Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 103. Bölüm! (Osman 30 Y., Konya / Türkiye)
Ben, “Olmaz, ayıp, günah...
Nasıl olur? Özlem duyarsa ne olur sonra?” diyerek yaptığım
bütün itirazlara karşın, kayınvalidem merhemi götüne sürmem için
ısrar etti, hatta diretti. “Ne ayıbı yavrum, ben de senin
ananım, anayla oğul arasında ayıp mı olurmuş?
Neyi günah bunun? Ben el karısı mıyım ki günah olsun?
Canım yanıyor oğlum, sen yapmazsan kim yapacak? Sabah Özlem
sürdü, iyi geldi, ama azıttı gene. Gurban olduğum, hem Özlem
nerden duyacak, duysa da ne olacak? Kalkıp ne diyecek? Tövbe tövbe... O
benim kızımsa, sen de oğlumsun yavrum...” dedi azarlar gibi.
Bu onun için sanki çok normal bir şeymiş gibi davranıyor,
konuşuyordu. Oysa söylediği öyle basit bir şey değildi.
Götünü açacak, ben de o götüne merhem sürecektim. Üstelik bu kadın
kayınvalidemdi. Kıl dönmesinin ne olduğunu az çok bildiğim
için onun bu rahatlığı çok tuhafıma gidiyordu. İtiraz
edecek gibi oldum yine, ama gene aynı şeyleri söyledi ben daha
konuşamadan. Söyleyeceğim her şeye karşın verecek bir
cevabı vardı. Sonunda yapacak bir şeyin
olmadığını anladım.
“Nasıl olacak?” diye sordum. Şaheser anne, “Hee, ben
hazırlanayım da yavrum, ha bu odada yaparsın...” dedi yatak
odasını göstererek. Ardından kalkıp ağır
adımlarla yatak odasına geçti. Kapıyı kapattı. O anda
ben de heyecandan yerimde duramıyordum. Yarağım istem
dışı şekilde sertleşmeye
başlamıştı bile.
5 dakika kadar sonra içerden, “Osmannn, yavrumm...” diye seslendi Şaheser
anne. Elimde merhemle kalktım, kapıya vurdum önce. “Hee, gel
oğlum, gel...” dedi yüksek sesle. Kapıyı açınca onu
geceliğini giyinmiş ve yatağa yüz üstü uzanmış
şekilde gördüm. Karımın pek giymediği açık mavi renkli
geceliği vardı üzerinde. Götü tümsek yapmıştı.
Karıma bol gelen gecelik annesine dar gelmişti ve götünün yarığı bariz şekilde belliydi. Başını, ince,
beyaz bir tülbentle bağlamıştı arkadan.
Ağarmış saçlarının uçları görünüyordu
altından.
Bana bakıp, “Hee, yavrum, sana zahmet, ha burada bak, böyle bi
şişlik var, onun üzerine sürsene...” dedi ben daha bir şey
demeden geceliğini yukarı sıyırarak. İçine külot
giymemişti. Bembeyaz, güneş yüzü görmemiş bacakları ve
kalçaları çıktı önce meydana. Ardından götünün
haşmetli yanakları arzı endam etti. Götünün yanakları da
pamuk gibi beyaz olmasına karşın, siyah tüylerle
kaplıydı. Buna karşın götünün derin yarığı
kıldan yana daha zengindi, siyah kısa kıllarla
kaplıydı. Kıl dönmesi olmasına şaşmamak
gerekliydi.
Bacaklarını ayırdı. “Hee, ha şurda bak...” dedi
sağ eliyle götünün yarığını ayırarak. Kendime
hakim olmaya çalışıyordum, ama nafile. Kalbim deli gibi
atıyordu. Yaklaştım, işaret ettiği yer göt
deliğine yakın bir noktaydı. Göt deliği de oldukça
sık, siyah kıllarla kaplıydı. Kılların bir
kısmı ağarmıştı. Kara, derin bir çukuru
andırıyordu, bu haliyle 50 kuruşluk madeni para kadar
açıktı. Bu haldeyken amı da ortadaydı. Amının
etli ve büyük, sarkık dudakları görünüyordu. Amında da
alınmamış bir miktar ağarmış kıl vardı.
Kasıkları da biraz kıllıydı.
Yarağım gittikçe sertleşiyor, kalkıyordu. Anlamaması
için kamburumu çıkardım. Bezelye kadar bir şişlikti bu.
Rengi koyulaşmıştı. Merhemin kapağını
açtım, keskindi kokusu. Bu kokuya kayınvalidenin götünden gelen hafif
osuruk kokusu da karışıyordu.
Sol elimin baş ve işaret parmaklarıyla götünün
yarığını ayırdım, ardından da sağ
elimin işaret parmağıyla merhem sürmeye başladım.
Şaheser anne ara sıra, “Iğhh, ayyy, ağhhh...” diyerek
çektiği acıyı belli ediyordu. Ben durakladığımda
ise, “Sen devam et oğlum, sen devam et...” diyor, sanki beni teşvik
ediyordu. Parmağımı bastırıp merhemi sürerken, götünün
tombul, dolgun yanakları sütlaç gibi titriyordu.
Köylü Şaheser’in götten epey yediği belliydi, yoksa göt deliği
böylesine açık olmazdı. Anlaşılan kayınbabam Hacı
Bey karısını her gece sikerken götünü de doldurmayı ihmal
etmemişti. Bir iki dakikanın sonunda merhem sürme faslı
bitmişti. “Bitti!” dediğimde, “Eyicene sürdün mü?” dedi
ıkınarak. “Sürdüm!” deyince, “Hee, Allah razı olsun yavrum,
sağolasın gurban olduğum...” dedi geceliğinin eteğini
yeniden indirerek.
Şaheser anne, “Yavrum, ha bunu üstüme örtsene...” deyince battaniyeyi
çektim üstüne. “Allah rahatlık versin!” dediğimde, “Nereye gidiyon
yavrum, gel yat sen de, geç oldu, gel ha buraya, içerde yatma...” dedi.
Yanında yatmam için ısrarcıydı yine. Bense, “Tamam,
bakarım...” dedim ve yarağımın
kalkıklığını görmesin diye
ışıkları söndürüp hızlıca odadan
çıktım. Banyoya girip ellerimi yıkadım iyice. 31 çekmemek
için zor duruyordum. Yarağımın sertliği geçene kadar
bekledim. Salona döndüğümde telefonum çalıyordu. Annemdi arayan.
