını da ben
öderim... (Bu arada balon turunun parasını da Rahmi vermişti.
Demek ki bir sebebi varmış bunu yapmasının!)
Sen helal süt emmiş, iyi bir adamsın. İlk gördüğümde
anlamıştım zaten. Hoca da söylemişti bunu. (Karınla
birlikte olacak adam ehli namus bir kişi olmalıdır!) diye...”
dediğinde Ağzım açık kalmıştı. Adam
açık açık karısını sikmemi istiyordu. Yeniden bir
çocuk sahibi olabilmek için böyle tuhaf bir istekte bulunuyordu. Rahmi, “Benim
hanım da şu an senin hanımınla görüşüyor. Onun da
kabul etmesi gerek tabii!” dedi.
Gündüz karısıyla sikiştiğimi biliyordu belki de. “Bizim
çocukları göndeririz sizin odaya, sen de bizim odaya gelirsin!” dedi.
Kabul etmem için adeta yalvarıyordu. Bana bunun için 10 bin lira
ödeyeceğini söyledi. Karısını sikmem için verecekti bu
parayı. “İstanbul’a döner dönmez gönderirim, bana güven. Sana
karımı teklif ediyorum, daha ne olsun? Bu benim için çok zor ama
benim yerime koy kendini!” dedi.
Kendimi onun yerine koyamıyordum. Böyle bir şeyi aklım
almıyordu. Az sonra Rahmi’nin telefonu çaldı. Kısa bir
konuşma yaptı. Sadece, “Hı, hı, anladım, tamam!”
dedikten sonra kapadı telefonu. Sonra da bana, “Senin hanım kabul
etmiş!” dedi. Çok şaşırdım, karımın bunu
kabul edebileceğine aklım ermiyordu. Rahmi, “Ee, cevabın nedir?”
diye sordu. Bir süre sustum, sonra da, “Peki!” dedim sadece. Rahmi bana
teşekkür ederken kalktık, karılarımızın
yanına doğru gittik.
Karım biraz durgun, ama yine de neşeliydi. Rahmi saatine bakıp,
“Saat sekize geliyor, biz kalkalım!” diyerek karısıyla
odalarına gittiler. Karımın yanına oturdum, ikimiz de bir
süre sustuk. Sonra karım anlatmaya başladı. Belli ki Meryem
karımla daha açık konuşmuştu. “Çocukları
olmuyormuş. Onun için de başka bir adamla şey yapması
gerekliymiş, kocası anlattı mı sana?” diye sordu. “Evet!”
dedim. “Şeyy, bu daha önce bir hocaya gitmiş, Bursa’da. Orada
yabancı erkeklerle de beraber olmuş, gebe kalmış birkaç
sefer, ama düşük yapmış hep. Şimdi de demişler genç
bir adam olması lazım. Onun için de seni bulmuşlar. Geçen biz
şey yaparken bunlar duymuş bizi. O zaman kocası
(Aradığımız adamı bulduk!) demiş.” dedi
karım.
Çok tuhaf bir durumun içindeydim. O ara karım üzerindeki siyah pardesünün
cebinden bir şey çıkardı. Bir kâğıt peçeteydi bu.
Peçeteyi açıp içindekileri gösterince ağzım açık
kaldı. 4 tane, kalın, burma, pahalı bilezik vardı içinde.
Karım, “Bunları Meryem Hanım verdi, kabul etmem için. Ben de
aldım!” dedi. Bense Rahmi’nin söylediği paradan bahsetmedim karıma.
Birlikte çıktık odamıza. Ben öncesinde hem sakal traşı,
hem de etek traşı olmak için banyoya girdim. Yarım saat kadar
sonra çıktığımda, karım da banyoya gireceğini
söyledi. “Sen niye banyo yapıyorsun?” dediğimde, “Şey, Meryem
hanım sen de gel dedi bana!” dedi. Neden karımın da gelmesini
istemişti. Ben sikecektim sonuçta onu. Karım duşa girip
yıkanırken ben de kurulandım. Giyindim, biraz parfüm
sıktım. Çok heyecanlıydım. Bir sigara yaktım.
