Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 73. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Karım dün gece
yaşadıklarımızdan dolayı üzüntüsünü üzerinden
atamıyordu. Ara sıra ağlayıp duruyor, kendi kendine
konuşuyordu. “Aysel hocaya gitsem mi?” dediğinde, şiddetle
itiraz ettim. O manyak kadınla uğraşmak istemiyordum artık.
Karım gene de, “Ben gideceğim!” dediğinde, “Bunu daha sonra
konuşuruz, bırak şimdi konuşmayı, bak araba
kullanıyorum, dikkatimi dağıtma!” dedim. “Tamam, tamam, sen sür
arabanı, ama ben ciddiyim!” dedi.
Eve döndüğümüzde geç bir saat olmuştu. Karım Özge ile aramda
geçen mesajlaşmaları görmüştü, ne tepki vereceğini hiç
bilmiyordum. Esra’nın beni nasıl
karşılayacağını da merak ediyordum. Bavulları
taşırken karım da yardım etti bana. Bu arada halen bagajda
duran ve içinde plastik yarakların olduğu torbayı da
almıştım. Bunları karımla sevişirken kullanmak
istiyordum artık. Karım torbayı görünce, “O ne öyle?” diye
sordu, ilk defa görüyordu torbayı. Ben, “Yok bir şey, birkaç parça
eşya sadece!” diye geçiştirdim.
Kızlar daha yatmamıştı. Kapıyı Esra açtı.
Parlak siyah, kısa bir tayt giymişti, ip askılı bir bluz
vardı üzerinde de, şeffaf sutyen askıları görünüyordu.
Sadece birkaç günlük bir tatildi, ama bana çok uzun gibi geldiğinden,
Esra’yı da uzun zamandır görmüyormuşum gibiydi.
Değişmiş miydi, bana mı öyle geliyordu, bilmiyorum. Ama
bildiğim bu haliyle çok güzel olduğuydu. Saçları
ıslaktı, atkuyruğu yapmıştı arkadan.
Taytı ise götünü sarmıştı sıkıca. Altında
külot yok gibime geldi. Daracık taytı amının
yarığını belli ediyordu. Esra bilerek böyle
giyinmişti, buna kuşkum yoktu. Beni bu şekilde
karşılamak ve etkilemek istiyordu. O anda, gündüz
attığım üç postanın üstüne bir üç posta daha atarım
dedim kendi kendime.
Karım bu görüntüyü görünce Esra’ya, “Kız git içeri, akşam
akşam benim ağzımı bozdurma, adam gibi giyin!” dedi.
Verdiği tepki bundan ibaret kaldı. Esra iç gıcıklayıcı
bakışlarıyla içeri geçerken, Özge de geldi. Özge, “Anne, ben
söyledim bu salağa, ama dinlemedi beni!” dedi kardeşinin
kıyafeti ile ilgili olarak. Özge annesinin olası bir tepkisinden
çekindiği için başını koyu yeşil bir şalla
bağlamıştı. Kırmızı eşofman
takımını giymişti. Kilo alıyordu, eşofmanı
üzerine yapışık gibiydi.
Annesinin mesajlaşmalarımızı bildiğini muhtemelen
bilmiyordu. Onun için Özge benden daha rahattı. Annesinin elini öperken,
bana da, “Hoş geldin!” dedi gülümseyerek. Karım pek de sıcak
olmayan bir şekilde sarıldı kızına. Özge’nin bana
bakışları davetkârdı. Onu ihmal ediyordum, Özge
katıksız bir sevgiyle beni seviyordu. Ve karım bunun
farkındaydı.
Yatak odasına geçip bavulları yerleştirdim ve torbayı da
çekmecelerden birine koydum bu arada. Ben koltuğa otururken Esra odadan
çıktı. Şimdi daha edepli görünüyordu. Ablası gibi bir
eşofman takımı giymişti. Yolda gelirken yemek
yediğimizden karnımız toktu. Karım Esra’dan Türk kahvesi
yapmasını isteyince, Özge de yardım için onunla mutfağa
girdi.
Annem ve babam evde yoktu. Yengemin Almanya’daki üvey kızı
gelmişti, onu görmeye gitmişlerdi. Özge orada kalacaklarını
söyledi. Kahvelerimizi içerken, Esra, “Ee, neler yaptınız, anlatsanıza,
nasıldı tatil?” diye sordu. Onun bu sorusu karımı
kızdırdı, “Kız ne yapacağız, kör olasıca,
tatil yaptık geldik, zaten her taraf gâvurlarla doluydu, doldurmuşlar
otele gâvurları!” dedi sinirli sinirli. Özge kardeşine göre daha
sessizdi. Ama ben ona işlerle ilgili sorular sormaya başlayınca
sessizliği bozuldu. “Sen yokken Rukiye diye bir kadın geldi,
yardımcı mı ne olacakmışsın kendisine?”
dediğinde, karım, “Kim bu kadın, ne yardımı?” diye
atıldı. Ben, “Sus be kadın, fakirin biriymiş bu, biraz
öteberi falan vereceğim hepsi bu!” dedim.