Babamı sordu yine, ben de, “Gelmedi, görmedim!” dedim. Sesi hem sinirli,
hem de üzgündü. Babamın telefonunun kapalı olduğunu,
ulaşamadığını söyledi. “Kahvede falandır,
şarjı bitmiştir belki de...” dedim ama inanmış gibi
gelmedi sesi. “Şefika geldi mi?” diye sordu bu kez. “Yok, niye gelsin ki?
Orda değil mi zaten?” diye sordum. “Yok, burası kalabalık diye
Fatma’yla gitti o. Sana da demeyi unutmuştum. Sen gidip getirsene onu,
bizde yatsın. Kalmasın orada, gerçi Fatma yabancı değildir
ama olsun. Oraya gittiğinde ara beni ama...” dedi. Uf puf ettiysem de
anneme dinletemedim. Gitmem için ısrar etti.
Yatak odasının kapısını dinledim. Hiç ses
gelmediğine göre Şaheser anne mışıl
mışıl uyuyordu. Üzerime mont alıp çıktım
dışarı. Sokaklar boştu. Serin havayı ciğerlerimde
hissediyordum. Fatma ablanın evi bizimkinin birkaç bina ötesindeydi. Bahçe
içinde eski, küçük bir evde oturuyordu. Evin önüne geldiğimde öndeki
odanın ışığının
yandığını gördüm. Bahçenin eski ahşap
kapısını iterek açtım. Kapıya gelince zile
bastım. Bir dakika kadar beklediğim halde açılmayınca yine
bastım.
Az sonra içerden bir kapının açılıp kapanma sesi geldi.
Sonra holün ışığı yandı ve demir
kapının buzlu camının ardında bir karaltı
belirdi. “Kim o?” dedi Fatma abla kendine has şivesiyle. “Benim abla,
Osman...” dediğimde “Hee, buyur Osman?” dedi. Sesinde bir heyecan ve korku
seziyordum. “Şefika ablayı götürmeye geldim, annem aradı da...”
dediğimde Fatma abla kapıyı açtı.
Kapının arkasında kalıp başını uzattı
yalnızca. Yüzü pancar gibi kızarmış ve terliydi.
Başına aceleyle beyaz bir eşarp ötmüş, çenesinin
altından tutuyordu açılmasın diye. “Hee, buyur oğlum?” dedi
yeniden. “Annem aradı, Şefika abla sendeymiş. Onu götürmeye
geldim.” dedim.
“Hee, şey, yattı o!” dedi. “Sana zahmet uyandır da gidelim,
annem yoksa paralar beni...” dediğimde, “Yattı yavrum o, bi daha
uyandırmayalım kadını, ben de yatmıştım
zaten. Hem ne olacak kalsın burda, yabancı yer mi sanki?” dedi
yüzünde zoraki bir gülümsemeyle. Odanın
ışığını gösterip, “Işığı
görünce dedim herhalde uyanıktırlar halen belki...” dedim. Fatma abla,
“Hee, unuttuk onu oğlum, açık kalmış...” dedi yine
aynı gülümsemeyle. “İyi, tamam o zaman, kusura bakma, hadi
hayırlı geceler!” dedim. “Sana da yavrum, sana da!” dedi ve sanki
acelesi varmış gibi kapattı kapıyı. Hemen
ardından da odanın ve holün ışığı söndü.
Fatma ablanın halinde bir tuhaflık vardı. Sanki bir şeyi
gizlemeye çalışıyordu. Bahçeden çıkıp eve doğru
yürürken annemi aradım. “Şefika abla yatmış!”
dediğimde, “Ne yatması oğlum, o kadın bu saatte yatmaz!”
dedi annem şaşırmış gibi. “Ne bileyim, yattı dedi
valla, kendi de yatmış zaten, öyle söyledi Fatma abla...” dedim.
Annem bir süre sessiz kaldıktan sonra, “Yalan söylüyor orospu!” dedi ve
kapattı pat diye.
Annemin Fatma abla hakkında böyle konuşması
şaşırttı beni, tuhafıma gitti. Fatma abla annemin en
yakın arkadaşıydı senelerden beri. Birbirlerine 'Bacım'
diye hitap ederler, sürekli gider gelirlerdi. Gerçi Fatma abla aynı
zamanda Zuhal’in teyzesiydi, yeğenini en yakın
arkadaşının kocasına yamamıştı. Annem
babamın üniversiteli bir kızla ilişkisi olduğunu
öğrenmişti ama o kızın Fatma ablanın yeğeni
olduğunu biliyor muydu?
Annem Fatma abla için neden öyle konuşmuştu? Bunun bir nedeni
olmalıydı? Fatma ablanın o korkmuş görünen ve
telaşlı halinin bununla bir ilgisi var mıydı? Bütün
bunların cevabını öğrenebilmem için geri dönmem gerekliydi.
Fatma ablanın kapısını açıp kapadığı o
odada bir şeyler vardı. Yeniden Fatma ablanın bahçesine girdim.
Fatma ablanın evinin etrafından dolanarak arka tarafına geçtim.
Telefonumu sessize aldım. Evin arkası sonradan yapılan bir bina
ile kapanmıştı. Aralarında anca en fazla bir metrelik
boşluk vardı. Yeni binanın o tarafta hiç penceresi yoktu ve
ışık olmasa orası karanlık bir koridor gibiydi. Ama
şansıma şimdi o karanlık koridoru Fatma ablanın
odasından gelen bir ışık aydınlatıyordu.
Buraya daha önce de gelmiştim ve Fatma ablayı arka odada soyunurken
görmüştüm. Gerçi o tamamen tesadüftü. Henüz 12-13
yaşlarındaydım. Bu bina o zaman yeni yapılıyordu,
duvarları örülmüştü. Arkadaşlarla saklambaç oynuyorduk.
Saklanmak için yer ararken kendimi bir anda Fatma ablanın evinin
arkasında bulmuştum. Arka odanın perdesi çekili değildi,
sadece tül vardı. Ve orada beklerken içerde Fatma ablanın üzerini
değiştirdiğini görmüştüm. Ayakuçlarıma basıp
yükselerek Fatma ablayı izlemiştim.
Sanki daha dünmüş gibi kalmıştı aklımda. Bahçesinin
önünde halı yıkıyordu o gün, annem de yardım ediyordu ona.
Halı yıkama faslı bittikten sonra odada ıslanan
eteğini değiştiriyordu. Uzun ve bol siyah eteği
ıslanmıştı, sanki onunla banyo yapmış gibiydi.
Eteği üzerine yapışık gibi duruyordu. Sırtı cama
dönük şekilde eteğini indirip çıkarmıştı.