Karım da duştan çıkmış kurulanıyordu. Karıma,
“Sen niye geliyorsun anlamıyorum?” dediğimde, karım bornozlu
haliyle yatağa oturdu ve “Şeyy, Osman, nasıl diyeyim bilmiyorum.
Meryem Hanım benim de olmamı istedi...” dedi. “Tamam da, niye? Sen niye
olacaksın ki orda?” dedim. Karım, “Sen onunla olurken, benim de
Rahmi’yle olmamı istedi Meryem!” dedi.
O anda başımdan
aşağı kaynar sular döküldü. Yani Meryem, birlikte grup seks
yapmamızı teklif etmişti karıma. Rahmi ise o anda
nasıl bir tepki vereceğimden çekindiği için olsa gerek bana
böyle bir konudan bahsetmemişti. Karıma, “Peki, sen ne diyorsun bu
işe?” dedim. Karım, “O kadar bilezik verdi kadın. Eğer
kabul edersem bir o kadar daha verecek. Adamın da sana para verdiğini
biliyorum!” dedi.
Karım birkaç bilezik için bir adamla birlikte olmayı kabul ediyordu. Beni
ikna etmek içinse, “Bu insanları tanımıyoruz bile. Kimler, neyin
nesiler? Bu geceden sonra bunları görmeyiz bile. O kadar para var
işin ucunda. O kadının sadece şimdi verdiği bilezikler
nerden baksan 10 bin lira eder!” dedi karım. Karımın bu
istekliliği beni şaşırtıyordu. Ben karımı
Aydan’la birlikte bir grup sekse nasıl davet ederim diye düşünürken,
karım bu işi bir erkekle yapmayı bana teklif ediyordu.
Ağzım açıktı, şaşkındım. Ne
diyeceğimi bilemiyordum.
Karım, “Osman, sen benim erkeğimsin, senden başka da kimse
olmayacak hayatımda, ama bu büyük para. Bir kereliğine kabul etsen ne
olacak sanki, ben gene seni seviyorum. Ama bu parayı da almak istiyorum!”
dedi. Gittikçe sinirlenmeye başlamıştım. Bunun mümkün
olmadığını söyledim karıma. O zaman karım
televizyonun önünde duran telefonumu aldı, birkaç tuşa bastı.
Daha sonra bana doğru uzattı. Görünce şok oldum.
Özge’nin bana mesaj olarak gönderdiği çırılçıplak
resimlerini gösteriyordu. Yazdığı mesajları, benim
gönderdiğim resim ve mesajları. Ben Özge’ye dikkatli
olmasını söylerken, karım benim telefonumda bulmuştu
onları. Sonra da, “Ben buna sesimi çıkartmıyorum. Sen
kızımla sikişiyorsun. Bu zamana kadar da sesimi
çıkartmadım. Ama şimdi çıkartacağım. Eve dönünce
kıyameti kopartacağım. Eğer bu akşam ben bu
bilezikleri almazsam, eve dönünce seni de kızımı da rezil ederim
dünyaya. İnsan içine çıkamazsınız bir daha. Benim
kaybedecek bir şeyim yok!” dedi karım.
Karım bana şantaj yapıyordu. Sinirimden kalbim öyle bir
çarpıyordu ki, sanki yerinden sökülecekmiş gibiydi. Karım, “Osman,
ben gene seni seviyorum, o adamın yüzüne hayatta bakmam, ama bu
bilezikleri almam gerek. Annenin bana ne pislikler yapabileceğini
bilmiyorum. Bunlar benim garantim olacak!” dedi.