Karım, “Biz yardım kurumu muyuz? Gitsin başka yerde arasın
yardımını!” dedi gene sinirli halde. O ara Özge, “Asıl
bombayı bilmiyorsunuz!” dedi ağzı beş karış
açık halde. “Ne oldu?” diye sordu karım. Özge, “Ahmet
nişanı attı!” dedi heyecanla. Karım, “Ne nişanı?
Ahmet kim?” diye sorunca, Esra, “Semanur ablanın nişanlısı!”
dedi. Karım elini ağzına götürüp, “Aaa, niye kız? Ay töbe
töbe, ne oldu ki? E hani evleniyordu bunlar, ne olmuş?” dedi.
Özge bu habere çok sevinmiş gibiydi. Bir süredir Semanur’la araları
yoktu aslında. O konuşacakken Esra sözünü kesti ve “Şeyy,
Semanur abla bakire değilmiş!” dedi. Karım iki elini
ağzına götürüp, “Ay töbe töbe, o ne demek kız? Vay
başıma, töbe töbe...” diye saydırmaya başladı.
Gerçekten ben de şaşkınlık yaşıyordum. Bu
sırada Özge kardeşine, “Sussana geri zekâlı!” diye
kızdı ve kendisi anlatmaya başladı. “Bunun kaynanası
zaten bunu sevmiyordu. Semanur bana söyleyip duruyordu hep. Bunlar çok zengin,
Semanur da fakir ya, o yüzden. Neyse, bunun kaynanası bundan bekâret
raporu istemiş, eğer getirmezsen benim gelinim olamazsın
demiş. Bu, şeyy..., dediğine göre daha önce
nişanlısıyla birlikte olmuş,
kızlığını kaybetmiş!” dedi. Bu sırada
karım Semanur’a ağza alınmayacak küfürler etmeye
başladı. Onu en az Özge gibi sever, kendi kızı gibi görürdü
zamanında. Ama şimdi duyduklarına inanamıyor, böyle tepki
gösteriyordu.
Ama Özge devam etti. “Bu bana geldi bir gün. Durumunu anlattı. Özel bir
kadın doğumcuda kızlık zarını diktireceğini
söyledi. Beni de yanında götürdü!” dedi. Bunu duyan karım bu kez de
Özge’ye küfretmeye başladı. Ama ben araya girip, “Bir sus da
dinleyelim, senin kızının günahı ne?” dedim sinirle.
Karım konuşmaya devam edecekken, “Bana bak, tepemi attırma benim!”
dedim, gittikçe sinirleniyordum. Karım sesini kesince Özge anlatmaya devam
etti.
“Neyse, bu bir doktorla
anlaşmış, gittik biz, bunun kızlık zarı dikildi.
Aynı doktor bakiredir diye rapor da verdi. Semanur da raporu alıp
kaynanasına götürdü. Ama kaynanası, bir de ben kendi kadın
doğumcuma götüreyim seni demiş Semanur’a. Semanur bana geldi gene, ben
ne yapacağım, ne edeceğim deyip duruyordu. Ama sonunda, belki de
doktor anlamaz zarımın dikildiğini dedi. Neyse, bu
kaynanasıyla gitmiş onun doktoruna. Doktor bunu muayene etmiş,
sonra da kaynanasına, Oho, bu kızın altı otoban olmuş
demiş, anlamış yani zarının dikildiğini.
Kaynanası da hemen oracıkta siktir etmiş bunu. Semanur da, Beni
senin oğlun bozdu demiş kaynanasına. Ama Ahmet, Ben birlikte
oldum, ama kan gelmedi, bana zarının elastik olduğunu, onun için
de kan gelmediğini söyledi demiş Semanur için. O zaman da her
şey bitmiş oldu!” dedi Özge.
Bunları duyan karım ve ben şaşkınlıktan küçük
dilimizi yutacaktık nerdeyse. Semanur’u ben de sikmiştim ve sikerken
kan gelmemişti. Bana da kızlığını Ahmet’in
bozduğunu söylemişti. Demek ki başından beri yalan
söylüyordu Semanur. O ara Özge, “Laf aramızda, bunun daha lisede Cem diye
bir erkek arkadaşı vardı, onunla bile yapmış olabilir,
okulda adı çıkmıştı bunun kızlar arasında!”
dedi.
Karım öfkesinden deliye dönmüştü, Özge’ye, “Bir daha o kız bu
eve adım atmayacak, arkadaşlığını bitireceksin!”
dedi. Sonra bana dönüp, “Sen de o Dilber midir nedir, o kadını siktir
edeceksin, öyle orospularla işimiz olmaz bizim!” dedi. Ben ses
çıkartmadım. Halen şaşkındım. Belli ki Semanur’u
muayene eden doktor Kadriye’ydi. Acayip bir durumdu.