Altında beyaz, götünü kapatan bir külot vardı. Külotunda da
ıslaklık vardı biraz, götünün yanakları belli oluyordu.
Kalçaları ve bacakları bembeyazdı. Ama külotunu
çıkartmamış, çiçekli bir basma etek giymişti. O anları
nefesim kesilecekmiş gibi izlemiştim.
Gece vakti buraya gelmemin sebebi acaba gene aynı şekilde içeriyi
görebilir miyim diye içimde oluşan meraktı. Sessiz olmaya
çalışarak ilerledim yavaşça. Pencere ön taraftakine göre daha
yüksekte kalıyordu. Pencerenin altı omzuma geliyordu. Eğildim
pencerenin altına gelince. Sonra da sessizce doğrulup baktım.
Oda arkada kaldığından ve önü de binanın duvarı ile
kapandığından Fatma abla beyaz bir perdeyle ince bir tül
örtmüştü yalnızca. Ve o perde de pencereye kısa gelmiş,
altında kalan birkaç santimlik boşluktan içerisi görünüyordu.
İnce tül içeriyi görmeme engel olmuyordu. Çocukluğumda
yaşadıklarımın bir benzerini yeniden yaşayacaktım
anlaşılan.
Aralık kalan boşluktan gördüklerim ağzımı açık
bıraktı. Çocukken gördüklerim bunların yanında solda
sıfırdı. İki farklı şok yaşadım. Pencerenin
az ötesinde bir yatak vardı ve üzerinde bir erkekle bir kadın klasik
pozisyonda sikişiyordu. Bu babamdı ve siktiği de Şefika
ablaydı. Bu ilk şoktu benim için. Babamın kıllı
bacakları, sırtı ve götü izlediğim videolardan sonra
şimdi kanlı canlı şekilde karşımdaydı.
Altına Şefika ablayı almış deli gibi sikiyordu.
Şefika abla kollarını babamın sırtına
atmış, onun boynunu, omuzlarını öpüyordu. Babamsa
başını Şefika ablanın yastığın üzerine
yayılan saçlarına gömmüştü, yüzü görünmüyordu. Babamın
ağırlığı altında Şefika ablanın koca
memeleri yassılaşmış, babamın her bir abanması
ile taze bir hamur gibi oynuyordu. Babamın Şefika ablayı
siktiğini önce Özge’den duymuştum, sonra da bizzat annem doğrulamıştı.
Şimdiyse kendi gözlerimle görüyordum.
Şefika ablanın kaza sonrası kaybettiği gözünün yerine
koyduğu protez gözü yoktu yerinde. Onun yerine insanın içini
titreten, sızlatan, derin, siyah bir çukur vardı. Sikişme
esnasında belki de oynayıp da yerinden çıkmasın diye mi
çıkarmıştı, yoksa başka bir nedenle mi çıkarmıştı
bilmiyorum. Ama babamın altında epey zevk aldığı
belliydi.
Onların hemen yanında elleri yatağa dayalı halde
domalmış olan Fatma abla vardı ve arkasındaki erkek de
ayakta onu sikiyordu. Bu da ikinci şoktu. Fatma abla başını
yatağa eğmişti; uzun, kumral saçları yüzünü
kapatmıştı bu halde. Onu sikenin kim olduğunu göremiyordum
ama. Adam ellerini Fatma ablanın beline atmış, hayvan gibi
pompalayarak sikiyordu onu. Fatma ablanın güneş yüzü görmemiş bembeyaz
ve dolgun memeleri her bir yarak darbesiyle deli gibi sallanıyordu.
Aynı zamanda kalçaları da adamın abanması ile
yaylanıyordu. Adamın güçlü pompalamaları ile birlikte Fatma abla
sanki düşecekmiş gibi ileri doğru atılıyordu.
Kapıyı açarken yüzünün kıpkırmızı ve terli
olmasının sebebi buydu. Sikişmenin üzerine gelmiştim tam
da. O nedenle öylesine korkmuş ve heyecanlı idi Fatma abla...
Yarağım tavan yapmıştı tüm bunlar
karşısında. İçerde müthiş bir grup seks dönüyordu.
Aklım başımdan gitti, kendimi canlı yayında porno film
izlerken bulmuştum bir anda. Oynayanların biri babam, diğeri
annemin teyzesinin kızı ve annemin en yakın arkadaşı
idi. Annemin bir telefonu her şeyi değiştirmişti.
Babamın telefonunun kapalı olmasının sebebi buydu. Bir süre
yarağımı okşadım pantolonumun üzerinden. Ama Fatma
ablayı kimin siktiğini çok merak ediyordum.
Eğildim iyice, bu şekilde yukarı doğru bakıp
adamın yüzünü görmeyi umut ediyordum. Adamın kıllı
göğsünü gördüm. Ama daha yukarısını göremedim. O arada
babam Şefika ablanın üzerinde doğruldu, yarağı halen
amındayken sağ ayağını tutup kaldırdı iyice,
sol ayağının dizden altı kesilmişti Şefika
ablanın. O nedenle sadece kalçasının bir kısmını
görebiliyordum. Babam bu şekilde daha güçlü şekilde sikmeye
başladı. Yatağın yaylanması ve hareketleri
çoğaldı bununla beraber. Şefika ablanın memelerini
görebiliyordum şimdi. Memeleri tahmin ettiğimden daha iriydi. Koyu
pembe meme başlarının ortasında etli meme uçları
vardı gene koyu pembe. Babamın abanmaları ile beraber memeleri dairesel
hareketlerle deli gibi sallanıyor, oynuyordu. Şefika abla iki eliyle
memelerini kavradı az sonra. Yatağın üzerinde kayıyordu
geriye doğru. Başı yatak başına
dayanmıştı. Babam oldukça sert sikiyordu. Öyle ki çift
camlı pencereler ve evin kalın duvarlarına rağmen
yatağın çıkardığı sesler geliyordu kulağıma.
Aynı zamanda babamın kasıklarının Şefika
ablanın amında, kasıklarında yarattığı ses
patlamalarını da duyabiliyordum. 'Şlop, şlop, şlop!'
seslerini esen serin rüzgara rağmen duyabiliyorken kim bilir odanın
içinde nasıl bir yankı yapıyordu?