Karımın yanına oturdum, ellerimi başımın
arasına aldım. Karım saçlarımı okşarken, “Osman, ben
seni seviyorum, senden başka kimseyi de sevmem ben. Ama bu iş
başka. Bu işin sevgiyle ilgisi yok!” diyordu. Kaeıma, “Niye
istiyorsun, sadece para mı? Ben sana yetmiyor muyum? İyi sikmiyor
muyum seni?” dedim. Karım, “Hem de çok iyi sikiyorsun. Ama bazen
aklıma başka erkekler de geliyor, kendime engel olamıyorum!”
dedi. Bunu ilk defa duyuyordum karımdan. “Nasıl yani?” diye sordum.
“Yani bazen oluyor, kendime engel olamıyorum. Üzerimde sen de olsan
aklım başka bir erkekte oluyor!” dedi. “Kim oluyor?” dedim.
Karım hiç bilmediğim şeyler anlatmaya
başlamıştı. “Çoğunlukla rahmetli kocam oluyor. Bazen
de başkaları...” dedi. “Kim o başkaları?” diye
sorduğumda, “Bilmiyorum işte oluyor, tanımıyorum. Rahmetli
kocamla birlikte olurken sen girerdin aklıma, seninle evlenince de o
giriyor. Sonuçta kaç yıl onunla aynı yastığa baş
koydum ben. Çocuklarımın babası ne de olsa!” dedi.
Rahmetli amcaoğlunun karımın rüyalarına halen girmesi çok
ilginçti. Demek halen onu özlediği oluyordu. Ama başkaları da
oluyormuş. Belki de biz erkeklerle aynıydı bu konuda
kadınlar. Biz karımızı sikerken nasıl
başkasını düşünüyorsak, onlar da kocalarıyla
sikişirken başkalarını düşünüyordu.
Düşüncelerimize engel olamıyorduk.
Bir süre oturdum öylece. Karım vereceğim cevabı bekliyordu. Karıma,
“Gerçekten sadece para için mi istiyorsun? Rahmi’yi istedin mi yoksa?” diye
sordum. Önce sessiz kaldı. Sonra da, “Şey, rahmetli kocama
benzetiyorum ben onu!” dedi. Gerçekten tip olarak pek olmasa da, huy olarak
Rahmi, rahmetli amcaoğluna benziyordu. Karım eski kocasını
anlaşılan unutamıyordu bir türlü.
Aklım başımdan gitmişti. Bunun benim için de ilk defa
yaşayacağım bir deneyim olacağını düşündüm.
Sonunda, “Tamam!” dedim. Karım, “O zaman hazırlanalım!” dedi.
Karıma, “Eve dönünce kıyamet koparmak falan yok ama!” dedim.
Karım, “Tamam!” dedi gülerek. O zaman karım hazırlanmaya
başladı. Makyaj malzemelerini getirmişti, biraz makyaj
yaptı yüzüne. Ona aldığım Refiye’nin kokusundan
sıktı. Çok güzel göründü bu haliyle.
Beyaz, dantelli külotunu ve onunla takım olan bir sutyen giydi önce. Sonra
da uzun bordo eteğini giydi, üzerine de krem renkli uzun kollu bir tunik.
Çiçekli bir eşarpla başını bağladıktan sonra
ince, krem renkli pardesüsünü giydi. Bana bakıp, “Bizi insanlar görürse
normal halimizle görsünler!” dedi. Tedbiri elden bırakmıyordu.
Ayağına ise yüksek topuklu siyah deri ayakkabısını
giydi.
Derken saat dokuz olmuştu. Karım, Meryem’in verdiği 4 tane burma
bileziği çantasına attı. Odadan çıkıp yan odanın
kapısını çaldık. Küçük kız açtı kapıyı.
Bizi gören Rahmi, “Oo, buyrun!” dedi. O ara Meryem banyodan çıktı. O
da karım gibiydi. Hafif bir makyaj yapmıştı.