Artık saat ilerlemişti. Esra, “Benim uykum geldi, ben bugün çok
yoruldum, buraları topladım, ama ablam hiç yardım etmedi!” dedi.
Onun bu sözüne Özge kızarken, karım da Özge’ye kızdı. Bunun
üzerine Özge dudağını bükerek, “İyi ama ben de
çalışıyorum, bir Pazar günüm var!” dedi sitemle. Kızlar
yatmak için birlikte odalarına girerken, ben karımla bir süre daha
oturdum. Salonun ışığını kapatıp
köşedeki gece lambasını açtım. Karım, “Vay orospu,
neler neler var!” dedi Semanur’u kast ederek. Sonra da kalkıp mutfağa
geçti, elinde bir tabak meyveyle geldi. Meyvemizi yerken, “Beni sikecek misin
bu gece?” dedi elini pantolonumun üzerinden yarağıma atarak. “Sabah
istedim ama yapmadın!” dedi sonra da. “Çok mu azdın?” dedim, “Hem de
çok!” dedi karım gülümseyerek.
Semanur meselesinin açılması evin
içinde karımla Özge arasında küçük bir savaşın
çıkmasını önlemişti bu gece. Onun için kafam da rahatlamıştı
şimdi. Karım, “Beni bağırta bağırta sikmeni
istiyorum bu gece!” dedi bu kez kulağıma fısıldar gibi.
“Bağırırsan kızlar duyar!” dedim takılarak. Ama
karım, “Olsun, duysunlar, ben onların anneleriyim, sen de benim
kocamsın, helalimsin. Ne var bunda? Hem köyde ben çocukken her gece
annemle babamın sikişmelerine şahit oluyordum ablamla beraber. Aynı
odada yatıyorduk, annemle babam bir perdenin gerisinde yatardı. Babam
her gece sikerdi annemi bağırta bağırta. Ablamla geceleri
birbirimize sarılıp onların sikişmelerini izleyip,
dinlerdik!” dedi karım.
Ben, “Aptal aptal konuşma!” dediğimde, “Gerçekten, yalan değil.
Hiç utanmazlardı, iki tane kızları da aynı odada
yatıyor olduğu halde. Babam güçlü kuvvetli adamdı o zamanlar,
anamı bağırtırdı her gece!” dedi utancından yüzü
kızarmış bir halde. Karımın anne ve babası halen
köylerinde yaşıyorlardı ve ne karımla ne de ablasıyla
görüşüyorlardı. Babası iki kızını da
evlatlıktan reddetmişti. Karımın ilk kocası, yani
amcaoğlu öldüğünde ve biz evlendiğimizde bile ziyaretine
gelmemişlerdi. Özge ve Esra uzun zamandır anneanne ve dedesini
görmüyordu.
Karıma, “Şimdi kaç yaşındalar?” diye sorduğumda,
karım, “Hığmm, güzel soru, bir hesaplayalım...” dedi ve
sonra parmaklarıyla hesaplama yaptı. “Annem 58, babam 60
yaşında. İkisi de çok genç evlenmiş!” dedi.
Kulağına eğilip, “Belki de halen bağırtıyordur
anneni!” dedim. Karım, “Yok be, o yaşta, olur mu sence?” dedi
gülerek. Ben, “Ne bileyim, belki de olur!” dedim. Sonra da, “Niye
anlatmadın bu zamana kadar?” diye sorduğumda, “Ya, bu
anlatılacak bir şey mi? İnsanın annesiyle
babasını öyle görmesi normal mi? Bu anlatılır mı?”
dedi. Ardından, “Sen peki annenle babanı öyle gördün mü?” diye sordu.
Bu soru beni sinirlendirmişti. “Kapa çeneni!” dedim sinirle. Karım
başka da bununla ilgili birşey demedi.
Bunları konuşurken karım yarağımı pantolonumun
üzerinden okşamaya devam ediyordu. Ben de bir elimi memelerine
atmıştım. Karım pardesüsünü çıkartmıştı,
ama türbanı halen başındaydı. İnce beyaz, uzun kollu
bir kazak vardı üzerinde ve altındaki sutyeni belli oluyordu. Siyah,
pileli, uzun bir etek giymişti ayrıca. Elimi kazağının
altından soktum ve karnını, göbeğini okşamaya
başladım. O da pantolonumun fermuarını açmakla
meşguldü.