Babamın bu şekilde sikmesi iki dakika kadar sürdü. Yandan görsem de
yüzünden müthiş zevk aldığı belliydi. Aynı
şekilde Şefika abla da aldığı zevkten deliye
dönmüş gibiydi. “Ağhh, ağhh, ığmm, oğhh...”
seslerini zaman zaman sert esen rüzgarın uğultusu arasında
duyabiliyordum. Sonra ise babamın boşaldığını
anladım. Babamın sırtındaki, bacaklarındaki etleri,
kasları kasılmış, sertleşmişti. Götünün
yanakları ise bir sertleşip bir yumuşuyor, dölleri
yarağından Şefika ablanın amına akıyordu.
Babamın hareketleri azaldı, Şefika ablanın üzerine
yığıldı. Şefika ablanın havaya dikili sağ
ayağı da ağır ağır indi babamın
kalçasının üzerine hemen ardından.
Bu şekilde bir iki dakika zaman geçti. Babam yavaşça doğruldu ve
Şefika ablanın amından çıktı. Yarağı oldukça
şişmiş, kalınlaşmıştı. Kafası
patlıcan gibi morarmıştı. Şaşkın
şaşkın bakıyordum öylece. Eliyle kökünden kafasına
kadar sıvazlayarak kalan döllerini Şefika ablanın karnına
akıttı. Babam yataktan kalkınca peşinden Şefika abla
da kalktı. Sol ayağının dizden altı
olmadığından adım atarken sağa sola tutunarak destek
alıyordu. Bembeyaz götünün yanakları kızarmıştı.
Kalçaları da un gibi beyazdı.
Babamla Şefika ablanın bıraktığı
boşluğu bu kez Fatma abla ile sikicisi doldurdu. Babamla Şefika
ablanın sikişmesine odaklandığımdan onları unutmuş
gibiydim. Fatma abla yatağın üzerine çıkarken adamın
yarağının oldukça büyük ve kalın oluşu dikkatimi
çekti. Kalın bir kol gibiydi ve Fatma ablayı bununla sikiyordu. Fatma
abla yatağın üzerine çıkarak dört ayaküstüne domalırken
adam da aynı şekilde yatağın üzerine çıktı ve
dizlerinin üzerine çökerek Fatma ablanın arkasına geçti. Fatma ablanın göt yanaklarında, yarığında kıldan,
tüyden eser yoktu.
Gencecik bir kızınki gibi temizdi.
Adam kol gibi yarağını sıvazladı bir süre.
Yarağın üzeri ıslak, koyu bir sıvı ile
kaplanmıştı. Fatma ablanın koca, bembeyaz göt
yanaklarından tuttu güçlü elleriyle ve yarağını ayrık
duran amına soktu bir hamlede. Koca yarak Fatma ablanın amına
nerdeyse dibine kadar girmişken adam hızlı hareketlerle sikmeye
başladı Fatma ablayı. Fatma abla başını iyice öne
eğmiş, ellerinin arasına almıştı.
Az önce babamın Şefika ablayı sikerken çıkanlardan daha
güçlü sesler gelmeye başladı. Adam hayvan gibi abanarak
pompalıyordu Fatma ablanın amına. 'Şlop, şlop,
şlop!' sesleri rüzgarın uğultusunu bastırıyordu. Yatak
deli gibi yaylanıyor, Fatma abla ve sikicisi sanki çocuklar gibi
zıplıyordu. Fatma ablanın, “Oğhh, oğhh,
ığhh, sik, sik, oğhh, sik...” sesleri kalın duvarları
ve pencereyi aşıp kulaklarımdan beynimin en derin hücrelerine
ulaşıyordu.
Fatma abla müthiş zevk alıyordu. Adamın koca götü
yarağının Fatma ablanın amına girip
çıkmasını görmeme engel oluyordu zaman zaman. Adamın göt
yanakları kasım kasım kasılmıştı. Fatma
ablanın koca götünün yanakları löpür löpür sallanıyordu
adamın güçlü abanmaları ile. Tüm bunlar olurken adamın yüzünü
görememiştim yine. Adamın yüzü yukarda kalıyordu.
Güçlü ve büyük elleri Fatma ablanın belinde, kalçalarında, götünün
yanaklarında geziniyordu. O ara götüne birkaç tane sert tokat
attığını gördüm. Şiddetli 'Şap, şap, şap!'
seslerini, uğultusunu artıran rüzgara rağmen duydum. Fatma
ablanın göt yanakları kızardı bu tokatlarla,
başını geriye çevirip bir şeyler söylediğini gördüm. O
söylediklerinin arasında “Orrospu çocuğuuu!” lafını duyabildim
anca. Ancak adam oralı olmamıştı. Aynı tempoyla
sikmeye devam ediyordu. Bu kez de beline bastırmaya
başlamıştı Fatma ablanın.
Adamın yüzünü görebilmek için aşağı eğildim yine, ama
bu sefer de yarı yarıya ağarmış geniş
sakalından yukarısını göremedim. Adamın güçlü
kolları vardı, dinç yapılı, iri yarıydı. Fatma
ablanın beline sürekli bastırıyordu. Sağ eli belindeyken
sol eliyle uzun saçını kavradı az sonra. Bu şekilde daha büyük bir güçle pompalamaya başlamıştı. Sert sikişin
seslerini duyabiliyordum yine. Adamın hareketleri gittikçe
hızlanıyor, yarak darbeleri sertleşiyordu. Fatma abla ara sıra yüzünü yana çevirince yüzünde acı ile karışık
zevki görüyordum, kapının önündekinden daha da
kırmızıydı yüzü.
Derken adamın büyük bir hışımla Fatma ablanın
amına boşalmasını izledim. Fatma ablanın beline daha
da bastırdı güçlü elleriyle, Fatma abla sanki beli
kırılmış gibi yatağın üzerine yüzüstü
uzandı, hatta düştü. Adam da yarağı amında olduğu
halde üzerine uzandı ve bu pozisyondayken amında gidip geldi bir
süre. O anda da yüzünü gördüm. Üçüncü şoku o anda yaşadım. Adam
seneler önce köyde yengemi hayvan gibi siken Kerim’di. Sakalı gibi
saçları da ağarmıştı. Aradan yıllar geçse de
tanıdım hemen. Çocukluğumdan bir hatıraydı Kerim, dayımın
karısını bağırta bağırta sikmişti
amından ve götünden. Şimdi de Fatma ablayı sikmişti.
İyi de ne arıyordu bizim mahallemizde? Nerden gelmişti böyle?
Bir süre Fatma ablanın üzerinde kaldı o şekilde, sonra da
doğruldu. Koca yarağını sıvazladı iyice,
kafasından halen daha döller akıyordu. Yarağını Fatma
ablanın götünün yarığına sürterek dölleri temizledi. Kerim
kalkıp içeri geçerken Fatma abla uzanmaya devam ediyordu.