Kırmızı eşarbı başındaydı yine. Ama
pardesüsünü çıkarmıştı. Üzerinde uzun yeşil renkli,
pileli, ince bir etekle, koyu krem renkli yüksek topuklu bir ayakkabı
vardı. Beyaz, önü fırfırlı şeffaf, dar bir etek
giymiş, içine de beyaz bir sutyen giymişti. Sutyeni olduğu gibi
belli oluyordu.
Rahmi çocuklarını aldı, ona bizim odanın
kapısını açtım. Çocuklarına uslu
durmalarını, gürültü yapmamalarını, eğer isterlerse
bizim yatağımızda yatabileceklerini söyledi. Çocuklar her
denileni anlamış gibi başlarını salladılar. Ben
Rahmi’yle odadan çıktım. Onların odaya döndüğümüzde,
karım ve Meryem karşı karşıya iki koltukta oturuyordu.
Onların odası aile odası olduğundan bizimkinden büyüktü,
içerde çocuklar için bir oda daha vardı ve odada iki tane tek kişilik
yatak vardı.
Ben Rahmi’yle yatağın üzerine oturdum. Rahmi girdi konuya, “Şeyy,
ben sana senin hanım meselesini söyleyemedim. O anda ne diyeceğinden
korktum...” dedi. Meryem ise, “Neyse canım, sonunda herkes kabul etti ya!”
dedi. Rahmi yeniden konuşmaya başladı, “Dedim ya, benim
hanımı Bursa’ya götürdüm birkaç sefer. Orada hocayla birlikte oldu,
hem artık anlatmam da sakınca yok nasılsa. Bizim orada
başka ilişkilerimiz de olmuştu, yani şimdiki gibi.
Hocanın oraya memleketin her yerinden insan gelirdi. Herkes
karısıyla gelirdi ama. Kimse de birbirini tanımaz. Kadınlar,
erkekler ayrı otururduk. Hoca konuşurdu bizimle. Kendi
karısı da kadınlarla konuşurdu...
Gece yarısına doğru hoca kadınları
çağırırdı yanımıza. Kadınlar geldikten sonra
da rastgele şekilde kadınlarla erkekleri birbirine nikâhlardı.
Hepimiz tanımadığımız bir adam yada kadınla
nikâhlanmış olurduk. Sonra da üst katlardaki odalara çıkar,
orada ilişkiye girerdik. Hoca bu şekilde içimizdeki kötü ruhları
attığımızı söylerdi. Yani bu bizim için ilk olmayacak.
Sizin için bilemem tabii...” dediğinde, karım atılıp, “Bizim
için ilk!” dedi.
Rahmi ve Meryem tuhaf insanlar çıkmıştı. Ne diyeceğimi
bilemiyordum. Bir süre hepimiz sessiz kaldıktan sonra, Rahmi, “Ee, Osman,
sen burada mı kalacaksın? Biz o zaman içeri geçelim...” diyerek
ayağa kalktı. O zaman hepimiz birden kalktık ayağa. Rahmi
içeri geçerken, karım bana bakarak onun ardından odaya girdi. Rahmi
yüzünde gülümsemeyle kapıyı kapatırken, ben Meryem’le
yalnız kalmıştım.
Meryem’e, “Sabah seni siktiğimi kocan biliyor mu?” dediğimde, “Dedim
ya, ben ondan gizli bir şey yapmam, elbette biliyor!” dedi. “Peki, niye o
kadar direndin?” dediğimde, “Ne bileyim, beni orospu sanma istedim!” dedi.
“Peki niye döllerimi yıkadın, içine boşalmamı istemedin?”
dediğimde, “Şey, kocam bana sordu senin nasıl siktiğini,
ben de çok güzel dedim. O beni ikna etti!” dedi. Meryem iki kişilik koltuğa
oturmuş, bacak bacak üstüne atmıştı. Yanına oturdum.