Elim tenini hissettikçe yarağımın sertliği de
artıyordu. Karım fermuarımı açmış, elini
külotumun içine sokmuştu. Ben de elimi daha yukarılara
çıkarıyordum. Sutyeninin içine soktum ve meme uçlarını
parmaklarımla sıkmaya başladım. Birbirimize
sokulmuştuk iyice koltuğun üzerinde oturmaya devam ederken. Aynı
anda karımı yanaklarından, dudaklarından öpmeye
başladım. Karım da aynı şekilde karşılık
vermeye başlayınca aldığım zevk artmaya
başladı. Dillerimizi çıkardık dışarı ve
uçlarını birbirine değdirmeye başladık. Karım
gözlerini kapatmıştı. Dilimi diline değdirdikçe
yarağımda gezinen eli yarağımı daha bir
sıkıca sarıyordu.
Sağ elim meme uçlarını parmaklarken, o da yanaklarımı,
boynumu öpmeye başladı. Etimi içine çekiyordu. İlk defa böyle
bir şey yapıyorduk. Kızlar evdeydi, odalarında
yatıyordu ve ben karımla salonda oturmuş, birbirimizi
okşuyor, sevişiyorduk. Karım, “Beni burada sikmeni istiyorum,
yatak odasına gitmeyelim!” dediğinde, “Olmaz, aptallık etme,
derdin ne senin?” dedim. “O küçük orospuya gününü göstermek istiyorum!” dedi.
Özge’den bahsediyordu. “Saçma sapan konuşma!” dediğimde, karım,
“Ne o, o orospuyu mu savunuyorsun? Onun amı benimkinden körpe diye mi?”
dedi sinirle. Ben birşey demeye kalmadan karım
yarağımı tutmayı bıraktı ve ayağa
kalktı.
“Bakalım görürüz!” dedi ve önümde dizlerinin üzerine çökerek dört
ayaküstüne domaldı. Yarağım külotumun üzerinde kalkık bir
haldeydi. Kızlar içerde odalarındaydılar, ama bizi her an
görebilirlerdi. Karımın da istediği buydu. Kendi anne ve
babasının zamanında bunu yaptığını
söylemişti, şimdi kendisi de aynısını yapmak
istiyordu. İyice yanaştı, yarağımı tutup yeniden
sıvazlamaya başladı. Burada yapmak istemesem de
karımın sıvazlamaları çok hoşuma gidiyordu. Yatak
odasına kadar bekleyemeyecektim.
Derken karım yarağımı ağzına aldı ve dilinin
ucuyla yarağımın kafasına dil darbeleri atmaya
başladı. Artık bu işi iyi biliyordu,
yarağımı dibinden tutmuş kafasını dondurma gibi
emiyor, dilliyordu. Bense başımı arkaya atıp hafifçe
inlemekten başka bir şey yapamıyordum bu halde. Karım bana
büyük bir zevk yaşatıyordu çünkü.
Karım, sol eli dizimde, sağ eli yarağımda olduğu halde
bir süre sakso çekmeye devam etti. Ellerimi koltuğun arkasına
atmıştım, gözlerim tavana dikiliydi. Karımın
yalamaları, emmeleri gittikçe daha iştahlı hale gelirken, onun,
“Aoğmm, ığmm, oğmm...” sesleri de gecenin sessizliğini
bozuyordu. Saat 01:30 olmuştu nerdeyse. Kızlar yatmaya gideli epey
olmuştu, ama gerçekten yatmışlar mıydı bilmiyorum.
Karım artık yarağımı boğazının en
derinlerine sokup çıkartıyordu. Ben de başını tuttum
iki elimle iki yanından. Karım nazikçe yapıyordu bu işi.
Ellerim parlak türbanı üzerinde kayıyordu. Toplu iğnelerle iyice
sabitlemişti türbanını bonesine. Zevk dalgası
yarağımdan tüm vücuduma yayılıyordu. Karım
başını sağa sola oynatarak ve aşağı
yukarı indirip kaldırarak işini ustaca yapıyordu.
O ara başını sıkıca tuttum ensesinden ve
yarağım ağzındayken bastırdım sıkıca.
Karım, “Oğmm, ağmm, ığmm...” sesleri
eşliğinde bir süre öylece kaldı. Başını
kaldırmaya çalışıyor ama yapamıyordu. Sonunda ensesine
yaptığım baskıyı azalttım. Karım
başını kaldırıp yarağımı yalamayı
bıraktı, birkaç sefer öksürdü, yarağımın zevk
sıvıları ağzının kenarından akıyordu.
“Ne yapıyorsun?” dedi sinirle. Ama ben, “Kes sesini, devam et!” dedim sadece.
Artık kızların duyup duymaması umurumda değildi.
Karım birşey demeden yeniden yarağımı aldı
ağzına. Kaldığı yerden devam ederek yalamaya devam
etti. Ben yeniden başını iki yanından sıkıca
tuttum. Karım iştahla yarağımı somurdukça her
tarafımı ateş basıyordu. Karımın
çıkardığı sesler devam ederken, başka bir ses duydum.