Yarağımın kafasından zevk sıvıları
geldiğini anladım. Külotumda ıslaklık vardı, hissettim.
Müthiş bir sikişmeyi canlı canlı izlemiştim.
Ne yapacağımı bilemedim önce. Bir süre daha öylece bekledim
orada. Fatma abla kalkacak gibi görünmüyordu yataktan. Odanın
yanındaki küçük banyo penceresinin ışığının
yandığını gördüm. Pencere yüksekte kaldığından
içerisini görmem mümkün değildi, pencerenin camı zaten buzluydu. Pencerenin
dibine çöküp bir sigara yaktım. Saat 24:00 olmuştu...
Fatma abla, rahmetli Mehmet amca öldükten sonra, burada tek başına
yaşar olmuştu. Annemden az uzun, ama etine dolgun, kara kalın
kaşlı, kapalı, kendi halinde bir kadındı. Hemen hemen
annemle de yaşıttı. Annemden başka birine pek gidip
gelmezdi. İki kızı vardı ve ikisi de evliydi, ama
annelerine maddi anlamda yardım ederlerdi. Biz de işyerinden arada
bir kendisine erzak verir, para da almazdık. Annemin en yakın
arkadaşından para alacak değildik.
Küçük kızı Ayten ile evlenmemin planlarını
yapmıştı zamanında annem. Bana uygun gördüğü
kızlardan biri de oydu. Ama Mehmet amcanın engeliyle
karşılaşmıştık. Ayten çok güzel, alımlı
bir kızdı. Aynı zamanda ilkokuldan sınıf
arkadaşımdı. Ama Mehmet amca onu üçüncü sınıftan sonra
okuldan almıştı. “Kız kısmı okula mı
gidermiş!” derdi, oldukça muhafazakar bir adamdı. Zaten bu nedenle de
kızının benimle evlenmesine karşı
çıkmıştı. Beni istediği oranda mütedeyyin
bulmadığını söylemişti anneme. Ayten 16'sına
geldiğinde, kendisinden epey büyük şimdiki kocası ile
evlenmiş, ardından da iki çocuk doğurmuştu peş
peşe. Büyük kızı Ayşe de Elif’in çok yakın
arkadaşı idi. Halen daha görüştüklerini biliyordum. Ayşe
ilk kocasından boşandıktan sonra yeniden evlenmiş, her iki
kocasından ikişer çocuğu olan biriydi. İkinci
kocasının durumu oldukça iyi olduğundan Fatma ablaya maddi anlamda
epey yardımı oluyordu.
Gözümle görmesem bile, babamın da Fatma ablayı siktiğine
emindim. Annem nasıl Fatma abla ile çok yakın arkadaş ise, babam
da rahmetli Mehmet amca ile öyle iyi dost, arkadaştı. Ve babam bu
yakın arkadaşının dul karısını sikiyordu.
Annem belki de bu gece burada yaşananlardan haberdardı yada tahmin
etmişti. Fatma ablaya, “Orospu!” derken de bildiği bir şey
vardı. O Fatma abla ki annemin en yakın arkadaşı, dostuydu.
Aralarında garip bir ilişki vardı doğrusu...
Arkaya sonradan yapılan bina burayı kuytu bir yer haline
getirmişti. Yandaki binaların da bu kısmı gören pencereleri
yoktu ve buraya ancak benim yaptığım gibi Fatma ablanın
kendi evinin bahçesinden gelinebilirdi. Oluşan bu kuytuluk Fatma
ablanın ihtiyatlı davranmasına engel olmuş, bir ölçüde ona
güven vermişti. Penceresini tam kapatmayan yer yer delinmiş eski bir
perdeyi asmanın yeterli geleceğine inanmıştı.
Kimsenin, hele de gecenin bir saatinde kalkıp da burada durup içeriye
bakacağını düşünmemişti. Ama benim
yaptığım tam da buydu...
Sigaramdan derin nefesler çeke çeke bitirdim, toprağa bastırıp
söndürdüm. İzmariti alıp montun cebine attım. Geride bir ipucu
bırakmak istemiyordum. Birkaç dakika geçmişti. Yeniden yavaşça
doğrulduğumda Fatma ablanın yatakta
olmadığını gördüm. Anlaşılan o da kalkıp
banyoya geçmişti. Yatağın üzeri yaşanan sikişlerden
dolayı oldukça dağınıktı. Odaya az sonra Kerim girdi.
Gene yüzü görünmese de, artık onu tanıyordum. Yarağı ve
karnı ıslaktı, yıkamıştı
anlaşılan.
Peşinden Fatma ablanın girdiğini gördüm. Bembeyaz bir vücudu
vardı, amının üzerinde alınmamış bir miktar siyah
kıl vardı yalnızca. Memeleri iri ve dolgundu ama
yaşından dolayı sarkmıştı. Büyük ve kararmış
meme başlarının ortasında etli ve koyu meme uçları
vardı. Bir dolabın kapağını açarak Kerim’e bir havlu
verdi. Kerim bununla yarağını ve karnını,
kasıklarını sildi, kurulayıp temizledi. İnik haldeki
yarağı bile oldukça büyüktü. Kerim yatağa oturdu,
sırtı görünüyordu. Fatma abla ile bir şeyler konuşuyordu.
Az sonra içeri seke seke Şefika abla girdi. Şefika ablanın bir
gözü ve bir bacağının dizinden altı yoktu, ama
bildiğim şey, Şefika ablanın, yaşına,
başına karşın iyi, bakımlı sayılabilecek bir
vücuda sahip olduğuydu. Amı tıraşlıydı,
kıldan, tüyden eser yoktu.
Peşinden de babam geldi içeri. Babamın yarağı inmiş,
sönmüştü. Bu haliyle Keriminkinin yanında LoliPop gibiydi. Dördünün
bir şeyler konuştuğuna emindim. Onları görebilmek için
yerimde sağa sola, yukarı aşağı hareket ediyor, ama
sessiz olmaya da dikkat ediyordum. Aksi takdirde başıma iş
açacaktım. Şefika ablanın eli Fatma ablanın
omzundaydı, düşmemek için ondan destek alıyordu. Bir dakika
kadar sonra Kerim yatağa sırtüstü uzandı,
yarağını tutup okşamaya başlamıştı ki,
Fatma abla Kerim’in kalçalarına ellerini koyarak eğildi ve Kerim’in
yarağını emmeye başladı. Kerim onun
saçlarını okşarken, Fatma abla tutuk bir şekilde sakso
çekiyordu Kerim’e. Pek tecrübeli olmadığı belliydi. Yüzüne
dökülen saçlarından net göremiyordum onu, ama Kerim’in çok zevk
aldığı belliydi.