Üzerinden ter kokusu değil
bu kez gülsuyu kokusu geliyordu. Elimi eteğinin içine soktum. İnce,
ten renkli bir külotlu çorap giymişti. Elim çorabın üzerinde yağ
gibi kayıyordu. Etli kalçalarını hissetmek yarağımı
kazık gibi yaptı. Bir taraftan da yanaklarını
okşuyordum. Meryem’in hafif tüylü yanaklarında terlemesinden
kaynaklanan tuzu hissediyordum dilimin ucunda. Meryem de şortumun
üzerinden yarağıma atmıştı elini. Sağ elim
kalçalarında gezinirken, sol elim koltuğun arkasında
kalmıştı. Meryem, “Hığmm, ağhh, ığmm,
evet, çok güzel...” diye adeta fısıldıyordu. Dudaklarından
öpmeye başladım bu sefer.
Etli dudaklarını emmeye başladım, onları içime
çekiyordum. Dilimi ağzının içine soktum. Meryem de
karşılık veriyordu bana. Dillerimizi çıkardık,
karşılıklı dilliyorduk birbirimizi. Meryem bu işi iyi
biliyordu belli ki. Ona, “Nerden öğrendin bunları?” dediğimde,
“Biz Bursa’ya epey gittik aslında. Kocam gerisini anlatmadı. Orada
tanıştığımız bazı insanlarla ilişkimizi
kopartmadık...” dedi. O ara bacaklarında gezinen elimi
çıkardım eteğinin altından ve gömleğinin
düğmelerini açmaya başladım. Üst düğmelerini açınca
beyaz koynunu, memelerinin üstünü öpmeye, yalamaya başladım.
Meryem gene, “Iğmm, çok güzel, oğhh...” diyerek fısıldarken,
alt düğmelerini de açtım gömleğin. Boynunu, memelerinin üzerini
deli gibi öpüyordum. Sağ elim gene kalçalarındaydı. Meryem de
eliyle bacağında gezinen elimi tutmuş, “Oğhh, çok güzel,
ığmm...” diyordu aynı şekilde. O anda arka odadan sesler
gelmeye başlamıştı. Meryem, “Hadi onlara bakalım
mı?” dediğinde, “Tamam!” dedim.
Kalbim küt küt atıyordu. İlk defa karımı başka bir
erkekle sikişirken izleyecektim. Önden ben kalktım, yarağım
şortumun içinde kazık gibi olmuştu. Meryem yarağıma
bakıp gülümsedi ve “Senin kocamdan farkın sabırlı olman,
kadınları daha iyi memnun edersin böyle!” dedi ve önümden geçerek
kapıyı açtı. Gözlerime inanamıyordum.
Rahmi çırılçıplaktı. Karım ise halen giyinikti,
yataklardan birine tutunmuş, domalmıştı. Rahmi
karımın pardesü ve eteğini beline, külotunu da
aşağı sıyırmıştı. Karımın
arkasında dizlerinin üzerine çökmüş karımın amını
yalıyordu. Gelen sesler karımın inleme sesleriydi. Karımdan,
“Oğhh, çok güzel, ığmm, evet, oğhh...” sesleri gelirken,
ben de tarif edemediğim şekilde bundan tahrik olmuştum. Karımın
yüzünde utanç ve zevk ifadesi birden vardı. Kıpkırmızı
yüzüyle bana bakarken dudaklarını emiyor, ısırıyor ve
sürekli inliyordu. “Uğhh, çok güzel, ığmm, Osman, ığhh,
ayy, çok güzel...” diye diye çocuk odasını inletiyordu.
Rahmi karımın beyaz ve tombul göt yanaklarından sıkıca
tutmuş, onları sıkıyor, yoğuruyor ve “Aoğğmm,
ığmm, aoğmm...” sesleri eşliğinde amını
yalıyordu. Karımın amıyla Rahmi’nin ağzı
birleşmişti sanki. O ara Rahmi’nin kısa ve kalın
yarağını gördüm. Az sonra karımı sikecekti o yarağıyla.