Ama ne olduğunu anlamadım. Karım çok ateşliydi bu gece.
Yarağımı bırakmak istemiyordu.
Aldığım zevkle gözlerimi bir açıp bir kapıyordum.
Başımı geriye attım. Hafifçe inliyordum. Bu sırada koridor
duvarının arkasında birşey fark ettim. Önce ne
olduğunu anlamadım, ama dikatli bakınca, Özge’nin durmuş
bizi izlediğini gördüm. İki elini duvara dayamış, kendini
duvarın arkasında gizlemeye çalışıyor, bir gözüyle
bizi dikizliyordu. Karım başını yarağıma iyice
gömdüğünden bunu göremiyordu, ama ben onu görüyordum. Elbette Özge de beni
görüyordu. Bir bana, bir annesine bakıyordu. Donuk gözlerle izliyordu
bizi.
Annesiyle birlikte ona canlı porno film çeviriyordum gecenin o saatinde.
Ve Özge gözünü kırpmadan izliyordu bu filmi. Bir ara karım
başını kaldırır gibi olduğunda Özge de kendini
geri çekti. Karımın dudakları, yarağımın
yapışkan, renksiz zevk sıvıları ile
sulanmıştı. O ara karım, “Tamam mı?” dedi cevap
bekleyen gözlerle. “Tamam, hadi kalk!” dedim usulca. Gerçekten böyle devam etse
ağzına boşalacaktım. Karım dizlerimden destek
alıp ayağa kalkarken, “İçeri geçelim mi?” diye sordu.
Az önce ona içeri geçelim diye ben söylüyordum,
ama şimdi karım bana bunu soruyordu. Ona, “Gerek yok, sen şu
koltuğa geç otur!” dedim. Koltuktan kalktım, Özge’nin halen
duvarın arkasında olduğunu biliyordum. Karım koltuğa
oturdu, “Soyunayım!” dediğinde, “Gerek yok, sen şöyle uca
doğru otur sadece!” dedim. Karım dediğim gibi yapıp
koltukta öne kaydı. Daha sonra ben pantolonumu ve külotumu
çıkardım. Karıma, “Sırtını koltuğa yasla!”
dedim, bacaklarını tutup havaya kaldırdım.
Eteği sıyrılınca, dizlerine kadar gelen ince siyah
çorabı ve beyaz kalçaları çıktı ortaya. Karım götünü
sağa sola oynatarak sırtını arkaya yaslayıp, kendine
rahat bir pozisyon yarattı. Gözleri üzerimdeydi. Bu şekilde
karım Özge’yi göremezdi, ama Özge bizi rahatça izlemeye devam edebilirdi.
Yarağım kalkık haldeydi zaten, karımın ayak
bileklerinden tutup biraz daha ayırdım bacaklarını.
Altında beyaz pamuklu bir külot vardı. Külotu amının zevk
sıvıları ile epey bir ıslanmıştı. Karım
külotunu çıkartmadan bir miktar sıyırdı.
Bu şekilde amı çıktı ortaya. Epey sulanmıştı
amı. Loş ışıkta amının ve
kasıklarının üzerindeki ıslaklık belli oluyordu.
Dizlerimi kırdım ve yaklaştım iyice.
Yarağımın kafasını bir süre amına
sürttüğümde, karım başını geriye atıp, “Iğmm,
ığmm...” diye inledi. Bir an önce içine girmek istiyordum. Yavaş
yavaş yüklenmeye başlamamla, yarağım amının
derinliklerine girmeye başladı. Az sonra tamamen içindeydi.
Karım, “Aığmm, ağhh, ığmm...” sesleri
eşliğinde inlerken, ben yavaş hareketlerle amına sokup
çıkarmaya başladım. Bu sırada karım koltuğun
üzerinde adeta iki büklüm bir haldeydi. İki elini koltuğun
sırtına atmıştı. Ben ayak bileklerini sıkıca
tutuyordum. Karım da aynı Özge gibi gittikçe kilo alıyordu ve
ayak bilekleri de bundan nasibini alıyordu.
Yarağımın amının derinlerine girip
çıkmasıyla birlikte karımın iniltileri artmaya
başladı. “Ayy, Osman, ığmm, ağhh, oğmm, ayy,
oğhh...” diye, karım sanki bir kedi gibi ince sesler
çıkartıyor, sürekli inliyordu. Ben yavaş yavaş
hızlanmaya başladım bu arada. Karımın amı
fırın gibi yanıyordu ve oldukça ıslanmıştı.
İçine rahatça girip çıkabiliyordum. Dizlerimi kırıp
doğrularak, girip çıktım bir süre amına. Ellerim ayak
bileklerindeydi halen.