Bir süre sonra Kerim’in yarağı kazık gibi olmuş, roket gibi
havaya dikilmişti. Şefika ablanın da o sırada yatağa
oturmuş halde babamın yarağını ağzına
aldığını gördüm. Babam da aynı şekilde
Şefika ablanın çoğunlukla ağarmış
saçlarını okşuyordu. Sakso konusunda Şefika abla Fatma
ablaya nazaran daha deneyimli gibiydi. Kısa bir sürenin sonunda Fatma abla
sakso çekmeyi bıraktı ve yatağın üzerine çıktı,
yatağın üzerinde iki ayağının üstünde ayakta
duruyordu. Yavaş yavaş çömelerek amını Kerim’in
yarağına hizaladı. Kerim de yarağını tutmuş
Fatma ablanın amına almasına yardım ediyordu.
O ara Fatma ablanın eli perdeye değdi ve perde sallandı.
Korkudan hemen çöktüm. Bir dakikaya yakın kaldım o halde. Sonra
yavaşça kalktım yine ve görüntüleri izlemeye devam ettim. Fatma abla
ellerini Kerim’in göğsüne dayamış ve öne doğru
eğilmişti. Kerim sırtüstü sabit dururken Fatma abla yatağa
dayadığı dizlerinden destek alarak yaylanıyor, ileri geri
hareket ediyordu. Götünü ufak ufak kaldırıp indirdikçe Kerim’in
yarağı amına girip çıkıyordu. Kerim’in
yarağı Fatma ablanın amında kaybolmuş gibiydi.
Yarağımı okşamaya devam ediyordum. Babamın da
yarağının kazık gibi olduğunu gördüm o sıra.
Şefika ablanın yalamaları işe yaramış, yeniden
kaldırmıştı. Derken Şefika abla sakso çekmeyi
bıraktı, babam yarağını bir süre
sıvazladıktan sonra yatağın üzerine çıktı ve
Fatma ablanın arkasına geçti. Kalbim deli gibi atıyordu bu anda.
Ne olacak diye bekliyordum.
Kerim bu sırada Fatma ablanın sırtına attı ellerini ve
kendine çekti. Bu halde Fatma ablanın götü kalkmıştı havaya
doğru. Fatma ablanın göt deliğinin kayınvalideminki kadar
olmasa bile açık durduğunu gördüm. Göt yanakları gibi göt
deliği de kılsızdı. Babamın onu götünden
sikeceğine emindim. Babam yarağını bir süre daha
sıvazladı ve Fatma ablanın göt deliğine sürtmeye
başladı. Fatma ablanın ara sıra başını
arkaya atmaya çalışıp bir şeyler dediğini görüyordum.
Ama Kerim onu sıkı sıkı tutuyor, fazlaca hareket etmesini
önlüyordu.
Az sonra babamın yarağı Fatma ablanın götüne yavaş
yavaş girmeye başladı, tam göremiyordum, ama babam kendini öne
doğru daha çok veriyordu. Sol eli Fatma ablanın sırtında
iken sağ eli yarağındaydı. Kenarda duran Şefika abla
olan biteni izliyordu şaşkınca. Babamın yarağı epey
bir girmişti anlaşılan, öne doğru kaydı bir miktar.
Derken öne arkaya yaylanmaya başladı ağır ağır.
Götünden sikiyordu Fatma ablayı.
Fatma abla, biri amında, diğeri götünde, iki yarak yiyordu aynı
zamanda. Ağzım açıktı, gördüğüm manzara müthişti.
Babamın hareketleri ağır, ama düzenliydi. Alttaki Kerim’in de
zaman zaman pompalamaya çalıştığını görüyordum.
Ama üzerinde aynı anda Fatma ablanın ve babamın
ağırlığı vardı. Babamın hareketleri gittikçe
hızlanmaya başladı, yarağının Fatma ablanın
götüne daha kolay girip çıktığı belliydi. Fatma abla bu ara
başını arkaya atmaya çalışıyordu sürekli, ama
Kerim bu kez de onu başından tutuyordu sıkıca. Hareket
edemiyor, çaresiz şekilde iki erkek tarafından aynı anda
sikiliyordu Fatma abla. Ancak bu sikişme ağır tempoda olduğundan
bir şey duyamıyordum. Aynı zamanda rüzgarın uğultusu
da çoğalmıştı.
Kendi kendime babamla annemin de böyle bir şey yapıp
yapmadıklarını sordum. Haşim abi ve karısı Kamer
abla ile yaptıkları sikişler de yine bu şekilde miydi?
Aynı anda babamın ve Haşim abinin yarağını
mı yiyordu annem, veya Kamer abla? Bu soruları sormak ne kadar
iğrenç olsa da, gördüğüm bu manzara beni ayaküstü boşaltmaya
yeterdi. Bu ara babamın hareketleri daha da hızlandı, götünü ara
sıra kaldırıp indiriyordu. Götünün yanakları kasılmıştı
iyice. Derken yavaşça geriye çekti kendini, Fatma ablanın götünden
çıktı, boşalmıştı. Yatağın üzerinden
kalktı ve odadan dışarı çıktı.
Fatma ablanın kızarmış göt deliğinden bir miktar döl
akıyordu bu anda. Bu sırada Kerim Fatma ablayı kendine daha çok
çekti, dizlerini büktü biraz ve bu şekilde alttan pompalamaya
başladı Fatma ablanın amına. Fatma ablanın göt
yanakları Kerim’in kasıklarının,
taşaklarının çarpması ile beraber deli gibi oynuyordu.
Kerim’in taşakları iyice şişmiş, tenis topu gibi
olmuşlardı. Fatma ablanın amına gittikçe hızlanarak
birkaç dakika boyunca pompaladı. Çıkan sesler rüzgarın
uğultusunu bastırmaya başlamıştı yine.
Şiddetli 'Şlop, şlop, şlop!' seslerine, Fatma abladan gelen,
“Ağhh, ağhh, ığhh, uyyy, oğhh...” sesleri
karışıyordu.
Kerim’in elleri Fatma ablanın sırtından götünün yumuşak ve
tombul göt yanaklarına kaydı. Onları avuçlayıp
sıkıyordu. Birkaç defa götüne sağlam tokatlar attı yine.
Gene şiddetli 'Şap, şap, şap!' sesleri geldi
kulağıma. Ancak geçen sefer tokatlar sonrası itiraz eden Fatma
abladan şimdiyse ses çıkmıyordu. Aldığı zevkten
olacak tokatları umursamıyordu. Başını iyice öne
doğru eğmiş, ellerini de yastığa gömmüştü.