Anlaşılan Rahmi de karısının söylediğinin aksine
biliyordu bu işleri. Artık dayanamayacağımı
anladım ve soyunmaya başladım. Az sonra
çırılçıplak kaldım ve karımın tutunduğu
yatağın üzerine çıktım. Dizlerimin üzerine çöktüm,
karım ne yapacağını biliyordu. Bir anda
yarağımı aldı ağzına.
Rahmi amını yalarken, karım da benim yarağımı
almıştı ağzına. Karımdan, “Aoğmm,
ığmm, ağhh...” sesleri gelirken, Rahmi karımın göt
yanaklarına tokatlar atmaya başladı. Tombul göt yanakları
deli gibi titrerken odanın içini 'Şlap, şlap, şlap!' sesleri
doldurmuştu. Meryem kapının önünde ayakta durmuş, tüm
bunları izliyordu. Karım sanki daha önce hiç öyle
yalamamıştı yarağımı, inanılmaz zevk
alıyordum. O sırada Meryem de elini eteğinin içinden sokarak
kasıklarını ovalamaya başlamıştı. Bir eliyle
de memelerini ovalıyordu. Elini sutyenin içinden sokmuştu.
Dudaklarını yalıyordu sürekli. Karım arada sırada
yarağımı yalamayı bırakıp adeta
çığlıklar atıyordu. O da böylesine zevk
alacağını tahmin etmemişti anlaşılan.
Yarağım nerdeyse patlayacaktı. Ben elimle sıvazlarken,
Rahmi de doğruldu yavaşça, ağzının kenarlarında
karımın amının zevk sıvıları vardı.
Rahmi elinin tersiyle sildi onları, daha sonra da karımın
kalçalarından tuttu sıkıca. Karım biraz daha doğruldu
ve götünü tam Rahmi’ye göre ayarladı. Rahmi yarağını
sıvazladı bir süre. Onunkinden de benimki gibi zevk
sıvıları geliyordu. Ardından yavaş yavaş
karımın amına sokmaya başladı.
Karım, “Aığhh, ığmm, ayy...” sesleri
eşliğinde yeniden inlemeye başlamışken, Rahmi derinden
gelen, “Oğhh, ığmm, oğhh...” sesleri
çıkartıyordu. Karım başını geriye atıp, bir
Rahmi’ye sonra da bana bakıyordu. Yüzü terden sırılsıklam
olmuştu, kıpkırmızıydı. “Ayy, ığmm, çok
güzel, Osman, ağhh...” derken, Rahmi kısa yarağını
dibine kadar sokmuştu karımın amına. Bir süre bekledi
amında. Sonra da, “Karının amı fırın gibi Osman,
fırın gibi!” dedi sırıtarak.
Az sonra amında gidip gelmeye başladı. Önce yavaş, sonra da
hızlı hızlı sikmeye başladı karımı.
Karımın tombul göt yanakları Rahmi’nin
kasıklarının çarpmasıyla deli gibi titrerken, şiddetli
'Şlop, şlop, şlop!' sesleri geliyordu. Karım ha bire, “Ağhh,
ayy, oğhh, çok güzel, sik beni, oğhh, sik, kocam da görsün, sik,
oğhh, kocam görsün...” diyordu. Karım kendisi sikilirken benim
izlememden daha çok zevk alıyordu.
Ben yatağın üzerinde yarağımı sıvazlarken Meryem
yanıma geldi, beni omuzlarımdan iterek yatağa adeta
fırlattı. Az sonra da iştahla ağzına aldı
yarağımı. Deli gibi somuruyordu. Rahmi sürekli, “Oğhh, çok
güzel, karıcığım, çok güzel, ağhh, evet, oğhh...”
derken, Meryem yarağımı boğazına sokup
çıkartıyordu sürekli. Rahmi, “Osman, karım çok süper yarak
yalar, çok süper!” dedi o ara. Gerçekten de Meryem yarağımı deli
gibi yalıyor, emiyordu. Her yerim uyuşmuş gibiydi.