Bu sırada duvarın arkasında Özge’nin gene yerini
aldığını gördüm. Az önceki gibi izliyordu bizi. Annesinin
havaya dikilmiş bacaklarına, benim eğilip kalkmama bakıyor,
annesinin hafif iniltilerini duyuyordu. Dizlerimi kırıp
doğruldukça, yarağım karımın amına ağır
ağır piston gibi girip çıkıyordu. Ama birkaç sefer sertçe
sokup çıkardım yarağımı. Karım devamlı
inliyordu, konumundan dolayı kızının bizi izlediğinin
farkında değildi, ama ben her şeyi görüyordum.
Özge ara sıra başını geriye atıyordu, belki de
Esra’nın kendisini görmesinden çekiniyordu. Bu pozisyonda istediğim
gibi sikemiyordum karımı. Amına köklemek, onu
bağırtmak istiyordum. Amından çıktığımda,
karım, “Ne oldu, geldin mi?” diye sorunca, “Yok!” dedim ve ayak
bileklerini tutmayı bıraktım. Karımı tutup
koltuğa oturttum önce, sonra iyice geriye yasladım onu,
bacaklarını yeniden havaya diktim, ben de koltuğa
yanaştım iyice ve dizlerimi koltuğa yasladım.
Karımın bacaklarını omzuma atarken, sol elimle külotunu
sıyırdım yeniden. Sağ elimle tuttuğum
yarağımı yeniden amına sokmaya başladım. Zaten
açık ve ıslak haldeki amı gene yarağımı dibine
kadar almıştı içine. İki elimi koltuğun
sırtına attım, karım da iki elini yana açmış,
koltuktan tutunarak destek almaya çalışıyordu bu sırada.
Koltuktan güç alarak amına şiddetle pompalamaya başladım.
Koltuk yerinde zangırdamaya başlarken, karım da, “Ağhh,
ağhh, ığmm, ayy, oğmm, oğhh, ağhh...” sesleri
eşliğinde inlemeye başladı tekrar.
Bunlar olurken gözlerim Özge’deydi. İlk defa annesini sikerken beni
izliyordu. Karım onu göremiyordu, iki büklüm haldeydi. Koltuğun
sırtı ile benim aramda sıkışmış
vaziyetteydi. Sırtını koltuğa iyice
yapıştırmıştı. Amına kökledikçe omzumdaki
bacakları, ayakları yaylanıyordu ileri geri. Karımın
bakışları üzerimdeydi, ama ben ara sıra Özge’ye
bakmayı ihmal etmiyordum.
Gittikçe daha şiddetli pompalamaya başlamamla birlikte
karımın iniltileri de arttı. Durmadan inliyordu, bununla
birlikte zemin üzerinde koltuğun ayaklarının inip kalkması
nedeniyle şiddetli sesler oluşuyordu. Karımın isteğini
yerine getiriyordum. Onu sikerken Özge bizi izliyordu, karımın haberi
olmasa da. Ben de inlemeye başladım bu sırada.
İkimiz birden zevkin doruklarındaydık. Karım ara sıra,
“Ağhh, belim, ağhh, Osman, belim...” dese de ben aldırmadan
aynı şiddetle amına köklüyordum. Ama en sonunda karım, “Ağğh,
belim...” diye şiddetli bir çığlık koyuverince durdum ve
sonra da amından çıktım. Omzumdaki bacaklarını
indirdim yere, onu koltuk altlarından tutup doğrulttum. Bu anda Özge
ani bir hareketle kendini geri çekti. Karım belini tutup, “Belimi
kıracaksın!” dedi sinirle. “Tamam, kalk ayağa o zaman!” dedim,
onu kaldırdım önce, sonra da, “Yere uzan, sol yanının
üzerine!” dedim. Onu yan yatırıp sikmek istiyordum.
Karım oflaya puflaya yere dediğim gibi uzandı, yerdeki
kilimlerden birini de altına almayı unutmadı. Bana bakıp
duruyordu. Ona, “Şu külotunu çıkartsana!” dedim. Karım, “Ha,
tamam!” diyerek götünü kaldırdı ve külotunu çıkarıp
ayaklarından çıkarttı. Ben de onun arkasında yere
uzandım. Ardından ona, “Şu eteğini topla yukarı!”
dedim. Karım yine götünü havaya kaldırıp eteğini
sıyırdı iyice yukarı. Sonra sağ
bacağını tutup havaya kaldırdım iyice. Sol elimi
altından atıp memesini avuçladım. Karım da havaya
dikilmiş bacağını tutuyordu bu sırada. Sol
bacağını ben demeden az ileri kaydırdı.
Kalkık yarağımı tuttum ve göremediğim halde amına
sürttüm bir süre. Sonunda amının deliğini bulmuştum.