Bir süre sonra Kerim’in de boşaldığını anladım,
hareketleri gittikçe azaldı, sonunda da tamamen hareketsiz kaldı.
Fatma abla da göğsüne koymuştu başını bu sırada.
Bir süre kaldılar o halde. Bir şeyler konuşuyorlardı.
Kerim’in geniş ve ağarmış sakallarını
okşuyordu Fatma abla. Kocası rahmetli Mehmet amcanın da böyle
geniş sakalları vardı. Belki de Kerim’in sakalları ona
kocasını hatırlatmıştı bu sikiş gecesinde.
Ardından Fatma abla yavaşça doğruldu ve kalktı. Kerim’in
yarağından döller akıyordu. Fatma ablanın yüzünde ise
gülümseme vardı, Şefika abla ile bir şeyler konuştular.
Sonra da odadan çıktı. Onun ardından Şefika abla Kerim’in
kurulandığı havluyu aldı ve bununla yarağını
silip temizledi. Bunun ardından da Kerim’in yarağını
ağzına aldı. Az önce babama yaptığı gibi bu kez
de Kerim’e sakso çekiyordu. Fatma abla gibi tutuk değil, daha iyiydi,
Kerim’in inişe geçmiş yarağı Şefika ablanın
yalamaları ve emmeleri ile gene sertleşmeye, kalkmaya
başlamıştı.
Kerim bu sırada Şefika ablanın saçlarını
okşuyordu. Şefika ablanın ağzına gittikçe daha zor
girer oldu Kerim’in kalkan yarağı. Şefika abla koca bir
dondurmayı yutmaya çalışıyor gibi aç ve istekliydi. Gözleri
kapalı halde Kerim’in taşaklarını avuçlayıp
sıkıyor, yarağını sıvazlıyordu. Ama bu durum
daha fazla devam etmedi. Şefika abla bıraktı saksoyu. Sonra
biraz zor da olsa yatağın üzerine çıktı.
Az önce Fatma ablanın yaptığı gibi Kerim’in
yarağının üzerine oturdu. Sol bacağını da
görebilmiştim bu halde. Dizinin olduğu kısımda ameliyattan
kalan izleri gördüm. Derin birkaç iz vardı. Dizinden yukarısında
sanki kemik yokmuş gibi sallanıyordu sol kalçası. Kendini öne
doğru verdi Şefika abla. Kerim de ellerini sırtına
attı onun. Daha da çekti kendisine doğru. Şefika ablanın
götü havaya dikilmişti, göt yanakları ve göt deliğinde az
miktarda siyah tüyler, kıllar vardı. Kerim alttan az önce Fatma
ablaya yaptığı gibi pompalamaya başladı Şefika
ablanın amına.
Güçlü yarak darbeleri Şefika ablanın göt yanaklarını
titretiyor, yine şiddetli 'Şlop, şlop, şlop!' seslerini
duyabiliyordum. Şefika abladan da Fatma abla gibi ama daha da yoğun
adeta zevk çığlıkları gelmeye başladı.
“Ağhh, ığmm, çok iyi, oğhh, sik, sik...” sesleri
mütemadiyen çıkıyordu dudaklarından. Kerim’in yüzünü göremesem
de onun da zevkten kaynaklanan homurtularını duyuyordum.
Şefika ablanın bembeyaz göt yanaklarında geziniyordu elleri.
Onları hamur gibi yoğurup sıkıyor, koca elleriyle
avuçluyordu. Büyük bir güçle pompalıyordu Şefika ablanın
amına. Yatak altlarında aşağı yukarı
yaylanıyordu deli gibi. Bir süre sonraysa Kerim Şefika ablayı
güçlü kollarıyla adeta kucakladı ve havaya kaldırdı. Ancak yarağı halen amındaydı. Onu tuttuğu gibi yatakta yan
çevirdi ve sırtüstü uzandırıp altına aldı. Ama bununla da bitirmeyip soluna çevirdi, sol kalçasının üzerine oturarak
sağ ayağını omzuna attı.
Bu pozisyonda deli gibi sikmeye başladı. Şefika abla altta
kalmış, yüzünü göremiyordum. Kerim’in koca bedeni
kaplamıştı önümü. Kerim hayvan gibi yükleniyordu. Şefika
abladan gelen daha yoğun sesler rüzgarın uğultusunu
bastırıyordu. “Ağhh, ayy, yavaşş, ağhh...” derken,
Kerim’in yavaşlamaya niyeti yok gibiydi. Gittikçe daha artan bir güçle
abanıyor, pompalıyordu. Kendini öne doğru veriyor,
yarağı Şefika ablanın amına piston gibi girip
çıkıyordu. Kerim’in koca yarağı Şefika ablanın
amını matkap gibi delecekmiş görünüyordu bu abanmalarıyla. Zavallı Şefika abla kim bilir hayatında böyle sikilmiş
miydi? İnceden ve tiz seslerini kolayca duyabiliyordum olduğum
yerden. Kerim daha da hızlanmaya başladı,
sırtının, göt yanaklarının etleri
kasılıyordu. Derken büyük bir hışımla
boşaldığını anladım. Ağzından
şiddetli homurtular çıkıyordu bu sırada. Bir süre daha
devam etti Şefika ablanın mına girip çıkmaya. Ardından
kendini onun üzerine yığdı.
Kerim sikiş konusunda güçlü bir erkekti ve aynı gecede, hem de
kısa sürede üçüncü defa boşalmıştı. Ama bu benim
gördüğümdü. Ondan önce de olmuş muydu bilmiyorum. Şefika
ablanın elleri Kerim’in sırtında geziniyordu. Kendisini hayvan
gibi siken erkeğin sırtını büyük bir sevgiyle
okşuyordu. Öylesine sikilmekten zevk almıştı belli ki.
Babam ve Fatma abla henüz görünmüyorlardı. Banyonun
ışığı ise halen yanıyordu. Anlaşılan
yıkanıyorlardı. Birkaç dakika sonra Kerim yavaşça
doğruldu. Yarağından döller, sıvılar akıyordu.
Şefika ablanın amının zevk sıvılarıydı
bunlar. Şefika abla bir gözünde büyük bir boşluk olduğu halde
iki erkek tarafından büyük bir arzuyla, şehvetle sikilmişti.
Onun o hali normalde insanda bir korku yaratırken, babam ve Kerim bunu
umursamadan sikmişlerdi Şefika ablayı. Kerim odadan
çıkarken, Şefika abla sırt üstü yatmaya devam etti.