Rahmi aynı hızlı temposuyla karımın amında gidip
gelmeye devam ediyor, karım da aynı şekilde deli gibi
çığlıklar atıyor, başını sağa sola
sallıyordu. Bunlar olurken karımın amından 'Zort, zort!'
sesleri gelmeye başladı. Yarakla birlikte hava da giriyordu
amına. Rahmi karımın göt yanaklarına gene tokatlar atmaya
başladı. Karımla göz göze geldik. Gözlerinden ufak ufak
yaşlar süzülüyordu. Derken Rahmi’nin sert yarak darbeleriyle bir iki sefer
düşecek gibi oldu. Rahmi ara sıra böyle hızlanıyor, sonra
gene aynı temposunu koruyordu.
Çocuk odası inleme ve sikiş seslerimizle çınlarken, Rahmi ve
karımın inlemeleri artmaya başladı. Bu durum daha fazla
devam etmedi ve Rahmi ağzı beş karış açık
şekilde, “Ağhh, ağhh, aoğmm, oğhh...” sesleri
eşliğinde karımın amına boşaldı. Bir süre
daha amına şiddetle sokup çıkartmaya devam ettikten sonra
çıkardı yarağını. Karım da sanırım
boşalmıştı. İnce tiz sesler çıkartıyordu
sadece. İyice terlemiş ve kıpkırmızı olmuştu
yüzü. Rahmi yarağını sıvazlıyordu,
yarağından halen döller akıyordu. Yarağının kafası
iyice şişmiş ve kızarmıştı.
Karım yavaşça
doğrulduğunda bana bakmamaya çalışıyordu. Üstünü
düzeltti ve içeri odaya geçti hiç konuşmadan. Karım bu işten
zevk alacağını tahmin etmemişti. Aldığı zevk
nedeniyle utanç içindeydi. Rahmi ise odada kalmıştı.
O ara Meryem de iyice coşmuş ve yarağımı patlatacak
hale getirmişti. Şimdi sıra bendeydi. Meryem’e, “Tamam, hadi,
kalk artık, bırak!” dedim. Meryem emrimi dinleyen kölemdi.
Doğruldu, ağzının kenarlarından zevk sıvılarım
ve tükürük akıyordu. Yataktan kalktım ve onu elinden tutup
içeriye götürdüm. Karım ellerini başının arasına
almış halde koltukta oturuyordu. Rahmi de bizim peşimizden
geldi.
Ben Meryem’e yatağın üzerinde dört ayaküstüne domalmasını
söyledim. Meryem eteğini yukarı sıyırarak yatağın
üzerine çıktı. Arkasına geçtim ve eteğini beline
sıyırdım, külotlu çorabını indirdim. İçine
ayrıca külot giymemişti. Etek traşı olduğunu görmek
hoşuma gitti. Sabahki gibi değildi ve ter kokusu da gelmiyordu
kasıklarından. Amı oldukça ıslanmıştı.
Parmaklarımla amını ovalamaya başladım.
Meryem, “Ağhh, ayy, evet, ağhh...” diye adeta
fısıldıyordu. O ara Rahmi tam yanımızda ayakta
durmuş yarağını sıvazlıyordu. Meryem
başını iki elinin arasına almış,
yastığa gömmüştü. Artık dayanamıyordum. Doğruldum
ve yarağımı sıvazladım bir süre. Zevk
sıvıları iyice ıslattı elimi. Meryem’in
kalçalarından tutarak yarağımı sokmaya başladım
amına. İlk anda Meryem’den, “Uğhh, ağhh...” diye küçük
çığlıklar gelirken ben dibine kadar sokmuştum
yarağımı. Bir süre bekledim amında. Rahmi’ye dönüp,
“Seninkinin de amı cayır cayır yanıyor!” dedim. Rahmi bir
şey demeden sadece yarağını sıvazlamaya devam ederken,
ben Meryem’in amında hızlanmaya başladım.