Sağ bacağımı yukarı kaldırdım ve amına
iyice girmeye başladım. Yarağım amına
taşaklarıma kadar girerken, karımdan da derin iniltiler gelmeye
başlamıştı. Bu şekilde sikmeye başlamamla
birlikte karımın tombul göt yanaklarına çarpan
kasıklarımdan da 'Şlop, şlop, şlop!' sesleri gelmeye
başladı.
Bu pozisyonda sırtım Özge’ye dönüktü, ama onun orada olduğunu
hissediyordum. Onun için de daha bir istekle karımın amını
sikiyordum. Karım sürekli inlerken yarağım amına dibine
kadar girip çıkıyordu. Karımın havaya dikilmiş
bacağı yarak darbelerimle birlikte sallanıyordu. Birkaç sefer
şiddetle amına pompaladığımda, karımdan, “Ağhh,
ağhh, Osman, ığmm, ayy...” sesleri geldi. Tombul göt
yanakları, kalçaları löpür löpür sallanıyordu loş
ışıkta.
Sol elimle memesini deli gibi sıkıyordum, sağ elimse
bacağındaydı. Karım zaman zaman destek almak için iki elini
sağa sola atıyordu. Belimi oynatarak amına bir süre daha girip
çıktım bu pozisyonda. Zevk alıyordum, ama yüzünü göremiyordum
karımın ve tabii Özge’nin.
Karımın amından tekrar çıktığımda,
karım yine, “Belim, ağhh, belim...” diyerek söyleniyordu. Sonra bana,
“Sen otur koltuğa, ben üstüne çıkayım!” dediğinde, “Tamam,
öyle olsun!” dedim. Ve bu kez ben koltuğa oturdum. Kalkık
yarağımı sıvazladım bir süre. Karım eteğini
beline toplayarak koltuğun üzerine çıktı önce, ardından
çömelerek oturur vaziyet aldı. Dizlerini kırıp
bacaklarımın iki yanına koydu, kucağıma oturmuş
haldeydi. Bir elini yarağıma atarak amına sokmaya
uğraştı. Az sonra da derinden, “Iğmm, ağhh...” sesleri
eşliğinde yarağımın üzerine oturdu.
Karım gözleri kapalı halde bir süre hareketsiz kaldıktan sonra
yavaş yavaş belini yılan gibi oynatarak yarağımı
amının en derinlerine sokup çıkartmaya
başladığında, ben de müthiş bir zevk almaya
başladım. Ellerimi kalçalarında, göt yanaklarında
gezdiriyordum. Karım bana sıkıca sarılmış, “Hağhh,
ığmm, uğhh, oğhh...” sesleri eşliğinde derinden
ve uzun uzun inliyordu. Yarağım amının içindeydi tamamen,
karımın hareketleri ile birlikte sıcacık ve geniş
amının içinde hareket ediyordu. Ellerimi karımın
sırtında, karnında, memelerinde gezdirdim bir süre.
Bu pozisyonda Özge oradaysa bile onu göremezdim, ama karım görebilirdi.
Tabii Özge kendini mutlaka geri çekmiştir diyordum kendi kendime.
Annesiyle göz göze gelemeyeceğini biliyordum. Karım o sırada
inlemeye devam ederken, “Memelerimi em, memelerimi em!” dedi emir verir gibi.
Elimi sırtına attım ve o kıpırdamaya devam ederken
sutyeninin kopçasını açtım, çıkartıp yere attım.
Ardından kazağını sıyırdım yukarı,
karımın bıngıl bıngıl sallanan iri, dolgun
memelerinin başlarını emmeye, yalamaya, ısırmaya
başladım.
Karımın iniltileri de bundan dolayı artmaya
başlamıştı şimdi. Ağzım memeleriyle bir
bütün olmuştu. Onları vakum gibi çekiyordum içime. Bu arada ellerim
de göt yanaklarında geziniyordu. Küçük küçük tokatlamaya
başladım onları. Karım bu anda, “Ağhh, ağhh,
ayy...” diye sesler çıkartıyordu, tokatlarım hoşuna
gitmişti anlaşılan. Koltuk ikimizin
ağırlığı altında ağır ağır
gıcırdıyordu.
Karımın sıcacık amı yarağımı
yakıyordu adeta. Memelerini emdikçe benim de aldığım zevk
katlanıyordu. Derken karımın hareketleri hızlandı,
belini daha çok oynatmaya başladı. Uzun inlemeleri sıklaştı
ve sonunda sarsılarak boşaldı. Karımın
boşalmasına rağmen ben daha boşalmamıştım. Karım
bir süre daha kucağımda ileri geri hareket etmeye devam etti. Sonunda
ağır ağır kalktı üzerimden.
Aldığı nefesle göğsü bir inip bir kalkarken, yüzü de terden
sırılsıklam olmuştu. Şimdiyse götten girmek istiyordum
ona. Karıma, “Dört ayaküstüne domalsana!” dediğimde, karım hemen
dediğimi yaptı. O bunu yaparken, ben de Özge’nin durduğu yere
baktım, ama şimdi kimse görünmüyordu. Belli ki kendini geri
çekmişti.