Yağmur hafiften yağmaya başlamıştı birkaç dakika
önce. Sikişmeyi izleyeceğim diye epey ıslandığımı
o zaman anladım. Artık daha fazla kalamazdım, ön tarafa geçtim.
Evin ön odasının ışığı yanmıyordu, ama
içerdeki odanın ve banyonun ışığı
kapının buzlu camına yansıyordu. Bahçe kapısını
açıp sokağa çıktım. İn Cin top oynuyordu.
Yarağım kazık gibi olduğundan montumla gizlemeye
çalıştım. Sokakta kimse olmasa bile birisi pencereden
görebilirdi.
Babamın yediği boklar sadece Refiye ile sınırlı
değildi. Müstakbel karım ve karısının teyzesinin
kızından sonra, gene karısının en yakın
arkadaşını da sikmişti. Ki o kadın aynı zamanda
eski bir dostunun karısıydı. Ve kim bilir böyle daha kimler
vardı? Babamın da sikicilik konusunda benden altta kalır
yanının olmadığı belliydi.
Kerim’e ne demeliydi peki? Nerden çıkıp da gelmişti, babam onu
nerden tanıyordu? Bu adamın kalkıp gece vakti karşıma
çıkması doğrusu moralimi bozdu. O ara bir zamanlar Aysel’in
evinde gördüğüm bir rüyada onun karımı siktiğini
hatırladım. Bu durum daha da bozdu moralimi.
Sonra Fatma ablayı düşündüm. Dul kaldıktan sonra daha da kendi
içine, kabuğuna çekilmiş, erkeklerden kendini sakınan, mahallede
namusuyla, inancıyla örnek gösterilen bir kadındı. Nasıl olmuş da Fatma abla böyle bir işe
kalkışmıştı. Hem de aynı anda amından ve
götünden sikilebilecek kadar. Doğrusu aklım almıyordu bunu. Hem
de bu sikişin sonunda yüzünde gülümseme oluşmuştu. Kim bilir
daha önce kaç defa yapmıştı böyle bir şeyi...
Eve girdim. Montumu asarken, yatak odasının kapısı
açıldı, “Osmann, yavrumm, nerdeydin?” dedi kayınvalidem.
“Efendim? Geldim, az işim vardı...” dedim. “Hee, oğlum ne
dolanıyon gece gece, yarın çok işin olacak oğlum, gel yat hadi, gel yat...” dedi yatak odasını işaret ederek. Ayakta
durmuş bana bakıyordu dikkatlice. Geceliğin ince
kumaşının altından vücudunun tüm hatları belli
oluyordu. Kalçalarını ve memelerini sıkmıştı
penye kumaş.
Meme uçları üzerinde gömlek olduğu halinden daha da
belirgindi.
“Hee, niye öyle bembeyaz olmuşsun sen yavrum, nerde ıslandın
böyle?” dedi. Ne yalan söylesem diye düşündüm, sonra aklıma ilk gelen
şeyi söyledim. “Sigara almaya çıkmıştım...” dedim.
Şaheser anne sehpanın üzerindeki pakete bakıp, “E, aha burda var ya yavrum?” dedi eliyle işaret ederek. “Az kalmıştı...”
dedim, yalanımın daha da açığa çıkmaması için. O
ara gece gece esen rüzgardan mıdır, yağmurdan mıdır
bilmem, birkaç defa hapşırdım. Mont ince gelmişti
anlaşılan, biraz üşütmüştüm.
Şaheser anne, “Heee, benim yavrum, sen hasta olacan bak, vah vah,
yarın da nikahın var yavrum, dur hele, az bekle, bizim bu
gızın nanesi limonu var mı, dur hele...” diyerek mutfağa geçti. 10 dakika kadar sonra elinde sıcak bir fincan ile geldi
yanıma. “Nane limon yaptım yavrum, ha bunu eyicene iç, ısın
güzelcene...” dedi.
Ben fincandaki nane limonu içerken, yanıma oturmuş bana sorular sorup
duruyordu, sanki yalanımı açığa çıkartmaya
çalışıyor gibiydi. Cevaplarıma inanıp
inanmadığını anlayamadım. Nane limon iyi gelmişti gerçekten, bol limonluydu. Şaheser anne, “Hee, yavrum, bak saat kaç
olmuş, bu saatte hala ayakta duruyon, yarın sen evlenecen yavrum, ben
değil...” dedi gülerek. Yerinden kalkıp, “Hee, hadi gel, yatma burada
falan, daha beter üşüme. Geceleri adamın üstüne kar yağar
oğlum, gel hele...” dedi peşinden beni yatak odasına
çağırarak.
Doğrusu gecenin soğuğu içime işlemişti. O sikişme görüntülerini izlerken zaman su gibi geçmiş, üşüdüğümün,
ıslandığımın farkına varmamıştım. Şimdi kalkıp kayınvalidenin dediği gibi koltukta yatsam
daha beter hasta olabilirdim. O nedenle ilk baştaki
itirazlarımı, olmaz demelerimi unutup, yatak odasına geçtim.
Kayınvalide yatakta yan dönmüştü, “Hee, gel hele yavrum, üşüme
oralarda, gel bak burda goca yatak var, gurban olduğum...” dedi
gülümseyip. “Tamam, şu üstümü değiştireyim...” dedim ve
eşofmanlarımı alıp salona geçtim. Salonda
değiştirdim üzerimi. Işığı söndürdüm. Saat 01:00’i
geçiyordu.
Karımın yerinde kayınvalidem varken girdim yatağa. Çok
tuhaf bir durumdu bu. Ama aklım halen izlediğim sikişmenin etkisinde kalmıştı. Kim bilir şimdi nasıl
sikişiyorlardır dedim içimden. Kayınvalidenin götünü bile
unutturmuştu izlediklerim.
O ara kayınvalidemin iri memelerini göğsümde hissettim. Benden yana
dönmüş, sokulmuştu iyice. Sol kolunu göğsümün üzerine atarken,
“Hee, ben seni bi ısıtayım da gör...” dedi gülerek. Eliyle
göğsümü okşamaya başlamıştı, ne
yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum heyecandan.
Göğsümü okşamaya devam ederken, beni şoka sokan sözler döküldü
ağzından. Kelimeleri yavaşça ve tane tane söyledi gecenin
karanlığında. “Hee, aslanımm, gızımı
sikiyon, torunumu da sikiyon... E, beni de sik ki tam olsun!” dedi...
[Osman]
|