Her seferinde daha büyük bir güçle amına pompalıyordum. Meryem,
“Uğhh, ağhh, ayy, çok iyi, sik, sik, oğhh, sik, evet,
ığmm...” derken, ben de daha fazla sokup çıkartıyordum
amına. Meryem’in göt yanakları löpür löpür sallanırken,
aldığım inanılmaz zevkle inliyordum. Altımızdaki
yatak yaylanırken Rahmi de yarağını sıvazlamaya devam
ediyordu.
Kasıklarım Meryem’in göt yanaklarında şiddetli patlamalar
yaratıyordu, odanın içi çınlıyordu adeta. O sırada
karıma baktım. O da bizi izliyordu, şimdi daha sakindi. Meryem
ara sıra götünü sağa sola oynatıyordu, götüne şaplaklar
atmaya başladım küçük küçük. Bembeyaz göt yanakları
kızarmıştı. Deli gibi sallanıyordu göt yanakları.
Müthiş bir zevk alıyordum. Meryem’in koca amı her seferinde daha
da genişliyor ve kayganlaşıyordu. Amının içine
yağ sürülmüştü sanki. Aynı karımdan gelen sesler gibi
Meryem’in amından da osuruk benzeri 'Zort, zort!' sesleri gelmeye
başlamıştı.
Hiç acelem yokmuş gibi aynı tempoyla sikiyordum. Ama bazen
dayanamıyor hayvan gibi yükleniyordum amına. Meryem, “Ağhh,
evet, ağhh, çok güzel, çok güzel, sik, sik, oğhh, kökle, kökle, evet,
işte böyle, oğhh...” derken ben daha da zevke geliyordum. O ara
Meryem’in kıllı göt deliğine bastırdım
başparmağımı. İlk boğumuna kadar girdi içine. Bu
kadın daha önce belli ki götten sikilmişti. Rahmi bana yalan
söylemişti. Anlattığı Tırcının
karısı hikâyesi de yalandı. Ama gerçek olan
karısının amının alev alev olmasıydı. Birkaç
kez yarağımı tamamen çıkardım, sonra yeniden soktum.
Her seferinde Meryem’in amından derin bir osuruk benzeri geldi. Bu sesler
beni daha da azdırıyordu.
Yarağımı dibine kadar sokuyor, sonra tamamen
çıkartıyordum. Meryem artık çıldıracak gibi
olmuştu. Karım gibi ince, tiz sesler çıkartmaya
başladı. “Ayy, ığmm, oğhh, oğhh...” diyerek
derinden gelen sesler eşliğinde boşaldığında, ben
de boşalmak üzereydim. Ve sonunda sarsıla sarsıla amına
akıttım döllerimi. Sabah içine boşalmamamı söyleyen Meryem’den
şimdi hiçbir tepki gelmiyordu. Amına sokup çıkarmaya devam ettim
yarağımı. Döllerim amını sulamıştı
Rahmi’nin istediği gibi.
Amından çıktığımda, döllerim Meryem’in geniş
amından kasıklarına akıyordu. Yarağımı
sıvazladım bir süre, kalan döllerimi amının üzerine, göt
deliğinin ağzına akıttım. Ardından yataktan
kalktım. Az sonra Meryem de ağır ağır doğruldu. O
da ter içindeydi, iyice kızarmıştı. Rahmi karısına,
“Nasıl karıcığım, memnun kaldın mı?” diye
sordu. Meryem, “Hem de çok!” dedi.
Aynı soruyu ben de
karıma sordum. Karım usulca, “Evet!” dediğinde, grup
sikişimizin ilk kısmını tamamlamıştık...
[Osman]
|