Karım dediğim pozisyonu alınca, arkasına geçtim, göt
deliğinin ağzına tükürdüm ve parmaklarımla yedirdim bir
süre. Deliğin ağzına parmaklarımla masaj yaptım.
Amı halen açık duruyordu, am dudakları iyice
şişmişti, kasıklarına, kalçalarına kadar zevk
sıvıları akmıştı. Ama şimdi sırada göt
deliği vardı. Her iki ayağımı karımın
yanına koydum ve yarağımı tutup yavaşça dizlerimi
kırarak çömeldim. Yarağımın kafasını göt
deliğine bastırmaya başlamamla birlikte içine girmesi zaman
almadı. Karım, “Ağhh, ığmm, ayy, Osman, ağhh, az
bekle, ağhh, bekle, ığhh...” demeye başladı.
Karımın başı duvara bakıyordu, Özge’nin durduğu yer
sol tarafımızda kalmıştı. O tarafa baktım, ama
gene kimse yoktu. Karımsa çektiği acıyla başını
sağa sola oynatıyordu sürekli. Karımın (Devam et!) demesini
beklemeden göt deliğine yüklenmeye başladım. Karımdan gene,
“Ağhh, yavaş, bekle, ağhh...” sesleri gelirken, ben artık
buna aldırış etmiyordum.
Bastırdıkça yarağım götüne daha çok giriyordu.
Karımın acı iniltileri ve beklememi istemesi beni durdurmaya
yetmiyordu. Nedendir bilmem, karım bu gece götten sikilirken acı
çekiyordu. Ama ben hızlandıkça hızlanıyordum. Göt
deliği genişliyordu her bir sokup çıkarmamla. Bu arada
kasıklarım tombul göt yanaklarına çarptıkça göt
yanakları titriyor, sallanıyor ve yine şiddetli 'Şlop,
şlop, şlop!' sesleri geliyordu. İki elimle karımın
kalın belini tutuyordum sıkıca.
Karım başını önüne eğmişti iyice, ellerine
dayamıştı. Sağa sola bakmayı bırakmış,
götünün acısıyla inliyordu sadece. Soluma baktığımda,
Özge’yi yine aynı yerde gördüm. Karımın yıllar evvel
yaptığını, şimdi kendi kızı yapıyordu.
Onun orada olmasının verdiği zevkle karımın götüne
bütün gücümle yüklendim. O anda karımdan, “Ağhh, ağhh, Osman,
ığmm, yavaş, ayy, ağhh...” çığlıkları
gelmeye başladı. Evet, karım resmen küçük
çığlıklar atıyordu. Yarağım taşaklarıma
kadar göt deliğine girip çıkarken, karımın iniltileri
salonu inletiyordu. Saatin geç olmasına kanan karım istemişti
burada sikişmeyi. Ve şimdi Özge izliyordu bizi, karımın
haberi olmasa da.
Ben de artık boşalmaya gitgide yaklaşıyordum.
Karımın amına göre daha dar kalan göt deliği
yarağımı sıkıca sarıp sıktıkça
aldığım zevk katlanıyordu. Boşalmaya
yaklaştıkça hareketlerim hızlandı. Karımın da
acı iniltileri çoğalıyordu. Derken gözlerim Özge’nin
üzerindeyken, sarsıla sarsıla boşalmaya başladım. Ama
bu süre boyunca karımın götüne girip çıkmaya devam ettim.
Karım, “Hağhh, hağhh, ığhh, ayy, ığmm...”
sesleriyle inlerken, ben bütün döllerimi onun götüne boşalttım.
Yavaşça doğrularak karımın götünden
çıktığımda, karımın götünden şiddetli birkaç
osuruk geldi. Ve o anda da Özge kendini çekti. Karım, “Ağhh,
hağhh...” sesleri eşliğinde yavaş yavaş doğruldu
ve ayağa kalktı. Yüzü kıpkırmızıydı ve daha
da terlemişti. Bana sitemle, “Sana yavaş ol diyorum, derdin ne
senin?” dediğinde, “Seni çok özledim!” dedim terli yanağını
öperek.
Orada çıkardığımız üst başımızı
toplayıp, yatak odamıza geçtik. Çok yorgundum, güzel bir uykunun
özlemini çekiyordum. Ben yatağa girerken karım da soyundu ve
geceliğini giyindi. Yatağa girdiğinde sıkıca
sarıldı bana ve “Seni çok seviyorum!” dedi önce, sonra da, “Sana çok
teşekkür ederim!” dedi. “Niye?” dediğimde, “Sayende o küçük orospuya
bir ders verdim, onun orada durup bizi izlediğini gördüm!” dedi.
Demek karım Özge’yi görmüştü...
[Osman]
|